Cevaplar.Org

BATI’YA KARŞI İSLÂM-WILLIAM I. CLEVELAND- 3. BÖLÜM

ARAP DAVASININ BENİMSENMESİ (…) Arslan’ın (…) Kendi hayatı Dürzî içe dönüklüğünün adeta bir reddiyesidir; cemaat dışında evlenişi de örften kesinlikle kopuşuna delalet eder. Emir sıfatı, bir Dürzî ailesi olarak kendi ailesinin siyasî prestijinden kaynaklanmaktadır, lakin o Sünnî İslâm’ın çıkarlarına hizmet eden, Kitab’a bağlı bir Müslüman olduğunu da kabul ettirmiştir. (s. 110)


Yusuf Çağlayan

y_caglayan@yahoo.com.tr

2019-06-17 13:37:03

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ARAP DAVASININ BENÄ°MSENMESÄ°

(…) Arslan'ın (…) Kendi hayatı Dürzî içe dönüklüğünün adeta bir reddiyesidir; cemaat dışında evlenişi de örften kesinlikle kopuşuna delalet eder. Emir sıfatı, bir Dürzî ailesi olarak kendi ailesinin siyasî prestijinden kaynaklanmaktadır, lakin o Sünnî İslâm'ın çıkarlarına hizmet eden, Kitab'a bağlı bir Müslüman olduğunu da kabul ettirmiştir. (s. 110)

(…) Reşid Rıza, Arslan'ı Arap direniş hareketinin göbeğine oturtmuş, 1935'ten ölümüne kadar onu gözetleyip kollamış, kitaplarını basmış, zaman zaman onun ödün vermezliğinden şikâyetçi olmuşsa da onu daima himaye etmiştir; çünkü Arslan sadece bir dost değildi; Arap bağımsızlık hareketinin, İslâmî uyanışın etkili bir sözcüsüydü. (s. 111)

(…) Şekip Arslan'ın talepleri ( Fransız manda yönetiminden) arasında Filistin'in Suriye ile birleştirilmesi, gerek Lübnan gerekse Suriye'nin bağımsız kılınarak Milletler Cemiyeti'nde öylece temsil edilmeleri de vardı. (…) Pek beklenmeyen şey, Arslan'ın Fransa'ya karşı tavizkâr tutumu idi. Bu tavizler, Suriye okullarında Fransızca tedrisatın devamı, yabancı askerî danışmanlığın Fransız subaylarına hasredilmesi, savaş halinde Fransa'ya Suriye ordusuyla yardım vaadi ve iki ülke arasında otuz yıllık bir ittifakın kurulmasıydı.

(…) 1920'li yılların sonlarına doğru, Arslan artık Doğu Arap davasının sözcüsü olarak hüsn-ü kabul görmektedir. (s. 128)

(…) Filistin sorunu iyice alevlenince İngilizler de Emir'e yönelmişler, artık onun Türkiye'deki potansiyelini anlamaya çalışmak yerine Arap âlemindeki etkisini keşfe çalışmışlardır. (…) 1918'deki sürgünün ilk haftalarından, neredeyse öldüğü güne (s. 129)  kadar Arslan'ın hayatında Berlin değişmez bir faktördü. Zorlu harp sonrası yıllarda, Weimar Cumhuriyeti'nin bu başkenti, onu hep sıcak bir biçimde ağırlamıştı. (s.130)

(…) O sıralarda, sonraki yılların güçlü ve zengin kralı olmamakla birlikte, Arslan'ın en çok hayranlık duyduğu Arap Kralı İbn Suud, Şekip'e elinden gelen yardımı yapıyordu. Suud, Emir Şekip Arslan'a paradan daha değerli bir yardımda da bulundu: Osmanlı enkazının Arslan gibilerini karşı karşıya bıraktığı çözümü zor meselelerden biri de, vatandaşlık sorunuydu. Lozan Antlaşması (1923) bir çözüm getirmişti; Sultan'ın tebaası iki yıllık bir süre içinde yeni Cumhuriyet'in ya da İmparatorluk sınırları içinde yeni zuhur eden Arap devletlerinden birinin vatandaşı olmayı seçebileceklerdi. (s. 133) Arslan, bu sürenin sonuna kadar Osmanlı pasaportuyla yaşadı. Sürenin bitiminden birkaç ay sonra Lozan'daki Fransız Konsolosluğu'na gidip Lübnan vatandaşı olmak istediğini söyledi. (…) kendisine seçimde bulunma tarihinin bittiği anlatıldı, yani artık hiçbir ülkenin vatandaşı değildi, seyahat hakkı kaybolmuştu. Ama Hicaz Krallığı yani İbn Suud imdadına yetişti; Arslan da ailesi de bu jeste olumlu cevap verdiler ve Arslan ondan sonra ömrünün sonuna kadar Hicaz pasaportu ile yaşadı.

Artık Şuf'lu Pan-Osmanlıcı Dürzî, Hicaz vatandaşıydı ve Milletler Cemiyeti'nde de Suriye-Filistin davasının tescilli sözcüsüydü. (…) Ama Touma'nın gözlemi de biraz hafiftir ve kabul edilmesi zor bir istihzayı içeriyor: " Bir dava ile ölmek yerine Arslan, bir başka dava ile yaşamayı yeğledi." (s. 134)

 

Yusuf Çağlayan


Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

"Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah'a sığın! Çünkü O, işitendir ve bilendir."

Fussilet, 36

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

İman ve İslam'ın Fazileti

"Mü'min kişinin durumu ne kadar şaşırtıcıdır! Zira her işi onun için bir hayırdır. Bu durum, sadece mü'mine hastır, başkasına değil: Ona memnun olacağı birşey gelse şükreder, bu ise hayırdır; bir zarar gelse sabreder, bu da hayırdır" (Müslim, Zühd 64, (2

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Şair Muhammed İkbal'in vefatı(21 Nisan 1938) *TBMM'nin açılışı ve çocuk bayramı(23 Nisan 1920) *Osmanlı-Rus Harbi(24 Nisan 1877) *Hudeybiye Gazvesi(26 Nisan 628) *II.Abdülhamid'in tahttan indirilmesi(27 Nisan 1909)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI