HAMDİ SAĞLAMER
Hamdi Sağlamer Ağabey 1932 Samsun doğumludur. 1957 yılına kadar günahlarla dolu gayr-i İslami bir girdabın içinde dönüp dururken, o sene dünyası değişir, ‘Sağlam’ bir nur talebesi oluverir Sağlamer ağabey. 1958’de Bediüzzaman’ı Isparta’da ziyaret eder,
(1932 – 2017)
Hamdi Sağlamer Ağabey 1932 Samsun doğumludur. 1957 yılına kadar günahlarla dolu gayr-i İslami bir girdabın içinde dönüp dururken, o sene dünyası değişir, 'Sağlam' bir nur talebesi oluverir Sağlamer ağabey. 1958'de Bediüzzaman'ı Isparta'da ziyaret eder, Hz. Üstad ona orada bir vazife tevdi eder. Der ki: "Seni otuz senelik talebelerimle birlikte talebeliğe kabul ettim. Samsun'a gidince benim bedelime Karadeniz ve havalisini gez." Hamdi ağabeyi artık kimse tutamaz. Zübeyir ve diğer ağabeylerin de tertip ve desteğiyle bihakkın aldığı vazifeyi ifa eder. Oldukça uzun hatıraları hem Samsun'da, hem İzmir'de iki kere kamera ile kaydedilmiştir. Kendi yayınladığı "Hatıralarım" adlı kitabından tamamı okunabilir. 23 Ekim 2017 tarihinde 85 yaşında iken vefat eden ağabeyimize Allah'tan rahmetler niyaz ediyoruz.
Hamdi Sağlamer Anlatıyor:
1932 yılında Samsun'da doğmuşum. 1957 yılına kadar günahlarla dolu gayr-i İslami bir hayatın girdabı içinde dönüp duruyordum. İslamiyet'e, Risale-i Nur'a doğru ilk adımımı rüya âleminde attım.
GAYR-İ MEŞRU HAYATTAN BİR TOKATLA UYANDIM.
Rüyamda yine bir işret âlemindeyim. Nurani bir zat yanıma geldi, şefkatle: "Evlâdım, bu içkiyi bir daha sakın içme" diye tembih etti. Ben: "Peki hocam, bir daha içmem" deyince, o zat döndü ve gitti. Ama ben, "hocayı savdık" nasılsa der gibisinden devam ettim.
Biraz sonra o zat tekrar geldi yanımıza. Fakat o mülâyim ve şefkatli hali gitmiş, yerini şiddet ve celâl almıştı. Gözlerinden sanki lâvlar saçıyor, hiddetinden yüzü değişik bir hal almıştı. Bana: "Ben sana bunu bir daha içmeyeceksin demedim mi?" deyip enseme bir tokat yapıştırdı. Ben korkudan yüzükoyun toprağa gömüldüm. Nefesim kesildi, nefes alamıyor, boğuluyordum. Uğraştım ama bir türlü kurtulamadım. "Bir daha içmeyeceğim!" diye bağırarak uyandım.
Rüyamda yediğim o tokadın yeri çok şiddetli ağrıyordu. Tam bir hafta ağrıdı. Parmakların izini hala ensemde hissediyordum. İşte o tokat, benim hayatımın dönüm noktası olmuştu.
O tokadın sevkiyle İslamiyet'e dair meseleleri araştırmaya başladım. Bu araştırmalarım esnasında Risale-i Nur eserleri geçti elime. Fakat risaleleri pek anlamıyordum. Yine bir rüya gördüm. Nur yüzlü, sarıklı, cübbeli mübarek bir zat, elinde tarif edemeyeceğim bir ışıkla, elimden tutup zifiri karanlıklardan bilmediğim ve görmediğim yerleri hem gezdirip, hem de risalelerden anlamadığım yerleri izah ediyordu bana. Bu alaka aralıksız iki ay devam etti. Risaleleri anlamaya başlayınca o zatı bir daha göremedim.
ÜSTAD BİZİ KABUL ETTİ
Risale-i Nur eserlerini okumaya başladıktan yedi-sekiz ay kadar sonra, Samsun/Bafralı nur talebesi Muammer Şenel ağabeyle beraber Isparta'ya Üstad Bediüzzaman hazretlerini ziyaret etmeye karar verdik ve gittik. Rüşdü Çakın ağabeyin boyacı dükkânına gittik önce. Orada oturanlardan birisi: "Gazi Yiğitbaşı ile iki mebus, Üstad'ı ziyarete geldiler, Üstad çok hasta olduğundan görüşmeyi kabul etmedi, geri döndüler" dedi.
O zaman, çok üzülmüş, ümitsizliğe kapılmıştım. Beş dakika geçti geçmedi, yirmi yaşlarında bir genç kapıya geldi: "Üstad sizi bekliyor" dedi ve yürümeye başladı. Biz de hemen peşine düştük. Bir bahçe kapısının önüne gelince, kapı açıldı.
Kapıda Bayram Yüksel Ağabey göründü, bizi içeri aldı: "Maşallah, tebrik ederim, Üstad sizi kabul etti" dedi ve bizi iki katlı evin üst katına, Üstadın yanına çıkardı. Isparta'da müze olan evden bahsediyorum.
ÜSTAD'I SANKİ ÇOK GÖRMÜŞÜM GİBİ GELDİ BANA
Üstad Hazretleri karyolanın üzerinde başında ceviz yeşili bir sarık, sırtında cübbe, cübbenin içinde yakasız beyaz bir gömlek, sırtına aldığı yorganla oturuyordu.
Üstad'ı görünce, hemen bir yakınlık hissettim ben. Daha evvel sanki çok görmüşüm gibi geldi bana. Ama nerede gördüm, bir türlü çıkaramıyordum. Daha önce resmini dahi görmemiştim. Epeyce sonra anladım ki; meğer her gece rüyamda iki ay bana ders veren, Hz. Üstad'mış. Aynı kılık kıyafetle karşımda duruyordu Üstad.
Üstad hazretlerinin yanına, yattığı karyolaya doğru yaklaştım. Daha önceden elini öptürmediğini duymuştum; ama ben, ne olursa olsun öpeceğim diye niyet etmiştim. Eline uzandım, öptüm. Üstad elini öpmeme müsaade etmişti. Ben, Elhamdülillah Üstad'ın elini öptüm diye bir kenara çekilip oturmak istedim. Fakat Hz. Üstad, "Gel kardaşım" diyerek alnımdan öptü ve beni kucakladı, yanı başında yer göstererek, "Buraya otur" diye, adeta emretti. Muammer Şenel ağabey karyolanın ayakucunda, kilimin üzerinde oturuyordu.
ÜSTAD KONUŞAMIYOR DA, AĞABEYLER KENDİLERİNDEN Mİ SÖYLÜYORLAR ACABA?
Üstad bana bazı sorular soruyor, fakat çok yakınında olduğum halde sesini hiç duyamıyordum. Karşımızdaki duvarın dibinde duran birisi: "Üstad'ımız size Samsun'daki hizmetlerden soruyor" dedi. Ben de anlattım. Hz. Üstad başka sorular da soruyor, ama fısıltı halinde çıkan sesini duyamıyordum. Duvarın dibinde gördüğüm şahısların Hüsnü Bayram ile Bayram Yüksel ağabeyler olduğunu fark ettim. O ana kadar odanın içinde oldukları halde heyecanımdan onları fark edememişim.
Üstad'la konuşmamız devam ederken, Üstad'a yakın olduğum halde sesini hiç duyamamam, Hüsnü ağabeyin uzakta olduğu halde duyması sebebiyle; "Üstad konuşamıyor da, bunlar kendilerinden mi söylüyorlar acaba?" diye içimden geçiverdi. Birden Hz. Üstad karyolanın üstünde, iki dizinin üzerine gelerek, diklenip pürüzsüz bir sesle konuşmaya başladı.
ÜSTAD: BENİM BEDELİME KARADENİZ VE HAVALİSİNİ GEZ
"Kardaşım, sen daha evvel buraya geldin mi hiç?" dedi. "Hayır, Üstad'ım, hiç gelmedim" dedim. Üstad, "Fesubhanallah! Fesuphanallah!" diyerek, elini yükseklerde gezdirerek büyük bir meydanı içine alacak bir daireyi çizer gibi yaparak: "Seni her zaman, sabah derslerinde burada görüyorum" dedi. Üstad bunları söylerken, büyük bir meclisin hudutlarını görüyor gibi, yüz hatları, gözleri çok duygulu, kol hareketleri sert ve gergin, işaret parmağı bir ok gibiydi.
Sonra Üstad Hazretleri dedi ki:
"Seni otuz senelik talebelerimle birlikte talebeliğe kabul ettim. Abdülmecid, Abdurrahman ve Ahmed Hamdi olarak Savlılarla beraber duamda dâhilsin. (Ahmed, Hamdi ağabeyin ön adıdır. Ö.Özcan) Samsun'daki kardeşlere benden çok selâm söyle. Ben Samsun'u ikinci bir Isparta olarak kabul ediyorum. Samsun'a gidince benim bedelime Karadeniz ve havalisini gez."
KARADENİZ TARAFLARINI KASABA KASABA DOLAŞMAK NASİP OLDU BİZE
Üstad hazretlerinin, "Karadeniz ve havalisini benim bedelime gez" diye vazife vermesiyle gayrete gelerek, Karadeniz taraflarını şehir şehir, kasaba kasaba dolaşmak nasip oldu bize. Gittiğim yerlerde, kabiliyetimin fevkinde Risale-i Nur eserlerinden okuyordum. Bu dersler bazen sabahlara kadar devam ediyordu.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
MEHMET GÜLEŞÇİ

4 Eylül 2014 Antalya/Korkuteli… Risale-i Nur okuma programındayız... Prof. Dr. Ömer Rıza AkgÃ
MEHMED FIRINCI (GÜLEÇ) (1928 - 2020 )

Mehmed Fırıncı aÄŸabeyin nüfusa kayıtlı soyadı Güleç’tir. GençliÄŸinde yaptığı mesleÄ
İBRAHİM GÜL (1892 – 1956)

Isparta’nın Sav köyünden merhum İbrahim Gül, yakın tarihlerde emsali görülmemiş en acıma
HÜSEYİN BİÇER (1923 -2018)Â

7 Ekim 2014 tarihinde Ankara Yenimahalle’de Üstad’ımız Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerini z
HÜSEYİN AKÇAY

(1893 – 1971) (Koruk Efe) Bediüzzaman Şahidleri’ni araştırıp dinledikçe daha topuklarım
HATİCE SOYLU (ALTUĞ)(1930 - 2013)

Risale-i Nur’un hanım kahramanlarından Hatice Soylu ablamız, 1930 Isparta-Sav doğumludur, 6 Oc
HASAN HALICI(1940 -)

Hasan Halıcı AÄŸabey, Risale-i Nur hizmetlerinin saffı evvellerinden Konyalı Sabri Halıcı’nÄ
HASAN BASRİ SARIÇAM

Berber Hasan Basri Sarıçam ağabeyimiz, Üstad Bediüzzaman Hazretlerini 1959 yılında Isparta’
HAMDİ SAĞLAMER

Hamdi Sağlamer Ağabey 1932 Samsun doğumludur. 1957 yılına kadar günahlarla dolu gayr-i İslami
HAFIZ MUSTAFA ERTÜRK (1906 – 1950)

Risale-i Nur’un lâhika mektuplarında onlarca kere adı geçen, yazdığı mektuplar Bediüzzaman
FİKRİ MERİÇ(1935 -2021)

Erzurumlu Fikri Meriç hocamız, Mehmed Kırkıncı hocanın da okuduğu medreseden icazet almış,
- EŞREF EDİP FERGAN(1882-1971)
- AV. İBRAHİM ÜNLÜ(1942 - )
- ÂSİYE MÜLÂZIMOĞLU(1881-1981)
- ALİ YILMAZ(1936 - )
- ALİ SERT(1929 – 2017)
- ALİ RIZA MUHLİS(1927 - 2016)
- ALİ RIZA ERTAŞ(1935 - )
- ALİ GÜL(1901-1984)
- ALİ BAŞOL(1933 – 2018)
- AHMED AVÅžAR
- AHMED ALTUÄž
- ABDURRAHİM KAYA(1932 - 2016)
- ZEKERİYA KİTAPÇI(1937-2021)
- YAŞAR (SAİD) KUL(1945 - )
- VAHDETTİN AKYIL(1938 -)
- TEVFİK DEMİREL(1941 - )
- ŞÜKRÜ ALTINTABAK(1943 – 2016)
- SAİD GECEGEZEN(1926 - 2016)
- REFET KAVUKÇU(1930-)
- RECEP UYSAL(1933 -)
- OSMAN AVNİ YÜKSEL (1889 – 1970)
- NİYAZİ ÖZSOY (1934 - )
- MÜNİRE ÖZDEMİR(1923 -)
- MUSTAFA FAHRİ ÜRÜNDÜL (1879-1944)
- MUSTAFA RAMAZANOÄžLU(1922 - 2017)
- MUSA YOLDAÅž(1939 -)
- MEHMED İMAN (1940 - )
- MAHMUT ÇALIŞKAN(1938 - 2016)
- İSMAİL KARAÇAM(1937 - )

Şüphesiz o, korunmuş bir kitapta (yazılı) olan pek şerefli/değerli Kur'an'dır ki O'na temiz olanlardan başkası dokunamaz.
(Vakıa, 77-78-79)
GÜNÜN HADİSİ
"Cebrail bana komşuya iyilik etmeyi tavsiye edip durdu. Neredeyse komşuyu komşuya mirasçı kılacak sandım."
Buharî, Edeb 28; Müslim, Birr 140-141. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 28; İbni Mace, Edeb 4
SON YORUMLAR
- Rabbimiz gani gani rahmet eylesin…...
- Yahudi propagandası için uydurulmuÅŸ yalan bir hikâyeyi bu güzel siteye yakÄ...
- Selamun aleykum hocam seyda molla nadirın yanında ıcazesını alanlardan...
- Receb bey o rüyayı kaydetmedik, o rüyanın risalelerle alakası yoktu, ama o...
- Güzel paylaşım, kaynak belirttiğiniz için ayrıca teşekkür ederim. :)))...
- 18 Nisan 2021,tarihinde rahmetli oldu.....
- Allah razı olsun. "kısmetse diğeri de gelecek haftaya." kısmında yer alan ...
- Cenab-ı Allah ( cc) Salih rüya sahiplerinin sayısını artırsın....
- Makalede kullanılan " Kıskançlık " sıfatı, Ehli sünnet akidemize göre," ...
- İstifade etmek istiyorum....
TARİHTE BU HAFTA
Fatih Sultan Mehmed Han’ın Doğumu(30 Mart 1432)***Eyfel Kulesi’nin Yapılışı(31 Mart 1889)***Topkapı Sarayı müzeye dönüştürüldü.(2 Nisan 1924) *NATO'nun kuruluşu(4 Nisan 1949) *Gazi Osman Paşa Vefat Etti(5 Nisan 1900)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...