DOKUZUNCU İDDİA
Bir Ateistin İddialarına Cevaplar
Dokuzuncu İddia: "Tanrı birçok konuda bilgisiz. Basit matematik işlemlerini yapamayan, insan anatomisinden bihaber, dünya ve uzay algısı hatalı, eski kültürlerin efsanelerini bile doğru yansıtamayan, coğrafyadan, fizikten, biyolojiden, kozmolojiden, habersiz bir tanrı olabilir mi? Bir tanrının, sıradan bir ilkel çöl insanının bildiği kadar bilgiye sahip olması normal mi?
Yine Kuran'a kaynak olarak bakalım:
Kehf 86: Dünya'nın sonuna giderek güneşin balçığa battığını görebilirsiniz. Şura 33: Gemilerin tanrı tarafından rüzgar ile hareket ettiği iddia edilir. Motor gücünün icat olacağı düşünülmemiş.
Tarık 7: Spermin yumurtalıklardan değil de, omurgadan çıktığı zannedilmiş.
Rad 13: Paratonerlerin icad olunacağından da habersizmiş tanrı.
Hacc 65: Gökyüzünü (Uzayı) yeryüzüne düşebilecek bir şey sanıyor olmalısınız. Çünkü uzayın dünyaya düşmemesinin sebebi tanrıdır.
Bu örnekler onlarca, yeter ki Türkçe Kuran mealleri okuyun ve düşünün.Â
CevabımızÂ
-Bütün alimlerin ittifakıyla Arapça lisanı özellikle teÅŸbih, istiare, mecaz gibi Bedii sanatlar üzerine kurulmuÅŸtur. Arapça lisanla inen Kur'an'da da bu sanatlar çokça kullanılmıştır. Genellikle her ÅŸeyde bir yan etki olduÄŸu gibi bu sanatların da şöyle bir yan etkisi vardır: "Mecaz ilmin elinden cehlin eline/alimlerin elinden cahillerin eline geçtiÄŸi zaman hakikat zannedilir." Bu da manayı bozduÄŸu gibi, ifadenin güzelliÄŸini de ortadan kaldırır.Â
Kehf: 86 "(Zülkarneyn) Güneşi sıcak bir gözede batar buldu.
Bu anlatımda mecazî bir anlatım şekli vardır. Zülkarneyn öyle gibi gördü. Bu durum yerkürenin yuvarlak olduğuna, küre şeklinde olduğuna da delil teşkil etmektedir. Dünyanın hareketi ile Güneş batmış gibi görünmektedir. Aslında Güneş batmamaktadır. Dünya bir taraftan kendi ekseni etrafında dönerken, diğer taraftan da Güneş'in etrafında dönmektedir.
Ayette geçen 'ayn' "göze, pınar, suyun çıktığı yer" anlamına gelmektedir. Gözden yaş çıktığı için, göze de pınar anlamında 'ayn' denmiştir. Hamie kelimesi de "sıcak" anlamına gelmektedir. "hamiye" şeklinde okunursa "sıcak", "hamie" şeklinde okunursa "balçık" manasına gelmektedir.
Bunun anlamı Zülkarneyn'in yolculuğu Güneş'in denizde batar gibi göründüğü nihai noktaya, yani ötesine gidilemeyecek noktaya ulaşmıştı. Bu noktanın neresi olduğu zikredilmemektedir.
-Bu gün bir çoğumuz bir şekilde güneşin bir denizin içinde battığını seyretmişizdir. Bu gerçekten güneşin denizin içinde battığını değil, bizim görüşümüze göre bu manzara oluşmaktadır. İşte ayette de bu mecaz ifadeye yer verilmiştir.
Bediüzzaman hazretlerinin ifadesiyle: "Bahr-i Muhit-i Garbî'ye çamurlu bir çeşme tabiri, Zülkarneyn'e nisbeten uzaklık noktasında o büyük denizi bir çeşme gibi görmüş. Kur'anın nazarı ise herşeye yakın olduğu cihetle, Zülkarneyn'in galat-ı his nevindeki nazarına göre bakamaz, belki Kur'an semavata bakarak geldiğinden Küre-i Arz'ı kâh bir meydan, kâh bir saray, bazan bir beşik, bazan bir sahife gibi gördüğünden; sisli, buharlı koca Bahr-i Muhit-i Atlas-ı Garbî'yi bir çeşme tabir etmesi, azamet-i ulviyetini gösteriyor"(Lem'alar, 108 ).
Demek ki ayet-i kerimede güneÅŸin battığı çamurlu çeÅŸme suyu Atlas Okyanusudur. Önceki âyetlerde zikredilen Zülkarneyn'e bu denizin ona bir çeÅŸme havzası gibi göründüğü belirtilmiÅŸtir. Dış görünüm itibarıyla, yazın ÅŸiddetli sıcaklığıyla, çok yoÄŸun olarak meydana gelen buharlaÅŸmanın etkisiyle Atlas Okyanusu büyük bir çeÅŸme havzası ÅŸeklinde görünmüştür. Böyle bir benzetme, Kur'ân-ı Kerimin yüceliÄŸini gösterir.Â
-Şura 33: İlgili ayetin meali şöyledir: "O(Allah) dilerse rüzgârı durdurur da (gemiler) denizin üstünde hareketsiz kalıverirler. Çok sabreden ve çok şükreden her bir kul için bunda ayetler/alınacak dersler vardır."
Buradaki eleÅŸtiri tamamen yersizdir. Çünkü, Kur'an'da gemiden söz edilirken, maksat onun Allah'ın bir nimeti olduÄŸunu nazara vermektir. Belirtilen nimetin ÅŸekli o günkü mevcut durumuna göre bildirmek belagatin gereÄŸidir. Aksi takdirde ileride olacak ÅŸeklinden söz etmek, insanları şüpheye düşüreceÄŸinden irÅŸadın üslubuna tamamen aykırı olur. Bu ayette belirtilen geminin o dönemde insanların gördüğü ve rüzgar ile hareket eden gemiler olduÄŸu anlaşılmaktadır.Â
Ve bu ayette motorlu gemilerine olmayacağına dair herhangi bir ifadenin bir kırıntısı bile yoktur.Â
-Bununla beraber, Arapça'da genel anlamda "gemi" kelimesinin karşılığı "el- sefinetu" dur. Fakat bu ayette akıp giden anlamına gelen "el-Cariye"nin çoğulu olan "el-cevari" kelimesi kullanılmıştır. Meallerde bu kelime de gemi olarak çevrilmekle beraber, doğrusu bu kelime cereyan eden, akan gemiler anlamına gelir. Bu akma işi rüzgarla olduğu gibi, motorla da olabilir. Önemli olan su üzerinde akıp gitmesidir. Dolayısıyla bu kelimenin tercih edilmesi, irşadın gereği olarak o günkü mevcut muhataplara rüzgarlı gemiyi hatırlattığı gibi, bu gün de motorlu gemiyi de hatırlatmaktadır. Aynı ifadeyle, hatta aynı kelimeyle her zamanda bulunan insanların anlayışına uygun ve gerçeğin ta kendisi olarak bir ifadenin seçilmiş olması, Allah'ın sonsuz ilim ve hikmetini yansıtan Kur'an'a mahsusu bir mucize parıltısıdır.
Tarık 6-7: Bu iki ayetin meali şöyledir:
"O(insan), bel ile göğüs nahiyesinden(bel ile göğüs arasındaki bölgeden) çıkan, atılan bir sudan yaratıldı."
Görüldüğü gibi, ayette "Spermin omurgadan çıktığına "dair bir ifade yoktur. Özellikle "beyne" kelimesi kullanılmış ki, iki ÅŸeyin arası demektir. Burada "Sulb" bel, "Teraib" göğüs anlamına gelir. Farklı bazı ifadeler de kullanılmış olmakla beraber netice aynı kapıya çıkar. Yani hiç bir mealde ateistin söylediÄŸi türden bir mana verilmemiÅŸtir.Â
-Ayette erkeğin suyundan söz edilmektedir. "atılan/atılgan" ifadesi bunun açık göstergesidir. Bu suyun asıl kaynağı ayette ifade edildiği gibi, "bel ile göğüs arasındaki bölge"dir. Yumurtalıklar ise daha sonraki bir aşamadır. Hikmetten mahrum insanların ifadeleri "delinin kuyuya taş atmasına benzer." Akıllı ve bilgili insanların işi gerçekten zordur…
Rad 13:( Paratonerlerin icad olunacağından da habersizmiş tanrı.) Ayetin meali: "Gök gürlemesi O'nu hamd ile tesbih eder, melekler de O'ndan korkmaları dolayısıyla tesbih ederler. O (inanmaya)nlar, Allah hakkında tartışıp dururlarken, O yıldırımları gönderir de onları dilediğine çarptırır. O karşılık darbesi pek çetin olandır."
-Bu ayette paratonerlerin olmayacağına dair bir tek kelime bulan varsa beri gelsin…!
-İşi tamamen sebeplere dayandıran ateistlere göre, ayette yer alan " O yıldırımları gönderir de onları dilediÄŸine çarptırır" ifadesi, yıldırımların çarpmasını engelleyen paratoner teknolojisi hesaba katılmamıştır.Â
Halbuki, sebepleri de yaratan Allah'tır. Nice sapasaÄŸlam adamlar bir anda kalp sektesinden ölürken, ölümü beklenen niceleri de yıllarca ömür sürer. Nice ağır hastaların başında aÄŸlayanlar ölmüş, o hastalar ise ÅŸifa bulmuÅŸtur. Nice kimseler, paratonersiz yerde yıldırım yanı başına düşmesine raÄŸmen Allah'ın izniyle yara bile almadan kurtulmuÅŸ, buna mukabil, paratonerin zırhına bürünmüş olmasına raÄŸmen yıldırıma çarpılmış nice kimselere bu dünya defalarca ÅŸahit olmuÅŸtur. Ayette " onları/yıldırımları dilediÄŸine çarptırır" mealindeki ifadeden de anlaşıldığı üzere, her konuda olduÄŸu gibi bu meselede de Allah'ın iradesi esastır. Allah'ın "ölmesini istemediÄŸi" kimsenin ölmesi mümkün olmadığı gibi, "ölmesini istediÄŸi" kimsenin ölmemesi de imkânsızdır. Ayetten bu dersi öğrenmek dururken, ateistçe hezeyanlara girmek gerçekten mide bulandırır.Â
Hacc 65: (Gökyüzünü (Uzayı) yeryüzüne düşebilecek bir şey sanıyor olmalısınız. Çünkü uzayın dünyaya düşmemesinin sebebi tanrıdır.)
Ayetin meali: "Görmedin mi ki Allah yerde olan her şeyi ve Kendi emriyle denizlerde yüzen gemileri, sizin hizmetinize verdi? Yerin üstüne düşmesin diye, göğü O tutuyor. Gök ancak O'nun izniyle düşebilir. Çünkü Allah raûfdur, rahîmdir/ insanlara karşı çok şefkatlidir, pek merhametlidir."
Ateistin vehmine ilişen "Yerin üstüne düşmesin diye, göğü O tutuyor. Gök ancak O'nun izniyle düşebilir" mealindeki ifadedir. Bunlar göklerin varlığını inkâr ediyorlar. Ayrıca bu adam bilerek veye bilmeyerek meali de yanlış vermiştir. Ayette "sema" kelimesi geçmektedir ki, "gök" manasınadır. O ise buna "gökyüzünü/uzayı" şeklinde meal vermiştir ki tamamen uydurmadır. Arapçada "uzay" kelimesi "feda/feza" sözcüğüyle; "gökyüzü" ise, "cevvüs-sema" kelimesiyle ifade edilir. Oysa ayette yalnız gök manasına gelen "sema" kelimesi kullanılmıştır.
-Bununla beraber, bu ayet "bilimsel keÅŸifler" bakımından da bir mucizedir. Çünkü ayette göklerin(güneÅŸini ayın, yıldızların, diÄŸer gök cisimlerin hepsinin) boÅŸlukta havada muallak olarak direksiz durdurulduÄŸuna iÅŸaret edilmiÅŸtir. Ve bu ayette geçtiÄŸi üzere, bütün bu gök cisimlerini havada direksiz tutanın ancak Allah'ın kudreti olduÄŸuna vurgu yapılmıştır.Â
Rad suresinin 2. ayetinde de bu gerçeğe dikkat çekilmiştir: "Allah, gökleri gördüğünüz herhangi bir direk olmadan yükselten, sonra Arş'a istiva eden(bütün varlığın saltanatını elinde tutan), güneşi ve ayı buyruğu altına alandır. Bunların hepsi belli bir zamana kadar akıp gitmektedir. O, her işi (hakkıyla) düzenler, yürütür, ayetleri ayrı ayrı açıklar ki Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanasınız."
-Görüldüğü gibi burada da ateistin cehaleti, çarpıtmaları, iftiraları, hezeyanları açıkça ortadadır.
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
ÜSTAD BEDİÜZZAMAN ETRAFINDA 12 SORU-CEVAP-7

Soru: Hocam, Bediüzzaman’ın eserleri medrese okuyanlara neler kazandıyor, avam için yazılmıÅ
SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-1

Safvetü't Tefâsir adlı bu kıymetli eserinde ise merhum üstad, muteber tefsirlerden bir bal ar
MEALCİLERİN SÜNNET HAKKINDAKİ ŞÜPHELERİ VE BUNLARA VERİLEN CEVAPLAR-2

Allahu Teala yarattıklarına hitap ederek dinini tebliğde Hz. Peygamber (sas)'in yerinin ne olduğ
HASAN BASRİ SARIÇAM

Berber Hasan Basri Sarıçam ağabeyimiz, Üstad Bediüzzaman Hazretlerini 1959 yılında Isparta’
RAVZA-İ MUTAHHARA'DA EDİLEBİLECEK BİR DUA

Efendimiz– Aleyhisselatu vesselam – huzurunda günahlardan istiğfar ve şefaat talebi için ş
KAŞIKÇI ALİ AMCA

Geçen gün caminin doğu kapısının duvarının dışında, hemen duvar dibinde gördüm Ali Amca
MEĞER İŞ BİZİM ANLADIĞIMIZ GİBİ DEĞİLMİŞ

Biz münevverler, ekseriyet itibariyle herhangi bir içtimai meselede gazete haberleriyle iktifa ede
ÜSTAD BEDİÜZZAMAN ETRAFINDA 12 SORU-CEVAP-6

Soru: Bir zat; “Bir şey söyleyeyim, kimse kızıp darılmasın, Zahid El Kevserî’nin yanında
PROF. DR. ŞENER DİLEK BEY’DEN KIRKINCI HOCAMIZLA ALAKALI HATIRALAR

Benim kanaatime göre hocamın mümeyyiz üç vasfı vardı; Birincisi: Kırkıncı Hocamda mükemme
OSMANLI DÜŞMANI BİR BARELVİ’NİN HEZEYANLARI

Belki biraz garip gelecek ama peşinen söyleyelim ki anlatılan husus doğrudur. Stalin’in hocala
- MEALCİLERİN SÜNNET HAKKINDAKİ ŞÜPHELERİ VE BUNLARA VERİLEN CEVAPLAR
- TALİKAT TERCÜMESİ YAYINLANDI
- HAMDİ SAĞLAMER
- BÂZI MÛTEBER KAYNAKLARDA BEDÎÜZZAMÂN’IN DOĞUM TÂRÎHİ
- Bilal Tunç
- BEDİÜZZAMAN’IN KİM VE NE OLDUĞU
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-58
- YİRMİ BEŞİNCİ İDDİA
- ÜSTAD BEDİÜZZAMAN ETRAFINDA 12 SORU-CEVAP-5
- ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE
- KADİROV: KADİRİ-VEHHABİ KIRMASIÂ
- PEYGAMBERLERİN MASÛM OLUŞU
- HAFIZ MUSTAFA ERTÜRK (1906 – 1950)
- HZ. MUHAMMED’İ(S.A.S.) MÜDAFAA EDEN ŞAİRLERİ VE O ZAMANIN MEDYASINA CEVAPLARI
- SAİD-İ NURSİ
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-57
- HZ. ALİ'NİN HAYATINA KISA BİR BAKIŞ
- YİRMİ ÜÇÜNCÜ İDDİA
- LUCCETU’L ESRAR TERCÜMESİ-33
- HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN
- ÜSTAD BEDİÜZZAMAN ETRAFINDA 12 SORU-CEVAP-4
-  İSLAM’IN DAHİLİ DÜŞMANLARI YA DA GÜNÜMÜZÜN YIKICI AKIMLARI
- NECATİ KILIÇOĞLU HOCAMIZDAN HATIRALAR-2
- BİDATLERİN ÇOĞALDIĞINDA ALİMİN VAZİFESİ
- MENZİLE HADİSİNE SAHİH BAKIŞ
- FİKRİ MERİÇ(1935 -2021)
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-56
- YİRMİ İKİNCİ İDDİA
- LUCCETU’L ESRAR TERCÜMESİ-32

Şüphesiz Kur'an, mü'minler için gerçekten bir hidâyet rehberi ve rahmettir.
Neml, 77
GÜNÜN HADİSİ
Allah her şeye güzel davranmayı emretmiştir. Öyle ise öldüreceğiniz zaman bile güzel öldürün. Hayvan keseceğiniz zaman güzel kesin. Sizden biri bıçağını bilesin ve kestiği hayvanı rahatlatsın.
Müslim
SON YORUMLAR
- selamun aleyküm keşke bunlar kitap olsa?...
- "Vettakullahe ve yuallimeküm" "Siz Allah'tan korkarsanız, takva sahibi olursan...
- İnşallah düşünüyoruz..Biraz mesafe girdi araya..Kitaplarımızdan uzak kal...
- S aleyküm abiler... Bir şey soracağım kızılicaz notlarimizin devamı yok m...
- Harika...
- Doğumundan başlasaydınź ölümüne kadar yazsaydınız benim için daha fayd...
- Paranın M kemal olan kısmını değil de ters tarafını kullansanız daha iyi...
- Rahmetüllahi aleyh Benim pederim ve Rahmetli molla Zahid hocam medresede son i...
- Yalancı şahitlik etmemek...
- hem ÅŸehde zuri etmemek(7) ne demek...
TARİHTE BU HAFTA
*Elmalılı Hamdi Yazır'ın Vefatı(27 Mayıs 1942)
*İstanbul'un Fethi'nin 550. yıl dönümü(29 Mayıs 1453)
*Ayasofya'da ilk Cuma Namazı kılındı.(1 Haziran 1453)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...