Cevaplar.Org

KURMACA BÄ°R HAREKET VE SONU

Osmanlı’nın yıkılmasından itibaren İslam dünyasında ulus devletleri kuruldu ve İngilizlerin ardından Amerikalılar bu devlet modeline sahip çıktılar. Belki ulus devletlerin daha küçük parçacıklara bölünmesini kendi ve İsrail çıkarlarına uygun buldular. Bernard Lewis gibilerinin vaktiyle teorisyenliğini yaptığı gibi. Bu model sadece Batılı ülkeler için vazgeçilmez değil aynı zamanda İsrail için de hayati derecede işlevsel olmuştur.


Mustafa Özcan

mustafaahmetozcan@gmail.com

2016-11-08 10:57:40

Osmanlı'nın yıkılmasından itibaren İslam dünyasında ulus devletleri kuruldu ve İngilizlerin ardından Amerikalılar bu devlet modeline sahip çıktılar. Belki ulus devletlerin daha küçük parçacıklara bölünmesini kendi ve İsrail çıkarlarına uygun buldular. Bernard Lewis gibilerinin vaktiyle teorisyenliğini yaptığı gibi. Bu model sadece Batılı ülkeler için vazgeçilmez değil aynı zamanda İsrail için de hayati derecede işlevsel olmuştur. 

Türkiye'de kitaplarıyla tanınan Ezher müdürlerinden Muhammed el Behiy, el İlmaniyye kitabında anlattığı gibi, çatı devleti olan Osmanlı'nın yıkılması ve ulus devletlerin kurulmasının birkaç önemli etkisi olmuştur. Bunlardan birkaçını saymak gerekirse; ortak bağın ortadan kalkması veya tespih tanelerinin dağılmalarıyla birlikte, Araplarla birlikte Arap olmayan Müslümanlar arasındaki ortak bağ kesilmiş, kalkmıştır. Ardından yerine ikame edilen Arap Birliği gibi uyduruk birlikler maksada hizmet etmemiş ve Pakistan gibi ülkeler bu çatı altında kendilerine yer bulamamış ve yalnızlıklarını giderememişlerdir. 

Zbigniew Kazimierz Brzezinski, ' Out of Control' kitabında ve emsallerinde ortaya konulduğu gibi Türkiye bu süreçte A'rafta kalmıştır. Baş gövdeden ayrılmıştır. Osmanlı ortak siyasi bağının ortadan kalkmasıyla birlikte ayrıca tasavvur edildiği gibi Araplar arasında birlik de sağlanamamış aksine Osmanlı'nın Araplar arasında temin ettiği birlik de tali olarak ortadan kalkmıştır. Ortak bağın ortadan kalkmasının en önemli diğer bir sonucu ise ortak davaların yatması, sahipsiz kalmasıdır. En barizi Kudüs ve Filistin davasıdır. Ortak bağın iptali İslam dünyasının ortak meselelerinin sahipsiz ve sözcüsüz kalmasına yol açmıştır. Filistin başbakanlarından Selam Feyyaz Filistin meselesinin merkezi mesele olmaktan çıkmasının İsrail'in Filistin mülklerine ve kutsal mekânlarına tasallut etmesine imkân ve cesaret verdiğini, saldırganlığını artırdığını ifade etmektedir. Ortak bağın temin ettiği sahiplenme, caydırıcılık unsurları yok olmuştur.

Filistin'in gasp edilmesi Araplar tarafından nekbe/felaket olarak nitelendirilmektedir. Bununla birlikte Muhammed Hayr Abdulkadir adlı müellif büyük bir isabetle illeti teşhis etmiş ve dönemin tanımını kitabının üzerinden yapmıştır: Arapların Felaketi Osmanlı Hilafetinin Yıkılmasıyladır ( Nekbetü'l Ümmeti'l Arabiyye Bisukiti'l Hilafeti'l Osmaniye). Kitabın başlığı bile günümüze ve Arapların yaşadığı felakete ışık tutmaktadır. Bu felaketin bir üst basamağını ve çatısını ise Ebu'l Hasan en Nedevi ortaya koymuştur: Müslümanların Gerilemesiyle İnsanlık Neler Kaybetti (Maza Hasire'l Alemü Biinhitati'l Müslimin) Bunlar iç içe peş peşe felaketler olmuştur.

Osmanlı'nın yıkılmasıyla birlikte pandoranın kutusu açılmıştır. Ürdün Kralı Abdullah, İngilizleri saymazsak Moğollardan sonra bir ilk olan Bağdat'ın 2003 yılında Amerikan ordusu tarafından işgal edilmesini pandoranın kutusunun açılması olarak nitelendirmiştir. Aslında Osmanlı'nın yıkılması ve İsrail'in kurulmasıyla birlikte birkaç nekbe ve felaket yaşanmıştır. Bunlar pandoranın kutusunun açılmasını beraberinde getirmiştir. Osmanlı sonrasında üç felaketi peş peşe şöyle sıralayabiliriz:  İsrail Devletinin kurulması, İran Devrimi, Soğuk Savaşın bitimiyle birlikte bölgeye yönelik Amerikan müdahale ve işgalleri.

IŞİD meselesi ise bu gelişmeler üzerine yükselen bir bileşkedir. Ali Muhyiddin Karadaği gibi âlimlerin ifadesiyle IŞİD bir felaketler yumağı ve bileşkesinin ürünüdür. Bu gibi iğreti yapıları siyasi ve sosyal çalkantılar veya depremler uyandırmaktadır. Tarihte ve günümüze yansıdığı şekliyle her asra bakan bir Harici karakter bulunmaktadır. Bunların kuvveden fiile çıkması potansiyelden vakıaya bürünmesi çalkantıların sonucu olmaktadır. 

Var olan Harici karakteri üzerine İsrail'in kurulması, mezhebi karakterli batini İran devrimi ve ardından Amerikan müdahalelerinin gelmesiyle birlikte IŞİD ete kemiğe bürünmüştür. Bu tarihi ve aktüel vetirede IŞİD gibi örgütlerin üremesi için müsait altyapı teşekkül etmiştir. Lakin bütün bunlar bu tarz hareketlerin serpilmesi için yeterli değildir. Ayrıca bu gibi hareketlere mühendislikle alan açılması; insan, para ve ateş gücünün temini de gerekli şartlar arasındadır. 

Arap Baharının halk iradesinden ziyade terör hareketine çevrilmesi rejimlerin işini kolaylaştıracaktır. Bu nedenle de kurulu rejimler halk baskısından kurtulmak için barışçı devrim çizgisini bir biçimde IŞİD'e havale etmiş ve terör hareketine çevirmiştir. Halk iradesini bloke etmek ve tesirsiz hale getirmek için IŞİD gibi hareketler cezaevlerinde üretilmiş, biçimlendirilmiş veya önleri açılmıştır. PKK'nın doğuşunda Diyarbakır Cezaevi bir milat ise Bucca, Taci ve Ebu Gureyb hapishaneleri de IŞİD'in ete kemiğe büründüğü ve IŞİD olarak göründüğü mekânlar olmuştur. Kurtarıcı olarak işlevsel rolleri ortaya çıkması için Amerikalılar IŞİD üzerinden yaratıcı kaos modelini denemişlerdir. Böylece kapıdan kovuldukları Irak'a yeniden pencereden girme imkanı elde etmişlerdir. IŞİD üzerinden İslam âlemine yönelik yeniden hamle gücü kazanmışlardır. 

Yerel tiran veya zorba rejimler de bu gibi Vandal hareketler üzerinden kaybettikleri meşruiyetlerini yeniden temin etme ve sağlama derdine düşmüşlerdir. Bölgeye Amerikan müdahaleleri 1991 yılında Soğuk Savaşın bitimiyle başlamıştır. Bu süreci 1979 yılında patlak veren İran Devrimi açmıştır. 1991 yılında Soğuk Savaşın bitimini ilan eden Saddam'ı Kuveyt'ten çıkarmaya matuf askeri hareketi 11 Eylül izlemiştir. 11 Eylül ile birlikte yarım kalan Irak operasyonu tamamlanmıştır. Ardından gelen direniş Amerikalıların nefesini kesmiştir. Arap Baharı ise organize yapılara dayanmadığından rejimleri devirse de değiştirme becerisini gösterememiştir. Bunun üzerine bölgedeki eski yapı da gevşemiş ve bunun üzerine IŞİD tarzı nihilist hareketler gelişmeye başlamış, zemin tutmuştur.

IŞİD'e Amerikalılar, Nuri Maliki ve Beşşar Esat rejimleri muvazaalı bir biçimde alan açmışlardır. Böylece kendilerine yönelik öfkenin adresini değiştirmeyi amaçlamışlardır. Bu arada zaman da kazanmışlar ve dikkatler bu defa rejimlerin geleceğinden ziyade IŞİD'in varlığına odaklanmıştır.

 IŞİD irtikap ettiği vahşetleriyle birlikte anılır hale gelmiştir. Duyanların tüylerini ürperten, adam boğazlamak, adam ve kitap yakmak bunlardan bazılarıdır. Bu nedenle de 1970'li yıllarda Filistin örgütlerini parçalamasıyla ve tedhiş eylemleriyle gündeme gelen Sabri Benna'nın liderliğindeki Ebu Nidal hareketinin dini versiyonu olarak algılanabilir. Tarihte benzeri modelleri ise çoktur. Bu açıdan kimileri IŞİD'i, şehirleri yakan ve kitapları Dicle'ye fırlatan Cengiz ve torunu Hülagu'ya benzetirken kimileri de onları yeni Haşhaşiler olarak tasvir etmektedir. Elbette bunlar Şiiler veya İsmaililer gibi Müslümanların batini değil zahiri hastalığıdır. Adeta birçok amilin ortaya çıkardığı Frankenstein bir yapıdır. Hizbullah 2006 yılında direniş edebiyatı üzerinden taraftar kazanması gibi IŞİD de taraftar toplamak için hilafeti kullanmaktadır. Bununla birlikte Faslı ulemadan Ahmet Raysuni'nin ifadesiyle onların hilafeti Sünni bir hilafet olmayıp bid'i bir hilafettir. Hazreti Peygamberin getirdiği çizginin dışındadır. Peygamber yöntemli bir hilafet olmayıp kendinden menkul bir hilafet tarzıdır. Hariciler arasında sahabe olmadığı gibi IŞİD'ciler arasında da kayda değer bir alim yoktur.

Kimileri IŞİD'e 30, kimileri 45 yıl ve Suudi Arabistan eski istihbarat Başkanı Türkî Faysal gibiler de en az 10 yıl veya daha gerçekçi olanlar 3 yıl ömür biçseler de IŞİD Kur'an buyruğuyla örümcek ağı kadar dayanıksızdır. İşlevsel rolü bittiğinde iç ve dış amiller nasıl teşekkülü için bir araya geldilerse dağılması için de bir araya geleceklerdir. Denildiği gibi onu ortaya çıkaran taraflar yok etmek için ittifak kurmuşlardır. Oluşumuna neden olan esbap ortadan kalktığında, IŞİD geldiği yere, tarihe geri dönecektir.

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

"Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla, şüphesiz ki sen her şeye kadirsin."

Tahrim, 8

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Kim Müslümanlar arasından bir yetim alarak yiyecek ve içeceğine dahil ederse, affedilmez bir günah (şirk) işlememişse, Allah onu mutlaka cennete koyacaktır.

Tirmizi, Birr 14, (1918)

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Şair Muhammed İkbal'in vefatı(21 Nisan 1938) *TBMM'nin açılışı ve çocuk bayramı(23 Nisan 1920) *Osmanlı-Rus Harbi(24 Nisan 1877) *Hudeybiye Gazvesi(26 Nisan 628) *II.Abdülhamid'in tahttan indirilmesi(27 Nisan 1909)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI