Cevaplar.Org

KÂİNAT DERGÂH, HAK MÜRŞİD ALLAH, HER ŞEY ZİKİRDE, VALLAH VE BİLLAH.

Bu sabah namazından sonra hem yürüme seansımı, hem de dua ve tesbihatımı tamamlamak için terasa çıktım. Bir anda tepemde peydah olan martılar, başımda ses sese katarak uçuş gösterilerine başladılar. Galiba onlar da, uçarak tesbihatlarını yapmak için o vakti seçmişlerdi. Onların bu halleri de, bir çeşit onların zikri ve namazıydı.


Vehbi Karakaş

vehbikarakas@hotmail.com

2017-09-07 21:34:53

Bu sabah namazından sonra hem yürüme seansımı, hem de dua ve tesbihatımı tamamlamak için terasa çıktım. Bir anda tepemde peydah olan martılar, başımda ses sese katarak uçuş gösterilerine başladılar. Galiba onlar da, uçarak tesbihatlarını yapmak için o vakti seçmişlerdi. Onların bu halleri de, bir çeşit onların zikri ve namazıydı.

Ben mi onların zikrine katılmıştım, onlar mı benimkine bilmiyorum. Manzara muhteşem ve mükemmeldi. Sabah namazında okunan aşrın son ayetinde ifade edildiği gibi, bütün kâinat uyanıktı, her şey Allah'ı zikirle meşguldü.[1] Kimi haliyle, kimi diliyle, kimi sesli, kimi sessiz.

Atomlardan galaksilere kadar bütün varlıkların her an zikir halinde ve görev başında oluşları bana şunu dedirtti:

Kâinat dergâh,

Hak mürşid Allah,

Her şey zikirde,

Vallah ve billah.

Ben de bu ritme ayak uydurarak Yunus gibi:

Dağlar ile, taşlar ile çağırayım Mevlam seni

Seherlerde kuşlar ile çağırayım Mevlam seni.

Gözü yaşlı Yakub ile, derdi aşkın Eyyub ile

Ol Muhammed Mahbub ile, Çağırayım Mevlam seni.

dedim.

Tam o an, Mülk suresinin ikinci sayfasındaki ayet gözümün önüne geldi:

أَوَلَمْ يَرَوْا إِلَى الطَّيْرِ فَوْقَهُمْ صَافَّاتٍ وَيَقْبِضْنَ مَا يُمْسِكُهُنَّ إِلَّا الرَّحْمَنُ إِنَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ بَصِيرٌ

"Onlar, üstlerinde kanatlarını açıp-kapatarak uçan kuşları görmediler mi? Bunları havada Rahman olan (rahmetiyle her şeyi kuşatan Allah) dan başkası tutmuyor. Şüphesiz ki O, her şeyi hakkıyla görendir."[2]

Ben bu düşüncelerle meşgulken bu sefer bir uçak belirdi gökyüzünde. Başımı kaldırdım, baktım, o da kanatlarını açmış süzülerek gidiyordu. Uçak da o haliyle inanmayanlara şunu söylüyordu: Beni ustasız, pilotsuz düşünebilir misiniz? Hayır. Öyleyse şu kuşları da ustasız, pilotsuz düşünemezsiniz. Bendeki intizam nasıl bir aklın ürünüyse, ben nasıl başıboş değil isem; bu martıların da bir ustası var, her şey gibi onlar da başıboş değiller. Onların ustası da her şeyin ustası ve yaratıcısı olan Allah'tır.

Biraz daha başımı kaldırdım. Bir de ne göreyim gök yüzünde sayısız semavî kuşlar, yani yıldızlar. Fezada 100 milyon galaksi olduğu söyleniyor. Her galaksinin içinde 200 milyar yıldız. O yıldızlardan biri de dünyamızdan bir milyon üç yüz bin defa büyük olan güneş. Bir de güneşe bağlı 12 gezegen. Bunlar bizim lise yıllarındaki bilgiler. Şimdi ise sadece bizim galaksimizde (Samanyolu) dünya ile yakın boylarda 17 milyar gezegen olabileceğini söylemektedirler. Bu rakamı evrenin tümüne yaydığımız zaman karşımıza hayal edemeyeceğimiz kadar çok gezegen sayısı çıkmaktadır.[3]

Rakamlarla ifade edilmeyecek kadar olan bunca yıldız, feza aleminde yüzmekte ve gezmektedir. Yönleri, yörüngeleri, hızları ayrı olmasına rağmen bir trafik kazasına maruz kalmadan seyirlerine devam ediyorlar. Denizde balıkların ve gemilerin yüzmesi gibi bunlarda feza denizinde yüzüyorlar[4] veya fezada kuşların ve uçakların uçtuğu gibi bunlar da fezada uçuyorlar. Kur'an'ın ifadesiyle güneş ve ay bir hesapla[5] akıp gidiyorlar.[6]

Tekrar Mülk suresinin 19. ayetini hatırladım. O, bana diyordu ki, bunların hepsinin dizgini Allah'ın elinde. Hepsini yerinde, yörüngesinde Rahman olan Allah'tan başkası tutmuyor.Hepsini hikmetle yaratan, intizamla yürüten, adaletle yöneten, cömertçe donatan Allah'tan başkası değil.

Gökte melekler,

Yerde felekler,

Suda semekler,

Der Allah Allah.

Kur'an'ın ifadesine göre biz anlamasak da, kâinattaki bütün sesler zikirdir. Bülbülün şak şak diye şakımaları, Yunus'un:

"Seher vakti Hak Hak diye öterken bizi de unutma bülbül" mısraında ifade edildiği gibi meğer Hak Hak demekmiş. Leyleğin lak lakları, Mevlana'nın mısraında meğer lek lek lek demekmiş, yani hamdulek, şükrü lek, mülkü lek yani övgü senin hakkındır, şükür sana mahsustur, mülkün sahibi sensin Allahım, demekmiş.

Öyleyse hayatı şak şaklarla değil "Hak Hak"larla, lak laklarla değil, "Lek Lek"lerle geçirmenin yolunu bulmalı, yoksa akılsızlardan aşağı düşme, esfel-i safilini (aşağıların aşağısını ve cehennemi) boylama sonucuyla baş başa kalma tehlikesi var. Bu akıbetten Allah'a sığınırız.

Seher vaktinde bana kâinatla beraber bu zikir ve tefekkür keyfini yaşatan Allah'a sonsuz hamd ve şükürlerimi arz ettim, ediyorum. Bize tefekkürü öğreten üstatların üstadı Şanlı Rasulü'ne de sonsuz salat ve selamlarımı gönderdim, gönderiyorum.

Dipnotlar

[1] Bkz. Haşr, 59/24

[2] Mülk, 67/19

[3] http://www.haberuzay.com/2014/06/evrende-kac-tane-galaksi-ve-gezegen-var.html

[4] Bkz. Enbiya, 21/33

[5] Bkz. Rahman, 55/5

[6] Bkz. Yasin, 36/38

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Dua eden, bana dua ettiği zaman onun duasına karşılık veririm.

Bakara, 2/186

GÜNÜN HADİSİ

Kalbinde zerre miktarı iman bulunan kimse ateşten çıkacaktır.

Tirmizi, Sıfatu Cehennem 10, (2601)

TARİHTE BU HAFTA

*Şair Muhammed İkbal'in vefatı(21 Nisan 1938) *TBMM'nin açılışı ve çocuk bayramı(23 Nisan 1920) *Osmanlı-Rus Harbi(24 Nisan 1877) *Hudeybiye Gazvesi(26 Nisan 628) *II.Abdülhamid'in tahttan indirilmesi(27 Nisan 1909)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI