TERBİYE-İ NEFS-İSMAİL ÇETİN-DİLARA YAYINLARI-ISPARTA-(tarihsiz)
Dünya hayatı kendisine süslendirilen nefs-i emmâre, hizb-i şeytandan sayıldı. İşte bu nefsi terbiye etmek, onu Allah Azze ve Celle’nin zikriyle itâatkâr kılmak, farz olan bir vecibedir. Ve bu vecibeye, terbiye-i nefs denilmektedir. S. 28
Â
Dünya hayatı kendisine süslendirilen nefs-i emmâre, hizb-i şeytandan sayıldı. İşte bu nefsi terbiye etmek, onu Allah Azze ve Celle'nin zikriyle itâatkâr kılmak, farz olan bir vecibedir. Ve bu vecibeye, terbiye-i nefs denilmektedir. S. 28
Zavallı insan ruhu, sersemleşip dünya hayatının lezzetlerini ön plâna alınca, artık şeytan onu nefsin istek ve arzularına taptırır. İbnu Kesîr diyor ki: "Nefs, her ne vakit bir şeyi görüp ona meylederse, onu sever. Artık sevdiği şey yani nefsin istek ve arzusu, kendisine din ve mezhep oluverir." S. 30
…Nefs-i emmârenin tabiatı, Allah ve O'nun Rasûlü'nün hükmüne karşı gelmektir. Nefs-i emmârenin hevâsı yani istek ve arzusu yani silahı, zekât ve sadakayla temizlenmeyen kötü mal, mâlâyâni konuşmak, vakti öldürecek derecede uyumak, cins-i münasebette fazla bulunmak için yemek ve içmek olmak üzere dört şeydir. S. 38-39
…Nefsi büsbütün istek ve arzularından alıkoymak ve her türlü nimetlerden mahrum etmek, sofîlik değildir. Bilakis sofîlik, nefsi mer'âsında mübah şeylerle gütmek. Allah'ın yasak ettiği şeylerden alıkoymaktır. S. 76-77
Mü'min, imanında kuvvetli ve salâbetli olmalıdır. Sebeblere tevessülle birlikte sebebleri Yaratan'dan ğâfil kalmayıp O'na dayanıp güvenmelidir. Bu dayanış ve güvene tevekkül denilmektedir. S. 88
…Nefsin olgunlaşması, hedefe ulaşması, ruhla birlikte Allah Azze ve Celle'nin Âlî Huzuru'na ulaşması, takvâdan başkasıyla olmaz. S. 88
…Nefsi ruha mağlub kılmak ve kalble arkadaş etmenin, hülâsa edeblendirmenin başlangıcı, zâhirde ve bâtında bunların şeriat dairesinde takvayla çalıştırılmasıdır. S. 99
…Nefsin terbiyesinden maksad, kalbin temizlenmesidir. S. 112
İmanın hakîkatlerini keşfeden Mü'min, zevâli imkânsız olan cennet nimetlerini dahi sarf-ı nazar ederse sıddîklık makamında, edemezse ihlâs makamında sıddîk ve muhlistir. Buna özleşme ismi verilmektedir. S. 167
Tevbenin en büyük şartı, iman ve kesin inançla, günahların kul ile Allah arasında perde olduğunu ve tevbeyle perdelerin kaldırılacağını bilmek, geçmişte yapılan günahlardan ciddî bir pişmanlık duymak, gelecekte işlememeye azimlemek olmak üzere üç esastan ibarettir. S. 176-177
"Şu günahı da yapayım, sonra tevbe edeyim."
"İhtiyar olayım, sonra amel işleyeyim."
"Çocukları evlendireyim, sonra hacca gideyim."
"Emekli olayım, ondan sonra kendimi dîne vereyim" gibi şeytanın telkinleriyle insan, ya tevbeyi tehir eder yahud da sür'atle tâat ve ibadete koşar, kaldıramayacağı yük altına girer, usanır, kaçar. Bu sûretlerin hepsi "tesvîf" ve mağrur olmaktır. S. 202
İnsan, amacının kölesidir; onun için çalışır; amacı ne ise ona tapmış olur. İşte bu arınan amaç üzere kul, kendini Allah Azze ve Celle'nin kontrolü altında bulundurmalıdır ki Tevhîdi sahih olsun. S. 236
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
Hiçbir günahkar, başkasının günah yükünü yüklenemez.
İsrâ, 15
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Diğer bir kişi katılmaksızın, iki kişi aralarında fısıldaşmasın.
Buhari
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...