Cevaplar.Org

İSLAMİ İLİMLERLE UĞRAŞMANIN VE İLME TEŞVİK ETMENİN ÖNEMİ

İlmin önemine delalet eden, elde edilmesine, öğrenilmesi ve öğretilmesi için gayret gösterilmesine teşvik eden, birbirini destekleyen nice açık deliller; ayetler, hadisler ve eser(1) türü rivayetler vardır


Muhammed Salih Ekinci

sghursi@gmail.com

2021-07-15 10:46:31

İlmin önemine delalet eden, elde edilmesine, öğrenilmesi ve öğretilmesi için gayret gösterilmesine teşvik eden, birbirini destekleyen nice açık deliller; ayetler, hadisler ve eser(1) türü rivayetler vardır. Bu delillerden bir kaçına yer vererek, diğer delillere dikkat çekmekle yetineceğiz.

" De ki: "hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Doğrusu ancak akıl ve iz'an sahipleri bunu anlar." (Zümer, 39/9).

"De ki: "Rabbim! İlmimi artır." (Taha, 20/114).

" Kulları içinde ancak bilenler/âlimler, Allah'tan hakkıyla korkarlar." (Fatır, 35/28).

"…Allah içinizden iman etmiş olanları ve kendilerine ilim verilmiş olanları yüksek derecelere çıkarsın." (Mücadele, 58/11).

Bu ayetlerin dışında konuyla ilgili birçok ayetin olduğu bilinmektedir. Hadislere gelince Hz. Muaviye'den(r.a) gelen bir rivayette, Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:" Allah, kimin hayrını dilerse, onu dinde ince anlayış sahibi kılar."(2)

Ebû Mûsâ Abdullah b. Kays el-Eş'arî'den (r.a) gelen bir rivayette, Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın benimle gönderdiği hidayet ve ilim, (farklı özellikteki) toprağa düşen bol yağmura benzer. Bu toprağın bir çeşidi temizdir, suyu alır, bol bitki ve ot yetiştirir. Bir çeşidi kuraktır, suyu yüzeyinde tutar. Bu sudan insanlar yararlanır; hem kendileri içerler hem de hayvanlarını sularlar ve ziraat yaparlar. Diğer bir toprak çeşidi de vardır ki dümdüzdür. O ne su tutar ne de bitki yetiştirir. Allah'ın dinini inceden inceye kavrayan, Allah'ın beni kendisiyle gönderdiğinden (ilim ve hidayetten) faydalanan, öğrenen ve öğreten kimse ile (bunları duyduğu vakit kibrinden) başını bile kaldırmayan ve kendisiyle gönderildiğim Allah'ın hidayetini kabul etmeyen kimsenin misali işte böyledir."(3)

İbn Mes'ûd'dan (r.a) rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

"Yalnız şu iki kişiye gıpta edilir: Biri Allah'ın kendisine verdiği malı, hak yolunda harcamaya düşkün olan kimse; diğeri ise Allah'ın kendisine bahşettiği (ilim ve) hikmete göre karar veren ve onu başkalarına öğreten kimse."(4)

Hadiste geçen hased/(حسد)lafzından murad gıptadır. Gıpta ise kişinin, başkasının sahip olduğu bir şeyin benzerini istemesidir. Hadisin anlamı; kişiye yaraşan, Allah'ın rızasına ulaştıran sadece bu iki haslete gıpta etmesidir.

Sehl b. Sad'dan (r.a) gelen bir rivayette, Allah Resûlü (s.a.v) Hz. Ali'ye (r.a) şöyle demiştir: " Allah'a yemin ederim ki, Allah'ın senin aracılığınla birini hidayete erdirmesi, senin için en değerli kızıl develere sahip olmaktan daha hayırlıdır. "(5)

Ebû Hüreyre'den (r.a) gelen bir rivayette, Allah Resûlü (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Her kim hidayete/doğru yola çağırırsa, ona tabi olanların ecirlerinden hiçbir şey eksilmeksizin ecirleri kadar o şahsa ecir vardır. Kim de dalalete/yanlış yola çağırırsa, ona tabi olanların günahlarından hiçbir şey eksilmeksizin günahları kadar o şahsa günah vardır."(6)

Ebû Hüreyre'den (r.a) gelen diğer bir rivayette ise Allah Resûlü (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "İnsan öldüğü zaman, şu üç şey dışında amelleri kesilir: Sadaka-i câriye (faydası kesintisiz devam eden sadaka), kendisinden yararlanılan ilim ve kendisine dua eden sâlih evlât."(7)

Enes b. Malik'ten (r.a) gelen diğer bir rivayette Allah Resûlü (s.a.v) şöyle buyurmuştur:" İlim için yola koyulan kimse, dönünceye kadar Allah yolundadır."(8)

Ebû Ümame el-Bâhilî (r.a) gelen bir rivayette Allah Resûlü (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Âlimin abide üstünlüğü, benim, sizin en düşüğünüze olan üstünlüğüm gibidir." Sonra Allah Resûlü(s.a.v) şöyle buyurmuştur:" Şüphesiz ki Allah, melekler, yer ve gök ehli, hatta yuvasındaki karınca ve sudaki balıklar insanlara hayrı öğretenlerin bağışlanması için dua ederler."(9)

Ebu'd-Derdâ'nın (r.a) işittiğine göre, Allah Resûlü (s.a.v) şöyle buyurmuştur:" Allah, ilim tahsili için yola çıkana cennete giden yolu kolaylaştırır. Melekler de, yaptığından hoşlandıkları için talebeye kanatlarını gererler. Göklerde ve yerde bulunan varlıklar, hatta sudaki balıklara varıncaya kadar hepsi âlim için Allah'tan bağışlanma dilerler. Bir âlimin âbide üstünlüğü, Ay'ın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Âlimler, peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler, miras olarak ne altın, ne de gümüş bırakırlar. Onlar, ancak ilmi miras bırakırlar. İşte o mirası alan, sonsuz bir haz ve pay almış demektir."(10) 

Bu konuda bir çok hadis var; ancak burada yer verdiğimiz hadisler, meramımızı ifade için yeterlidir.

İmâm Nevevî(r.h), konuyla ilgili şunu söylemektedir: "Selef-i salihinden konuyla ilgili gelen rivayetler sayılamayacak kadar çok ve zikretmeye gerek duymayacak kadar da meşhurdur. Ancak biz teberrüken o sözlerden bir kaçına yer vereceğiz. Hz. Ali'den (r.a) gelen bir rivayette O, şöyle demiştir:" başarısız olmasına rağmen ilim ehli olduğunu iddia eden kişinin ilme nispet edildiğinde sevinmesi, şeref olarak ilme yeter. Cahilin, cehline rağmen cehaletten teberri etmesi(onu sahiplenmemesi) zemm olarak cehalete yeter."

Hz. Muaz'dan (r.a) gelen bir rivayette O, şöyle demiştir: "İlmi öğrenin; zira onun öğrenilmesi haşyet, istenmesi ibadet, müzakeresi tesbih, araştırılması cihad, bilmeyene öğretilmesi sadaka ve ehline verilmesi Allah'a yaklaştıran bir vesiledir."

Ebû Müslim el-Havlânî şöyle demiştir: "Yeryüzündeki âlimlerin misali, göründüklerinde insanların kendileriyle yön/yol buldukları; söndüklerinde ise ne yapacaklarını şaşırdıkları gökteki yıldızlar misalidir."

İmâm Şafiî (r.h) ilim ve âlim hakkında şöyle demiştir: "İlim talep etmek, nafile ibadetten daha hayırlıdır.", "Farzlardan sonra, ilim talep etmekten daha hayırlı bir ibadet yoktur."; "Kim dünyayı isterse ilme yapışsın; kim ahireti isterse yine ilme yapışsın"; "Her kim ilmi sevmiyorsa onda hayır yoktur. Bu kişi ile aranda ne bir tanışma ne de bir dostluk olsun."; "Şayet ilmiyle amel eden fakihler/âlimler, Allah'ın veli kulları değilse Allah'ın veli kulları yoktur."; "Yaratıcısına karşı, fakihlerden daha takvalı yoktur"; "Kim Kur'anı öğrenirse kıymeti büyür. Kim fıkıhla iştigal ederse kadri/değeri yücelir. Kim lügatla uğraşırsa tabiatı incelir(kibarlaşır). Kim hesapla ilgilenirse fikri sağlam olur. Kim hadis yazar/rivayet ederse hücceti kuvvetli olur. Kim nefsini kötülüklerden korumazsa ilim ona fayda vermez."

İmâm Buhârî (r.h) el-Camiu's-sahihi'nin "Kitâbu'l-ferâiz" bölümünde Ukbe b. Amir'den, "Çokça zanda bulunanlar gelmeden önce ilim öğrenin" sözünü aktardıktan sonra şöyle der: "Yani onlar ki zan/tahmin ile konuşurlar." Bunun anlamı şu demektir: İlmi takva sahibi ve tahkik ehli olan âlimlerden, onlar henüz vefat etmeden ve ilim hakkında hiçbir dini dayanağı olmayan arzularına ve tahminlerine göre konuşan bir topluluk gelmeden önce öğrenin."(11)

Dipnotlar

1- Hadis kelimesiyle eş anlamlı olarak kullanılan "eser" kelimesi, "bir şeyin artığı; kılıç darbesi" gibi anlamlara gelir. Hadis terimi olarak hem Hz. Peygamber'e (s.a.v) hem sahâbilere hem de sahâbeden sonraki tâbiûn nesline nisbet edilen haberleri ifade etmek üzere kullanılmıştır. Bazı âlimler eser terimiyle sadece Hz. Peygamber'e (s.a.v) ve sahabeye ait haberleri, bazıları da sadece sahabeye ait olanları kastetmiştir. (Komisyon, Hadislerle İslam, 4. Baskı, DİB. Yay. , İst. 2017, 1/56.)

 2-Ahmed b. Hanbel, Müsned,2786.

 3-Buhârî (20, 79); Müslim (6093).

 4-Buhârî (15); Müslim (268).

 5-Buhârî (3047); Müslim (6376).

 6-Müslim (6980).

 7-Müslim (4223).

 8-Tirmizî (2647).

 9-Tirmizî (2901).

 10-Ebû Dâvûd (3641); Tirmizî (2682).

 11-Nevevî, el-Mecmu,1/40-42. Bu bölümün tamamı, İmam Nevevî'nin, el-Mecmu 'undan alınmıştır.

 

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-2

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-2

Fahr-ı Kainat’a Nasıl Bakmalıyız: Kur’ân’da, “Muhakkak ki, Allah katında sizin en d

NURDAN VECİZELER-8

NURDAN VECİZELER-8

“Hakikaten mümin cennete layık ve kâfir cehenneme muvafık bir mahiyet kesb eder.” İzah: B

YIKILMAKTA OLAN ÜÇÜNCÜ MABET

YIKILMAKTA OLAN ÜÇÜNCÜ MABET

Kimi Yahudiler mecazen veya sembolik anlamda İsrail’e Süleyman Tapınağı makamında üçüncü

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-27

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-27

Nisa: 97: İbn Abbas’ın şöyle dediği rivayet olunur: “Müslümanlardan, İslam’ı hafife a

TACEDDİN TOPAL(1927-2020)

TACEDDİN TOPAL(1927-2020)

Taceddin Topal ağabeyimiz Isparta/Yalvaçlıdır. Yalvaçlılar O’na Taci Dede diye biliyor ve ö

SULTAN 2. BAYEZİD (1481-1512)

SULTAN 2. BAYEZİD (1481-1512)

1448’de Dimetoka’da doğdu. Fâtih Sultan Mehmed’in Gülbahar Hâtun’dan doğan büyük oğl

CENNET VE CEHENNEM SADECE MANEVİ DEĞİLDİR

CENNET VE CEHENNEM SADECE MANEVİ DEĞİLDİR

Cennet ve Cehennem iki yurttur; birisi sevaba birisi azaba, birincisi muttakilere, ikincisi kâfirle

AKSA TUFANI’NIN İSTİKBALDEKİ AKİSLERİ

AKSA TUFANI’NIN İSTİKBALDEKİ AKİSLERİ

De ki: " Bize iki güzellikten birinin dışında başka bir şeyin gelmesini mi bekliyorsunuz? Oy

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-1

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-1

Fahr-ı Kâinat Efendimiz, (Aleyhissâlatü vesselâm) Kur’ân’ı Mekkelilere tebliğe başladı

NURDAN VECİZELER-7

NURDAN VECİZELER-7

“İnkılab-ı hakikat olmaz. Nev'-i mutavassıtın silsilesi devam etmez. Tahavvül-ü esnaf, ink

Sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabb'ine kulluk et!

Hicr, 99

GÜNÜN HADİSİ

Harb bir hiledir.

Buhari, Cihad 157; Müslim, Cihad 18, (1740)

TARİHTE BU HAFTA

*Fatih Camii Tekrar İbadete Açıldı(15 Nisan 2002) *Şeyhülislam İbn-i Kemal'in Vefatı(16 Nisan 2002) *Einstein'in Ölümü(18 Nisan 1955) *93 Harbi Başladı(19 Nisan 1877) *Miladi Takvime Göre Efendimiz'in(s.a.v) Doğumu(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI