Cevaplar.Org

PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-50

Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri zikzak çıkışlarıyla kendi misyonunu kendi imha etti. Şimdi bir nevi ölü ve kadavra haline geldi. *Bütün peygamberler beşir ve nezirdirler


Mustafa Özcan

mustafaahmetozcan@gmail.com

2021-10-08 12:04:22

Yaşar Nuri Öztürk

Yaşar Nuri zikzak çıkışlarıyla kendi misyonunu kendi imha etti. Şimdi bir nevi ölü ve kadavra haline geldi.

*Bütün peygamberler beşir ve nezirdirler. Müjdeci ve uyarıcıdırlar. İnsanları zararlı olan şeylere karşı uyarır ve lehlerine olan şeylere karşı da teşvik eder ve müjdelerler. Peygamberimiz bu anlamda kendisini 'nezir el üryan/çıplak uyarıcı' olarak ifade etmiştir. İçimizde birileri (Yaşar Nuri gibi) bu makama bile sulanmışlar ve kendilerini çıplak uyarıcı yerine koymuşlardır. Çıplak uyarıcı yaklaşan bir felaketi can havliyle duyurmaktır.

* Din istismarını sadece 'koyu 'dindarlar mı yapıyor? Yaşar Nuri gibilerini nereye koyacağız? Kimileri artırarak kimileri de azaltarak taksit taksit din satıyor! Din satmanın iki yönü var. Artırma ve eksiltme. Koyuları bu işi artırma üzerinden yapıyor. Alacaları ise azaltma üzerinden yapıyorlar. Din üzerinden kendini pazarlıyor. Netice itibarıyla, eksiltme üzerinden ticaret yapanlar da yine din satarak geçimini sağlıyor ve reytingini temin ediyor. Laiklik tellallığı da aslında yine eksisinden veya eksiltme üzerinden bir din pazarlamasıdır.

* Merhum Selçuk Eraydın hoca halim-selim güzel bir insandı. Mekanı cennet olsun. Tasavvuf tarihi hocalarındandı. Gerçekten de çelebi ve tasavvufa yakışan bir karakteri ve mahviyeti vardı. Erken yaşlarda aramızdan ayrıldı. Numune insanlardan birisiydi. Yaşar Nuri Öztürk'ün tez hocası olarak da bilinir. Şu an itibarıyla ikisini bir araya getirmek ve bir arada tasavvur etmek kabil değildir. Ama burada yanılma kabiliyeti devreye giriyor. Haliyle kimileri Selçuk Eraydın Hoca ile Yaşar Nuri Öztürk'ü zihnen bir araya getiremezler. Lakin aradaki ilişkiyi hatırlayanlar 'Selçuk Eraydın hoca nasıl da boşluğa düşmüş ve talebesinin karakterini ve seciyesini fark edememiş' diye iç geçirirler. Çok görmemek lazım. Hadiste ''Mümin, bir delikten iki defa geçmez veya orijinal ifadesiyle "Mümin (yılanın) deliğinden iki defa sokulmaz."(Buhari, Edep, 83; Müslim, Zühd, 63; Ebu Davut,Edep, 34.) buyrulmaktadır. Bu durumda aldananlara ne oluyor? Hadis mefhumunca durumları ne oluyor? Aslında hadis teyakkuza davettir. Yoksa mümin birçok defa aldanabilir ve aynı delikten geçebilir. Burada bizden safderun olmamamız isteniyor. Agâh olmamız tembih ediliyor. Aksi halde, yanılanlar elbette ki iman dairesinden çıkmıyorlar. Lakin saflık Müslümanların başına büyük belalar ve gaileler açıyor.

* Yaşar Nuri Öztürk son konuşmalarından birisinde Gazali'ye hakaretler yağdırarak, ' mendebur' yakıştırmasında bulunuyor. Elbette kem söz sahibine aittir. Lakin meselemiz Yaşar Nuri'yi taşlamak veya çekiştirmek değil sadece örnek vermekten ibarettir.

* Yaşar Nuri Öztürk de siyasete heveslendi ve ötesinde girdi ama varlık gösteremedi. Onunki hevesti.

* Bu çerçevede Yaşar Nuri Öztürk Maun Suresini sermayesi yaptı ve herhalde 'riya ile namaz kılmamak için' toptan namazı terk etti! Onun yerine Cuma saatlerinde namaz yerine vaktini Saba Tümer ile geçiriyor ve meşgul oluyordu. Bu da Kaddafi veya Nihat Doğan'ın öteki hali yani ifratı veya tefriti olmalı.

*Bir önceki dönemin moda ifadelerinden birisi 'Kur'an İslam'ı söylemiydi. Zannederim hadisi ortadan kaldıran Yaşar Nuri Öztürk açısından geride sarılacak tek dal kalmıştı: Kur'an İslamı! Lakin kafadarlarına bakacak olursanız onlar ötesine de geçmek ve Kur'an'sız bir İslam türetmek derdindeler. Hadis onlara bol, Kur'an dar geliyor. Açmak yerine artık aşmak istiyorlar.

* Yaşar Nuri Kur'an İslamının zıddı olarak bir başka şeyden bahsederdi.  Arapçılık. İnsanları İslam adına aldatmanın bir şubesinin Arapçılık veya Arapların İslam anlayışı olduğunu söylerdi. Peki! Öztürk'ün Acemlerin İslam anlayışına hiç gönderme ya da olumsuz gönderme yaptığını duydunuz mu? Yapamaz! Yapsaydı eşyanın tabiatına zıt düşerdi. Tutarsızlığında tutarlı. Öztürk hoca gibi fiiliyatta ve hatta teoride Şiilerin de Arap anlayışıyla ve onun ötesinde Kur'an-ı Kerim, sahabe ve hadis rivayetleriyle alakalı derin sorunları var. Şii müelliflerden Tabersi ve benzerleri "Faslu'l-Hitâb fi İsbâti Tahrifi Kitâbi Rabbi'l-Erbâb" adlı bir kitap yazmıştır. Hala günümüzde de birçok Şii hoca aynı kanaati paylaşmakta Sünnilerin veya Arapların Al-i Muhammed'in hakkını inkar için Kur'an-ı Kerim'i tahrif ettiğini söylemektedir (https://www.youtube.com/ watch?v= GmENfk3PdqE ).

* Yaşar Nuri gibilerinin yolu zorunlu olmasa bile Şiiliğe çıkar. Nurimo'nun havası söndü ama çömezleri ve çırakları yetişiyor, çizgisini dolduruyorlar. Bunlar da aynı çizgideki ilahiyatçı Nuri Alço takımı. Mütecavizler. Bunlar da haziretü'l kuds alanına tecavüz ediyorlar.  Kur'an ve Sünnetin alanına destursuz giriyorlar.

* Muhalefet şöhret kapısını aralar misali ilahiyatçılar Yaşar Nuri Öztürk gibi dinde indirim yaparak müşteri topluyor ve şöhret kazanıyorlar. Nedenselliği kabul bir cihetle aslında kaderi inkarın cilvelerinden birisidir. Aynı dairenin ürünleridir.

Yavuz Sultan Selim

Şah İsmail kendisi Timurlenk'e benzetirken Yavuz Sultan Selim'i de yeni bir İskender'e benzetenler çok olmuştur. Hatta Ömer Bin Abdulaziz gibi kendisini Mehdi zannedenler de olmuştur. Bununla birlikte Yavuz, Şah İsmail ve Kızılbaşların şevketini kırsa bile sonuç itibarıyla köklerini kurutamamış ve İran ilini baştan sona yarıp geçmemiştir. Bundan dolayı İskender'in varisi olamamıştır.

Yunus Çengel(Prof.)

Yunus Çengel diye birisi ABD namına İslam dünyasının nükleer güç olmasına karşı çıkmaktadır. Onlara göre ABD Demirel gibidir ve lisan-ı haliyle şöyle seslenmektedir: "Big brother olarak ben varım ya! Size ne gerek silah?"

Yusuf Karadavi

 Yusuf Karadavi geçenlerde Arap Baharının önünü, İsrail'in ömrünü uzatmak için kestiklerini söyledi.

* BAE'nin terör listesine almış olduğu Karadavi..

* Dönekler olduğu gibi sonuna kadar sözlerini sadakatle sürdürenler de var. Mısırlı Karadavi ve Hafız Selame gibiler gibiler hem yerel hem de uluslararası karalama kampanyalarına maruz kaldılar ve kalıyorlar. Hem de her yönden. Karadavi, hem İran hem de Suud ekseninden hem de Batı'dan çapraz kampanyalara maruz kaldı. Kuveyt'e girişi sorun oldu. BAE'ye girme yasağı getirildi. Londra ve Paris gibi batılı başkentler yüzüne kapandı veya aleyhinde amansız kampanyalar açtı.

*Muhammed Said Ramazan el Buti'nin menfur bir saldırı sonucunda öldürülmesi üzerine fikri ve siyasi tutumları daha yoğun bir biçimde tartışmaya açıldı. Buti'nin karşı kutbunda ise Yusuf Karadavi yer almaktadır.

* Günümüzde Muhammed Said Ramazan el Buti gibi bazı âlimlerinin Suriye rejimini savunmaları üzerinden insanların kafaları karışmıştır. Buna mukabil, Karadavi de baştan beri Buti'nin tezlerinin karşısında yer almıştır.

* Buti'ye göre, Filistin'in dışında hiçbir yerde cihat meselesi varit değildir. Esasında bu görüşlerinin alt yapısını el Cihad adlı kitabında anlatmıştır. Bu düşünceye göre: Veliyyi emrin durumu açık küfür ( küfrü bevah) halini almadıkça ona karşı çıkılmaz. Ona göre Suriye rejiminin durumu bu raddeye gelmemiş ve açık küfür durumuna düşmemiştir. Nuseyri rejimin durumunu tevil ediyordu. Karadavi ise Arap Baharındaki bütün devrimleri destekledi ve sadece Bahreyn'deki kalkışmanın devrim niteliği taşımadığını, mezhep fitnesi olduğunu söyledi. Sanki Buti de aynı yorumu Suriye için yapmıştır. Beşşar Esat Aydınlık gazetesine verdiği mülakatta Buti'nin mezhep fitnesine ( fitnetü'l taifiyye) karşı kendisini siper ve feda ettiğini ileri sürmüştür.

* Buti'nin vefatından dört gün evvel Karadavi eski dostunu şöyle tasvir edecektir : "aylak takımı, aklını yitirmiş, yoldan çıkmış…"Her ikisi de bir zamanlar Cezayir'de yapılan ve uluslar arası çapta ses getiren İslam Düşüncesi Buluşmalarının daimi konukları arasındaydı. Cezayir buluşturmuş, Suriye ayırmıştı. Cezayir gazetesi Eş-Şuruk bu iki güzide eski konuklarının Suriye'de parçalanan tutumlarını masaya yatırdı. Şuruk gazetesine göre her iki alim de itidalin direklerini, sütunlarını temsil etmekteydi ( 31 Mart 2013). Bununla birlikte siyasi mesleklerine baktığımızda Buti tefrit çizgisine yakın duruyordu.

* Karadavi ' devrimlerin askeriyim' dedi. Himmetini âli tuttu. Buti rejime silah çekilmeyeceğini söylerken Karadavi rejimin askerlerinden halktan uzak durmalarını ve onlara silah çekmemelerini istemiştir.

* Karadavi, Libya örneğinde askerlerden Kaddafi'nin talimatlarını dinlememelerini ve Kaddafi'nin başına bir kurşun sıkmalarını istemiş ve aynen öyle de olmuştur. Devrimlerden önce Buti gibi Karadavi ve Selman Avde gibiler rejimlerin davetiyle Tunus gibi ülkeleri ziyaret etmişler ve bu Bu Prof. Abdulfettah Salah Halidi gibilerin dikkatinden kaçmamış ve kınamasına yol açmıştır. Karadavi, devrimlerden önce Beşşar Esat'la da görüşecektir. Karadavi'nin bu tavrı Türkiye'nin devrim öncesine bu ülkelerin rejimiyle ilişkilerine benzer. Devrimlerle birlikte Karadavi yeni bir değerlendirme yapmış ve halkların yanına geçmiştir. Lakin sabık tavrı biraz Buti'nin tavrını andırmaktadır. Kaddafi, Beşşar ile görüşmüş ve Çeçenistan konusunda da muhaliflere nasihatte bulunmuştur. Lakin devrimden sonra Karadavi durduğu yerde durmazken Buti sabit konumunu muhafaza etmiştir.

* Karadavi, Kaddafi'yi kaçık ve zalim olarak anmış ve oğlu Seyfülislam Kaddafi'yi de 'cahiliyet kılıçlarından birisi' olarak tanımlamıştır. Karadavi, Beşşar ile ilgili değerlendirmesi de Kaddafi ile ilgili değerlendirmesinden farklı değildir. Karadavi, Libya Lideri Kaddafi ve Beşşar ile görüşmüş lakin bu görüşmeleri yine dindar kitlelerin lehine olmuştur. Bu görüşmelerin tesiriyle Kaddafi Libya İslam cemaatinin tutuklularını serbest bırakmıştır. Libya'da halk hareketi başlayınca da devrim rüzgârına kapılmış ve Kaddafi'nin aleyhine geçmiştir. Libya'da NATO müdahalesine de taraftar olmuştur.

* Cezayir'de yayınlanan eş Şuruk gazetesinden Salih İvad'a göre, Karadavi silahlı kalkışmalar konusunda tutarsız. Sözgelimi, 1970'li yıllarda Mısır'da Salih Seriyye'nin Teknik Akademiye yaptığı saldırıyı Harici bir saldırı olarak nitelendirmiştir. 'İnkar ile Aşırılık Arasında İslam' adlı çalışmasında bu kalkışmayı yermiş ve Harici modeline ve tarzına benzetmiştir. Esasında burada Karadavi ile ilgili bir tutarsızlık yok. Olayların kategorisi arasında fark var. Lakin Salih İvad olayların niteliği arasında fark değil, Kardavi'nin tavırları arasında tutarsızlık görmek istemiştir.

Nisan 2013 tarihlerinde Mazlum Der toplantısına katılan Tunus Nahda Hareketi Partisi Siyasi Büro Şefi Amir El- Urayyid, Salih İvad'a tutarsızlık yüklemek istediği meseleyi tarihi vetire üzerine gayet güzel analiz etmiştir.

* Karadavi'nin eleştirisi kitle kalkışmaları değil, müsellah örgütlü kalkışmalaradır.

* El Ahram'dan Diya Raşvan'a göre, Karadavi bazı görüşleri açısından Seyyid Kutup'u Ehl-i Sünnet dışı saymıştır! Elbette bazı yazılarıyla Seyyid Kutup sıkıntılı bir konumdadır veya tartışmalı fikirleri olmuştur. Bununla birlikte, Karadavi, Seyyid Kutup'u tamamen dışlamamış hatta Seyyid Kutup'u aşırılıktan akladığı zamanlar ve durumlar da olmuştur. Bununla birlikte, 8 Temmuz 2009 tarihinde Mısır'ın el-Ferain Kanalında İslami hareketler üzerine araştırmalar yapan Diya Raşvan ile yaptığı mülakatta Seyyid Kutub'un zaman zaman siyasi noktada Ehl-i Sünnetin tutumunun dışına çıktığını ifade etmiştir.

* Karadavi bazı aşırı selefi gruplara karşı da vasatiyet ve itidal çizgisinin tellalı ve savunucusu olmuştur.

*Buti'nin saltanat âlimi olduğu yakıştırmalarına karşı Karadavi'nin de Katar rejimi ile ilişkisinin benzeri olduğunu savunanlar var. Buti, Beşşar rejimiyle iç içe geçtiği gibi kimilerine göre Karadavi de aynı şekilde Katar rejimiyle iç içe geçmiştir. Elbette Katar ile Karadavi'nin ilişkileri sorgulanabilir. Bununla birlikte bu yapılırken Katar ile Suriye rejimlerinin analizinin de yapılması gerekir. Bu mukayesede birkaç noktayı altını çizerek ifade etmek gerekir. Karadavi, Dahi Halfan gibilerinin hedefi olmuş ve BAE gibi ülkelere girişi yasaklanmıştır. Nedeni siyasi çizgisidir. Keza Katar'da ikamet etmesine ve buranın vatandaşı olmasına rağmen bu ülkedeki Adit gibi Amerikan üslerinin bulunmasını eleştirmiştir.

* Şadli Bin Cedid döneminde Konstantin şehrinde Emir Abdulkadir Üniversitesi açılmış ve bu akademik kurum Cezayir'e fikri ve dini bir canlılık getirmiştir. İlk hocaları ve öğretim üyeleri arasında da Muhammed Gazali ve Yusuf Karadavi gibi isimler yer almaktadır. Karadavi bu yeni İslami kurumda ilk fıkıh dersleri veren hoca ünvanını elde etmiştir. Mısır ile Katar'dan sonra Cezayir Karadavi'nin üçüncü durağı olmuştur. Veya üçüncü limanı.

* Karadavi Cezayirle içli dışlı olmuş ve ikinci eşi ile burada tanışmış ve evlenmiştir. Karadavi talakla sonuçlansa da Emir Abdulkadir sülalesinden gelen Esma Bin Kade ile evlenmiş ve bu ikinci eşine kaside ve şiir ithaf etmiştir.

* Karadavi'nin hayatı fırtınalı bir biçimde geçmiştir. Kraliyet döneminde 1949 yılında tutuklanmıştır. Bu ilk tutuklanması olsa da son tutuklanması değildir. Tutuklama furyası Nasır döneminde devam etmiş ve 1954 ile 1963 yılları arasında üç kez tutuklanmıştır.

* Karadavi'ye göre, Müslüman Kardeşler Mısır'ın çıkardığı en ahlaklı ve disiplinli İslami cemaattir. Birçok defa bunun başına geçmesi teklif edilse de Karadavi bu çağrılara kulak asmamış veya kabartmamıştır. O, herkese hitap edecek bir mesafede kalmayı yeğlemiştir.

*1961 yılında Katar'a taşınmış ve burada dini bir lisenin başına geçmiştir. Önceleri Katar adına Müslüman Kardeşler Uluslararası Organizasyonuna temsilci olarak katılsa da daha sonra bundan muafiyetini talep etmiştir. Bununla birlikte, Arap Baharı çiçek açtığında veya patlak verdiğinde Müslüman Kardeşlerin iktidara gelmesini alkışlamıştır. Devrimin meşruiyetine fetva vermiştir. Devrimin manevi önderlerinden birisi olmuştur. Kimileri Kardavi'yi Körfez emirliklerine yaltaklanmakla suçlasa da 2001 yılında Katar'ın Şaron ile Arafat arasında görüşme çağrısına karşı çıkmıştır. Keza Hazreti Peygamber hakkında karikatür yayınlayan Danimarka gazetesinin muhabirine akreditasyon verilmesine de itiraz etmiştir. En önemlisi de Körfez'de Amerikan askerlerinin bulunmasına karşı çıkmıştır. Bununla birlikte zaruret tahtında Libya'ya NATO müdahalesine itiraz etmemiştir. Buti de Karadavi de nihayetinde siyasete girmiş lakin Karadavi halk tarafında, Buti ise rejim tarafında görünmüştür.

*Buti ile Karadavi ilmi olarak İslam dünyasının önemli iki âlimi olup, Karadavi'nin 120 civarında eseri olmasına mukabil Buti'nin 60'a yakın eser yazdığı bilinmektedir. Onun ötesinde Buti şahsiyetiyle de takdir toplamış ve ilmi ve şahsiyetine mukabil rejime destek vermesi en anlaşılmaz tarafı ve onun ötesinde kitleleri şaşkınlığa uğratan yönü olmuştur.

* Muhibbiddin Hatip, 30 yıl Şii ulema ile ahbaplıktan sonra onlarla yollarını ayırmıştır. Reşid Rıza başta el İrfan dergisi gibi Şia dergi ve mevkuteleriyle yazışmalarından ve yıllarca kader ortaklığı yaptıktan ve 26 yıllık Şii âlimleriyle ahbaplıktan sonra Muhibbiddin Hatip ile aynı noktaya gelmiştir. Mustafa Sibai için de aynısı söylenebilir. Yusuf Karadavi de Ayetullah Teshiri gibilerle aynı çatıyı paylaştıktan sonra 2008 yılında yollarını ve taraflarını ayırmıştır.

* Son devirde Reşid Rıza, Mustafa Sıbai, Karadavi Şiilerle uzun dönemler dostane münasebetler geliştirdikten sonra başa; sıfır noktasına dönmüşlerdir. Karşılıklı köprü kurmanın imkânsızlığını yeniden keşfetmişlerdir.

* Belki haddi vasatı günümüzde daha ziyade Yusuf Karadavi gibi isimler temsil ediyor.

* Suriye olaylarından sonra ekranlar üzerinden Buti ile Kardavi atışmışlardı. Karşı karşıya gelmişlerdi. Birbirlerine cevap vermişlerdi. İkisinin bakışları 180 derece farklıydı. Buna rağmen Karadavi, Buti'nin öldürülmesinin akabinde, ertesinde cuma hutbesinde meseleyi buna ayırmış ve bu eylemi yapanları kınamış ve cinayetle ilgili doğrudan Esat ve Esat güçlerini suçlamıştır. Karadavi eskiden beri Buti ile dost olduklarını ve fikri ayrılığın bu dostluğu haleldar etmeyeceğini söylemiştir. Merhum Malik Binnebi'nin öncüsü olduğu Cezayir'de yıllık olarak yapılan İslam Düşüncesi Buluşmalarında hep bir araya gelmişlerdir.

* Karadavi hayatına ve gelişme seyrine etki eden ve hayatında izler bırakan dostlarının hayatını yazar. Vefanın gereğini yapar. Bunlardan birisi Muhammed Gazali'dir. Yusuf Karadavi ona bir kitabını tahsis etmiştir: Tanıdığım Gazali: Yarım Yüz yıllık Yolculuk (Eş Şeyh Gazali Kema Areftuhu: Rihletu nisfi karnin). Diğeri ise Ebu'l Hasan en Nedevi'dir. Kema Areftuhu (Tanıdıklarım) serisinden ikinci kitabı ise 'Eş Şeyh Ebu'l Hasan en Nedevi Kema Areftuhu/ Tanıdığım Şeyh Ebu'l Hasan en Nedevi' adını taşımaktadır.

* Karadavi'nin son sıralarda konuşmaları onlar açısından bardağı taşıran son damla oldu. Birleşik Arap Emirliklerinin nerede olursa olsun İslam'la mücadele ettiğini söylemiştir. Bu hazmı kolay olmayan bir suçlamadır ve kapışma ve elçileri geri çekmenin gerçek nedeni de budur.

* Yıllardır Karadavi'nin BAE'ye girmesi yasaktır. Buna mukabil, Kuveyt'e yaptığı bir ziyaretini kısa veya yarıda kesmek durumunda kalmıştır. Karadavi Körfez'de hedefteki adamdır. Buna mukabil, Mısır'da İhvan'a ve devrime yapılan darbeden sonra darbe rejimi yakalanması için interpol aracılığıyla kırmızı bülten hazırlamıştır.

* Karadavi gibilerine ilişilmese de yerinin pek rahat ve sağlam olduğu söylenemez. Onca yaşına başına rağmen İnterpol listesinde bulunuyor. Kırmızı bültenle aranıyor. Sırf Mısır'ın darbeci rejiminin keyfi böyle istiyor diye.

*Merhum Muhammed Gazali ile Yusuf Karadavi'nin dostlukları bana geçmişteki sağlam dostlukları ve evlilikleri hatırlatır. Bu dostluklar kopmaz bağlarla örülüdür. Yusuf Karadavi dostluklarının anısına Muhammed Gazali'yi yazmıştır. Onun dışında yine merhum Ebu'l Hasan Nedevi'yi de vefa nişanesi olarak çeşitli yönleriyle anmış ve ele almıştır.

-devam edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Kendilerine ait bir takım menfaatlara şahit olsunlar; Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanları kurban ederken Allah'ın adını ansınlar; siz de onlardan yiyin, yoksulu ve fakiri doyurun.

Hacc Suresi:28

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Resulullah (sav) buyurdu ki: "Kim "üç kız" veya "üç kızkardeş" veya "iki kızkardeş" veya "iki kız" yetiştirir, terbiye ve te'diblerini eksik etmez, onlara iyi davranır ve evlendirirse cenneti hak etmiştir."

Ebu Davud, Edeb 130, (5147); Tirmizi, Birr, 13 (1913)

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Fatih Camii Tekrar İbadete Açıldı(15 Nisan 2002) *Şeyhülislam İbn-i Kemal'in Vefatı(16 Nisan 2002) *Einstein'in Ölümü(18 Nisan 1955) *93 Harbi Başladı(19 Nisan 1877) *Miladi Takvime Göre Efendimiz'in(s.a.v) Doğumu(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI