EHL-Ä° BEYT SEVGÄ°SÄ°-1

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla “Deki, ben bu (İslam’ın size ulaşması )na (dair sarfettiğim gayrete) karşılık sizden yakınlar(ım) hakkında sevgiden başka hiçbir ücret (menfaat) istemiyorum..


Ali Haydar Çetintürk

cetinturkalihaydar@gmail.com

2021-09-30 20:31:56

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

"Deki, ben bu (İslam'ın size ulaşması )na (dair sarfettiğim gayrete) karşılık sizden yakınlar(ım) hakkında sevgiden başka hiçbir ücret (menfaat) istemiyorum..."(1)

Ehl-i beyt sevgisinin lüzûmunu kitab-ı kerimine koyan Rabbimize hamdü senadan ve Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) me ve sevmekle memur olduğumuz ehl-i beytine, bir de ashabına salâtu selamdan sonra malum olaki, ehl-i beyt sıradan kimseler değildir. Şayet öyle olsaydı Allah (Celle Celalühü) tarafından sevgiye layık görülmezlerdi.

Haşa, ehl-i beyti sevemeyenler, Şûra suresinin 23. ayetinde haber verilen nübüvvetin ücretini ödemeyenler gibidir.

Ehl-i beytin kimler olduğu meselesine gelince, velâyet meselesinde olduğu gibi, bu meseleninde umum ve husûsu vardır. Mesela;مني سلمان '' Selman bendendir '' sözü, Hazreti Selman'ı Şûra suresinin 23. ayetine dahil etmez.

Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in hanımları, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ehl-i beyti (ev halkı) olmakla beraber, İbn-i Abbas'dan (Radıyallahu Anh) gelen bir rivayete göre, Efendimize (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); '' Ya Rasulallah! (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Sevmemiz vacib olan bu yakınlarınız kimlerdir? '' diye sorulduğunda, Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ''Ali (Radıyallahu Anh), Fatıma (Radıyallahu Anha), ve onların çocukları Hasan (Radıyallahu Anh) ve Hüseyin (Radıyallahu Anh)''(2) diye cevap vermesi, yukarıdaki ayet-i kerimenin anlaşılması için açılmış bir penceredir.

Necran hristiyanlarının İslam'ı kabul etmeyip, Rasulullaha (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ''sizin sözleriniz bizi ikna etmiyor'' demeleri üzerine nazil olan Âl-i İmrân suresinin 61. ayet-i kerimesi olan mubâhele, mulâane ayetinden sonra lanetleşilecek olan yere Efendimizin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Hazreti Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin (Radıyallahu Anhüm) ile gelmesi ve ''Allah'ım, bunlar benim ehl-i beytimdir''(3) buyurması, ehl-i beytin kimliği hakkında gayet sarih bir delil olarak karşımızda durmaktadır.

Necran hristiyanlarının mubâheleden korkup, cizye vermeye razı olmalarından sonra Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yünden dokunmuş siyah abasının altına ehl-i beytinden olan bu dört kıymetli zatı alarak şu ayet-i kerimeyi okuması da gayet manidardır;

"Ey (en şerefli hane halkı olan) ehl-i beyt! Allah (Celle Celalühü) sizden ancak o (günah) kiri (ni) gidermek ve sizi (tüm kötülüklerden) tam bir temizlemeyle arındırmak istiyor."(4)

Şair Ferazdak, ehl-i beytden Zeynelâbidin'i tanıtırken şöyle söyler;

"O öyle bir âiledendir ki onları sevmek din, onlara buğz etmek küfürdür. Onlara yakınlık kurtuluş ve emniyettir."(5)

Hazret-i Hatice (Radıyallahu Anha) 65 yaşında vefat edince Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir müddet evinden çıkamadı. Özellikle başta Hazreti Fatıma (Radıyallahu Anha) olmak üzere çocuklara bir annenin lüzumu anlaşıldığında, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) çok şişman bir hanım olan Hazreti Sevde (Radıyallahu Anha) annemizle evlendiler. Hazreti Sevde (Radıyallahu Anha) Efendimizin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ehli olmuştu. Ama Efendimizden (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir parça olmak farklı bir şeydi.

Bundan dolayı Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ''Fatıma (Radıyallahu Anha) benden bir parçadır, onu üzen, beni de üzer."(6) buyurmuşlardır.

Binaenaleyh Hazreti Hasan (Radıyallahu Anh) ve Hazreti Hüseyin (Radıyallahu Anh) için ''Bunlar benim evladımdır, evladımın çocuklarıdır. Allah'ım, ben onları seviyorum sende sev. Allah'ım, onları sevenleri de sev'(7) diye duâ etmesi, hep o parçaya matuf olan bu manadan dolayıdır.

Ancak Şia'nın yaptığı gibi ehl-i beyti el üstünde tutup, o ehl-i beytden olan Cafer-i Sadık'ın (Radıyallahu Anh) dedesinin dedesi olan Ebu Bekr-i Sıddık'ı (Radıyallahu Anh), Hazreti Ali'nin (Radıyallahu Anh) kızı Ümmü Gülsüm'ün (Radıyallahu Anha) eşi olan Hazreti Ömer'i (Radıyallahu Anh) ve diğer ashabı, lanetlemek tarifi mümkün olmayan bir taassub çeşidinden ibarettir.

Zira, Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdularki; ''Ehl-i beytim, Nuh'un (Aleyhisselam) gemisi gibidir. Ona binen kurtulur, uzak duran boÄŸulup, helak olur ''(8)

-devam edecek-

Dipnotlar

- Şûra suresi 23 den

2- Taberani, el- Kebir no: 2641, Heysemi Mecmeu'z Zevâid IX, 168

3- Müsned-i Ahmed c: 1 sh: 185

4- Ahzab suresi; 33 den

5- Ebû Nuaym Hilyetül Evliya III, 139 İbnu Hacer el- Heytemi es- Sevaikul Muhrika II, 574

6- Ä°bn-i Kesir tefsiri III, 201

7-Tirmizi, Menakıb: 50

8- Hâkim Müstedrek III, 151, A.B.Hanbel III, 157, Tabarani, el- Kebir no: 2636-2638

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Onlar ne hayır işlerlerse karşılıksız bırakılmayacaklardır. Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları bilir.

Al-i Ä°mran, 115

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Hayâ îmândandır.

Abdullâh b. Ömer (r.a)'dan

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Yıldız Sarayı'nın İttihatçılar'ca Yağma Edilmesi(29 Nisan 1909) *Gazneli Mahmud'un Vefatı(30 Nisan 1030) *Yıldırım Bâyezid Tarafından Manisa'nın Fethi(1 Mayıs 1390) *Fatih Sultan Mehmed Hân'ın Vefatı(3 Mayıs 1481) *Eyüp Sultan Hazretleri(r.a.) Vefât E

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI