Cevaplar.Org

YATSI NAMAZI PENCERESİNDEN HALİMİZE BAKIŞ

18.07.2016 yatsı namazı için bir camiye gitmiştim. İlk sünnetten sonra cübbe ile sarığı bana getirdiler, namazı kıldırmamı istediler. Geçtim, namazı kıldıktan ve kıldırdıktan sonra o an namazda okuduğum Fecir ve Tekâsür surelerinden içime doğanları namazdakilerle paylaşmak istedim. Namazdan sonra dedim:


Vehbi Karakaş

vehbikarakas@hotmail.com

2016-08-08 12:24:32

18.07.2016 yatsı namazı için bir camiye gitmiştim. İlk sünnetten sonra cübbe ile sarığı bana getirdiler, namazı kıldırmamı istediler. Geçtim, namazı kıldıktan ve kıldırdıktan sonra o an namazda okuduğum Fecir ve Tekâsür surelerinden içime doğanları namazdakilerle paylaşmak istedim. Namazdan sonra dedim:

-Muhterem müminler, sevgili kardeşlerim,

Biliyorsunuz, şu anda hepimiz ahiret yolcusuyuz. Dünya denilen gemi ile ve saniyede 30 km hızla ahirete gitmekteyiz. Yatırımını sadece dünya için yapanlar da ahirete gitmektedir. Ne yazık ki birçok insan, ahiret yolcusu olduğunu ve ahiretin büyük mahkemesinde hesaba çekileceğini bilmemekte veya bilmiyor gibi davranmaktadır. Kur'an böylelerin halini bakın nasıl dile getiriyor:

اقْتَرَبَ لِلنَّاسِ حِسَابُهُمْ وَهُمْ فِي غَفْلَةٍ مَّعْرِضُونَ

"İnsanların hesap verme vakti (ahiret mahkemesine çıkarılma zamanı) yaklaştı. Hâlbuki onlar, hâlâ gaflet içinde yüz çevirmektedirler."(1)

Ahiret mahkemesinin biricik hâkimi Allah'tır. Servetin, şöhretin, makamın, mevkiin, unvanın rütbenin ve kayırmanın işe yaramadığı o Büyük Mahkeme'de sorguya alınacağız. Sorgudan sonra ya:

"Tutun şunu, zincire vurun, sonra da cehenneme atıverin."(2) denilecek, ya da bazı kimselere cennetin kapıları açılacak, görevliler karşılayacak, hoş geldiniz, safalar getirdiniz, ebediyyen kalmak, keyf ve safa sürmek için buyurun cennete denilecektir.(3)

EBEDÎ KARARGÂHI AHİRET OLAN BİR İNSAN

Ebedî karargâhı ahiret olan ve zerre kadar haksızlığın yapılmayacağı Ahiret Mahkemesinde yargılanacağına inanan bir insan, hesabını sadece dünyaya göre yapmaz. Yakıp yıkmaz, vurup öldürmez, eliyle-diliyle kimseyi incitmez, gıybet etmez, yalan söylemez, iftira atmaz, lakap takmaz, alaya almaz. Elinde ciddi belge ve bilgi olmadan şunun-bunun hakkında konuşmaz.

-Neden?

-Çünkü o bilir ki Allah'ın kameramanları çekimde. Halimizi ve söylediklerimizi kaydediyorlar.(4) "Muhafaza, muhasebe içindir." Arşiv, hesap gününün en büyük delilidir.

Düşündüm: Eğer Müslümanlar, beş vakit namazı kılsalar, kıldıkları namazı anlasalar ve sadece şu yatsı namazında okuduğum surelerde verilen mesajı hakkıyla duysalardı, ne darbe yapan olurdu, ne de darbeye maruz kalan, ne dövüş olurdu, ne kavga, ne kan olurdu, ne gözyaşı. Çünkü okuduğum ayetler yürekleri titretmekteydi.

Fecir suresinde şöyle buyruluyordu:

Siz yetime ikramda bulunmuyorsunuz.

Yoksulu doyurmak için birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.

Mirası, helal mi-haram mı sormadan yiyorsunuz.

Malı 'bir yığma tutkusu ve hırsıyla' seviyorsunuz.

Dikkat! Yer, parça parça yıkılıp darmadağın olduğu, Rabbin(in buyruğu) geldiği, melekler saf saf dizildiği ve cehennem getirildiği zaman; insan, her şeyi anlar. Ne yazık ki bu anlama ve hatırlama, ona bir fayda sağlamaz. Keşke (şu ahiret) hayatım için, (önceden bir şeyler) takdim etse, (bir yatırımda bulunsay)dım, der, ama bu keşkeler ona hiçbir şey kazandırmaz.  

O gün hiç kimse (Allah'ın) vereceği azap gibi azap veremez. Onun bağlaması gibi hiç kimse bağlayamaz.

Ey iman ve İslam esaslarıyla olgunlaşmış ve kemal noktayı bulmuş nefis! Sen Rabbinden ve Rabbin de senden razı olarak ona dön. Kullarımın arasına katıl ve cennetime gir.(5)

İkinci rekâtta okuduğum Tekâsür suresinde ise şu hakikatler dile getiriliyordu:

1- Ey insanlar! Çokluk kuruntusu, mal, evlat, kuvvet ve taraftarlarınızın çokluğu ile böbürlenmek sizleri meşgul etti. (Hâlbuki sizi, Allah'a ibadet ve ahirete ciddi hazırlanmak meşgul etmeliydi.)
2- Ta (ölüm gelip sizi yakalayıncaya ve) siz kabirlerinize girinceye kadar bu haliniz devam etti.
3-Hayır hayır, durum sandığınız gibi değil, ileride bileceksiniz!
4-Hiç şüpheniz olmasın ileride bileceksiniz!
5- Eğer şimdiden kesin olarak bilseydiniz, (
fani dünyaya yönelip te ahireti gündemden çıkarmazdınız, Allah'a itaati bırakıp ta servet, şöhret, evlat, kuvvet ve adamlarınızın çokluğu ile böbürlenmeye kalkmazdınız.)
6-Andolsun ki, cehennemi mutlaka göreceksiniz!
7-Sonra yine andolsun ki, onu yakîn gözüyle göreceksiniz!
8- Sonra andolsun ki, o gün her nimetten sorgu-suale çekileceksiniz!(6)

Yediklerinizden, içtiklerinizden, giydiklerinizden, giyinmediklerinizden, söylediklerinizden, söylemediklerinizden, yaptıklarınızdan, yapmadıklarınızdan sorgu-suale çekileceksiniz.

Beş vakit namazını kılan, her namazda bu ve benzeri mesajları alan bir insan, kendisini mahcup edecek şeylere, eylemlere, söylemlere tenezzül eder mi? Zalim, hain, kâfir ve münafık olur mu?

Sevgili kardeşlerim,

Öylesine merhamet yüklü bir dine sahibiz ki, bırakın suçsuza zulüm etmeyi, suçluya bile ceza uygularken intikamla değil, adaletle muamele etmeyi emreder.

Bir zaman bir infaz memuru hırsızın elini keserken hiddet gösterdiği için, adaletli âmiri onu o vazifeden uzaklaştırmıştır. Çünkü şeriat namına, İlâhî kanun hesabına kesmemiştir. Eğer şeriat adına kesseydi, hiddet ve şiddet göstermeden kesecekti. Demek, nefsine o hükümden bir hisse çıkardığı için, adaletle iş görmemiştir.(7)

Dinimizin, helal olan kurbanı keserken bile incitmeden kesmeyi emretmesi, hakkaniyet ölçülerine ne kadar önem verdiğini göstermektedir.

İKİ PEYGAMBERİN NEDAMET VE NİYAZI

İki peygamber. Biri Adem (as), biri de Yunus(as). İkisinin de Kur'an'da duası var: Adem baba ile eşi Havva anne, şeytanın dürtüsüyle Allah'ın: "Şu ağaca yaklaşmayın" emrine aykırı davranışlarından dolayı cennetten çıkarıldılar. Bunun üzerine onlar da yanlışlarını itiraf ettiler ve: "Şöyle dediler: "Allahım! Biz, kendimize haksızlık yaptık, eğer sen bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen biz mutlaka ve mutlaka ziyana uğramışlardan olacağız."(8)

Yunus Peygamber ise, Allah'tan gelecek belayı, kendini dinlemeyen kavmine haber verdikten sonra, Allah'tan gelecek izni beklemeden bölgesini terk etti, denizde kayıkla karşıya geçerken balığa yutuldu, balığın karnında, denizin içinde, gecenin bağrında, kimsenin sesini duyamayacağı üç karanlık içinde seslendi: "Allahım, senden başka hak ma'bud yok. Sen noksan sıfatlardan münezzehsin, şüphesiz ki ben hata ettim, yanlış yapanlardan oldum."(9)

Bu duaların ikisini de Allah kabul etmiştir. Adem baba ile Havva anneye tekrar cennetin kapıları; Yunus Peygambere de sahilin kapıları açılmıştır. Yunus Peygamber üç karanlıktan, balığın karnının karanlığından, denizin ve gecenin karanlıklarından kurtulmuş, selamet sahiline kavuşmuştur.

Demek bir insanın günahına, zulmüne tevbe etmesi işte bu kadar önemlidir. Başınıza, ailenize, beldenize ve ülkenize bir bela ve musibet geldiyse önce düşüneceksiniz "ben nerde hata yaptım ki bu musibet benim başıma geldi, bu zalimler bize musallat oldu?" Diyeceksiniz. Bir peygamber bunu düşünüyor ve söylüyor da biz neden bunu düşünmeyelim ve söylemeyelim. Yanlışlarını itiraf eden ve tevbe eden Peygamberlere açılan rahmet kapısı, kusurumuzu gördüğümüz takdirde bize de açılacak, hep beraber selamet sahiline ve iki dünyanın cennetine kavuşmuş olacağız.

Demek ki, yanlışını görme ve pişmanlık gösterme, fırsat ve kuvvet eline geçtiğinde de zulmetmeme, intikama yeltenmeme ve affetme peygamber ahlakıdır. Bu ahlaka sahip olursak işte o zaman dualarımız işe yarayacak ve dualarımız Allah katına yükselecektir.

Bir taraftan yanlışlarımızı görerek tevbe etmekle, bir taraftan da ısrarlı dualarımızla, hem kendimizi ve hem de ülkemizi belalardan, darbelerden, anarşi ve terörden kurtarmış olacağız. Bir daha dirilmemek üzere acıyı, sancıyı, darbeyi Allah'ın izniyle ebediyyen yerin dibine gömeceğiz.

Ölçüyü vermiş Kur'an:

إِلَيْهِ يَصْعَدُ الْكَلِمُ الطَّيِّبُ وَالْعَمَلُ الصَّالِحُ يَرْفَعُهُ

"Allah katına ancak tertemiz sözler, (dualar) çıkar. Bu duaları, sözleri Allah katına yükseltecek olan asansör de salih ameller, (samimi tevbeler, dürüst işler, Allah rızası niyetiyle yapılan ibadetler)dir.(10)

Dipnotlar

(1) Enbiya, 21/1

(2) Hakka, 69/30-32

(3) Bkz. Zümer, 39/73

(4) Bkz. İnfitar, 82/11; Kaf, 50/18

(5) Fecr, 89/17-30

(6) Tekâsür, 102/1-8

(7) Bkz. Mektubat, 22. Mektup

(8) A'raf, 7/23

(9) Enbiya, 21/87

(10) Fatır, 35/10

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

İnsanlar yalnız inandık demeleri ile bırakılıveriliceklerini, kendilerinin imtihana çekilmeyeceklerini mi sandılar?

Ankebut, 2

GÜNÜN HADİSİ

İçinde Allah'ın anıldığı ev ile içinde Allah'ın anılmadığı ev diri ile ölüye benzer.

Müslim

TARİHTE BU HAFTA

*Şair Muhammed İkbal'in vefatı(21 Nisan 1938) *TBMM'nin açılışı ve çocuk bayramı(23 Nisan 1920) *Osmanlı-Rus Harbi(24 Nisan 1877) *Hudeybiye Gazvesi(26 Nisan 628) *II.Abdülhamid'in tahttan indirilmesi(27 Nisan 1909)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI