Cevaplar.Org

RÄ°SALE-Ä° NUR DERS NOTLARIM-79

Ders: 13. Şua(s: 344) İzah: Prof. Dr. Şener Dilek *Evet, gerçi inkisar-ı hayal, ehl-i dünyada kuvve-i maneviyelerini ve şevklerini kırar; fakat meşakkat ve mücahede ve sıkıntıların altında


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2015-08-08 15:52:47

Ders: 13. Åžua(s: 344)

Ä°zah: Prof. Dr. Åžener Dilek

*Evet, gerçi inkisar-ı hayal, ehl-i dünyada kuvve-i maneviyelerini ve şevklerini kırar; fakat meşakkat ve mücahede ve sıkıntıların altında inayet ve rahmetin iltifatlarını gören Risale-i Nur şakirtlerine inkisar-ı hayal, gayretlerini ve ileri atılmasını ve ciddiyetlerini takviye etmek lâzım geliyor." Şualar (s: 344 - 345) Bu ölçü çok önemli. Tarih boyunca İslamiyetin tebliğ ve temsilinde en dehşetli meşakkatler, sıkıntı ve sancıları Peygamberler yaşamış.

*Meşakkatler mümini pişirir, tekmil eder. Rusuhiyete vesile olur. İslamiyet'te bir Müslüman meşakkat ateşinde pişmemiş ise, onun sebatında, onun sadakatinde kırılma olabilir, çökme olabilir, yıkılma olabilir.

Balçıktan yapılma kap ateşte pişmezse ufak bir darbede kırılır mı? Kırılır. İşte bu bir sünnetullah kanunudur. Dava adamının dünyasında alaküllihal meşakkat olacak. Meşakkatsiz hayat, fırına girmeyen çömlek gibidir. Kırılır, dökülür, elde kalır.

Not: Bu konuda Şener beyin 1980'lerde tuttuğu özel notlarında şu ifadelerine rastlıyoruz:

"İnsanın kemalatı meşakkat iledir. Çilesi olmayanın davası da olmaz. Dava adamı niteliğini taşıyan insanlara dikkat ettiğimizde, gırtlağına kadar refaha gömülmüş toplumlarda dava adamı yetişmediğini görüyoruz. "Bir musibet bana isabet ettiği zaman ferahlanıyorum. Ve diyorum ya Rabbi bunun daha ilerisi yok mu?" (İmam-ı Rabbani). Demek ruh meşakkatle teneffüs ediyor. Eskiden musibet dalaletten geliyordu, şimdi tehacüm sefahatten geliyor."

"Bir hamur ne kadar yumruk yerse o kadar kıvam tutar. Çile olmadan, meşakkat olmadan dava olmaz."

"Çile çıra gibidir. Çile, ızdırap ve meşakkat bir alamet-i makbuliyettir. Çile iklimine giren bir insanın toleransı artar. Eskiden çile afakî idi. Şimdi kardeşinin nazını çekeceksin. Bıktık nazdan da tahakkümden de..

Not: 2: Merhum İsmail Hakkı Bursevi bir şiirinde der ki;

"Allah dostunun başından bela eksik olmaz,

 Uzaktır uzak Hak aşığına kedersizlik,

 Adn cenneti meşakkatli ve hoşa gitmeyen şeylerle çevrilmiştir."

Hz. Mevlana ise şöyle buyuruyor;

"Porsuk denen hayvan dövülünce semirir. Müminin canı da porsuk gibidir. Hastalık ve musibetlerle can bulur."

"Gam ve keder bir hazinedir. Senin hastalık ve meşakkatin de bir hazinedir. Lakin bu fikir çocuklara nasıl tesir eder, bunun böyle olduğunu nasıl anlarlar?"(Salih Okur)

*Düşmanın kurşunu bir Müslümanı vursa, onu şehadet mertebesine ulaştırır. Ama nefsin kurşunu bizi vursa, bizi Cehenneme götürüyor.

Not: Mehmed Kırkıncı Hocaefendi, bu konuyu şöyle açıklıyor; "İnsanın kendi nefsiyle mücadelesine büyük cihad (cihad-ı ekber), düş­manla çarpışmasına ise küçük cihad (cihad-ı asgar) deniliyor. Bunun bir sebepi şudur: İnsan haricî düşmanla çarpışırken ölürse, şehit olup, Cennete gidiyor. Nefsiyle çarpışırken mağlûp olduğunda ise, ebedî hayatını kaybedi­yor. İnsanın bu ikinci cihadı mutlaka kazanması lâzım geliyor.

Diğer taraftan, haricî düşmanla yapılacak cihadda muzaffer olmak için de, önce dâhildeki harbi kazanmak icab ediyor. Yani, ancak nefsiyle yap­tıkları cihaddan muzaffer çıkan kimseler, düşman karşısında arslanlar gibi çarpışmaya muvaffak oluyorlar.(M. Kırkıncı, Nükteler, s: 33-Cihan Yayınları, İst. 1987)

*Üstad; "Risale-i Nur şakirdlerinin bu zamanda en mühim vazifeleri, tahribata ve günahlara karşı takvayı esas tutup davranmak gerektir.(Kastamonu Lahikası (s: 148)

* Aslında sıkıntılar, meşakkatler, hastalıklar, ortaya çıkan problemler hakikat noktasında ve bir de kader canibinden bakınca, insanı helak etmek için gelmez, arındırmak için gönderilir. O meşakkatler, insanı safileştirir. Allah'a yaklaştırır. İnsana aczini anlatır. Nakısa ve noksanlarını gösterir. Enaniyet kırılır, varlık dağı erir. İnsan bu vesileyle meziyet ve kemalatı nefsine ve zatına nispet etmez. "benim ilmim, benim maharetim, benim kabiliyetim, benim hizmetim" gibi bütün "benimler" erir. Ene gider, "eneyi yırt, hüveyi göster" manası zahir olur.

Not: Bu manayı Hz. Mevlana ne güzel özetlemiş; "İlahi takdir icabı olarak sana belalar gelince, eseflenme. Bu kahırlar yüzünden, elindeki sermayeyi sevgiliye bağışlarsın."(Salih Okur)

*Bıçak paslanınca bileyciye götürülür. Bıçak, çarkta bileylenirken meşakkat çeker, başında kıvılcımlar çıkar. Ama bu zahmetlerin neticesinde bıçak keskinleşir. İşte o bıçak Müslüman'a misal. Bazen rehavet, bazen tembellik, bazen gabavet, bazen ülfet, bazen enaniyet, bazen varlık dağı, bazen hizmeti kendine nispet etmek, 'bu iş bizim işimiz, biz varsak bu iş olur, biz yoksak olmaz' manasındaki izafetler, nispetler, rehavetler, gabavetler, enaniyetlikler, ekâbirlikler senin dünyana girince, kader-i ilahi seni neye tutuyor, çarka tutuyor. 

Not: Söz sultanı Hz. Mevlana ne müthiş bir ölçü veriyor; "Uğradığın bir bela, nükteleri ve işaretleri ahmaklığından anlamadığın içindir." (Salih Okur)

*Hakikat noktasında, bizi Allah'a yaklaştıran her musibet güzeldir. Bizim kurbiyetimize kuvvet veren her sıkıntı rahmettir. Bizim vechimizi Allah'a çeviren, hayat-ı bakiyeye yönlendiren saikler, sıkıntılı, sancılı, meşakkatli olsa bile, hayat-ı bakiye noktasında Allah'ın bize hususi bir ikramı, hususi bir iltifatı ve has bir inayeti olarak düşünüp, hamden lillah diye hizmete daha ziyade çalışmak gerektir.

Burada nefis geri adım atabilir "Yahu bu musibetler, bu belalar hep beni mi bulacak, bana mı isabet edecek?" tarzında, nefis zahiren kendisini müdafaa içerisinde geri durabilir. Burada nefis ve şeytanın da böyle bir desisesi olabilir. Ama ölçü nedir; "olur ki siz bir şey'i hoşlanmazsınız hâlbuki hakkınızda o bir hayırdır ve olur ki bir şey'i severseniz, hâlbuki hakkınızda o bir şerdir siz bilmezken Allah bilir"(Bakara: 2: 216) ayetinin hakikatına teslim olmak lazım ve elzemdir.

Not: Hz. Mevlana'nın şu inci sözünü de hatırda tutmak gerekir diye düşünüyorum; "Öbür cihanın yani ahiretin azabındaki şiddet tarif ve tavsif edilemez. Ona karşı dünya zahmet ve meşakkatleri hafif kalır."(Salih Okur)

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

İyiliğin karşılığı, iyilikten başka bir şey midir?

Rahman, 60

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Her kim bir namazı (kılmayı) unutursa (onu) hatırladığında kılsın. Onun bundan başka keffâreti yoktur.

BUHARİ, KİTÂBU MEVÂKÎTİ'S-SALÂT

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Fatih Donanmayı Haliç'e İndirdi.(22 Nisan 1453) *T.B.M.M. Açıldı.(23 Nisan 1920) *Yavuz Sultan Selim Padişah Oldu.( 25 Nisan 1512) *Çernobil Nükleer Faciası.(26 Nisan 1986) *Sultan II.Abdülhamid Han Tahttan İndirildi.(27 Nisan 1909)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI