SEYYÄ°D KUTUP’UN KALEMÄ°NDEN HASAN EL BENNA

Levh-i Mahfuz’da yazılı olan kader, ilahi hikmet icabı, bazen tesadüf ÅŸeklinde tecelli eder. Ä°ÅŸte Hasan el Benna! Bu kelimenin ona lakap oluÅŸu bir tesadüf ÅŸeklinde tecelli eder. Fakat kim ona tesadüf diyebilir? Çünkü bu büyük zatın hüviye


2009-04-11 16:44:31

Levh-i Mahfuz’da yazılı olan kader, ilahi hikmet icabı, bazen tesadüf şeklinde tecelli eder. İşte Hasan el Benna! Bu kelimenin ona lakap oluşu bir tesadüf şeklinde tecelli eder. Fakat kim ona tesadüf diyebilir? Çünkü bu büyük zatın hüviyeti BENNA’lıktır(*) Ve bu lakabın kendisine tahmil ettiği işi layıkıyla başarmış ve bu meselede harika bir seviyeye ulaşmıştır.

İslam ideali birçok savunucular görmüştür. Fakat müdafaa vasfı ayrı, benna-yapıcılık- kabiliyeti ayrıdır. Her müdafaacı, temel atıcı olamaz ve her temel atıcı da üstün yapıcılık kabiliyetine sahip değildir.

Hasan el Benna rahmet-i Rahmana kavuşur, fakat binanın temelini ikmal ettikten sonra kavuşur. Öldü… Fakat böyle tertipli bir tarzda şehid edilmesi, binanın yeniden yükselmesine, temelin daha da derinleşmesine ve duvarların daha da sağlamlaşmasına sebep oldu.

Evet, şehidin binlerce konuşmaları ve binlerce risaleleri, akıtılan temiz kanın damlaları kadar davayı ruhları tutuşturamıyordu. Ağzımızdan çıkan sözler, mumdan yapılmış gelinler gibi olur. Biz onun uğrunda öldüğümüz zaman o, canlanır ve hayata kavuşur.

Azgın cüceler temeli yılmak için temeli atılan binaya ateş açtıkları zaman iş geçmişti. Yani, Hasan el Benna tarafından temeli atılan bina, artık yıktırılmaktan ve koparılıp atılmaktan kurtulmuştu. Ve nihayet öyle bir fikir haline gelmişti ki, demir ve ateş zoruyla susturulamıyordu.

Zaman zaman bazı kimselerin ruhlarında bir takım fikirler uyanır. Fakat her defasında ya fikir sahibi büyük bir ağaçtan bir kuru yaprak düşer gibi düşer veyahut o fikir, cemiyette hiçbir tesir bırakmadan kendiliğinden sönüp gider.

Ve yine zaman zaman muarızlar, köklü zannettikleri bir dalı tutup çekerler, çektikleri zaman mukavemet etmezse, ağacı da kendilerine doğru götürürler. Aksi takdirde kökünden koparıp atarlar. Zamanla o dal susuz, yapraksız ve meyvesiz kalarak kuru bir odun parçası gibi onların eline girer.

Hâlbuki Hasan el Benna’nın kurduğu bina ölümünden sonra da yaşamış ve gelişmiştir. Kurulan bina dün olduğu gibi bugün de çeşitli saldırılarla karşı karşıyadır. Fakat o, bugün daha derin, daha yüksek ve daha sağlamdır. O, bugün ruhlarda bir inanç, tarihte bir sembol, gelecekte bir ümit ve hayatta bir doktrindir. Ve nihayet bütün bunların arkasında da, mağlup edilemeyen ilahi bir irade ve unutulması kâbil olmayan bir şehidin kanı vardır.

(*) Benna: Bina Yapıcı

Arapçadan çeviren: Sadreddin Yüksel

Hilal Mecmuası

Naşiri: Salih Özcan

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

Feyza Genel, 2010-09-27 05:16:54

Allah her ikisine rahmet etsin.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

ali said, 2010-04-06 02:15:15

Bir şehidin diğer bir şehidi değerlendirdiği yazıyı beğendim. Rabbim onları cennetin en üst katında ağırlasın.amin. Ali Said

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DÄ°ÄžER YAZILAR

Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır.

SAFF, 3

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz.

Tirmizi, Savm 82, (807); İbnu Mace, Sıyam 45, (1746)

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Yıldız Sarayı'nın İttihatçılar'ca Yağma Edilmesi(29 Nisan 1909) *Gazneli Mahmud'un Vefatı(30 Nisan 1030) *Yıldırım Bâyezid Tarafından Manisa'nın Fethi(1 Mayıs 1390) *Fatih Sultan Mehmed Hân'ın Vefatı(3 Mayıs 1481) *Eyüp Sultan Hazretleri(r.a.) Vefât E

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI