İBRAHİM GÜL (1892 – 1956)
Isparta’nın Sav köyünden merhum İbrahim Gül, yakın tarihlerde emsali görülmemiş en acımasız, en şiddetli takip ve tarassudatın yapıldığı karanlık bir dönemin, nurlu kahramanıdır.
1947’den itibaren, Said Nursi hazretlerinin lâtif tabiriyle “Bin kalemli Nurcu” olan teksir makinesi, onun evinde kuruluydu. Gizlice, kol kuvvetiyle, teksir edilerek çoğaltılan Risale-i Nur nüshaları, iman Kur’an hakikatlerine susamış muhtaç gönüllere bu evden yetiştiriliyordu.
Isparta'nın Sav köyünden merhum İbrahim Gül, yakın tarihlerde emsali görülmemiş en acımasız, en şiddetli takip ve tarassudatın yapıldığı karanlık bir dönemin, nurlu kahramanıdır.
1947'den itibaren, Said Nursi hazretlerinin lâtif tabiriyle "Bin kalemli Nurcu" olan teksir makinesi, onun evinde kuruluydu. Gizlice, kol kuvvetiyle, teksir edilerek çoğaltılan Risale-i Nur nüshaları, iman Kur'an hakikatlerine susamış muhtaç gönüllere bu evden yetiştiriliyordu.
Bütün baskılara rağmen, Allah'ın inayeti ile hiç kimse bulamadı bu gizli makineyi. Bulunsa mı? Evin sahibi hemen hapishaneye, hem de çoluk çocuğuyla hapishaneye… Evin sahibi İbrahim Gül… Çoluk çocuğu başta mübarek zevcesi Dudu annemiz ve çocukları Esma, Mustafa, Zeliha... Üç odalı evin sadece birisi onların. Diğer ikisi Mustafa Gül, Tahiri Mutlu, Ali İhsan Tola, Efe Şükrü, Mehmet Tulum, Mehmed Soylu gibi Isparta Kahramanları ve yardımcılarına bırakılmıştı… Deli(!) Şükrü de (Altuğ) hariçten getir götür posta işlerini üstlenmişti…
İbrahim Gül'ün adı Emirdağ Lâhikası'nda şöyle geçer:
"'Aziz, sıddık kardeşlerim! Ben size bugün mektup yazacaktım. Ziyade rahatsızlığım sebebiyle telâşta iken, aynı dakikada Mustafa Gül ve İbrahim Gül geldiler. Hem bana ilâç, hem teselli, hem büyük sevince vesile olduklarından, o iki mübarek kardeşimi benim vekillerim ve bir mektup olarak size gönderiyorum. Onlar birer Said olarak benim bedelime sizi ziyaret ve tebrik edip sair şeylerimi de size beyan etsinler. Said Nursî' (Emirdağ Lâhikası-II,56)
İbrahim Gül 1 Temmuz 1892 tarihinde Isparta'nın merkez köylerinden Sav'da doğmuştur. 7 Ağustos 1956 tarihinde Sav'da vefat etmiştir. Sav şimdi kasabadır. Vefatından bir hafta önce Said Nursi hazretlerinin kendisine bir ziyareti var. Hüzün ve müjdenin bir arada yaşandığı bu görüşme çok dokunaklı…
Kimlik bilgilerini kızı tarafından torunu olan İbrahim Civa ağabeyimizin yardımıyla temin ettim. Erken vefatından dolayı Savlı ağabeyler bir fotoğrafını bulamadılar şimdilik.
Hasan Kurt Anlatıyor:
1920 senesinde Isparta'nın Sav köyünde doğdum. Risale-i Nur'un bin kalemle yazıldığı Sav köyünde, o ceberut dönemlerin içinde bulunmak bize de nasip oldu. (Okunacak hatıralar 1993 yılında kaydedilmiştir. Hasan ağabey 2010 senesinde vefat etti. Ö.Özcan)
O ZAMANLAR EVİNDE TEKSİR MAKİNESİ BULUNDURMAK CESARET MESELESİYDİ
Sav köyünde teksir makinesi İbrahim Gül'ün evindeydi, teksir orada yapılırdı. Teksir zamanı biz 20-25 kişi dizilir, kâğıt, mürekkebi henüz emmediğinden mürekkep dağılmasın diye çıkanı hemen birimiz kapar, kurusun diye çaktığımız çıtalara asardık. Bazı kâğıtlar âdi çıkar, bizi çok uğraştırırdı. Kolu çevirdikçe çıkan kâğıtları sırayla kapıp sererdik kurusun diye...
Teksir işi yıllarca İbrahim Gül ağabeyin evinde devam etti. O zaman Tahiri Mutlu, Ali İhsan Tola ağabeyler bulunur, bazen de Vahşi Şaban Akdağ ağabey gelirdi. Bizim Sav'dan da, Tahiri Ağabey kaç kişi bulunsun derse, ona göre bulunulurdu. O zamanlar evinde teksir makinesi bulundurmak cesaret meselesiydi. Duysalar hemen hapishaneye, hem de çoluk çocuğuyla hapse atarlardı. İşte o çok korkulu günlerde mübarek İbrahim Gül ağabey, o cesareti gösterdi, teksir makinesi onun evine kuruldu. Evinin üç odası vardı. Bir odasında kendisi ve ailesi durur, diğer iki odasında da risaleler teksir edilirdi. Bu, senelerce devam etti.
BEDİÜZZAMAN SAV KÖYÜNE GELDİ HEM HÜZÜNLÜ HEM SEVİNÇLİ ANLAR YAŞANDI
Üstad'ın zahir bir kerametini anlatayım:
Mustafa Gül ve Hafız Mehmet Gül'ün amcaoğulları İbrahim Gül ile alâkalı müjdeli bir hatıradır… (Hasan Kurt ağabey bu hüzün yüklü hatırayı anlatırken hem ağladı, hem de bizleri ağlattı. Ö.Özcan)
Sonradan, ileriki senelerde (1956) İbrahim Gül ağabey ağır hastalandı, mübareğin karnında su birikmişti. Hatta bir gün evine geldim, baktım çok ağır hasta. Başını böyle sallıyor. Tahammül edemeyecek vaziyette; müsaade istedim, ayrıldım.
Sabahleyin evden çıktım, baktım Üstad'ın taksisi mescidin önünde. Hemen koştum, vardım arabaya. Meğer Üstad, İbrahim ağabeyin vefat edeceğini manen görmüş, müjdeye gelmiş... Baktım Hüsrev ağabey, Üstad'ı arabadan çıkarmış... Hüsrev ağabey önde, Üstad geride duruyorlar. Bahardı galiba, Mayıs ayı (doğrusu Haziran sonları) olabilir… Üstad her yere giderken yorgana bürünür giderdi, yine arkasında yorgan bürülü...
Hüsrev ağabey bana: "Kardeşim Hasan! Üstad'ımız, İbrahim Onbaşı (Gül) ile, Mustafa Gül'ü ziyarete geldi, taksi çıkmaz diye burada iniverdik, Mustafa Gül'ü buraya kadar çağırıver" dedi. Halbuki araba oraya çıkardı. Hemen Mustafa Gül ağabeyin evine koştum. Ailesi çıktı: "O, filan tarlaya gitti, 1,5 saat sürer" dedi.
Hüsrev ağabeye aynısını söyledim, "İbrahim Onbaşı'yı çağır gel" dedi.
"Akşam ziyaretine vardım ağır hasta, konuşmaya vakti yok" dedim.
"Çok mu ağır hasta? Bizim geldiğimizi söyle, belki gelebilir" dedi. Ben de çağırmaya gittim. İbrahim Ağabey beni görünce,
"Oğlum Hasan, sen misin? Konuşmaya vaktim yok." dedi.
"Ama sana bir müjdeyle geldim; Üstad Hazretleri gelmiş, seni bekliyor' dedim.
"Ne! Nerede?" dedi, mübarek hemen kalktı, "Tut kolumdan" dedi. Bastonu eline verdim, koluna girdim.
Üstad'ımız, İbrahim Onbaşı'yı görünce bağırarak:
"İbrahim Onbaşı! Sîman ne diyor, biliyor musun?"
"Bilmiyorum Üstad'ım! Her şeyi sen öğrettin, biz ne biliyoruz ki zaten…"
"Ben Cennete gidiyorum! Ben Cennete gidiyorum! Ben Cennete gidiyorum! İşte senin sîman böyle diyor" dedi Üstad'ımız.
İbrahim Ağabey, "Senin gibi zatlar müjde ederse bana ne mutlu, çok şükür, bin şükür!" dedi. Neyse yanaştı, Üstad'ın ellerini öptü.
Üstad: "İnşaallah, Cenab-ı Hak sana öyle kasırlar saraylar hazırladı ki, hibe ettiğin, hizmette kullandığın odaların kaç katını Cenab-ı Hak Cennet'te hazırladı, orada göreceksin…"
"Senden Allah razı olsun Üstad'ım! Bizi dalâletten sen kurtardın. Senin bu müjden bana yeter gayrı…" dedi.
Üstad: "Götür kardeşim, yatsın yatağına" dedi.
Bir pazartesi günü bu hal oldu, ertesi pazartesi toprağa düştü mübarek... Meğer Üstad, vefat edeceğini hissetmiş, ona müjdeye gelmiş.
NOT: İbrahim Gül ağabey 7 Ağustos 1956 tarihinde vefat ettiğine göre, Hz. Üstad'ın Sav köyüne geliş tarihi 1956 Temmuz'unun son günleri olmuş oluyor.
Abdülkadir Zeybek Anlatıyor:
İbrahim Gül benim annemin amcasıdır. Onun evinde çok risale teksir edildi. Ev üç odalıydı. İbrahim Gül amcam odanın birini ailesine, diğer ikisini de teksir işlerine ayırmıştı. Dudu halamlar o tek odada kalırdı.
DUDU ANNE GİZLİ KAHRAMANDIR
İbrahim Gül'ün iki kızı bir oğlu vardı. Büyük kızı Esma, Oğlu Mustafa, küçük kızı da Zeliha'dır. Benim çocukluk arkadaşım Mustafa, Risale-i Nur'dan çok yazardı. Askerde iken hasta oluyor, tebdil-i hava için Sav'a geldi ve vefat etti. İbrahim Gül amcamın hanımının adı Dudu idi. Dudu anne gizli kahramandır. Eğer onun müsaadesi olmasa teksir makinesi evlerine girebilir miydi? Giremezdi... Hepsi de vefat etti...
Makineyi daha çok Ali İhsan Tola kullanırdı. Ben de çok bulundum o evde. Amcam Mustafa Gül de teksir ederdi. Şükrü Kazak da öyle... Ona Sav'da Efe Şükrü derlerdi. Mehmet Tulum, Mehmed Soylu da vardı teksir işlerinde... Rahmetli Deli(!) Şükrü (Altuğ) vardı, ayağına bir çarık geçirir, teksir edilen risaleleri Isparta'ya falan dağıtırdı. Kimse şüphelenmezdi ondan.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
MÜBAREK SÜLEYMAN (KÖSE)(1898 - 1963)

Risale-i Nur’un 16. Mektubu’nda ‘Mübarek Süleyman’ olarak anılan ağabeyimizin soyadı K
MUSTAFA CENGİZ (1929 -2021)

Sayıları çok azalan son şahidlerden Mustafa Cengiz ağabeyimiz, 90 yaşına rağmen parlak hafı
MUHAMMED ALİ ÖZTÜRK (1930 -)

Bediüzzaman hazretlerini 1957 yılında iki defa Isparta’da ziyaret eden Elazığ/Palulu Muhammed
MUAMMER ŞENEL (1909 – 2000)

Samsun’un Bafra ilçesindendir Mahmud Muammer Şenel Ağabey. Karadeniz Bölgesi Risale-i Nur hizm
MEVLÜD GÖNEN (1934 -)

Konya, Bediüzzaman hazretlerinin önem verdiği hizmet merkezlerinden birisidir. Hz. Üstad’ın v
MEHMED KÜÇÜKAĞA (1924 – 1976)

Risale-i Nur Hizmetkârları Ağabeyler’i bulup, araştırdıkça gözlerimiz kamaşıyor, hayret
MEHMED KERVANCI(1940 - )

Barlalı Mehmed Kervancı Ağabey, Sıddık Süleyman ağabeyin en küçük oğludur. Künyesini ve
MEHMET GÜLEŞÇİ

4 Eylül 2014 Antalya/Korkuteli… Risale-i Nur okuma programındayız... Prof. Dr. Ömer Rıza Akg
MEHMED FIRINCI (GÜLEÇ) (1928 - 2020 )

Mehmed Fırıncı ağabeyin nüfusa kayıtlı soyadı Güleç’tir. Gençliğinde yaptığı mesle
İBRAHİM GÜL (1892 – 1956)

Isparta’nın Sav köyünden merhum İbrahim Gül, yakın tarihlerde emsali görülmemiş en acıma
HÜSEYİN BİÇER (1923 -2018)

7 Ekim 2014 tarihinde Ankara Yenimahalle’de Üstad’ımız Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerini z
- HÜSEYİN AKÇAY
- HATİCE SOYLU (ALTUĞ)(1930 - 2013)
- HASAN HALICI(1940 -)
- HASAN BASRİ SARIÇAM
- HAMDİ SAĞLAMER
- HAFIZ MUSTAFA ERTÜRK (1906 – 1950)
- FİKRİ MERİÇ(1935 -2021)
- EŞREF EDİP FERGAN(1882-1971)
- AV. İBRAHİM ÜNLÜ(1942 - )
- ÂSİYE MÜLÂZIMOĞLU(1881-1981)
- ALİ YILMAZ(1936 - )
- ALİ SERT(1929 – 2017)
- ALİ RIZA MUHLİS(1927 - 2016)
- ALİ RIZA ERTAŞ(1935 - )
- ALİ GÜL(1901-1984)
- ALİ BAŞOL(1933 – 2018)
- AHMED AVŞAR
- AHMED ALTUĞ
- ABDURRAHİM KAYA(1932 - 2016)
- ZEKERİYA KİTAPÇI(1937-2021)
- YAŞAR (SAİD) KUL(1945 - )
- VAHDETTİN AKYIL(1938 -)
- TEVFİK DEMİREL(1941 - )
- ŞÜKRÜ ALTINTABAK(1943 – 2016)
- SAİD GECEGEZEN(1926 - 2016)
- REFET KAVUKÇU(1930-)
- RECEP UYSAL(1933 -)
- OSMAN AVNİ YÜKSEL (1889 – 1970)
- NİYAZİ ÖZSOY (1934 - )

"Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra da dosdoğru yaşayanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
Ahkaf,13
GÜNÜN HADİSİ
Harb bir hiledir.
Buhari, Cihad 157; Müslim, Cihad 18, (1740)
SON YORUMLAR
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
- Selamünaleyküm bu değerli yazınızdan dolayı Ahmets kardeşimizi tebrik edi...
- Vesîkalara göre, doğum târîhi 13.01.1889 (1 Kânûnisânî 1304), vefât t...
- Açıklayıcı ve net ifadelerle bilgi verdiğiniz ićin siteye teşekkür eder...
- Hocam açıklamalarınız için gerçekten yürekten teşekkürler Hep oyunlar...
- Az önce rast gele aldığım bir hadis kitabında rastgele açtığım bir sayf...
- Rabbimiz gani gani rahmet eylesin…...
- Yahudi propagandası için uydurulmuş yalan bir hikâyeyi bu güzel siteye yak...
TARİHTE BU HAFTA
*Fazıl Mustafa Paşa'nın Belgrad'ı Fethi(9 Ekim 1960)
*HAZRETİ HÜSEYİN (r.a.) Şehid Edildi-Kerbela Vak'ası(10 Ekim 680)
*Ömer Nasuhi Bilmen Vefat Etti(12 Ekim 1971)
*Ankara Başkent Oldu(13 Ekim 1923)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...