Cevaplar.Org

KUR’ÂN VE HADİS-İ ŞERİFLERDE MUTLU EVLİLİK PRENSİPLERİ-5

Eşler Arasında Dünya ve Âhiret Hayatını Berbat Eden Bir Kötü Davranış: Nuşûz Kur’ân, ideal (sâliha) kadınların vasıflarını belirttiği bu âyetin devamında “Nuşûz” kelimesiyle bir olumsuz sıfattan da bahsetmektedir .(Nisâ Sûresi, 34.) Kocasına karşı dik kafalılık yaparak saygısız davranmayı nuşûz olarak belirten müfessirler, bir kadının kocasına karşı hanımlık vazifesini yerine getirmemesi


Saim Turgut

2022-10-22 08:49:50

Eşler Arasında Dünya ve Âhiret Hayatını Berbat Eden Bir Kötü Davranış: Nuşûz

Kur'ân, ideal (sâliha) kadınların vasıflarını belirttiği bu âyetin devamında "Nuşûz" kelimesiyle bir olumsuz sıfattan da bahsetmektedir .(Nisâ Sûresi, 34.) Kocasına karşı dik kafalılık yaparak saygısız davranmayı nuşûz olarak belirten müfessirler, bir kadının kocasına karşı hanımlık vazifesini yerine getirmemesi kapsamına giren; koku, sürme ve kına ile kocası için kendini süslemeyi terk etmesinin de "nuşûz"un bir çeşidi olduğunu ifade etmişlerdir. (1)

Bir kadının, eşini sıkıntıya sokacak her türlü kötü tavırlar olarak da ifade edilebilecek bu kötü davranış hakkında Allah Resûlü (s.a.v.): "Kadın kocasının yatağından ayrı olarak gecelediğinde, sabaha kadar melekler ona lânet ederler" buyurduktan sonra, söz konusu âyeti okuyarak "Nuşûz" kelimesine açıklık getirmişlerdir.(2) İmâm-ı Şafii de daha önce kendisi çağrıldığında "Efendim, buyur!" deyip güler yüzle koşarak hareket eden bir kadının, bu güzel hareketini değiştirmesinin "nuşûz" olduğunu ifade eder.(3) İmâm Gazâlî de nuşûzu, kadının, söz ve davranışı ile efendisini (kocasını) üzen ve onun emirlerine itâat etmemesi şeklinde açıklamıştır. (4)

Yüce Rabbimiz Kur'ân-ı Kerimde "nuşûz" sıfatlı kadınlardan bahsettiği gibi, "hanımından yüz çeviren ve ona karşı sert davranan "nuşûz" (Nisâ, 128) vasıflı kocalardan da bahsetmektedir. Yüce Allah, böylece eşlerin birbirlerine "nuşûz"lükle davranmamaları çağrısında bulunarak ailede çatışma yollarını kapama çağrısında bulunmuş, böyle bir istenmeyen durumun meydana gelmesi halinde de tarafların ailelerinden hakemlerin devreye girerek eşleri "Sulh"a davet ederek(Nisâ, 128) probleme çözüm getirmiştir. 

Kur'ân, ailede dik kafalılığın ortaya çıkıp, isyan bayrağının çekilmesini, bağlılığın kaybolmasını ve sonuç olarak yuvanın ikiye bölünmesini pasif bir şekilde karşılamaz. Çünkü iş bu noktaya varınca çoğu zaman, problem süratle çözümsüzlüğe gider. Buna göre dik kafalılığın ve isyanın tohumları, henüz filiz vermeden bunlara karşı tedbir almak gerekir. Yoksa bu tohumlar yeşermeye bırakılacak olursa, bu önemli kurumun yozlaşmasına ve bozulmasına kadar varır. Artık orada huzur ve güven kalmaz, yuva yavruların yetişmelerine uygun sıcaklığını ve korunaklığını yitirir, her türlü parazitin aile bünyesine girmesine müsait hale gelir. Problemlerin giderilmemesi halinde, bir gün bu yuvanın dağılmasından korkulur. O zaman, çocuklar ya başıboş kalır ya da psikolojik, fizyolojik hastalıklara yakalanır. (5)

Eşlerin Birbirini Sevme Ölçüsü ve Sevgide Bakış Açısı:

 Eşlerin birbirini sevme ölçüsü ve sevgide bakış açısı konusunu anlayabilmemiz için şu Âyete bakalım:

زُيِّنَ لِلنَّاسِ حُبُّ الشَّهَوَاتِ مِنَ النِّسَٓاءِ وَالْبَن۪ينَ Kadınlara, oğullara, yığılıp istiflenmiş altınla gümüşe, cins atlara, davar ve ekinlere olan zevk düşkünlüğü insanlara hoş gösterilmiştir. Fakat bütün bunlar, (ahireti kazanmak için verilmiş) dünya hayatının geçici malıdır. Varılacak en güzel yer ise Allah katındadır.".(Al-i İmran, 14)

Bu ayet bizlere, Allah'ın Kendisini tanıttırmak üzere verdiği her nimet arkasında asıl nimet sahibini görmemiz gerektiğini haber vermekte ve "Varılacak en güzel yer ise Allah katındadır" gerçeğini hayatın asıl hedefi haline getirmemiz gerektiğini ders vermektedir.

Eşlerin birbirlerini sevmede haddi aşmamaları, kalbde Allah'a ayrılması gereken sevgi yerinin bir fânîye verilmemesi; birbirlerini ilâh derecesine çıkarmamaları oldukça önemlidir. Nitekim وَلَا تَدْعُ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهًا اٰخَرَۢ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ۠ كُلُّ شَىْءٍ هَالِكٌ اِلَّا وَجْهَهُۜ لَهُ الْحُكْمُ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ‌ـ‌ـ "Hem Allah ile berâber başka bir ilâha yalvarma! O'ndan başka ilâh yoktur. O'nun Zât'ından (ve rızâsına uygun olandan) başka herşey, helâk (yok) olucudur. Hüküm O'nundur ve ancak O'na döndürüleceksiniz." (Kasas Sûresi, 88) âyetinden anlaşılacağı üzere, geçici, yok olacak dünyevi şeyler hakiki güzel olamaz, sonsuz bir aşk için yaratılan kalbe geçici sevgileri vermek doğru olmaz (6) "Çünkü kalbin içi, Allah'ın sevgisine aynadır; kalbde gerçek sevgiye yer Allah'a verilmelidir." (7)

Eşlerin birbirlerini sevmedeki şu bakış açısı oldukça önemlidir:

Bir şey ya zatı için sevilir veya başka bir şey adına sevilir. Mesela, maddi ve manevi yüce makam sahibi tarafından sana bir hediye verildi. Bu hediyenin taşıdığı manevi değeri, maddi değerinden daha fazla olduğu şüphesizdir(8) Aynen bunun gibi, eşlerin birbirlerine Yüce Allah tarafından verilmiş bir hediye olarak bakmaları birbirinin değerini arttıracaktır. Yaratılmışı severiz yaratandan ötürü" bakış açısı, aynı zamanda Allah'ı, yani nimeti vereni hatırlatarak nimete şükür kapısını açacaktır. Bu şükür de, Yüce Allah'ın لَئِنْ شَكَرْتُمْ لَاَز۪يدَنَّكُمْ "Eğer şükrederseniz nimetimi arttırırım" (İbrahim Süresi,7) fermanı gereğince eşler arasındaki muhabbettin artmasına vesile olacağı beklenir. Bu konuda Bediüzzaman Hazretleri şu nasihatlerde bulunur: "Hem hayat arkadaşını; Allah'ın rahmetinden gönderilmiş sevimli ve hoş bir hediye olduğu cihetiyle sev. Fakat çabuk bozulan dış güzelliğine muhabbetini bağlama. Belki en cazibedar, en tatlı güzelliği, kadınlığa mahsus bir letafet ve nezaket içindeki manevî, ahlak güzelliğidir. Ve en kıymetli ve en tatlı cemali ise yüksek, ciddi, samimi, nurlu şefkatidir. Şu şefkatin tatlılığı ve ahlaki güzellik, hayatın sonuna kadar devam eder ve gittikçe artar. Ve o zayıf ve ince yaratılışlı hanımın hürmet ve saygıya layık oluşu, o muhabbetle muhafaza edilir. Yoksa dış güzelliğin gitmesiyle, en muhtaç olduğu bir zamanda bîçare hürmet hakkını kaybeder.(9)

Mutlu Evlilik İçin Bakımlı Eşler: 

Bilindiği gibi, insan hayatında yeme içme gibi ihtiyaçlar yanında güzellik ve estetiğin de yeri vardır. İnsan hayatının (fıtrî) bir parçası olarak süs ve süslenme Yüce Kur'an'ının muhtelif yerlerinde yer almıştır. Bu ayetlerden, "gökyüzünün yıldızlarla süslenmesi"(10) ve "denizden çıkarılarak giyilen süsler" (11)bu konuda verilebilinecek misallerdendir. Ayrıca, "Süs içerisinde büyütülen kız"dan(12), da bahseden Yüce Allah "Mescide gittiğiniz zaman güzel elbiselerinizi giyinin"(A'raf Sûresi, 31) âyetiyle de süslenmenin insanın yaratılıştan gelen bir ihtiyaç olduğunu işaret etmiştir. Aile hayatında da önemli bir yere sahip olan bu fıtrî ihtiyacın yerine getirilmesine dair Peygamber Efendimiz bizlere pek çok dersler vermiştir. Buna misal olarak şunları belirtebiliriz: Peygamber Efendimiz (s.a.s.), ticaret veya diğer sebeplerle evinden ve hanımlarından uzun zaman ayrı kaldıktan sonra Medine'ye gece vakti dönmeleri halinde ansızın hanelerine girmeyip sabaha kadar şehir dışında kalır, ashabına da aynı şekilde hareket etmeleri talimatını verirlerdi. Bu münasebetle, hanımların da, "Koku sürünüp taransınlar, gerekli temizliği yapsınlar." dersini de verirlerdi. (13)

Allah Resûlü, değişik vesilelerle, müslüman hanımların ellerine kına yakınmaları gerektiğine işaret buyurmuştur. (14)Eşlerin birbirlerine güzel görünmelerinin önemine işaret eden Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: "Mü'min, Allah'a takvâdan sonra en ziyade sâliha bir zevceden hayır görür. Böylesi bir kadına emretse itâat eder. Ona baksa sevinç duyar." (15)

Efendimiz (s.a.s.),"Sizden birinin, gümüş küpeler takınmasına, bunları safran veya abir gibi (boya veren) maddelerle sarartmasına kimse engel olmaz!" (16)buyurarak eşlerinin birbirleri için süslenmeleri gerektiğine işaret etmişlerdir.

Değişik vesilelerle, müslüman hanımların ellerine kına yakınmaları gerektiğine işaret buyuran(17) Allah Resûlü (s.a.v.) bir defasında kendilerine bir mektup uzatan bir kadının el ve tırnaklarında kına göremeyince, "Sen kadın olsaydın, tırnaklarının rengini değiştirirdin."(18) buyurarak, hanımların beyleri için süslemelerinin önemine dikkat çekmişlerdir.

Evlenecek gençlere, "Dindar olanı tercih edin." buyuran Allah Resûlü, "Dindarlığı sebebiyle evlenenlerin hanımlarına Yüce Allah güzelliği de nasîb eder" (19)buyurmuştur. Bu hadis-i şerifi nakleden İmâm Gazâlî, "Dindar olan ile evlenin hadis-i şerifinden, evlenilecek olan adaydaki güzelliğin göz ardı edilmesi sonucuna varılmamalıdır." uyarısında bulunmuştur.

Eşlerin kendilerine gereken bakım ve süslenme konusunda üzerlerine düşenleri yerine getirmeleri konusunda hadis kitaplarında pek çok örnekler bulunmaktadır. Efendimiz (s.a.s.), bir Sahâbî hanıma da (yüzü genç gösteren) "seber" isimli ot suyunu geceleri sürünmesini tavsiye etmişlerdir(20). Bu konuda tarafların birbirlerinden beklentilerine cevap verebilecek şekilde eksikliklerini gidermeye çalışmaları da, evliliğin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi açısından oldukça önemlidir.

Bir hanımın, kocası için koku, sürme ve kına ile süslemesini terk etmesinin bir çeşit "nuşûz"un olduğunu ifade edilirken(21) süslenmenin aile hayatında önemli bir yeri olduğunu sonucunu çıkarabiliriz. Peygamber Efendimizin bu konudaki talimatları müstakil bir kitaba konu olacak hacimdedir.(22)

Eşlerin birbirlerine ısınmaları açısından bu konuda üzerlerine düşenleri yapmaları Allah'ın kâinatta koyduğu kanunları yerine getirilmesi açısından önemlidir. Günümüzde, açık-saçıklığın yaygın olması ve temel mânevî değerlerden kaçış, okulları, sokakları ve işyerlerini fitnenin meydanı haline getirmiştir. Bu bakımdan, sağlık ve güzellik konusundaki problemlerine çözüm getirici eserleri okumaları ve gerekli çabayı göstermeleri mânevî bir sorumluluk olduğu söylenebilir.

-devam edecek-

Dipnotlar

1-Elmalı, Nisâ Sûresi, 34. ayetin tefsiri.

2-İbn Kesir, IV/1681.

3-Fahruddin er-Râzî, Tefsir-i Kebir Mefâtihu'l-Gayb, Akçağ Yay., 1990 Ankara, VIII/21

4-İmam Gazâlî, ihyau Ulumu'd-din, Terc.Ahmed Serdaroğlu, Bedir Yay. İst. 1975, II, 102.

5-Seyyid Kutup, Fi-Zilâli'l-Kur'ân, adı geçen ayetlerin tefsir bölümü.

6-"Zevale mahkûm, hakikî güzel olamaz. Aşk-ı ebedî için yaratılan ve âyine-i Samed olan kalb ile sevilmez ve sevilmemeli" Nursî, Sözler – 214

7-"Çünki bâtın-ı kalb, âyine-i Samed'dir ve Ona mahsustur" Nursî, Sözler - 640

8-Masiva-yı İlahiyeye teveccühü hengâmında, mana-yı harfîden mana-yı ismîye geçmesiyle; tiryak iken zehir olur. Yani; gayrullahı sevdiği vakit, Cenab-ı Hak hesabına ve onun namına, onun bir âyine-i esması olmak cihetiyle rabt-ı kalb etmek lâzımken; bazan o zâtı, o zât hesabına, kendi kemalât-ı şahsiyesi ve cemal-i zâtîsi namına düşünüp, mana-yı ismiyle sever. Allah'ı ve peygamberi düşünmeden yine onları sevebilir. Bu muhabbet, muhabbetullaha vesile değil, perde oluyor. Mana-yı harfî ile olsa, muhabbetullaha vesile olur, belki cilvesidir denilebilir." Mektubat ( 450

9-Hem refika-i hayatını; rahmet-i İlahiyenin munis, latîf bir hediyesi olduğu cihetiyle sev ve muhabbet et. Fakat çabuk bozulan hüsn-ü suretine muhabbetini bağlama. Belki kadının en cazibedar, en tatlı güzelliği, kadınlığa mahsus bir letafet ve nezaket içindeki hüsn-ü sîretidir. Ve en kıymettar ve en şirin cemali ise ulvi, ciddi, samimi, nurani şefkatidir. Şu cemal-i şefkat ve hüsn-ü sîret, âhir hayata kadar devam eder, ziyadeleşir. Ve o zaîfe, latîfe mahlukun hukuk-u hürmeti, o muhabbetle muhafaza edilir. Yoksa hüsn-ü suretin zevaliyle, en muhtaç olduğu bir zamanda bîçare hakkını kaybeder. (Sözler, Otuzikinci Söz,Üçüncü Mevkıf, İkinci Nokta.)

10-Hıcr, 16; es-Sâffât, 6; Fussilet, 16; Kâf, 6; el-Mülk, 5.

11-en-Nahl, 16; Fâtır, 12.

12-ez-Zuhruf, 18.

13-Buhârî, Nikâh 120

14-Nesei, Zinet, H.No:4712

15-İbn Mace, Sünen, Nikâh 5 hadis no: 1857; Mişkatu'l-Mesabih, hadis. no:3095.

16-Nesâi, Zinet, 39.

17-Nesei, Zinet, 4712

18-Ebu Dâvud, Tereccül, 4.

19-İmam Gazâlî, İhyau Ulumu'd-din, Terc.Ahmed Serdaroğlu, Bedir Yay. İst. 1975, II, 101 (Tabarani, Mucemu'l-Evsat)

20-Nesei, Talak, 6/204

21-Elmalı, Nisâ Sûresi, 34. ayetin tefsiri.

22-Bkz: Asr-ı Saâdette Kadınlar Nasıl Süslenirdi, Fatımatüz Zehra Kamacı, İnkilap Yayınları

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-2

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-2

Fahr-ı Kainat’a Nasıl Bakmalıyız: Kur’ân’da, “Muhakkak ki, Allah katında sizin en d

NURDAN VECİZELER-8

NURDAN VECİZELER-8

“Hakikaten mümin cennete layık ve kâfir cehenneme muvafık bir mahiyet kesb eder.” İzah: B

YIKILMAKTA OLAN ÜÇÜNCÜ MABET

YIKILMAKTA OLAN ÜÇÜNCÜ MABET

Kimi Yahudiler mecazen veya sembolik anlamda İsrail’e Süleyman Tapınağı makamında üçüncü

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-27

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-27

Nisa: 97: İbn Abbas’ın şöyle dediği rivayet olunur: “Müslümanlardan, İslam’ı hafife a

TACEDDİN TOPAL(1927-2020)

TACEDDİN TOPAL(1927-2020)

Taceddin Topal ağabeyimiz Isparta/Yalvaçlıdır. Yalvaçlılar O’na Taci Dede diye biliyor ve ö

SULTAN 2. BAYEZİD (1481-1512)

SULTAN 2. BAYEZİD (1481-1512)

1448’de Dimetoka’da doğdu. Fâtih Sultan Mehmed’in Gülbahar Hâtun’dan doğan büyük oğl

CENNET VE CEHENNEM SADECE MANEVİ DEĞİLDİR

CENNET VE CEHENNEM SADECE MANEVİ DEĞİLDİR

Cennet ve Cehennem iki yurttur; birisi sevaba birisi azaba, birincisi muttakilere, ikincisi kâfirle

AKSA TUFANI’NIN İSTİKBALDEKİ AKİSLERİ

AKSA TUFANI’NIN İSTİKBALDEKİ AKİSLERİ

De ki: " Bize iki güzellikten birinin dışında başka bir şeyin gelmesini mi bekliyorsunuz? Oy

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-1

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-1

Fahr-ı Kâinat Efendimiz, (Aleyhissâlatü vesselâm) Kur’ân’ı Mekkelilere tebliğe başladı

NURDAN VECİZELER-7

NURDAN VECİZELER-7

“İnkılab-ı hakikat olmaz. Nev'-i mutavassıtın silsilesi devam etmez. Tahavvül-ü esnaf, ink

Hamd alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.

Fatiha,1

GÜNÜN HADİSİ

İman ve İslam'ın Fazileti

"Mü'min kişinin durumu ne kadar şaşırtıcıdır! Zira her işi onun için bir hayırdır. Bu durum, sadece mü'mine hastır, başkasına değil: Ona memnun olacağı birşey gelse şükreder, bu ise hayırdır; bir zarar gelse sabreder, bu da hayırdır" (Müslim, Zühd 64, (2

TARİHTE BU HAFTA

*Fatih Camii Tekrar İbadete Açıldı(15 Nisan 1772) *Şeyhülislam İbn-i Kemal'in Vefatı(16 Nisan 1534) *Einstein'in Ölümü(18 Nisan 1955) *93 Harbi Başladı(19 Nisan 1877) *Miladi Takvime Göre Efendimiz'in(s.a.v) Doğumu(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI