ALİ SERT(1929 – 2017)
Ali Sert hoca efendi, 1929 yılında Hatay’ın Yayladağı ilçesinin Sungur köyünde doğmuştur. 1972 yılından itibaren Hatay/Kırıkhan’da açmış olduğu Kuran kurslarında çok sayıda hafızın yetişmesine vesile olduğu gibi, bölgesinde Risale-i Nur hizmetlerinin saffı evveli olmuş, sayısız gencin imanının kurtulmasına hizmet etmiştir. Ali Sert hocamız Üstad
Ali Sert hoca efendi, 1929 yılında Hatay'ın Yayladağı ilçesinin Sungur köyünde doğmuştur. 1972 yılından itibaren Hatay/Kırıkhan'da açmış olduğu Kuran kurslarında çok sayıda hafızın yetişmesine vesile olduğu gibi, bölgesinde Risale-i Nur hizmetlerinin saffı evveli olmuş, sayısız gencin imanının kurtulmasına hizmet etmiştir. Ali Sert hocamız Üstad Bediüzzaman Said Nursi hazretlerini 1957'de Isparta'da ziyaret etmiştir. Hoca efendi 17 Temmuz 2017 tarihinde Kırıkhan'da 88 yaşına iken vefat etmiştir. Allah rahmet etsin.
Ali Sert Anlatıyor:
Ankara'da Hava Kuvvetlerinde askerdim, terhisime 19 ay kala Arapça okumaya başladım. Emsile, Binâ, Mantık, İzhar, Hakaik; bunları askerde iken okudum. Terhisten sonra Halep'e gittim, bir sene kaldım. Kırıkhan müftüsünden ders aldım. Sonra Antakya'da, Halep Hüsreviye mezunu bir hocamız vardı, 5 sene de ondan Fıkıh, Kelam, Tefsir, Hadis okudum.
Ben Kırıkhan'da tanıdım Risale-i Nur'u. 20 sene Kırıkhan müftülüğünü yapan hoca efendinin bir hafızlık arkadaşı vardı, o askerde iken Üstad'ımızı duymuş, fakat ziyaret etmeye muvaffak olamamış. Sonradan Müftü efendiyle beraber gitmişler ziyarete. Kırıkhan'da dedemle altlı üstü iki katlı bir evde otururduk, dedemle ağlayarak Risale-i Nur okurduk.
BU ZATIN YANINDA OLAN, TAŞ DAHİ OLSA OLGUNLAŞIR
Nihayet 1957 senesinde Kırıkhan'dan iki arkadaş Bediüzzaman'ı ziyaret etmeye karar verdik. Kurban Bayramıydı. Önce Konya'ya gittik, Halıcı Sabri ağabeyi bulduk. O zamanlar bazı yerlerde yeni dersaneler açılmıştı, onları gezmeye çıkmış Üstad. Nerede olduğu belli değil. Üstad'ın Emirdağ'ında olabileceğini tahmin ettiler. Gittik Emirdağ'ına bulamadık. O yanımdaki arkadaş, Emirdağ dönüşünde Sandıklı'da arabadan indi, ben Üstad'ın kardeşi Abdülmecid efendiyi görsem yeter dedi, Konya'ya gitti.
Ben yalnız olarak Isparta'ya gittim, gece vardım. Bir minare gördüm, o camide yatsı namazımı kıldım, sonra otele gittim. Acaba kime sorsam… O zaman hem gazetelerden, hem de gelip giden kardeşlerden Üstad'ı ziyarete gelenleri nezarethaneye götürüp dövüyorlar diye duyuyorduk. Sabah namazına yine o camiye gittim. Cemaat dağıldı, herkese soramıyordum. Pazar günüydü, her taraf kapılı. Baktım dışarıda ihtiyar, sakallı birkaç kişi konuşuyor. Bunlara sordum Üstad'ın evinin yerini, tarif ettiler. Tariflerine göre evi bulmuşum. Erken gittiğim için iki üç saat sağda solda dolaştım. Bir ara oralarda beklerken, bir pencereden bir kadın, başını biraz dışarı çıkardı. Yakındı yaklaştım: "Teyze burada Bediüzzaman hazretlerinin evi varmış, biliyor musun?" dedim. Kadın heyecanla: "Hoca efendinin evi burası" dedi gösterdi. O kadın da Fıtnat hanımmış, Üstad'ın kaldığı evin sahibi.
Evin önünde beklemeye başladım, başka kimse yok, Pazar günü, kuşluk vakti. Baktım birisi evin 2. katından inmiş, çarşıya doğru gidiyor, mesafe almış, arkasından gittim bulamadım. Biraz sonra, elinde tek bir domates olan birisi daha indi, Bayram Yüksel ağabeymiş. Onun önüne geçtim, Üstad'ı ziyaret etmek istiyorum dedim. Bana gel kardeşim dedi ve dış kapının, iç kısmına getirdi, orada Osmanlıca olarak yazılıp, asılmış: "Benimle görüşmek isteyen kardeşlerime; Risale-i Nur'u okumak, on defa benimle görüşmekten daha kârlıdır…" diye başlayan yazıyı okudu. Sonra: "Bak şimdi hazırlanıyoruz, kıra gideceğiz, burada bekle, o sırada görürsün Üstad'ı" dedi. Bekledim, dışarıda görüştük Üstad ve ağabeylerle.
Zübeyir, Ceylan, Bayram ağabeyler çıktılar; hazırlık yapmışlar ellerinde testi, kamıştan örülmüş sepet gibi şeyler vardı, herhalde çay takımı içindi. Benim gözüm merdivenin başında… Bediüzzaman çıktı, merdivenin başına geldi, ilk defa görüyorum. Baktım başında beyaz, siyah, yeşil üç renkli sarık var. Dikkat ettim o mübarek kaşlar gözlerin üzerine devrilmiş, ondaki ruhaniyetin feyzi, yüzüne vurmuş. Üstad'ı görünce bir anda aklıma şu geldi: Bu zatın yanında olan, taş dahi olsa olgunlaşır. Üstad'ımız yavaş yavaş merdivenlerden indi, ben karşıladım, ama beni bir heyecan aldı… Selam verdim, selamla karşıladım. Üstad selamımı aldı, elini başıma koydu, başımı okşadı. (Ali Sert hocamız bunu tarif ederek gösteriyor.)
Üstad sordu: "Risale-i Nur okuyor musun?" "Okuyorum Üstad'ım" dedim. "Halep'te talebelerimizden Zeynel Abidin var, tanıyor musun?" "Duymamışım Üstad'ım, bilmiyorum" dedim. Adını Zeynel Abidin olarak duymamıştım, ona Kürt Hacı Muhammed Efendi derledi; çok büyük, çok ün yapmış bir âlimdir, Hutbe-i Şâmiye'de de bulunmuş. Tarihçe-i Hayat kitabının sonunda mektubu olan "Abdulhadi var, onu tanıyor musun?" dedi. Onu da "Tanımıyorum" dedim. "Urfa ile irtibat kur" dedi. O zaman Abdullah Yeğin ağabey Urfa'da kalıyormuş, oradan çok kitap getirdik biz. Üstad'la görüşmemiz beş dakika kadar ayakta oldu, hepsi bu kadar.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
MÜBAREK SÜLEYMAN (KÖSE)(1898 - 1963)

Risale-i Nur’un 16. Mektubu’nda ‘Mübarek Süleyman’ olarak anılan aÄŸabeyimizin soyadı KÃ
MUSTAFA CENGİZ (1929 -2021)

Sayıları çok azalan son şahidlerden Mustafa Cengiz ağabeyimiz, 90 yaşına rağmen parlak hafı
MUHAMMED ALİ ÖZTÜRK (1930 -)

Bediüzzaman hazretlerini 1957 yılında iki defa Isparta’da ziyaret eden Elazığ/Palulu Muhammed
MUAMMER ŞENEL (1909 – 2000)

Samsun’un Bafra ilçesindendir Mahmud Muammer Şenel Ağabey. Karadeniz Bölgesi Risale-i Nur hizm
MEVLÜD GÖNEN (1934 -)

Konya, Bediüzzaman hazretlerinin önem verdiği hizmet merkezlerinden birisidir. Hz. Üstad’ın v
MEHMED KÜÇÜKAĞA (1924 – 1976)

Risale-i Nur Hizmetkârları Ağabeyler’i bulup, araştırdıkça gözlerimiz kamaşıyor, hayret
MEHMED KERVANCI(1940 - )

Barlalı Mehmed Kervancı Ağabey, Sıddık Süleyman ağabeyin en küçük oğludur. Künyesini ve
MEHMET GÜLEŞÇİ

4 Eylül 2014 Antalya/Korkuteli… Risale-i Nur okuma programındayız... Prof. Dr. Ömer Rıza AkgÃ
MEHMED FIRINCI (GÜLEÇ) (1928 - 2020 )

Mehmed Fırıncı aÄŸabeyin nüfusa kayıtlı soyadı Güleç’tir. GençliÄŸinde yaptığı mesleÄ
İBRAHİM GÜL (1892 – 1956)

Isparta’nın Sav köyünden merhum İbrahim Gül, yakın tarihlerde emsali görülmemiş en acıma
HÜSEYİN BİÇER (1923 -2018)Â

7 Ekim 2014 tarihinde Ankara Yenimahalle’de Üstad’ımız Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerini z
- HÜSEYİN AKÇAY
- HATİCE SOYLU (ALTUĞ)(1930 - 2013)
- HASAN HALICI(1940 -)
- HASAN BASRİ SARIÇAM
- HAMDİ SAĞLAMER
- HAFIZ MUSTAFA ERTÜRK (1906 – 1950)
- FİKRİ MERİÇ(1935 -2021)
- EŞREF EDİP FERGAN(1882-1971)
- AV. İBRAHİM ÜNLÜ(1942 - )
- ÂSİYE MÜLÂZIMOĞLU(1881-1981)
- ALİ YILMAZ(1936 - )
- ALİ SERT(1929 – 2017)
- ALİ RIZA MUHLİS(1927 - 2016)
- ALİ RIZA ERTAŞ(1935 - )
- ALİ GÜL(1901-1984)
- ALİ BAŞOL(1933 – 2018)
- AHMED AVÅžAR
- AHMED ALTUÄž
- ABDURRAHİM KAYA(1932 - 2016)
- ZEKERİYA KİTAPÇI(1937-2021)
- YAŞAR (SAİD) KUL(1945 - )
- VAHDETTİN AKYIL(1938 -)
- TEVFİK DEMİREL(1941 - )
- ŞÜKRÜ ALTINTABAK(1943 – 2016)
- SAİD GECEGEZEN(1926 - 2016)
- REFET KAVUKÇU(1930-)
- RECEP UYSAL(1933 -)
- OSMAN AVNİ YÜKSEL (1889 – 1970)
- NİYAZİ ÖZSOY (1934 - )

İman edip salih ameller işleyen kimseler için mağfiret ve bol rızık vardır.
Hac, 50
GÜNÜN HADİSİ
Ebû Malik'in babası şöyle dedi: Ben Rasûlullah'(S.A.V.)den işittim, şöyle buyuruyordu:
"Her kim Allah'dan başka hak ilah yok eder, ve Allah'dan gayri ibadet olunan şeyleri tanımazsa onun malı ve kanı haram (dokunulmaz) olur. Hisabı da Allah'a aiddir."
(Müslim, Kitabu'l-İyman,37)
SON YORUMLAR
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
- Selamünaleyküm bu değerli yazınızdan dolayı Ahmets kardeşimizi tebrik edi...
- Vesîkalara göre, doÄŸum târîhi 13.01.1889 (1 Kânûnisânî 1304), vefât tÃ...
- Açıklayıcı ve net ifadelerle bilgi verdiğiniz ićin siteye teşekkür eder...
- Hocam açıklamalarınız için gerçekten yürekten teşekkürler Hep oyunlar...
- Az önce rast gele aldığım bir hadis kitabında rastgele açtığım bir sayf...
- Rabbimiz gani gani rahmet eylesin…...
- Yahudi propagandası için uydurulmuÅŸ yalan bir hikâyeyi bu güzel siteye yakÄ...
TARİHTE BU HAFTA
*Fazıl Mustafa Paşa'nın Belgrad'ı Fethi(9 Ekim 1960)
*HAZRETİ HÜSEYİN (r.a.) Şehid Edildi-Kerbela Vak'ası(10 Ekim 680)
*Ömer Nasuhi Bilmen Vefat Etti(12 Ekim 1971)
*Ankara BaÅŸkent Oldu(13 Ekim 1923)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...