Cevaplar.Org

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-4

*Bakara:130’daki Sefeh'in asıl mânâsı hafifliktir. Hafif yulara denir.Süfehâ, câhil, zayıf görüşlü, menfaat ve zararını iyi bilemeyen mânâsına gelen sefih kelimesinin çoğuludur. Sefehin aslı, hafiflik ve inceliktir. Dokusu hafif ve ince olan elbiseye " denilmesi bu kabildendir.


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2022-07-15 05:05:32

*Bakara:130'daki Sefeh'in asıl mânâsı hafifliktir. Hafif yulara denir. Süfehâ, câhil, zayıf görüşlü, menfaat ve zararını iyi bilemeyen mânâsına gelen sefih kelimesinin çoğuludur. Sefehin aslı, hafiflik ve inceliktir. Dokusu hafif ve ince olan elbiseye " denilmesi bu kabildendir.

Buradaki soru(ayetin soru ifade eden hemze ile başlaması), inkâr ve kınama ifade eder. Olumsuz mânâsı vardır. Yani, "Kendini bilmezden başkası, İbrahim'in dininden yüz çevirmez" demektir. Cümle, kafirleri kınamak için söylenmiştir.

 *Bakara: 133'deki "Babaların" Bu ifade, amca baba ve dedeyi kapsar. Dede İbrahim (a.s.), amca İsmail (a.s.), baba ise İshak (a.s.)'dır. Burada tağlîb sanatı vardır. Bu sanat, fasih kelamda bilinen mecazlardandır.

* Bakara: 135; Hanif, batıl dine karşılık hak dine meyleden demektir. Hanf meyletmektir. Ayaklarının birinde eğiklik olan kişiye "ahnef" ismi verilir. Şâir şöyle der: "Biz yaratıldığımızda, bütün batıl dinlerden uzak, hanif dini üzerine yaratıldık"

"Yahudi veya Hıristiyan olun dediler" cümlesinde hazifle i'câz vardır. Takdiri Yahudiler "Yahudi olun"; Hıristiyanlar da "Hıristiyan olun" dediler, şeklindedir. Her iki grup da aynı şeyleri söyleyerek: "Yahudi veya Hıristiyan olun" dememişlerdir. Çünkü her grup diğerinin dinini bâtıl saymaktadır.

*Bakara: 137; Şikak, muhalefet ve düşmanlık demektir. Bunun aslı, yan mânâsına gelen "Şıkk" kökündendir. Yani, "birisi bir tarafta, diğeri başka bir tarafta olmuştur." demektir.

*Bakara: 138; Sıbğa, bir şeyi herhangi bir renge boyamak mânâsına olan Sabğ kökünden, alınmıştır. Buradaki maksat dindir. "Allah'ın boyası" Bu terkipte istiare yoluyla "dine" "boya" ismi verilmiştir. Zira boyanın rengi elbisede görüldüğü gibi, dinin alâmeti de mü'min üzerinde görülür. İbn Abbas (r.a.) şöyle der: "Hristiyanların bir çocukları doğduğunda, üzerinden yedi gün geçtikten sonra, onu temizlemek için kendilerine mahsus ma'mûdî (vaftiz suyu) denilen bir suya sokarlar ve: "Sünnet olma yerine bu bir temizliktir" derlerdi. Bunu yaptıklarında çocuğun hakkıyle Hıristiyan olduğuna inanırlardı. Bunun üzerine âyeti nazil oldu.

* "Allah, yaptıklarınızdan gafil-değildir". Bu ayet Kur'an-ı Kerim'de bir çok yerde tekrarlanmıştır. Ebu Hayyan der ki: "Bu cümle, masiyet işlemeyi anlatan cümlelerin peşinden gelir. Tehdit manası ifade eder ve Allah'ın, bu isyankârları başıboş bırakmayacağını bildirir"(el-Bahru'l-Muhît, 1/416)

*Ehl-i kitap Tevrat'ı İbranice okuyor ve müslümanlara Arapça tefsir ediyorlardı. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ehl-i kitabı tasdik de etmeyiniz, inkâr da etmeyiniz. "Biz Allah'a ve bize indirilen kitaba iman ettik" deyiniz.(Buhari)

*Bakara: 143: Vasatan, Taberî der ki: "Arap dilinde vasat, "seçkin demektir. Bir başka görüşe göre vasat'tan maksat "âdil" demektir. Bu şöyle kullanılır: "En hayırlı şey orta olan şeydir." Fazlalık ve noksanlık zemmedilmiştir.

*Bakara. 143: "Ökçeleri üzerine döner" cümlesi istiare-i temsilîyedir. Zira, dininden dönen kimseler, ökçeleri üzerine geri dönen kimselere benzetilmiştir. İmam Fahreddin Râzî bu şekilde açıklamıştır.

*Bakara. 143: "Yüzünü çevir" Burada vech (yüz) zikredilmiş "zât" murat edilmiştir. Rabbinin zâtı bakîdir" âyetinde de durum böyledir. Bu sanata, edebiyatta mecâz-ı mürsel denilir. Zikr-i cüz, irâde-i kül kabilindendir.

* "Bakara. 143: "Allah sizin imanınızı yani namazınızı zayi edecek değildir" âyetinde Yüce Allah namaza "iman" ismini verdi. Çünkü iman ancak namazla kâmil olur. Aynı zamanda namaz niyet, söz ve amele şâmil olduğu için imanı da ihtiva etmektedir.

 *Buhârî'nin Sahih'inde rivayet ettiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Kıyamet günü Nûh (a.s.) çağrılır. O da: "Ya Rabbi, emrine hazırım, buyur" der. Yüce Allah: "Dinimi tebliğ ettin mi?" diye sorar. Nûh (a.s) : "Evet" der. Ümmetine, "size tebliğ etti mi? diye sorulur. Onlar: "Bize herhangi bir uyarıcı gelmedi" derler. Yüce Allah Nuh (a.s)'a: Tebliğ ettiğine dair şahidin var mı?" diye sorar. O da: "Muhammed ve ümmeti" diye cevap verir. Bunun üzerine Muhammed ve Ümmeti, Nûh (a.s).'in, Allah'ın dinini tebliğ ettiğine şahitlik ederler. "Sizin insanlara Şahitler olmanız Rasul'un de size şahit olması için.." âyetinin mânâsı budur.

*Bakara: 146: "Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu(Hazret-i Peygamberi) öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Buna rağmen onlardan bir gurup, bile bile gerçeği gizler." Rivayete göre Hz. Ömer (r.a.) Abdullah b. Selâm'a; "Sen çocuğunu tanıdığın gibi Peygamberi'i tanıyor musun?" diye sordu. O da: "Daha iyi tanıyorum", dedi. Çünkü onun vasıflarını gökten güvenilir biri, yerdeki güvenilir birine getirdi. Ben onu tanıdım. Onun peygamber olduğunda herhangi bir şüphem yoktur. Çocuğuma gelince annesinin durumunu bilmiyorum, belki de ihanet etmiş olabilir." Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.) Abdullah'ın başını öptü.(Muhtasar-ı İbn Kesir; 1/140)

*Kâ'be'ye yönelme emri üç defa(Bakara: 133, 149, 150. ayetler) tekrarlanmıştır. Kurtubî, bu tekrarın hikmetini şöyle anlatır: "Birinci emir Mekkeliler için, ikinci emir diğer şehirlerde olanlar için, üçüncü emir de sefere çıkanlar içindir."(Mehâsinu't-Te'vîl 11/305)

* "size Kitab'ı ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi size öğreten bir Rasul gönderdik."(Bakara: 151) Kitap, Kur'an-ı Kerim'dir. Hikmet, Peygamber (a.s.)'in sünnetidir.

*Bakara: 155: "Sizi mutlaka imtihan edeceğiz". Belânın aslı imtihandır. Bu kelime bazan hayırda bazan şerde kullanılmıştır. "Bir deneme olarak sizi hayırla da şerle de imtihan ederiz(Enbiya sûresi, 21/35) mealindeki âyette her iki mânâda kullanılmıştır.

*Rivayete göre Hz. Ömer (r.a.) şöyle demiştir: "Bana gelen her musibette üç nimet buldum." Birincisi, bu musibet dinim hususunda değildi. İkincisi, olduğundan daha büyük değildi. Daha beteri olabilirdi. Üçüncüsü, Allah ona karşılık büyük bir mükâfat verecektir." 

* Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur; "Kulun çocuğu öldüğünde Yüce Allah meleklere: "Kulumun çocuğunu mu öldürdünüz? der. Melekler: "Evet" derler. Yüce Allah: "Onun gönlünün meyvesini mi aldınız? der. Melekler: "Evet" derler. Yüce Allah: "Peki kulum ne dedi?" diye sorar. Melekler: "Sana hamd etti ve dedi" derler. Yüce Allah: "Öyleyse kuluma cennette bir ev yapın ve ona "Beytu'l hamd" ismini verin" der.(Tirmizî. Cenâiz. 36)

*Bakara: 157: Salevât, aslında dua mânâsına olan salât kelimesinin çoğuludur. Allah'tan olursa rahmet; meleklerden olursa istiğfar mânâsına gelir.

 *Bakara: 158: "Şeâir, lügatte alâmet mânâsına gelen şeira kelimesinin çoğuludur. Şiar da bu köktendir. Bir kimse kurbanlık hayvanını tanımak için ona işaret koyduğunda denilir. Şeâir: Tavaf, sa'y, ezan ve benzeri dinî işlerle Allah'a kulluk ettiğimiz her şeye denir.

"Allah'ın alâmetlerinden" Burada hazif yoluyla icaz vardır, "Allah'ın dininin alâmetlerinden" demektir.

* Bakara. 158; Allah Teala hakkında "şakir" tabirinin kullanılması; "Şükrün mânâsı, nimet ve ihsana, bunları vereni överek ve tanıyarak karşılık vermektir. Allah hakkında bu mânâ muhaldir. Zira hiç kimsenin O'na bir iyilik ve yardımı yoktur ki, Allah bunlara karşılık ona şükretsin. Bundan dolayı âlimler buradaki şükrün mânâsını sevap ve mükâfat vermekle yorumlamışlardır. Yani: Yüce Allah ona sevap verir, amel edenlerin mükâfatını zayi etmez. Kanaatimce doğru olan, Selefin "Allah'ın sıfatlarını, âyet ve hadiste geldiği gibi kabul etme" görüşüdür. Buna göre, Allah'ın şükrü, O'nun azamet ve kemâline lâyık bir şükürdür.

-Devam edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-27

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-27

Nisa: 97: İbn Abbas’ın şöyle dediği rivayet olunur: “Müslümanlardan, İslam’ı hafife a

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-26

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-26

Nisa: 76 إِنَّ كَيْدَ الشَّيْطَانِ كَانَ ضَعِيفاً “Haddi za

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-25

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-25

Nisa: 58 ayet: إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُكُمْ أَن تُؤدُّواْ الأَ

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-24

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-24

46. ayet:, مِّنَ الَّذِينَ هَادُواْ يُحَرِّفُونَ الْكَلِم

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-23

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-23

32.Ayet: Mücâhid'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Ümmü Seleme (r.anhâ): "Ya Rasulallah!

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-22

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-22

11.Ayet: Rivayet olunduğuna göre Sa'd b. Rabi'nin karısı, iki kızını alarak Rasulullah (s.a.

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-21

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-21

Nisa Suresi *Bu mübarek sûre kadın, ev, aile, devlet ve toplumu ilgilendiren önemli kanunlardan

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-20

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-20

Yüce Allah bu mübarek sûreye tevhid, ulûhiyet ve nübüvvet delillerini zikrederek başladı ve

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-19

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-19

172.Ayet; Karh, yara; kurh ise yaranın acısı demektir. 173. Ayet: وَقَالُواْ حَس

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-18

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-18

*Ayet: 159: فَبِمَا رَحْمَةٍ مِّنَ اللّهِ لِنتَ لَهُمْ “Al

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-17

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-17

Uhud savaşında müslümanların başına gelen bazı musibetlerden sonra Rasulullah (s.a.v) Medine

Sana vahyedilen Kitabı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir.

Ankebut:45

GÜNÜN HADİSİ

"Şüphesiz Allah, verdiği nimetin eserini kulunun üzerinde görmek ister."

Tirmizî.

TARİHTE BU HAFTA

*Fatih Camii Tekrar İbadete Açıldı(15 Nisan 2002) *Şeyhülislam İbn-i Kemal'in Vefatı(16 Nisan 2002) *Einstein'in Ölümü(18 Nisan 1955) *93 Harbi Başladı(19 Nisan 1877) *Miladi Takvime Göre Efendimiz'in(s.a.v) Doğumu(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI