Cevaplar.Org

GEREDELÄ° HACI EMÄ°N ÃœSTÃœN EFENDÄ°

Hacı Emin Efendi, (H.1246-M.1830/ H.1328-M.1910) Gerede ulemasından, son devir Osmanlı âlim ve müderrislerindendir.


Murat Ergüven

murat@muraterguven.com

2012-12-16 09:03:08

Hacı Emin Efendi, (H.1246-M.1830/ H.1328-M.1910) Gerede ulemasından, son devir Osmanlı âlim ve müderrislerindendir.

İlçemizin Çoğullu köyünde dünyaya gelen Emin Efendi'nin soyu aslen Dörtdivan Tekke Köyü'nde medfun bulunan Ümmi Kemâl Hazretleri'ne dayanmaktadır. Ancak kaçıncı nesil torunu olduğu bilinmemektedir.

Kemaleddin Efendi oğullarından olan Hacı Emin Efendi'nin babası Hâkim, Kadı Mehmed Kemâl Efendi, onun babası ulemadan Hasan Siyretî Efendi, onun babası Hâkim, Naib Abdüsselâm Efendi, onun da babası Şeyh Abdullah Efendi'dir. Büyük dedesi Şeyh Abdullah Efendi, imamlık yapmak üzere geldiği Çoğullu Köyü'nde yerleşmiştir.

Emin Efendi ise, küçük yaşlarda köyde imamlık yapan hocalardan dinî temel dersleri okumuş, daha sonraları da on sekiz yaşlarına kadar kadılık (hâkimlik) görevinde bulunan babası Kemâl Efendi'nin yanında ondan özel dersler almıştır.

Yüksek bir ruha sahip olan Emin Efendi, çocuk yaşlarda iken Peygamber Efendimiz (sav)'i ve Hz Ebû Bekir'i rüyasında görür. Evlerine gelen Hz Peygamber'i merdiven başında karşılarken, Hz Peygamber biraz durarak arkasındaki Hz Ebû Bekir'e buyururlar ki; "çocuğa ver." Hz Ebû Bekir de, süt gibi beyaz ve tatlı olan bu şerbeti küçük Emin'e verir, o da alıp içer. Ondan sonra Yazıcızâde Muhammed Efendi'nin "Muhammediyye" isimli meşhur eserini devamlı okur olmuş.

Emin Efendi, erken yaşta kısa bir memuriyet hayatı da geçirmiştir. Babası hâkim Kemal Efendi, Kastamonu'nun Araç kazasına tayin olduğu sıralarda, hasta olduğundan, hastalığı iyileşinceye kadar vekâlet ile idare edilmesi bildirmek için oraya on sekiz yaşındaki Emin'i gönderir. Oranın idare amiri de yeterli görmüş olmalı ki, küçük Emin'i vekâleten göreve alır. Böylece hâkim babasının vefatına kadar üç ay vekâleten genç yaşta hâkimlik yapmıştır.

Babasının vefatından sonra müftü Sa'düddin Efendi'den tahsilini devam ettiren Emin Efendi, hocasının tavsiyesiyle Fatih Medresesine kaydolur. İstanbul'da Fatih dersiamlarından Dağıstanlı Muhyiddin Efendi'nin derslerine katılmıştır. Adı geçen hocanın iki yüz talebesi arasında temayüz ederek icazetname almıştır. Mısırlı Temimi hoca'dan tefsir ilminin anahtarı sayılan Meani, Beyan ve Bedii(edebiyat) ilminden Mutavvel'i ve o dönemin en büyük hadis âlimlerinden Tunuslu Şeyh Kasım Efendi'den de hadis okuyarak, zahir ilimlerini baştan sona, on sekiz üstattan tamamlamıştır. Böylece çok sevilen bir talebe olarak medreseden mezun olmuştur.

Hacı Emin Efendi, ikinci haccında Medine'de Harem-i Şerif-i Nebevî'de iki gece kalarak Hz Peygamber (sav)'in ruhaniyetinden şefaat niyazında bulunmuş ve bu vesileyle ruhanî iltifata mazhar olmuştur.

Bu aşk ve şevkle ilim irfan öğretmek üzere köyüne dönmüş ancak, şehir halkı şehir merkezinde bir ev ayarlayarak böyle değerli bir âlimi Gerede şehir merkezine getirmişlerdir. Hacı Emin Efendi, önceleri dersleri ilk üstadı müftü Sa'düddin Efendi'nin medresesinde vermiştir.

Sonraları talebenin artması üzerine akrabasından birisi, şu an Hacı Emin Efendi Camiin yanındaki eskiden Askerlik Şubesi olarak kullanılan binanın arazisine bir medrese, onun yanına da (şu an caminin hemen yanındaki yere) bir ev yapıvermiştir. Böylece Hacı Emin Efendi, bu Tabakhane Medresesi'nin uzun yıllar müderrisliğini yapmıştır. Üstad burada üç sınıf öğrenci yetiştirmiştir ve birinci sınıf talebelerine ilk icazetname töreni hicri 1318 yılında Gerede'nin mesiresi Ramazan dede mevkiinde düzenlenmiştir.

Ömrünün sonlarına doğru gözlerine gelen bir ağrıdan dolayı ikinci ve üçüncü sınıf talebeleri cem ederek onlara Nesefi Akaidi, Celaleyn ve Kadı Beyzavi tefsirlerini okutmuştur. Fakat icazetname vermeye ömrü vefa etmemiş, birinci sınıf öğrencilerinden Hacı Mahmut efendi icazetname merasimini onun adına yerine getirmiştir.

Hacı Emin Efendi, zahirî ilimlerle meşgul olduğu gibi batînî ilimlerle de uğraşmış ve Şam'da kabri bulunan Nakşibendi şeyhlerinden Mevlana Ziyaeddin Halid-i Osmani halifelerinden Abdullah-ı Mekki ve onun halifesi Karaağaçlı Şeyh Ankaravi adıyla tanınan zattan manevi feyz almıştır. Nakşibendî tarikatına mensub birçok salik (aynı yolda giden) yetiştirdiği gibi, Hacı Mahmud ve Hüseyin Efendi isminde iki de halife yetiştirmiştir.

Aynı zamanda ileri görüşlü, aydın bir fikir adamı olan Hacı Emin Efendi, siyasetle asla meşgul olmamış.Ama buna mukabil ilme muhabbeti, aşkı olan bir okuma sevdalısı ve kitap müptelası olduğundan vaktinin çoğunu kitaplarla geçirmiştir. Ve daima Cenab-ı Allah'tan faydalı ilim ve sâlih amel istemiştir.

Hayatı boyunca hiç kazaya namaz bırakmadığı gibi nafile namazlarla da çok meşgul olan Hacı Emin Efendi'nin namaz içinde ve namaz dışında da devamlı ağladığı görülürmüş fakat o bunu kimseye belli edip sezdirmek istemezmiş, ama olay vaki olduğundan sezmemek mümkün olmazmış.

Gerçek bir âbid, zâhid ve müttaki olan Hacı Emin Efendi, haramlardan, şüpheli şeylerden çok sakınır; güvenmediği hediye ve ziyafeti de kabul etmezmiş.

Oğlu, merhum Ahmed Kemaleddin Üstün Hocaefendi, Hacı Emin Efendi hakkında şunları yazmakta: "Yukarıda babam hakkında "zahiri göz âmâlığına mübtela" demiştim; çünkü babamın basireti(kalb gözü) açıktı. Buna dair bir iki misal vereyim. Sözlerinden birisi şöyledir; Yeniden medrese yapmak isteyen kimselere: "Bu Abdülhamid devrinin ilerisi karanlık görünüyor; elde olanla iktifa edelim. Zaman gelir ki, bu medreselerde köpekler yavrular" derdi.

Bir başka sözü Otuz bir Mart Faciası hakkındadır; "Bu Mart ayını muhataralı(tehlikeli, korkulu) görüyorum" demişti. Martın otuzuncu günü dedim ki: "Baba bugün mart otuzdur" Buyurdular ki: "Mart otuz bir çeker. Yarın ki günü selamet ile geçirebilirsek seviniriz." Gerçekten ertesi gün otuz bir Mart'da ne facialar oldu.

Başka bir sözü; "Boş boş durmayın, ilim kazanın. Zaman gelir, büyük bir ilim ihtiyacı olur, az ilmi olan kişinin başına toplanırlar. Ömrünüz yeterse halkın işine yararsınız."

Hacı Emin Efendi'nin yayınlanmış eserleri de vardır. Bunlar; Hediyyetü'l-Kabir, Cevahirü'l Fatihati'ş-Şerîfe, Takvimü's Sünne, Envarü'l-İslâm Miftah-u Darü's-Selâm ve nasihatname gibi manzum olarak yazılmış Yâdigâr-ı Ahbab'dır.

On gün kadar süren hastalığının son günlerinde bir gün ömrü kaldığına işaret etmiş ve ertesi gün Rebîulevvel ayının yirmi ikisinde Pazar günü hicri takvime göre 1328 (M. 3 Nisan 1910) yılında fani hayata veda edip, ebedi hayata, Rahmet-i Rahmana kavuşmuştur.

Hacı Emin Efendi, kendi adına inşa olunan bir medrese ve bir camii şerif ve o zaman için mükemmel sayılabilecek bir kütüphane bırakmıştır.

Şu an kabri doğduğu yer olan Çoğullu Köyü mezarlığındadır. İnsanlar şifa bulduklarını söyleyerek kabrin üzerinden devamlı toprak alırlar. Buna rağmen toprak hiç eksilmez, insanlar tarafından devamlı takviye edildiğinden bu işlem defaatle devam etmektedir.

Kaynaklar:

1-Hacı Emin Efendi, Envârü'l İslâm Miftah-ı Darü's Selâm (İslâm'ın Nurları-Cennetin Anahtarı), Ankara Nüve Matbaası, s.236 vds.

2-http://www.cevaplar.org/index.php?content_view=1885&ctgr_id=73

3-http://www.geredemuftulugu.gov.tr

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

"İyilik ve takva üzerine yardımlaşınız, kötülük ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayınız."

Mâide, 2

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

"Ümmetimin tamamı affedilmiştir, ancak günahlarını ilan edenler müstesna!"

Buhârî

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Fatih Donanmayı Haliç'e İndirdi.(22 Nisan 1453) *T.B.M.M. Açıldı.(23 Nisan 1920) *Yavuz Sultan Selim Padişah Oldu.( 25 Nisan 1512) *Çernobil Nükleer Faciası.(26 Nisan 1986) *Sultan II.Abdülhamid Han Tahttan İndirildi.(27 Nisan 1909)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI