Tavşanlı’da bulunan Duzender Marketler Zinciri’nin bir marketi, şehrin Tunçbilek çıkışındaki iki yolun bitiştiği yerdedir. Bu işyeri ortaklarının birinin oğlu Ahmet Beydir. Duzender’li Ahmet Bey, iyi bir marketçidir. Aynı zamanda zengin ve kültürlü bir ailenin evladıdır. Yani sizin anlayacağınız, genç beyefendi ne olduğunun ve ne olacağının farkındadır.

Bir gün aldığı eşyaları markette unutan bir müşteriye telefon açarak, birkaç gündür bekleyen bu eşyaları almasını söyledi. Bu konuşmayı yaparken ben de yanında kulak misafiriydim. Adam telefonda şakavari bir üslupla dedi ki:

-Boş ver almasam da olur. Onları da malın gibi satarsın.

Ahmet Bey bu söze öyle akıllıca bir cevap verdi ki bu söz zengin bir esnafın, kendi zenginliğini değerlendiren en iyi bir cevaptı. O gün bu gündür unutamadığım ibretli o cevap şöyleydi:

-Ben kendi malımı yiyip bitirecek ömre sahip değilim ki senin malını da satıp yiyeyim.

İnsan bu sözleri duyar da bu milletin içerisinde gizli duran çok Mevlana’ların, Ahmet Yesevi’lerin olduğunu görmez mi?

Bilmem ki, memleketimizde sermayesi ihtiyacını kat kat aşan zenginlerin kaç tanesi kendi malını tüketemeyeceğinin farkındadır?

Dünyayı anlamak bir esnaflıktır.

Kendini bilmek de bir esnaflıktır.

Allah’ı bilmek ise daha büyük bir esnaflıktır.

Allah’tan korkmak ise en büyük bir esnaflıktır.

Bilmem ki bu zamanda böyle büyük kaç tane esnaf vardır?