RASULULLAH HAKKINDA BUNLARI BÄ°LÄ°YOR MUYDUNUZ?-1

Kâbe Carlyle’nın Kahramanlar adlı ünlü eserinde, Romalı bir tarihçinin eserinde Kâbe’yi zikrettiğini ve onun dünyadaki en eski ve en mukaddes mabet olduğunu


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2008-11-02 13:08:57

1. BÖLÜM

Açıklama

Sitemizde daha önce yayınladığımız bu bölümü tekrar gözden geçirip istifadenize arz ediyoruz. Siyer okumalarımızın notlarından oluşan bu çalışmamız. 2008 senesinde Kayıhan Yayınları tarafından bastırılıp istifadeye arz edildi. Şu anda üzerinde yeni eklemeler yapılıp tekrar basıma hazırlanıyor inşallah. Bu arada 'sadık-ı hamim' bir arkadaşımın gayretiyle tekrar sitede arz etmeye karar verdik. Tevfik ve inayet Hz. Mevla'dandır. Saygılarımla. Salih Okur

 Kâbe

Carlyle'nın Kahramanlar adlı ünlü eserinde, Romalı bir tarihçinin eserinde Kâbe'yi zikrettiğini ve onun dünyadaki en eski ve en mukaddes mabet olduğunu beyan ettiğini yazdığını... (1)

Akrabaları

Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) dedelerinden Kusay bin Kilab'ın, Huzaa'lılardan Kâbe emanetlerini alarak, iyi idaresi ile kendi kabilesini saygın bir konuma getirip, Kâbe etrafında topladığını... Bundan dolayı onun kabilesine Kureyş (toplamak, birleştirmek) ismi verildiğini... (2)

 Hz. Peygamberin (Sallallahu aleyhi ve sellem) dedesinin babası Haşim'in Mekke'den kışın Yemen'e, yazın Şam'a ticaret seferlerini ilk başlatan zat olduğunu... Hatta Bizans imparatoru ile anlaşma sağlayarak Kureyş tacirlerinin Bizans topraklarında ticaret vergilerinden muaf tutulmasını sağladığını... (3)

Rasulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) dedesi Abdülmuttalib'in uzun boylu, sarışın ve sevimli bir sakal sahibi olduğunu... (4)

 Peygamberin (Sallallahu aleyhi ve sellem) babaannesinin isminin Fatıma olduğunu... (5)

 Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) anneannesinin adının Berre olduğunu... (6)

 Hz. Peygamberin (Sallallahu aleyhi ve sellem) öz amcalarının Ebu Talib ve Zübeyr olmak üzere iki tane olduğunu, diğer amcalarının üvey olduğunu... (7)

 Hz. Abbas'ın Efendimizden (Sallallahu aleyhi ve sellem) 3 yaş büyük olduğunu...(8)

Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) dayısının olmadığını...(9)

 Amcası Ebu Talib'in Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) daha gençken ve kendisine nübüvvet verilmeden evvel O'nun hakkında bir şiirinde "Tertemiz yüzü aşkı için yağmur talep edilen, dulların hâmisi, yetimlerin sığınağı" dediğini... (10)

İbn-i Habib adlı müellifin "Ümmehat-un Nebi" adıyla bize 20 nesil boyunca Rasulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) ninelerini gösteren calib-i dikkat bir çalışma bıraktığını...(11)

Peygamber Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) amcalarının isimlerinin; Haris, Zübeyir, Ebu Talip, Hamza, Ebu Lehep, Gaydak, Mukavvem, Saffar, Abbas olduğunu... (12)

Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) halalarının isimlerinin; Ümmü Hakim, Berra, Atike, Safiyye, Erma, Ümeyre olduğunu...(13)

 Bir rivayete göre halası Ümmü Hakim'in Efendimizin babası Abdullah'la ikiz olduğunu... (14)

Doğumu-Çocukluğu

Mekke'de Rasul-i Ekrem'in (Sallallahu aleyhi ve sellem) doğduğu mıntıkanın isminin "Şı'b-i Amir" olduğunu... (15)

 Rasul-u Zişan'ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) ana karnına düştüğü yıl Cenab-ı Hakk'ın Mekke'ye büyük bir bereket verdiğini ve bu senenin "Senet'ül Fethi ve'l-İbtihac" (Fetih ve sevinç yılı) olarak anıldığını…(16)

Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) doÄŸumunun miladi olarak 20 Nisan 571 olduÄŸunu..

Genellikle Rasul-i Ekrem Aleyhissalatu vesselam'ın doğum tarihinin 12 Rebiyülevvel olarak bilinmesine rağmen, Mısır'lı büyük astronomi bilgini Mahmud Feleki paşanın, Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) 9 Rebiyülevvel Pazartesi günü doğduğunu ispatladığını...(17)

 Habib-i Zişan'ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) doğum yılının 569, 570 veya 571 olduğu hususunun ihtilaflı olduğunu, ama çoğunluğun görüşüne göre 571 olduğunu…(18)

Peygamber-i ahirzaman'ın (Aleyhissalatu vesselam) sabaha doğru doğduğunu…(19)

 Muhammed isminin cahiliye Araplarınca az bilindiğini, Ahmed isminin ise daha az bilindiği… (20)

 Muhammed ismi hakkında merhum âlim Kamil Miras'ın şunları yazdığını: "Muhammed, (Sallallahu aleyhi ve sellem), Peygamberimizin en meşhur ve mübarek ismidir. Kur'an'ın dört ayetinde ve birçok hadislerde, Sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz en çok Muhammed ismiyle anılmıştır. Muhammed, te'fil babından mef'ul sığasıdır ki, kesret ve mübalağayı ifade eder. Bu itibarla Muhammed mükerreren medhü sena edilen kimse demektir." (21)

 Ahmed isminin manasının Allahu Teala'yı kemal manada öven ve övmesini bilen, Muhammed isminin ise fazilet ve güzellikleri anılarak övgüye mazhar olan demek olduğunu... Mağrib allamesi Kadı Iyaz'ın bu konuda Şifa adlı ünlü eserinde "Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Muhammed olmazdan evvel Ahmed idi

Diğer bir tabirle Rasulullah (Aleyhissalatu vesselam), kendisini insanlar medhu sena etmezden evvel o, Allahu Teala'ya medhu sena etmiştir. Bu cihetledir ki, Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) Ahmed adı, geçmiş Peygamberlerin kitaplarında zikredilmiş, Muhammed adı ise Kur'an'da verilmiştir."dediğini...(22) 

 Cahiliyye Araplarının mukaddes kitaplardan Muhammed isminde bir nebinin zuhur edeceğini bildiklerinden, bazı kimselerin çocuklarına "ilerde o peygamber olabilir" ümidiyle Muhammed koyduğunu…(23)

 Peygamberimizin (Aleyhissalatu vesselam) doğumundan önce Arabistan'da Ahirzaman Peygamberinin doğumunun yaklaşıp, adının Muhammed olacağı söylentisinin yaygınlaştığını... Bundan dolayı Kinane, Süleym gibi kabilelerin ve Medine'de Temim kabilesinin Muhammed ismini çocuklarına vermesinin çokça görüldüğünü...(24)

 İbn-i Hacer'in Feth-ul Bari'de nakline göre Cahiliyye devrinde Muhammed bin Adiyy bin Rebia' nın babasının bir Suriye seyahatinde tanıştığı bir papazdan: "Arabistan'da bir peygamber doğacağını ve isminin de Muhammed olacağını" öğrenmesi üzerine Adiyy bin Rebia ailesinden doğan bütün çocuklara Muhammed isminin konulduğunu…(25)

 Hind kutsal metinlerinden Puranalar'da Efendimize (Aleyhissalatu vesselam) işaret sadedinde; "Dünyanın sonlarına doğru çölde bir adamın doğacağı, annesinin ismi güvenilir (Âmine), babasının isminin Allah'ın kulu olacağı, bu zatın yurdundan kuzeye göç etmek zorunda bırakılacağı ve sonra on bin adam yardımıyla kendi yurdunu fethedeceği"nin yazılı olduğunu…(26)

 Annesi Amine'nin Efendimiz'i (Aleyhissalatu vesselam) ancak 1 hafta emzirdiğini...(27)

 Ebu Leheb'in cariyesi Süveybe'nin, Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) ilk sütannesi olduğu gibi, Hz Hamza'nın da sütannesi olduğunu ve Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) bu aziz amcası ile aynı zamanda sütkardeş olduğunu...(28)

Peygamberimizin Ebu Birhan adında bir süt amcası olduğunu.(29)

Süveybe'den sonra kısa bir müddet Efendimizi (Sallallahu aleyhi ve sellem) Abdulmuttalib'in hizmetçisi Mirvaha'nın emzirdiğini...(30)

 Hz. Nebinin (Aleyhissalatu vesselam) Arap âdeti gereği Abdülmuttalib tarafından doğumunun 7. günü sünnet ettirildiğini...(31) 

 Rasul-i Kibriya (Aleyhissalatu vesselam) ile Hz. Hamza'nın, hem Ebu Leheb'in azadlısı Süveybe, hem de Halime binti Ebu Züeyb tarafından emzirildikleri için, iki kanalla sütkardeş olduklarını...(32)

 Bir gün Hz. Ali'nin Rasulullah'a neden Hz. Hamza'nın kızıyla evlenmediğini sorması üzerine Zat-ı risaletpenah'ın; "Hamza'nın kızı, sütkardeşimin kızıdır" buyurduğunu...(33)

Rasulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) yedi yaşında bir göz hastalığına tutulduğunu, Mekke'nin tabipleri soruna çözüm bulamayınca, Ukaz civarındaki bir Hıristiyan tabibin hazırladığı ilaçla iyileştiğini…(34)

 Peygamberimizin (Aleyhissalatu vesselam) yüzmeyi 6 yaşında annesiyle gittiği Medine'de, akrabaları Adiyy bin Neccaroğullarının havuzunda öğrendiğini... (35)

 Rasulullah'ın (Aleyhissalatu vesselam) dadısı Bereke'nin Hz. Peygamber Hz. Hatice ile evlendiğinde, kendisinin de Abdullah bin Zeyd'e vardığını. Ondan Eymen adlı bir çocuğu olunca Ümmü Eymen lakabını aldığını. Kocası vefat edince Hz. Peygamberin (Aleyhissalatu vesselam) evine döndüğünü. Bir gün Rasul-u Ekrem'in (Aleyhissalatu vesselam): "Cennetlik bir kadınla evlenmek isteyen Ümmü Eymen'le evlensin" buyurması üzerine manevi evladı Hz. Zeyd bin Harise'nin onunla evlendiğini, bu evlilikten de Hz. Üsame'nin dünyaya geldiğini... (36)

 Rasul-u Mucteba (Aleyhissalatu vesselam)'ın amcası Ebu Talip ile Şam seyahatine gittiğinde 12 yaşında olduğunu. Bazı âlimlerin ise 9 yaşında olduğunu söylediklerini...(37)

Siyer kitaplarının yazdığına göre Hz. Peygamberin (Aleyhissalatu vesselam) çocukluğunda amcası Ebu Talib'e çok bağlı olduğunu… Hatta amcasının küçük yaşta onu ticari bir sefere götürme gerekçesi olarak:"Ne yapayım, benden ayrılamıyor. Doğrusu ben de ondan ayrılamıyorum" dediğini… (38)

Gençliği

Peygamber-i Zişan'ın (Aleyhissalatu vesselam) Hz. Hatice'den önce Ebu Talib'in kızı Fahite (Ümm-ü Hâni) ile izdivaç düşündüğünü… Amcasının ise, onu Mahzumoğullarından Hübeyre'ye verdiğini…(39)

Belazuri'nin nakline göre Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) gençliğinde bir gün amcaları Ebu Talib ile Ebu Leheb kavga ederken, Ebu Leheb'in Ebu Talib'in üzerine çıkıp onu hırpalaması üzerine koşarak onu ittiğini. Bunun üzerine Ebu Talib'in Ebu Leheb'in üzerine çıkıp onu bir güzel dövdüğünü... Kavga bittikten sonra Ebu Leheb'in "Ya Muhammed. Ben de Ebu Talib gibi senin amcanım. Yapacağını bana yaptın. Niçin ona da aynı şekilde hareket etmedin? Neden? Vallahi gönlüm seni asla sevmeyecek, asla" dediğini…(40)

 Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) yirmili yaşlarında katıldığı Ficar harplerinde bizzat savaşmadığını… Bu konuda; "ben amcalarıma gelen okları bertaraf etmeye çalışıyordum" buyurduğunu… (41)

Merhum Muhammed Ebu Zehra'nın belirttiğine göre Hz. Hatice'nin, Aleyh-i ekmel-it tahaya ile evlenme yaşının 40 olduğu hususunda siyer uleması arasında ittifak olduğunu. Bu konudaki diğer rivayetlerin sahih olmadığını…(42)

 İbn-i Abbas'a göre Rasul-i Ekrem üzerinde Nübüvvetin tecellisinin ilk başlangıcının Kâbe tamiri edilirken izarını çıkarıp sırtına koymak isterken, gözünün kararıp yere düşmesi ve böylece avret yerlerinin açılmasına manen izin verilmemesi olduğunu... (43)

Ä°lk Vahiy ve Kur'an

Bir mağaraya tefekkür ve inziva için kısa süreli çekilmenin İsmailoğullarında eskiden beri devam ede gelen bir gelenek olduğunu…(44) 

Server-i Ekrem Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) peygamberlik gelmeden önce de Hira'da belli aralıklarla inzivaya çekildiğini. Hadis kitaplarında burada yaptığı ibadet hakkında "tehannüs" veya "tehannüf" ifadelerine yer verildiğini... Buhari şarihi Ayni'nin Umdetü'l-Kâri adlı eserinde tehannüs kelimesini izah ederken;"Peygamberimizin burada ne surette ibadet ettiği sorulacak olursa bunu tefekkür ve ibretten ibaret olduğunu söyleyebiliriz" dediğini...(45)

Rasulullah'a (Sallallahu aleyhi ve sellem) ilk vahyin bir Pazartesi günü geldiğini...(46)

Rasulullah'a (Sallallahu aleyhi ve sellem) ilk vahyin 6 Ağustos 610 tarihinde geldiğini... Bazı âlimlerin ise bu tarihin 10 Ağustos olduğunu söylediklerini...(47)

İlk vahiy sonrası bir süre vahyin gelmediğini (inkıta-i vahy)… Efendimiz (Aleyhissalatu vesselam)'a çok ızdırap veren, ama bir bakıma onun vahye iştiyakını artıran bu devrenin ne kadar sürdüğü konusunda ihtilaf olduğunu... Bazıları üç yıl, bazıları daha az olduğunu söylediklerini... En az söylenen surenin 15 gün olduğunu... Ama tercih edilen görüşün ise, Beyhakî'nin rivayet ettiği altı aylık dönem olduğunu.(48)

İnsanlığın İftihar Tablosuna (Sallallahu aleyhi ve sellem) ilk vahiy olan (Alak:1–5) ayetlerinden sonra ikinci gelen vahyin (Kalem: 1–4) ayetleri olduğunu…(49)

Rasulullah'a (Aleyhissalatu vesselam) bir keresinde deve üzerinde iken vahy geldiğini, Efendiler Efendisinde (Sallallahu aleyhi ve sellem) oluşan ağırlık etkisiyle devenin bacaklarının neredeyse kırılacak hale geldiğini...(50)

Peygamber (Aleyhissalatu vesselam)'ın kâtibi Zeyd bin Sabit'in (r.a.) vahyin ağırlığını şöyle anlattığını; "Rasulullah'a gelen vahyi yazardım. Vahy nazil olduğunda kendisini bir sıkıntı kaplar, inci taneleri gibi şiddetli ter dökerdi de, ondan sonra açılırlardı. Kendileri bana söyler ben de yazardım. İşim bitinceye kadar o kadar zahmet çekerdim ki, ayağım kırılıyor zanneder ve artık bir daha yürüyemem derdim. Sure-i Maide nüzul ettiğinde de surenin ağırlığından biz vahy kâtiplerinin az kalsın bileklerimiz kırılacaktı" dediğini... (51)

Ebu Hureyre'nin de vahyin nüzul anını şöyle anlattığını; "Vahy nazil olduğunda vahyin bitimine kadar başımızı kaldırıp mübarek yüzüne bakamazdık. Vahy inerken kendisini bir gam ve hüzün istila eder, yüzü kül gibi olur, gözlerini kapar ve horultuya benzer şiddetli şiddetli nefes alırlardı."(52) 

 İbn-i Cerir, İbn-i Sad ve İmam Kastalani'nin İmam Şabi'den rivayet ettiklerine göre, Nübüvvetin ilk üç yılında İsrafil (a.s.)'ın Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve sellem) eğitimiyle görevlendirildiğini…(53)

Rasulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) ilk vahiy kâtibinin Mekke döneminde vahiyleri yazan Şurahbil bin Hasene el Kindi olduğunu... Hz. Peygamberin (Sallallahu aleyhi ve sellem) Medine'de ilk vahiy kâtibinin Ubeyy bin Kab el Ensari hazretleri olduğunu... (54)

Kur'an'ın fesahat ve belagatiyle Arabistan'ı sarstığını. Mesela bir edibin Yusuf Suresi 80. ayetini işittiğinde; "Şehadet ederim ki hiçbir kimse buna benzer söz söyleyemez" dediğini...(55)

 Mekke'de İlk Yıllar

Hz. Osman'ın vahyin ilk ışıklarının Hicaz'a yayıldığı günlerde ticaret için gittiği Suriye'den dönerken çölde bir gece; "Ey uyuyanlar! Uyanın! Çünkü Mekke'ye Ahmed geldi" şeklinde bir ses ile uyandığını… Döndüğünde bunu Hz. Ebubekir'e danıştığında, onun eliyle İslam'a girdiğini… (56)

Hz. Talha bin Ubeydullah'ın da aynı günlerde gittiği Busra adlı kasabada bir rahiple karşılaştığını. Rahibin ona "Ahmed'in zuhur edip etmediğini sorduğunu. Hz. Talha'nın "Ahmed de kim?" diye şaşırması üzerine: "Abdülmuttalib'in oğlu Abdullah'ın oğlu… Bu ay onun çıkacağı ay ve o peygamberlerin sonuncusudur" dediğini…(57) 

Allah Rasulüne (Aleyhissalatu vesselam) iman eden ikinci hanımın, Hz. Abbas'ın hanımı Ümm-ü Fadl (asıl adı Lubâbe Bint'ül-Haris) olduğunu…(58)

Kureyşlilere göre vahyin en şaşırtıcı ve etkileyici yönünün Rahman isminin ayetlerde çokça geçmesi olduğunu… Hatta onların bunu Peygamberin (Sallallahu aleyhi ve sellem) ilham aldığı bir adam zannederek; "Sana öğretilen her şeyin Yemame'li Rahman adındaki bir adamdan kaynaklandığını duyduk. Biz Rahman'a kesinlikle inanmayız" dediklerini…(59)

 Kureyş kâfirlerinin Efendimizin (Aleyhissalatu vesselam) mübarek ismi Muhammed (Övülen)'e karşılık ona Müzemmem (yerilen) ismini taktıklarını… Bunu ilk ortaya atanın da Ebu Leheb'in karısı olan Avra (Ümmü Cemil) olduğunu…(60) 

 Müşriklerin Rasulullah'a bir de İbn-i Ebi Kebşe adını verdiklerini. Bunun sebebinin, vaktiyle Huzaa kabilesinden Ebu Kebşe adındaki bir zatın putlara tapmaktan yüz çevirip Şi'ra'l-Ubur adındaki yıldıza taptığını. Efendimizi (Aleyhissalatu vesselam) ona benzeterek Ebu Kebşe'nin oğlu diyerek onun yolunu takip ediyor demek istediklerini. Bir rivayette bu zatın anne tarafından Efendimizin dedelerinden olduğunu…(61)

Bir başka rivayete göre ise Ebu Kebşe'nin Efendimizin sütannesi Halime'nin kocası Haris'e verilen bir ad olduğunu…(62)

Kamil Miras hocanın Tecrid-i Sarih şerhinde şöyle bir yorumda bulunduğunu; "Kebşe lugaten üç dört yaşını dolduran koça denir. Bir kavmin ulusuna da ıtlak olunur. Bu cihetle, Peygamberimizin anası tarafından ceddi olan Vehb İbn-i Abd-i Menaf, Ebu Kebşe künyesiyle meşhurdur. Peygamber Efendimiz hilye ve endam cihetiyle Vehb'e benzediği için Kureyş arasında İbn-i Ebi Kebşe diye de anılmıştır." Merhum Miras, daha sonra yukarıda yazdığımız rivayetleri de sıralayıp; "Sebeb-i tesmiye (İsimlendirme sebebi) ne olursa olsun, asalet ifade eden, fâhir bir unvandır" demiştir.(63) 

 Rasul-i Ekrem (Aleyhissalatu vesselam)ın amcalarından Ebu Leheb'in İslam'a en çok düşmanlık eden iki kişiden (diğeri Ebu Cehil) biri olduğunu. Bir gün yanındakilere; "Muhammed bir takım şeyler vaad ediyor ve onların öldükten sonra olacağını zannediyor. Benim elime ne koydu?" deyip iki eline üflediğini ve "tebben li haza'd din" (Bu dine yuf olsun.) dediğini...(64)

Rasulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) davet çilesini anlatma babında: "Vallahi benim için, gönderilmiş olduğum bu vazifeyi yerine getirmek, herhangi birinizin şu güneşten bir ateş parçasını koparmasından daha kolay değildir" buyurduğunu... (65)

Bir gün Batnü'n-Nahle mevkiinde Hz. Peygamber ile Hz. Ali'yi secde ederken gören Ebu Talib'in "Ne yapıyorsunuz yeğen?" diye sorduğunu... Bunun üzerine Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) kendisine durumu anlattığını. Ebu Talib'in ise; "Sizin bu yaptığınız zararsız bir şeydir. Fakat Allah'a yemin ederim ki, siz benim kıçımı hiçbir zaman havaya kaldıramazsınız" dediğini. Seneler sonra, bunu minberdeyken hatırlayan Hz. Ali efendimizin yan dişleri görünene kadar güldüğünü... (66)

 Belâzurî'nin bize naklettiğine göre, "önce en yakın akrabalarını ikaz edip uyandır" ayeti inince Rasulullah'ın bu ayetin etkisiyle bir ay boyunca evine kapandığını, öyle ki, hastalandığını zanneden halaları sağlığını sormak için çıkıp geldiklerini...(67)

Rehber-i Ekmelimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem)ilk davet yıllarında bir gün yakın akrabalarını evinde topladığını… İçlerinde sadece küçük yaştaki Hz. Ali'nin O'na (s.a.v.) davasında sahip çıkacağını söylediğini... Bunun üzerine Ebu Leheb'in kahkahalar atarak Ebu Talib'e; "Tebrikler! Artık bundan sonra oğlunun emrine gireceksin" dediğini... Ebu Talib'in bu manzara karşısında çok utandığını ve bu durumun kendisini İslam'a girmekten alıkoyduğunu… (68)

Tarık Muharibi'nin, Nebi-i Zişan'ı (Sallallahu aleyhi ve sellem) ilk görmesini anlatırken; "Zül mecaz panayırında rastladım, bir adam; "Allah'tan başka ilah yoktur diyen felah bulur" diyordu. Arkasından bir adam ona taş atıyordu, ökçelerini kanatmıştı... Kim olduklarını sordum. "Muhammed ve amcası Ebu Leheb" dediler" dediğini...(69)

Said bin As adlı bir müşrikin bir ara hastalanıp, "eğer bu hastalığımdan kalkarsam, Mekke içinde İbn-i Ebi Kebşe'nin tanrısına tapılmayacaktır" dediğini. Bunun üzerine Allah Rasulunun (Sallallahu aleyhi ve sellem) "Ya Rabb! Onu kaldırma" diye dua ettiğini ve bu azılı kâfirin hastalıktan kurtulamayıp canını cehenneme ısmarladığını...(70) 

Mukatil bin Süleyman'ın; "Allah (c.c.) İslam'ın ilk yıllarında namazı sabah iki rekât, akşam iki rekât olarak farz kıldı. "Rabbini hamd ile sabah akşam tenzih et" (Mümin–55) ayeti buna delildir" dediğini...(71)

İslam'ın ilk zamanlarında Mekke'de namazların iki rekât olup önceleri gece kılındığını. Sonra sabah ve akşam namazlarının ilave edilip üç vakte çıktığını… Miraç gecesi beş vakte çıkarıldığını… Hicretten bir ay sonra da öğle, ikindi ve yatsı namazlarının dört rekâta çıkartıldığını...(72)

 Nebi-i Rahme'nin (Sallallahu aleyhi ve sellem) Mekke döneminde gizlice Müslümanları eğitmek için Erkam bin Ebil Erkam el Mahzumi (r.a.)'nin Safa tepesindeki evini nübüvvetin 5. yılından itibaren kullanmaya başladığını...(73)

İslam'ın ilk eğitim yuvası Dârû'l Erkam'ın Erkam bin Ebi'l Erkam hazretleri tarafından hiç bir şekilde satılmamak şartıyla oğluna bırakıldığını... Bu şekilde günümüze kadar geldiğini... Merhum Prof. M. Hamidullah'ın burası hakkında bize şu bilgileri verdiğini; "1946 yılında yaptığım ziyarette, kapısındaki kitabede Erkam'ın evinin "Dâr Hayzurân" adını taşıdığı ve Osmanlı İmparatorluğu zamanında müftülük yapan Fazlullah ibn Muhammed Habîb tarafından satın alınmış olduğu yazıyordu. Suud yönetimi önce bu evi restore edip burada bir okul açmışsa da, hacıların sayısının her geçen yıl artması dolayısıyla mescidi genişletme ihtiyacı doğduğundan, yıkılmasına karar verilmiştir.(74)

Kaynaklar

1. Siret'ün Nebi-Şibli Numani

2. Ä°slam Peygamberi- Muhammed Hamidullah

3. Muhammed Hamidullah, age

4. Muhammed Hamidullah, age

 5. Şibli Numani, age

 6. Şibli Numani, age

 7. Şibli Numani, age

 8. Şibli Numani, age

 9. Fetvalar, Mehmed Emre, Şibli Numani age

 10. İslam Peygamberi- Muhammed Hamidullah

 11. Muhammed Hamidullah, age

 12. Er Rahik-ul Mahtum, Safiyurrahman Mübarek el Furi

 13. Safiyurrahman Mübarek el Furi, age

 14. Muhammed Hamidullah, age

 15. Şibli Numani, age

16. İslam Tarihi- Hayati Ülkü

17. Rahmet Peygamberi- Ebul Hasen en Nedvi, Safiyurrahman Mübarek el Furi, age, Şibli Numani, age

Er Rahik'ul Mahtum adlı eserin mütercimi Halil İbrahim Kutlay hocamız bu konuda şöyle bir dipnot düşmüştür:

"Efendimiz(Sallallahu aleyhi ve sellem)in doğum gününün Rebiyülevvel ayının 12. pazartesi günü olduğu kasidelerde, mevlidlerde ve halk arasında meşhur olmuştur. Müellif ise, Efendimizin(Sallallahu aleyhi ve sellem) 9 Rebiyülevvel pazartesi günü doğduğunu zikretmiştir. İlmi gerçeklere en uygun rivayet de budur. Bu konuda Mısır'lı astronomi bilgini Mahmud Paşa, Fransızca bir eser yazmış, çok ince bir hesapla, bu şerefli doğumun 9 Rebiyülevvel tarihinde olduğunu tespit etmiştir.

Bu eser, Ahmed Zeki tarafından "Netaicül Efham fil Takvimil Arab-il Kablel İslam ve fi Tahkiki Mevlid'in Nebi ve Umrihi Aleyhissalatu Vesselam" adıyla 1304 yılında Mısır'da basılmıştır. Doğumun 12 Rebiyyülevvelde olduğu rivayetini Muhammed bin İshak senedsiz olarak zikretmiş, Hakim de Müstedrekinde bu şekilde rivayet etmiştir. Hadis ilminde ise, senedsiz rivayet bir değer taşımamaktadır. Daha fazla bilgi için bakınız; Makalat'ül Kevseri-s:405–408)

 18. Mevdudi-Hz. Peygamberin Hayatı

 19. Mevdudi, age

 20. Mevdudi, age

 21. Tecrid-i Sarih Şerhi-Ahmed Naim, Kamil Miras

 22. Tecrid-i Sarih Şerhi

 23. Mevdudi, age

 24. İslam Peygamberi- Muhammed Hamidullah

 25. Muhammed Hamidullah, age

 26. Muhammed Hamidullah, age

 27. Şibli Numani, age

 28. Safiyurrahman Mübarek el Furi-age

 29. Büyük İslam Tarihi- Heyet- Feza Gazetecilik-

 30. Zekai Konrapa, Peygamberimiz

31.Safiyurrahman Mübarek el Furi-age. İbn Kayyım diyor ki: Bu konuda üç görüş vardır.

1- Rasulullah'ın(Aleyhissalatu vesselam) sünnetli doğduğu. Bu konuda hiçbir sahih hadis yoktur.

 2- Sütannesi Halime'nin yanında iken meleklerin kalbini yıkadığında

 3- Doğumunun 7. günü. (Muhtasar Zad'ül Mead-terc: Doç. Dr. Zülfikar Durmuş-Polen Yayınları- İst–2006)

 32.Safiyurrahman Mübarek el Furi-age

 33.Tecrid-i Sarih Şerhi

 34.Muhammed Hamidullah, age

 35.Ebul Hasen en Nedvi, age

 36.Büyük İslam Tarihi- Heyet- Feza Gazetecilik

 37.Mekke Dönemi ve Hz. Muhammed- İhsan Süreyya Sırma

 38.Son Peygamber-M. Ebu Zehra

 39.Hz. Muhammed'in Hayatı- Martin Lings

 40.Muhammed Hamidullah, age

 41.M. Ebu Zehra, age

 42.M. Ebu Zehra, age

 43.Tecrid-i Sarih Şerhi

 44.Martin Lings, age

 45.Hatem-ül Enbiya-Ali Himmet Berki, Osman Keskioğlu

 46.Şibli Numani, age

47.Safiyurrahman Mübarek el Furi-age

 48.Fıkhu's-Siyre- M. Said Ramazan el Buti, Tecrid-i Sarih Şerhi

 49.Safiyurrahman Mübarek el Furi-age

 50.Rasulullah'ın Hayatı Ve Metodu-Prof. Münir Gadban

 51.Tecrid-i Sarih Şerhi

 52.Tecrid-i Sarih Şerhi

 53.Mevdudi, age

 54.Şibli Numani-age

 55.Ali Himmet Berki- Osman Keskioğlu, age

 56.Martin Lings, age

 57.Martin Lings, age

 58.Martin Lings, age, İslam Peygamberi-M. Hamidullah

 59.Martin Lings, age

 60.Martin Lings, age, Tecrid-i Sarih Şerhi

 61.Salih Suruç, Peygamberimizin Hayatı, Tecrid-i Sarih Şerhi

 62.Hayatü's-Sahabe-M. Yusuf Kandehlevi

 63.Tecrid-i Sarih Şerhi

 64.Ali Himmet Berki, Osman Keskioğlu, age

 65.Hayatü's-Sahabe-M. Yusuf Kandehlevi

 66.Hayatü's-Sahabe-M. Yusuf Kandehlevi

 67.İslam Peygamberi-Muhammed Hamidullah

 68.İslam'ın Doğuşu- Muhammed Hamidullah

69.Ali Himmet Berki, Osman KeskioÄŸlu, age

70.Hayatü's-Sahabe-M. Yusuf Kandehlevi

71.Safiyurrahman Mübarek el Furi, age

 72.İslam Tarihi-Hayati Ülkü

 73.Safiyurrahman Mübarek el Furi-age

 74.Peygamberimizin Hayatı-Salih Suruç, İslam Peygamberi-M. Hamidullah

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

Murat YILMAZ, 2011-05-28 13:08:30

" Ebu Leheb'in karısı ve Ebu Cehil'in kız kardeşi olan Avra (Ümmü Cemil) olduğunu…(60)" yukardaki satırda Ebu Leheb'in karısı olan Ümmü Cemil'i Ebu Cehl'in kızkardeşi olarak yazmışsınız. Fakat kaynaklarda Ebu Süfyan'ın kızkardeşi olduğu yazılıyor. Sanırım sehven yazılmış. Bilginize.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

S. Betül, 2010-04-25 02:57:24

RABBÄ°M SÄ°ZDEN RAZI OLSUN NEKADAR GÃœZEL BÄ°LGÄ°LERDÄ°

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Delailinur, 2010-02-16 00:09:22

MaşaALLAH BAREKALLAH.. RABB'İM bildiklerimiz ile en güzel şekilde amel edebilmeyi,bilmediklerimizi de hayırlısıyla öğrenmeyi nasip eylesin en kısa zamanda inşaALLAH..(Amin)

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Eylem, 2009-01-09 01:21:23

cok guzel,hakikaten de bilmediğimiz ne cok şey varmış..rabbim efendimize(sav)layık ümmet kendisine de kul olabilenlerden eylesin bizi(Amin)

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Taha Kılıçars, 2008-12-12 07:18:37

Muhteşem bir gerçeklik... Teşekkür ediyorum güzel çalımanınız için sayın okur.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

ahmet aydin, 2008-11-08 11:11:12

çok gùzel. varsa bulabilirseniz her zaman boyle gùzel bilgileri bekleriz.soru:kerbela hakkinda bilgiye sahipmisiniz? varsa bu bilgiyi nerden edinebilirim. çalismalarinizda basarilar dilerim ALLAH razi olsun S.a

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Mustafa Karamoll, 2008-11-05 11:54:00

SA.. Allah razı olsun kardeş, bizleri Aleyhissalatü vesselam hakkında oldukça iyi malumatlarla aydınlattın... Allaha emanet ol kardeş. Görüşebilmek arzusuyla... Maalesef bu aralar yoğunluk var bi yazı gönderemedim, hakkını helal et kardeşim benim... SA...

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

ABDULLAH RECEP, 2008-11-09 11:24:16

SA.. Kardeş bu senin yazdığın kitabın parçaları olsa gerek... ARO, güzel kısımlar olmuş ama eğer sende mevcutsa bana da bu "RASULULLAH (ASM) HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?" kitabından gönderebilir misin acaba? Selam ve dualarla Allaha emanet ol

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Ethem, 2008-11-07 07:58:15

Harika.. Allah sizden ebheden razı olsun abi..

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DÄ°ÄžER YAZILAR

İnsanlardan öylesi var ki, herhangi bir ilmî delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla alay etmek için boş lafı satın alır. İşte onlara rüsvay edici bir azap vardır.

Lokman,6

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

"Allah katında, duadan daha kıymetli bir ibadet yoktur."

Tirmizî

TARÄ°HTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI