Cevaplar.Org

ERZURUM TEDÂİLERİ-4

Erzurum’da Risale-i Nur Hizmetleri Üstad Bediüzzaman Hazretlerini daha on iki yaşımda iken tanıdım, kitaplarını okumaya ve başka insanların da okunmasına vesile oldum. Murat Paşa Camii’nin yanındaki bir medreseyi, muhtardan terzi dükkânı olarak cüz’i bir fiyatla kiraladık.


Mehmed Kırkıncı

.

2021-10-31 21:19:44

Erzurum'da Risale-i Nur Hizmetleri

Üstad Bediüzzaman Hazretlerini daha on iki yaşımda iken tanıdım, kitaplarını okumaya ve başka insanların da okunmasına vesile oldum. Murat Paşa Camii'nin yanındaki bir medreseyi, muhtardan terzi dükkânı olarak cüz'i bir fiyatla kiraladık. Orada üç beş kişi ile ders yapmaya başladık. Her Çarşamba muhakkak ders yapardık. Bazen ikindi namazından sonra da dersler olurdu. Mesnevî-i Nuriye henüz tercüme edilmemişti, Arapçasından okuyup cemaate ders yapıyordum.

O zamanlar maddi bakımdan zorluk içerisindeydik. Etrafımızda bize destek olacak zengin kimseler de yoktu. Şercil Polat Ağabey ve Zeki Çiğdem'den başka davaya sahip çıkan hiç kimse de olmadı. Üstad Hazretlerine bir mektup yazdım ve mektubun bir yerinde: "Üstadım insanlar bizi dinlemiyorlar, Risale-i Nur'a bir türlü sahip çıkmıyorlar. Hiç çoğalmıyoruz." dedim. 

Üstattan mektubumuza şöyle bir cevap aldık:

 "Bir şehirde bir tek Nur talebesi olsa ve parmakla gösterilse o şehir benimdir."

Bu mektup bizi aÅŸka ve ÅŸevke getirdi.

O yıllarda her yeni mesele zuhur ettikçe Üstad'a mektup yazar, fikrini sorardık. Böyle birkaç mektup yazmış idik ki, Üstad'dan şöyle bir mektup geldi:

"Siz her mesele için bana mektup yazmayın. Bir mesele zuhur ettiğinde bir araya gelin, müşavere edin ve kararınızı hemen uygulayın."  

Ben aynı zamanda Kurşunlu Medresesi'nde Arapça dersler de veriyordum. Okuttuğum talebelere Risale-i Nur'u anlatıyor, dersler yapıyordum.

O sıralarda mali durumu yerinde Hacı Musa Güngör ile tanıştık ve birlikte Bayburt, Kelkit, Gümüşhane, Tercan ve Erzincan gibi yerlere gittik.

Daha sonra hamam işletmecisi ve itibar sahibi Kâmil Sirkeci Bey'le tanıştık. Gün geçtikçe sohbetlerimize katılanlar ve hizmeti benimseyenlerin sayısı arttı. Üstadımızın vefatından sonra da aşkla, şevkle ve heyecanla hizmetimize devam ettik.

Risale-i Nur'da geçen hakikatleri önce kendi nefsim için, nefsimde makes bulması için mütalâa ediyordum. Bu hakikatleri halis bir niyetle, ciddi bir sadakatle kendi nefsime karşı tekrar tekrar okudum. Bu hal benim hem nefsimde, hem fikrimde, hem de içtimaî hayatımda azim inkılâplar yaptı.

Risale-i Nurlardan ilk okuduğum eser Siracın- Nur idi. O eseri mütalaaya başladığım zaman beni beşaretli bir halet içinde bıraktı, gönlümü bir şule-i muhabbet istila eyledi, kalbimde ve ruhumda nurlar parladı ve parladıkça manevi lezzetler bahşetti. Risale-i Nur'lardan hangi eseri ilk defa okumaya başladımsa, gönlümde bir nesim-i bahar gibi marifet goncaları açıldı. Acaba hangi eser daha kıymettar, daha harika demekten kendimi alamadım. Anladım ki her eser kendi yerinde ve makamında daha güzel, daha harikadır. Nice ulvi hakikatleri havi olan nurların nuraniyetinden gönlümde bir nesim-i ruh efsa, bir inşirah hasıl oldu. Eserleri tekrar tekrar hararetle okudukça, büyük bir marifet deryasına daldım, daha ziyade zevk ve lezzet aldım. Asla bıkmadım, usanmadım, okudukça okudum, mesrur oldum, meftun oldum. Risale-i Nurlar bende aşk derecesine geldi ve ruhumu ve aklımı istila etti. "Ya Rab! Bu ne bitmez, tükenmez zevkli bir marifet. Bu eserleri okuyup da acaba ona meftun ve hayran olmayan kimse var mıdır? Bu marifet ve hakikat hazinesini tefekkür eden hangi insan ona meftun ve hayran olmaz. Onun zevki ve lezzeti hiçbir şeyle mukayese edilemez. Onu ancak tadan bilir, tatmayan bilmez, zevk eden bilir, etmeyen bilmez. Risale-i Nur'ların ehemmiyeti ve onlardan alınan zevk ve lezzeti ifadeden acizim.

Haftanın hemen her günü muhtelif evlerde Risale-i Nur dersleri yapıyorduk. Hakikati taharri eden, şüpheye ve tereddütlerini izale etmek isteyen, manevî yaralara merhem arayan insanlar bu sohbetlere akın ediyor ve sorularını samimiyet havası içersinde rahatlıkla soruyorlardı. Okunan derslerden, yapılan sohbetlerden gerekli cevabı alıyorlar, tekrar görüşmek arzusuyla memnuniyet ve huzur içersinde ayrılıyorlardı.

Derslerimize bazen art niyetli, maksatlı kişiler de geliyordu. İslâm akidesini inkâr, yahut tezyif edici sorular soruyorlardı. Ben onları önce sakin sakin dinler, sonra da o suallere Risale-i Nur'dan muknî, müdellel cevaplar verirdim. Aldıkları cevaplar karşısında şaşkına döner ya ikna ya da ilzam olur giderlerdi. Bu dersler vesilesiyle Risale-i Nur'un dostları her gün çoğalıyor, Nurları bizzat okuyup istifade edenlerin sayısı gittikçe artıyordu. Bu arada sık sık çevre ilçelere seyahate çıkıp Erzurum'un kaza ve köylerine Risale-i Nurları ulaştırmaya gayret ediyordum. Zaman zaman da civar vilayetlere gidiyor, oradaki Nur Talebeleri ile görüşüyordum. Artık Risale-i Nur Anadolu'nun her köşesinde umumî teveccühe mazhar olmaya başlıyordu.

Risale-i Nur'un feyzi bütün Anadolu'yu sarıyor, Anadolu da Risale-i Nurlara bağrını açıyordu. Nurların her geçen gün inkişafı, bu vatan evlatlarını –bîiznillah- imanına, Kur'an'ına, tarihine ve milletine bağlı birer uzuv haline getiriyordu.

-devam edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Kim Allah'a ve Rasûlü'ne îman etmezse, (bilsin ki) biz inkâr edenlere alevi çılgın bir ateş hazırladık.

(Fetih, 13)

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

"Kim, müslüman kardeşinin namusunu ve şahsiyetini korursa, Allah onun yüzünü kıyamet gününde cehennem ateşinden uzak tutar."

Tirmizî.

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Şair Muhammed İkbal'in vefatı(21 Nisan 1938) *TBMM'nin açılışı ve çocuk bayramı(23 Nisan 1920) *Osmanlı-Rus Harbi(24 Nisan 1877) *Hudeybiye Gazvesi(26 Nisan 628) *II.Abdülhamid'in tahttan indirilmesi(27 Nisan 1909)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI