Cevaplar.Org

Ali Ulvi Kurucu Hocamız’dan MAVERA SOHBETLERİ-1


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2003-11-01 21:11:52

"Tarihlere şeref veren erler anılırken

Yükselmede ruh en yüce alemlere yerden.

 Bin rayihanın feyzi sarar ruhu derinden.

Geçmiş gibi, cennetteki gül bahçelerinden

 Merhum Üstad Ali Ulvi Kurucu beyi anarken aklımıza hemen onun bu enfes dörtlüğü gelmekte. Özellikle Peygamber aşkı ile dikkat çeken bu Hak dostunu 2 Şubat 2002'de Refik-i âla'ya uğurlamıştık. Kendilerinin Medine-i Münevvere'de bir hacı topluluğuna 1996'da yapmış olduğu özel bir sohbeti, orada bulunan hazirundan muhterem Abdülvahid Mutkan beyefendi banda almış, bize ulaştırdılar. Biz de sohbeti yazıya geçirerek Ramazan boyunca sizlere kısım kısım tattırmak istedik. Felek çarklarını durduruncaya kadar Rahmet bulutları kabr-i şerifini sulasın inşallah… cevaplar.org

Tadına Doyulmaz Cümleler

…Efendim bazı güzel kelimeler, güzel sözler, manevi cümleler, vecizeler olur ki tadına doyulmaz. Her hacı, her umreye giden, her ihram giyen "Lebbeyk Allahümme lebbeyk" der. Yahu bin küsur senedir bu söyleniyor. Bu ne tükenmez bir şey… Lebbeyk Allahümme lebbeyk'e doyulmaz.. Her Müslümanın ruhunun ifadesidir bu. Hacca gelen kimse "Allahım sen davet ettin, çağırdın. Geliyorum, yollarla düştüm. Dergahına geliyorum, affına geliyorum, gufranına geliyorum" der. Aynı şekilde bazı sözlerin modası geçmez, yıpranmaz, pörsümez, zindeliğini kaybetmez.

Hansa

İman bahsinde şunu söylerim, her söylediğimde de ağlarım; Peygamber efendimizden evvel Arap âleminde Hansa isminde şair bir kadın var idi. Bu kadın şiir yazar, şiirleri ölmüş kimselerin menakıbını zikreder; "şu iyiliği vardı, şu fazileti vardı, şu müstesna vaziyeti vardı- mersiye deriz buna- ağıt yani. Ölen bir kimsenin güzel hallerini söylemek, ona rahmet okutturmak, onu anmak…

İslam'dan evvelki harplerin birinde Sahr isminde bir abisi öldü bunun. Bu kadın o kadar acıklı, insanı ağlatıcı şiirler yazdı ki, Arap alemini gözyaşlarına boğdu yazdığı şiirlerle…O şiirlerde şu beyitler geçer, mealen;

"Ey Mehtap! Abim Sahr'ın naşının gömüldüğü taraflardan geliyorsun. Kabrini ziyaret ettin mi ağabeyimin?

Ey bulutlar! Sahr'ın kabrine doğru gidiyorsunuz.

Gözyaşı dökecek misiniz ona?

Ey rüzgar! O taraflara gidiyorsun!

Abime selamlarımı tebliğ edecen mi?"

Hep bu şekilde yanık şiirler yazdı bu kadın. Gün geldi, şeref-i İslam'la müşerref oldu. Peygamber-i zişan efendimizi(sav) gördü. Huzur-u saadette kabul-u İslam eyledi. Bu mertebeye erdi, bu devlete erdi.

Peygamber efendimizden sonra, Hz. Halid bin Velid (RA)'in, Peygamber-i Zişan(sav) efendimizin kendisine "Allah'ın sıyrılmış kılıncı" dediği Hazret-i Halid'in kumandan olduğu harplerin birinde bu kadının dört oğlu şehid oldu. Kardeşlerim! Dikkat buyrun, imana bakın. İmanın mucizesinden bahsedeceğim. İnsan bu imanın uğrunda neler vermiş, feda etmiş. Bu iman değil mi ki Üstad Bediüzzaman'a Afyon'da ağır ceza mahkemesinde hakim diyor ki; "Hocam ileri gidiyorsunuz. Zülfü yâre dokunan sözler var yazılarınızda."

-Hakim bey evladım! Ben Kur'an'dan ne anlamışsam bunları yazıyorum. Şahsıma ait hiçbir kelimem yok.

-Yaşlısınız hocam acıyorum size.

- Hakim bey evladım! Beni imanıma, Kur'anıma hizmetten men edecek hangi kuvvet varsa, imanımın uğrunda, Kur'an'ımın uğrunda her şeyimi vermeye hazırım. Başımdaki saçlarım adedince baş olsa vermeye razıyım" der.

İman bu sözü söylettiriyor. Bunu söylerken ağlarım. Derim; "Allahım! İman ne büyük bir devlettir. Ne büyük bir nimettir, ne büyük bir servettir."

Tekrar Hansa'ya dönelim. Bu kadının, bir abisine ağlayan, Arap alemini de ağlatan bu kadının bir meydan muharebesinde dört oğlu şehid oldu. Hz. Halid kumandanlara dedi ki; "Yahu bu kadıncağız bir abisi için dünyayı yasa boğdu. Bu gün dört oğlu şehid oldu görüyorsunuz. Nasıl taziye edeceğiz bu kadını? Gelin, gidelim, taziye edelim." Geldiler, "teyze başın sağ olsun" dediler. Dünkü ağlayan kadın, abisine gözyaşı döken kadın dedi ki; "Çocuklarım beni taziye etmeyin, tebrik edin. Bu gün ben dört şehid annesi oldum. İmanım var benim. Peygamber-i Zişanımdan işittim. Mahşer günü o kadar sıkıntı olacak ki, mahşer halkı sıkıntıdan yanacak. O sıkıntı günü münadiler nida edecekler, gayb âleminden sesler gelecek; "Ahirzaman Peygamberi Muhammed Mustafa Sallalahu aleyhi ve selemin havz-ı kevserine gidin. Oradan içen susamaz." Mahşer halkı oraya gidecek. O gün ben oraya gittiğimde yavrularım dört bardakla bana doğru gelecekler. Yavrularımın elinden peygamber-i zişanımın havz-ı kevserinden içeceğim bardakları bekliyorum. Binaenaleyh böyle bir devlete eren ana taziye edilmez, tebrik edilir. Tebrik edin beni."

Hz. Hamza'nın yetimi

…İman budur, böyle yaptırır. …Medine-i Münevvere'desiniz… tecellilerin, fedakarlıkların, kahramanlıkların sahne sahne sergilendiği mübarek makamlardasınız. Ziyaret etmeyen kardeşlerimiz ziyaret edecekler. Ziyaret edince görecekler ki Peygamber-i zişan'ın(sav) bizzat iştirak ettikleri Uhud harbi var. Uhut harbinde Müslümanlar yetmiş şehid verdiler. Başlarında Resulullahın(ASM) amcası ve süt kardeşi Hz. Hamza… Hz. Ebubekir efendimiz anlatıyor; "Hamza'nın başında Resulullah'ı ağlar gördüm. Peygamberi ağlar görmek beni perişan etti. Muhammed Mustafa ağlıyor; "Hamza çok erken gitti. Allah'ın namını almak için, İslam'ı yaymak için, kelimetullahı ilâ için Hamza daha çok savaşlara girecekti. Erken kaybettik Hamza'yı. Analar bir Hamza daha doğurmaz" diyordu.

Savaştan sonra o akşam atıma bindim, Medine-i Münevvere'ye geliyorum. Seniyyet-ül Veda denen tepeden Medine'li kızlar, hanımlar savaş meydanından dönecek gazileri bekliyorlar. Babalarını, kocalarını, ağabeylerini, oğullarını bekliyorlar. Bu esnada karşıma Hamza'nın 12 yaşındaki kızı Fatıma çıkıvermesin mi? Şu suali sordu; "Amca, babam geliyor mu? Dilim tutuldu ne diyeceğimi şaştım. Hamza'yı şimdi gömdük, geldik. Resulullah ağlıyor başında. "Resulullah arkadan geliyor, ona sor" dedim. Cevap veremedim, bekledim ki Resulullah bu yarayı nasıl saracak? Bu kızın gönlünü nasıl alacak? Bu kanı nasıl dindirecek? Kızın gözyaşlarını nasıl geçirecek?

Aynı suali Fatıma Resulullah Efendimize(SAV) sordu; "Ya Resulullah babam geliyor mu?" Resulullahın cevabına bakın beyler; "Yavrum, bundan sonra senin baban ben olayım olmaz mı?" Böyle deyince, yetim kız dedi ki; "Ya Resulullah! Bu sözden kan kokuyor, babamı kaybettik mi?" Cevab-ı Peygamber(SAV); "Kızım dünyada olanlar kendilerine acısınlar. Baban şehid oldu. Şehidlerin reisi oldu. Yarın mahşerde huzur-u ilahiye şehitler babanın bayrağı altında gidecekler. Babanın ruhu ölmedi kızım. Babanın ruhu Cennet-i âlanın en yüksek tepelerindeki ağaçların dallarında Allah'ı zikr4eden kuşların sinesinde; "Allah..Allah..Allah" diyor. Baban ölmedi kızım"

Tarihler kaydediyor kardeşlerim; Üç ay sonra Fatıma'nın annesi de öldü. Fatıma o gün babayı, bugün de anayı kaybetti. Yalnız kalan Fatıma'ya Veliyyül emr olmak için, evinde misafir etmek için üç büyük zat Peygamber efendimizin huzuruna geldiler. Bu hadise beni ağlatır. Hz. Ali, Hz. Ali'nin ağabeyi Cafer, Hz. Peygamberin azatlısı, evlatlığı, Hz. Hamza ile peygamber tarafından ahiret kardeşliği yapılan Hz. Zeyd bin Harise…

Üçü geldiler. Peygamber efendimizden(SAV) izin istiyorlar. "YA Resulullah! amcam beni çok severdi. Fatıma babayı kaybetti, anayı kaybetti. Veliyyül emri ben oluyorum. Fatıma bizde kalsın." Şimdi, Peygamber Efendimiz(ASM) bu meseleyi hal edecek, bir de fıkhi mesele çıkaracak ortaya. Hepsini de gözyaşları ile razı ederek. Ağlatarak değil de, hayretler içinde bırakarak. Hz. Ali'den başladı; "Ya Ali! ente minni ve ene mink. Sen benden, ben senden bir parçayım. Herkes bunu bilir." Bu bir madalyon. Dünyayı satın, bu madalyayı alamazsınız. Peygamberin taktığı madalya… Hz. Cafer'e döndü; "Ya Cafer! ente eşbahun nas bi hâlken ve huluken" İnsanlar içinde bana en çok benzeyen bir kimsesin Ya Cafer! İkinci madalyon da ona… Hz. Zeyd'e döndü; "Dün köleydin, bugün azad oldun, evlatlığımsın da. Ben seni Hamza ile ahiret kardeşliği yaptım, doğrudur. Fakat bir noktaya, bir fıkhi meseleye, bir şer'i meseleye dikkatinizi çekerim. İlim bunun için lazım kardeşlerim. Niçin "El ulema vereset-ül enbiya" demiş. Filan zengin, falan adam peygamber varisi demiyor da, alimler peygamber varisi oluyor. Bakın buradan bir fıkhi mesele çıkıyor. Şu mühim meseleye dikkat nazarlarınızı tevcih ederim diyor, dinliyorlar; "Bilirsiniz ki, Hamzayla Cafer bacanak olurlar. Cafer'in hanımı Fatıma'nın teyzesi olur. Teyze annenin yarısıdır. Anne yarısı olan teyzesinin yanında kalmasını isterim. Ne dersiniz?" Ağlaştılar… "Ya Resulullah! Söyleyecek sözümüz kalmadı" dediler. Peygamber budur. Peygamberlerin hükmü de budur. Allah bu hükümlerden ayırmasın, bu imandan ayırmasın.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

Akif Emre, 2007-12-03 06:37:43

Saide hanım yazıyı dikkatli okuyunca böyle bir soru sorma gereği duymazsınız. Özel bir sohbetinin band dökümü diye yazıyoruz ve kaynak soruyorsunuz.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

saidenur, 2007-12-03 05:35:39

Böyle duygu içerikli peygamberimizle ilgili yazıların benim için kaynağı çok önemli. Doğrusu bunu öğrenmek isterim.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

buse, 2007-05-31 04:21:38

çok güzel aradığım herşey var burda herkese tavsiye ederim.....

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DÄ°ÄžER YAZILAR

Andolsun ki biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali verdik.

Zümer, 27

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Kur'an'ın Faziletine Dair

"Sizin en hayırlınız Kur'an'ı Kerim'i öğrenen ve öğretendir."- Buhari, Fedailu'l-Kur'an 21

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Şair Muhammed İkbal'in vefatı(21 Nisan 1938) *TBMM'nin açılışı ve çocuk bayramı(23 Nisan 1920) *Osmanlı-Rus Harbi(24 Nisan 1877) *Hudeybiye Gazvesi(26 Nisan 628) *II.Abdülhamid'in tahttan indirilmesi(27 Nisan 1909)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI