Cevaplar.Org

PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-37

Numan Alusi İbni Teymiye ile Takiyüddin Subki arasındaki tartışmalar da daha sonraki dönemlerde ilmiye sınıfının muhakemelerine konu olur. 19’uncu yüzyıl ve akabinde Numan Alusi böyle netameli bir konuya girer. Bağdatlı Numan Alusi yüzyıllar sonrasında Şihabeddin Ahmed Heytemi ile İbni Teymiyye arasındaki tartışmayı muhakeme eder ve eserinin adını ‘Cilau’l ayneyn fi muhakemeti Ahmedeyn/İki Ahmed’in Muhakemesinde gözlerin Cilası’ koyar


Mustafa Özcan

mustafaahmetozcan@gmail.com

2021-03-08 09:32:59

Numan Alusi

İbni Teymiye ile Takiyüddin Subki arasındaki tartışmalar da daha sonraki dönemlerde ilmiye sınıfının muhakemelerine konu olur. 19'uncu yüzyıl ve akabinde Numan Alusi böyle netameli bir konuya girer. Bağdatlı Numan Alusi yüzyıllar sonrasında Şihabeddin Ahmed Heytemi ile İbni Teymiyye arasındaki tartışmayı muhakeme eder ve eserinin adını 'Cilau'l ayneyn fi muhakemeti Ahmedeyn/İki Ahmed'in Muhakemesinde gözlerin Cilası' koyar. İki Ahmet mizanda tartılır. Numan Alusi bu kitabında İbni Teymiyye'ye üstünlük atfeder.

* Irak'ta büyük müfessir Mahmut Alusi'nin oğlu Numan Alusi, İbni Hacerel el Heytemi karşısında İbni Teymiye'yi savunduğundan dolayı selefi sayılmıştır. Onu tam selefi saymak mümkün değildir.

Nuray Mert(gazeteci)

Türkiye'de laikler de Türkiye'nin yalnız kalmasına ve ülkelerinin dövülmesine zil takıp oynuyorlar. Doğru çıktıklarını varsayıyorlar. Osmanlı düşmanlığı üzerinden Safevi ve Siyonistlerle birlikte oluyorlar. Nuray Mert'in Tehran Times gazetesine konuşması gibi. Bunların mertlikleri hevaları kadar.

*Türkiye'yi IŞİD'e karşı cepheye sürmek isteyen Nuray Mert gibi post modern ulusalcılar..

Nureddin Zengi

Nureddin Zengi boş vakitlerinde kılıç kuşanır, cirit oynar ve ata binermiş. Aklı ermeyen veya kıt akıllı birisi neden böyle yaptığını ve atlara ve kendisine eziyet ettiğini sorar. Şöyle cevap vermiş: "Zinde kalmak zorundayız; onun için binicilik ve cirit oyunu oynarız." Bu anlayışın bir yansıması hâlâ kışlalarda devam etmektedir. Kışlalardaki sloganlardan birisi şudur: "Ter akıtmayan, kan akıtır." Yani kanını heder ve ziyan eder. Hâlbuki kan kıymetlidir.

* Nureddin Zengi ihlası ve samimiyetiyle hayatta iken 'ölmeyen şehit' ünvanına mazhar olmuştur. Musul'da başlayan fetih ve inşa hareketi yeni halkalarla yoluna devam etti. Urfa'yı aşarak Halep, Halep'i aşarak Şam ve Şam'ı aşarak Kahire'ye kadar ulaştı. Böylece iç ve yan temizlikler üzerinden Haçlıları kıskaca aldı. Önce düşmanın iç çekirdeği ve kalesi olan Fatimi kaleleri açılmış ve aşılmıştır. Ancak düşmanın kalbine ulaşmak bu şekilde müyesser olmuştur. 

Nuri Said Paşa(Irak eski başbakanlarından)

1958 yılında Irak'ta kraliyetin devrilmesi sırasında bu yönde kan donduran hadiseler cereyan etmiştir. Devrilmesinin ardından gizlenen ve kaçan Başbakan Nuri Said Paşa yakalandığında yerlerde süründürülmüş ve bu yetmiyormuş gibi öldürüldükten sonra bir parmağı kesilerek Kahire'ye gönderilmiştir. Muhammed Haseneyn Heykel'in "Nasır ve Dünya" adlı eserinde zikrettiği gibi, bu tablo Nasır'ı rahatsız etmiş ve Nuri Said Paşa'nın bu parmağı bilahare defnedilmiştir. Irak'ta kraliyetin yıkılmasının ardından Abdulilah'ın parmaklarından birisi de aynı şekilde kesik olarak Suriye'ye gönderilmiş ve Suriye ordusunda bir albay kesik parmağı yanında hatıra olarak saklamıştır.

Obama

Obama da 11 Eylül'ün kendi versiyonunu üretme peşinde. Tarihe böyle geçeceğini düşünüyor. Müslümanların perişanlığı üzerinden kendisine şanlı bir gelecek kuruyor veya düşlüyor.

*Sisi'ye çıt çıkarmayan Obama yönetimi iki de bir Erdoğan'a sataşarak demokratik mi davranmaktadır? Kendisi demokrat mıdır? Şimdiden lakabı küresel salağa çıktı bile. Amerikan halkının yüzde 85'i dış politikasını onaylamıyor. Bütün cephelerde gerileyen Obama yönetimi, Firavunlar gibi, mustazaflar üzerinden kolay zafer kazanma derdine düştü. Bu yönde Amerikan yönetimi Suriye'de yeni bir karar arifesine gelmiştir. Sakın ha bunu hayırhah bir adım sanmayın. 11 Eylül rejimi anlayışında olduğu gibi, Esat rejimine fiske atmadan muhalifleri kendi arasında çatlatmanın ve çarpıştırmanın yeni formülünü arıyor.

*Veli Nasr bundan bir iki yıl önce Today's Zaman gazetesine yaptığı bir konuşmada Obama'nın gönlünde yatan seçeneğin Esat'ın kazanması olduğunu ifade etmiştir. Suriyeli muhalifleri paralı asker haline getirerek Obama bir taşla birçok kuş vurmayı hedefliyor. Bunlardan birisi ortağı Esat ve Maliki'nin ayakta kalması. Veya küresel Sahavat planıyla birlikte en azından Sünnileri, kim olursa olsun azınlık Şii iktidarların ve onun ötesinde İsrail'in muhafızları ve bekçileri haline getirmektir. 

 *Obama'nın her cephede gösterdiği sakarlığıyla birlikte manevra alanı da daralmıştır.

* Obama için ise dünya yansa umurunda değildir.

* ABD Suriye'den Yemen'e kadar devrim düşmanı Şii eksenle birlikte hareket ediyor. Ya da en azından tercihi bu yönde. New York Times gazetesi, Suriye konusunda Obama yönetiminin stratejik bir değişim içinde olduğunu, çark ettiğini ve Esat'ın gitmesindense kalmasını yeğlediğini yazmaktadır. IŞİD'den ise başta Esat'ı görmeyi yeğlediği ifade edilmektedir. ABD'nin IŞİD öncesi tutumunu da biliyoruz. Bu izah tabii ki gerçeği aksettirmiyor. İdaresi olmasa bile Obama'nın bizzat kendisinin baştan beri gönlü Esat'tan yana idi. Buna dair karine hatta delil düzeyinde birçok veri olmasına rağmen Obama'nın tavrının Esat'ın gitmesinden yana olduğu zannedildi. Hâlbuki Esat gibi Obama da 180 derecelik manevrasını yapabilmek için uygun zemini, zamanı kolluyordu. Eskilerin ifadesiyle vakti merhunu bekliyordu. Zamanın olgunlaştığını ve Suriye devrimiyle ilgili beklentilerin zayıfladığını ve ilginin tavsadığını görünce büyük manevrasını yapmakta bir beis görmedi. Yoksa gönlü baştan beri Esat'ın kalmasından ve kazanmasından yana idi. Kısaca, aslında Obama, Esat'la birlikte Suriye'nin eş katili idi.

*2009 yılında Kahire'den bölgeye demokrasi vadeden Obama şimdi diktatörlere çanak tutuyor ve destek veriyor. Çıkarları böyle gerektiriyor.

* Aslı Aydıntaşbaş'ın kulakları çınlasın! Türkiye'ye reva görmediği Malezyalılaşma modeline şimdi Obama uyguluyor! Arap Baharından sonra genel olarak ABD ve özelde Obama'nın foyası çıktığından ve kimsenin yüzüne bakamadığından şimdi Malezyalılaşanlar kervanına katıldı. Türkiye ve Endonezya gibi ülkelerden boşalan model ortaklığa Malezya'yı yerleştirmek istiyor. Bizimle model ortaklık devri bitince Malezya'nın ipine sarıldı. Ona tutunmaya çalışıyor. Bundan böyle Kâbe'nin astarına bile sarılsa, nafile. Süngüsü ve maskesi düşmüştür. Arap Baharı maskesini düşürmüş, Putin de heybetini alıp götürmüştür.

* Arap Baharı ile birlikte yerli cahiliyet artıklarıyla birlikte onların bağlı oldukları dünya merkezleri, mahfilleri harekete geçti ve baharı beşiğinde boğmak istediler. Halkın iradesini çaldılar ve yönünü darbelere ve şiddete çevirdiler. IŞİD üzerinden ise İslam âlemine karşı yeni bir akın hem de topyekûn hayasızca bir akın tasarlıyorlar. Bu akının başında adı Hüseyin olan düzmece bir adam ve mankurt var. Hedefleri yine İslam' ı söndürmek. Lakin Allah'ın taahhüdü altında olan İslam ne nefesleriyle ne de bileklerinin gücüyle sönecektir. Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek isteseler de, Allah nurunu tamamlayacaktır.

*Yeni bir hicri yılın başında İslam dünyası yeni bir küresel saldırı ile karşı karşıya. Bu küresel saldırının başında 'Düzmece Hüseyin' bulunuyor. Düzmece Barak Hüseyin Obama aynı zamanda Osmanlı döneminde kargaşa çıkartan Düzmece Mustafa tipini ve tiplerini andırmaktadır.

* Obama döneminde kadın erkek ilişkilerinde dikkat çekici bir kayma yaşandı. Hem homoseksüeller öne çıktı hem de kadınlar belirleyici ve hassas noktalara getirildi. Başkanın kadınlarından birisi olan Neocon yazar ve teorisyen Robert Kagan'ın eşi Victoria Jane Nuland Ukrayna konusunda sağa sola küfürler yağdırıyor ve Irak konusunda Bush'un Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'i hatırlatırcasına Avrupa'ya yükleniyordu. Hâlbuki Putin karşısında asıl pısırık siyaseti Obama'nın izlediği aşikâr. Nuland, hem Obama'nın kanatları altında çalışıyor hem de Obama ile simetrik politikalar izleyenlere verip veriştiriyor. Bir de erkekçe küfürler savuruyor! Kadınların siyaset ve içtimaiyat âleminde fıtratlarına ters düştüklerini söylemiştik. Bundan daha tipik örnek bulunabilir mi? 

* Nispi bir takım farklar dışında Obama, Bush'un çizgisini sürdürmektedir. Zira Irak'a geri dönmesi ve Suriye'de İran eksenine yakın durması Bush politikalarının devamıdır. 

* Obama yalancı ve düzenbazın tekidir ve İkinci Bush'un halefidir. Bu nedenle Bush ve Obama yargılanmadan ABD ve dünya da felaha eremez. Avrupalılar işkence tekniklerine başvuranların kovuşturma geçirmesi ve yargılanması gerektiğini savunuyorlar. Obama idaresi ise kulaklarının üzerine yatıyor. Hiç oralı değil, geçiştiriyor.

*Obama ise hem baba Bush hem de oğlunu taklit etmektedir. İnanılmaz ama ikisinin bileşkesi kılıksız bir demokrattır. Irak'tan askerini çektikten sonra şimdi baba Bush'u taklit makamında yeni bir koalisyon kurarak; kurtarıcı olarak Irak'a dönüyor. Lakin oğlunun hakkını da unutmuyor ve kapsamlı IŞİD planını, 11 Eylül'ün yıldönümüne denk getirerek açıklıyor.

* Bush'ları tanımıştık. Ama Obama hepsinden yaman çıktı. Erkekliği ve mertliği öldürdü. 

* Sonuç itibarıyla, Obama ya beceriksiz ya da talihsiz!

* Obama'nın pasif politikaları sonucu gerçekten de dünya daha tehlikeli bir noktaya geldi ve her yerde pusuda olan şerir güçler birer ikişer harekete geçiyor.

* Obama ise oynak merkezli, omurgası olmayan bir tip. İsrail'in papağanı

* İnsan umduğuna küsermiş. Obama insanlığın umutlarıyla oynadığı için Bush'lardan daha kötü. Kimsenin şüphesi olmasın. Bundan dolayı Walker Bush ile birlikte 70 yılın en kötü Amerikan başkanı seçilmiş. Tersinden riyakârlık ve aldatmacada birinci de seçilebilirdi.

*2013 yılı Başbakan Erdoğan ve Obama için baş ağrılarıyla dolu. Kayıp yıl da denebilir. 2013 yılı Obama için şans getirmedi. Başbakan Erdoğan için de aynısını söylemek mümkün.

* Son dönemde bütün gelişmeler göstermiştir ki, Obama bizim ve İslam dünyasının gizli düşmanıdır. Walker Bush açık düşman idi. Obama ise gizli düşman.

* Başlarda inanamayarak, bu kadar vahşeti Beşşar Esat'ın mı işlediğini soruyorduk. Aynı şekilde İslam dünyasına yönelik ballı sözler ve Esat'ın meşruiyetini kaybettiğini ifade ettikten sonra karşımızdaki bu kadar duyarsız kişinin Obama olup olmadığını merak ediyoruz. Elbette merakımız zail oldu. Karşımızdakiler onlardan başkası değil. Mazlumların kanı üzerinde satranç oynuyorlar. Esat ile Obama birlikte çoğunluğun katili olmalarına rağmen Türkiye'yi azınlıkların düşmanı olarak takdim etmeye çalışıyorlar.

*ABD, Müslümanların büyük imtihanı. Kimileri oltasına takılmış ve ABD'yi kurtarıcı makamında görüyor. Kara Deccal diyebileceğimiz Obama, Şiilerin veya Safavilerin önce Saddam sonra da IŞİD karşısında Mehdisi konumunu ihraz ederken Kürtlerin Kawası haline geldi. Yahudilerin de bekleyip de kavuşamadığı Mesihleri! ABD hepsinin kurtarıcısı haline geldi! Nasıl? Zira hepsi IŞİD karşısında madalyonun öteki yüzünü temsil ediyor.

* Obama Bush'un Irak savaşını aptalca bir savaş (stupid war) demişti. Şimdi etrafına 60 ülke toplayarak bu aptallığı kendisi icra ediyor.

* Esat çeyrek milyon insan öldürüyor, Obama istifini bozmuyor! Ona göre, yanlış kurgulanmış bir savaş, üstelik laik ve ilaveten İsrail'in doğal müttefiki azınlık mensubu birisine el kaldırılır mı? Irak daha doğrusu Sünnileri ise mubah ve müstebah bir alanı temsil ediyor.

* Obama iktidara geldikten sonra mazlumların hamisi ve sahibi olacağına dair intibalar verdi. Bush ailesinden doğrusu umudumuz yoktu ve olamazdı da. Lakin mazlumların arasından çıkan Obama umut vaat ediyordu. Lakin umduğumuz dağlara kar yağdı. Obama mazlumiyet kisvesiyle bizi fena halde işletti. Adam mürüvveti de öldürdü. Biz de yeni bir Emrah vakasıyla karşı karşıya olduğumuzu anladık. Emrah annesiyle birlikte Yuvasızlar'da büyümüş ama daha sonra talih yüzüne gülünce de babasının kendisine yaptığını bir şekilde oğluna reva görmüştür. Yuvasızlar gibi filmleri ise tırmanma şeridinde bir reklam unsuru veya dolgu maddesi olarak kalmıştır. Kendisine acımamışlardı kendisi de fırsat eline geçince kendisinden olanlara acımamıştır. Artık nasıl bir duygu ise. Küresel Emrah da yerel Emrah'tan çizgiler taşıyor. Emrah sendromundan kastımız şudur, içlerinden çıktığı insanlara yabancılaşmak. Beyaz Saray'a siyah olarak gelmiş lakin gönlünü beyaz adama ve sömürgeci misyonuna kaptırmıştır. Colin Powell gibi Sam Amcanın kulübesinde Tom Amcaya dönmüştür. Orta ismi Hüseyin olmasına rağmen Suriye'de Hüseyin'lere karşı davranmıştır. Asrın Kerbelasına duyarsız kalmıştır. Obama zayıf karşısında güçlü ve güçlü karşısında zayıf refleksler veriyor. Mazlumlar karşısında güçlü ve zalimler karşısında zayıf ve cılız! Bu da kişiliğindeki kırılmalara işaret ediyor. Onun gibiler hakkında sön söz şu olabilir: "Allahım! Beni dostumdan koru. Bir yolunu bulur düşmanımın şerrinden korunur ve hakkından gelirim!"

* Obama'nın korkaklık ve pısırıklığının gölgesinde cesur olamayanlar çok şey kaybetti. Obama ödlek olduğundan Putin gibi adamlara ve düşmanlarına çalıştı. Dostlarını ise bloke ediyor. Dostlarına tesir ediyor, etkisiz hale getiriyor ama düşmanlarına sözü geçmiyor. El Arabiya Kanalında ifade ettiğim gibi Obama Suriye meselesinde Türkiye gibi dostlarına yakın duracağına düşman veya rakibi Rusya'ya yakın duruyor fiilen ona çalışıyor. Ya da Türkiye penceresi yerine rakibi ve hasmı Rusya'nın penceresinden bakıyor. Obama idaresi azgınlara zuhur fırsatı verirken, mazlumları bastırıyor. Velhasıl hiçbir şey görüldüğü gibi değil. Günümüzde pısırıklar bile azgınlara hizmet ediyor. Obama bunun başlıca örneği haline gelmiştir.

* Prens Türki el Faysal, Obama'nın dikkatini sadece Filistin meselesiyle İran'a teksif ettiğini söylemektedir. Putin göz açıp kapayıncaya kadar Kırım'ı Ukrayna'dan koparırken ve yutarken Obama Filistin'de olmayacak dualara âmin demekle meşguldü. Onlar için İsrail'in bekası her şeyden önemli! Bundan dolayı siyasi kabirlerini kendileri kazıyorlar.

* Yine de Kırım meselesinin ortasında Filistin meselesine kapaklanan ve odaklanan Obama Mahmut Abbas'dan risk almasını istemiştir! Daha önce de Netanyahu'dan zorlu kararlarla karşı karşıya olduğunu söylemiştir. Abbas'a risk almayı tavsiye eden Obama acaba Suriye'de niye risk almamıştır? Suriye'de risk alamayan İran'da risk alamaz ve İran karşısında risk alamayan Putin karşısına hiç risk alamaz! Pısırıklığıyla Obama bütün kartlarını yakmıştır. Dünyayı küçük Stalin tehlikesiyle karşı karşıya ve baş başa bırakmıştır! Suriye'de saldırgan Esat'la bir olan Putin'i kendisine ortak almış ve ödüllendirmiştir.

* Dünya böyle Obama gibi ahlaksız, Putin gibi düzenbazlara Sisi gibi lejyonerlere kaldı.

*Obama iki de bir İslam âleminde mezhep savaşlarından yakınıyor. Ona ne? Tasası kendisine mi düştü? Ne kadar da bizi düşünüyor yufka yürekli! Hâlbuki İran'daki molla rejimi bir Amerikan projesi ve Humeyni de bunun uygulayıcısıdır.

* Bölgeyi bölünmenin ve parçalanmanın eşiğini getiren Amerikan müdahalelerinin son mimari Obama, Şii-Sünni savaşına yeter diyor. 'Dini var mı ki mezhebi olsun?' sözüne muhatap laiklerimiz de Obama'nın arkasına sığınarak mezhep savaşlarından uzak kalmamızı öğütlüyorlar. Aslında 'dinden uzak kalın ve laiklik ne büyük nimet, keşfedin' demek istiyorlar.

* Şimdi Obama mezhepçiliği başka bir boyutta kullanıyor. Amerikan nüfuzunu ve laiklik ideolojisini yaymak için. Şeytan gibi her surete girerek mezhep meselesini çok amaçlı olarak kullanıyorlar. Obama'ya göre, mezhepsel çekişmeyi reddetme zamanıymış ( Mezhepler çatışırken, Nilgün T. Gümüş, Hürriyet 29 Eylül 2014). Kahramanımız mezhep ve din kavgalarına son verecek. İman küfür ortaklığı tesis etmenin yanında bir de Şii-Sünni ortaklığı kuracak. Varsın bunun adı da Obama mezhebi veya dini olsun!

* Adalet ile tarihe geçme fırsatını kaybeden Obama Kum havzalarında kendine şan ve tarihte gelecek, yer ve unvan aramaktadır. İnşallah Carter'dan beter olur ve ikinci ve gerçek 11 Şubat devriminin laneti peşini bırakmaz.

*Obama düşmanlarını sevindirirken, bütün yönlerden kesif dost ateşi altında tutuluyor. Suriye'den sonra Ukrayna'da da pasifliği ortaya çıkmış oldu. İki cephede de Rusya karşısında bozguna uğradı. Bediüzzaman'ın güzel bir ifadesi var. 'Aç ayıya tahabbub iştahını artırır' diye. Obama giderek Putin'in daha fazla iştahını kabartmakta ve artırmaktadır.

*Suriye'de rezil olan Obama Kırım'da rezilliğine tüy dikmektedir. Bundan dolayı Suriye Müslüman Kardeşler hareketinin önemli isimlerinden Züheyr Salim Obama'yı değerlendirirken ' belid' olarak nitelendirmiştir. Bu ifade, ahmak ve ebleh herif anlamına gelmektedir. Kafası basmayan demektir. İngilizce'de bu kelimenin karşılığı olarak 'fool' kullanılmaktadır.

* Condeleezza Rice de, Obama'nın Ortadoğu'da büyük bir boşluk bıraktığına temas etmektedir. Elbette Obama'nın Ortadoğu'da gölge etmesini istemeyiz. Bununla birlikte, hem Bush hem de Obama İslami kesimlerle demokrasi üzerinden ortaklığı reddetmiştir. Bundan dolayı Suriye'de İslami kesimlere mesafeli durmak adına meseleyi çözümsüz kılmış ve akan kandan şu veya bu şekilde sorumlu hale gelmiştir. Mısır'da da darbecilerin safına düşmüştür. Lakin hala bazı cingöz laikler sihirli yetenekleriyle Obama veya ABD'yi İslamcıların safında gösterebilmektedirler!

*Obama selefine mukabil daha demokrat gözükmesine rağmen İslamcıları dip dalgadan yüzeye çıkaran Arap Baharı karşısında yaban durmuştur. Bırakın İslamcıların demokratik yollarla geldiği iktidarlarını perçinlemeye izin vermeye, belki onları alaşağı eden darbelere pasif veya aktif olarak çanak tutmuş ve katkı sunmuştur.

* Obama omurgasız çıkmıştır. Düşmanlarını güçlendirmiş ve dostlarını zayıflatmıştır. Ama bu ebleh politikaları ile kendi zeminini de zayıflatmıştır.

* Omurgasız veya rüzgâr gülü Obama idaresi, dost düşman herkese rezil oldu. Beter olsun!

* Bu saygısızlığı bu yıl Obama da işlemiştir. Öncelikle Obama'nın iftarına gidilir mi? Obama Hüseyin adına mı iftar veriyor yoksa öteki şapkaları adına mı? Ama Müslümanları şok ediyor ve iftarına gidenleri bin pişman ediyor. Obama'ya aldanıp gittiklerine bin pişman oluyorlar. Adeta yaptıklarına tüy dikiyor. Obama'nın bu siyasi iftarının mahiyetini öğrenmek isteyenler Arzu Kaya Uranlı'nın Today's Zaman gazetesindeki yazısına bakabilirler. 'Peace Between Palestine And Israel ıs Still Possible' başlıklı makalesinde Obama'nın İslam'a ve Müslümanların duygularına olan saygısızlığını gözler önüne seriyor. Arzu Kaya Uranlı, iftara davetli olan bazı İslami kesimlerin ve isimlerin Obama'nın İslam ve Müslüman karşıtı politikalarından dolayı iftarı boykot ettiklerine değiniyor. Onlar Obama'nın sürprizlerine hazırlıklı olarak gelmemişler. Gelenler ise neye uğradıklarını şaşırmışlar. Yine İsrail elçisi başköşede. Onur konuğu. Adamlarda zerre kadar utanma ve ar duygusu yok. Ar duyguları çatlamış. Ne Obama ne de onun davetine uyup ta Müslümanların iftarına gelen Ron Derver zerre kadar renk veriyor. Ama onlar da haklı! Obama değil BAE ve Körfez emirlikleri aynı sofraları bu adamlardan esirger miydi? Yoksa biz mi çok hassasiyet gösteriyoruz. Lakin Obama gecede saygısızlığına tüy dikiyor ve davetli Müslümanların gözlerinin içene baka baka İsrail'in kendini savunma hakkı olduğunu söylüyor! Öyleyse Gazzelilerin kendi kaderlerini tayin hakkı niye yok? İşgalden kurtuldukları gibi 9 yıldır devam eden ablukadan kurtulma hakları niye yok? İnsanca yaşama hakları niye yok? Obama'nın iftarda sarf ettiği bu ifadeler yüzler ve binlerle ifade edilen Filistinlilerin kayıpları karşısında İsrail tarafının saldırılarını meşrulaştırmaktır (Peace between Palestine and Israel is still possible/ July 19, 2014, Saturday/ 17:00:00/ ARZU KAYA URANLI). Kısaca iftarda Obama mesajın vermiş: Dilerse İsrail sizleri öldürebilir. Bu onun hakkıdır.

 İnsan da biraz utanma, sıkılma olur.

* Obama hakkında iki imaj var. Bunlardan birisi gayet cılız ve zayıf ve onun ötesinde avanak olduğuna dair. Çaresizlik avanaklığı da besler. Tersi de doğrudur. 'Taç giyen baş akıllanır' derler. Ama Obama hala titrek. Batı basınında Obama'nın İran ve Suriye tarafından kandırıldığı yazılıyor çiziliyor. Şubat ayı başı (2014) itibarıyla Suriye rejimi teslim etmesi gereken kimyasallardan sadece yüzde 4'ünü teslim etmiş bulunuyor. Son teslim tarihi belli olsa bile teslim hızı bu şekilde devam edecek olursa teslim işlemi 10 yıla sarkabilir. Bu da Obama'nın avanaklığının tescillenmesi olur. Dolayısıyla Esat kimyasal pazarlık üzerinden siyasi ömrünü on yıl uzatmış olur.

* Bence de Obama avanakların önde gideni. Buna mukabil, Obama'yı allayıp pullayan ve göklere çıkaranlar da yok değil. Onlar da bizim saflığımızla oynuyorlar. Obama'nın İran ve Suriye rejimlerinin kendisiyle oynanmasına göz yummasına mukabil bu konularda İsrail'in gazına gelmediğini savunanlar da var. Bu zaviyeden bakarsanız Obama dünyayı kurtaran kahraman. Bunlarda bizi sobelemeye çalışanlar. Bu bizi sobelemeye çalışanlardan birisi de, Obama'nın Yahudi lobisi AIPAC'ı terslediğini ve her cephede yalnızlaştırdığını yazan Robert Naiman.

* Obama Suriye'de arkada savunmasız bir biçimde öldürülen yüz binlerce ölü bırakarak tarihe İran'la barış yapan lider olarak geçmeyi tasarlıyor. Bir de Nobel ödülünü Esat'la paylaşmayı akıl edebilse!

* Obama Ruslarla dalaşmak istemiyor. Avrupa'nın yumuşak gücü de Putin'in haşin gücüyle baş edebilecek kabiliyette ve durumda değil. Putin atak ve hırslı. Obama ise daha ziyade düşmanlarını teşvik ediyor, dostlarını frenliyor. Dolayısıyla düşmana korku salması bir tarafa dosta da güven vermiyor. Putin risklerde pişerken, Obama bir kez olsun kendisini riske atabilmiş değil. Bön, pısırık ve tutuk. Obama yeni bir soğuk savaş atmosferinden korkuyor.

* Obama iki de bir İslam âleminde mezhep savaşlarından yakınıyor. Ona ne? Tasası kendisine mi düştü? Ne kadar da bizi düşünüyor, yufka yürekli!

* Barış havarisi olan Obama acaba böl yönet politikasını rafa mı kaldırdı? Ya da Şii-Sünni savaşına karşı çıkarak ne yapmak istiyor? Demek istiyor ki, "mezhep ve ırk savaşları sizi yordu, gelin asude siyasi şemsiyemin altına girin de dinlenin. Ben size kendinizden daha fazla mukayyet olurum." Obama bu yolla BOP'ın yeni versiyonunu kurma peşinde..

* Küba-ABD ilişkilerini rayına koyma örneğinde olduğu gibi Obama Beyaz Saray'ı terk etmeden İran'la ilişkileri normalleştirmek istiyor. Kimilerine göre de bu gizli kapaklı ilişkilerin aleniyete dökülmesi anlamına geliyor. Prens Mutaib bin Abdullah bin Abdulaziz'in ABD ziyareti sırasında bizzat Obama'nın kendisine İran'a açılma ve ilişkileri geliştirmesini telkin ettiği yazılıp çizilmiştir. Bu konuda Obama kararlı görünmektedir. Kendisi gibi ortaklarının da İran'a açılmasını eşgüdüm için zaruri saymaktadır. 

-devam edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-2

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-2

Fahr-ı Kainat’a Nasıl Bakmalıyız: Kur’ân’da, “Muhakkak ki, Allah katında sizin en d

NURDAN VECİZELER-8

NURDAN VECİZELER-8

“Hakikaten mümin cennete layık ve kâfir cehenneme muvafık bir mahiyet kesb eder.” İzah: B

YIKILMAKTA OLAN ÜÇÜNCÜ MABET

YIKILMAKTA OLAN ÜÇÜNCÜ MABET

Kimi Yahudiler mecazen veya sembolik anlamda İsrail’e Süleyman Tapınağı makamında üçüncü

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-27

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-27

Nisa: 97: İbn Abbas’ın şöyle dediği rivayet olunur: “Müslümanlardan, İslam’ı hafife a

TACEDDİN TOPAL(1927-2020)

TACEDDİN TOPAL(1927-2020)

Taceddin Topal ağabeyimiz Isparta/Yalvaçlıdır. Yalvaçlılar O’na Taci Dede diye biliyor ve ö

SULTAN 2. BAYEZİD (1481-1512)

SULTAN 2. BAYEZİD (1481-1512)

1448’de Dimetoka’da doğdu. Fâtih Sultan Mehmed’in Gülbahar Hâtun’dan doğan büyük oğl

CENNET VE CEHENNEM SADECE MANEVİ DEĞİLDİR

CENNET VE CEHENNEM SADECE MANEVİ DEĞİLDİR

Cennet ve Cehennem iki yurttur; birisi sevaba birisi azaba, birincisi muttakilere, ikincisi kâfirle

AKSA TUFANI’NIN İSTİKBALDEKİ AKİSLERİ

AKSA TUFANI’NIN İSTİKBALDEKİ AKİSLERİ

De ki: " Bize iki güzellikten birinin dışında başka bir şeyin gelmesini mi bekliyorsunuz? Oy

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-1

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-1

Fahr-ı Kâinat Efendimiz, (Aleyhissâlatü vesselâm) Kur’ân’ı Mekkelilere tebliğe başladı

NURDAN VECİZELER-7

NURDAN VECİZELER-7

“İnkılab-ı hakikat olmaz. Nev'-i mutavassıtın silsilesi devam etmez. Tahavvül-ü esnaf, ink

Sizi topraktan yarattık; oraya döndüreceğiz ve oradan tekrar sizi çıkaracağız.

Tâ Hâ, 55

GÜNÜN HADİSİ

"Kişi, dostunun dini üzeredir. Bu nedenle, kiminle dost olacağına dikkat etsin!"

Ebû Hureyre radıyallahu anh. Ebû Dâvud.

TARİHTE BU HAFTA

*Fatih Donanmayı Haliç'e İndirdi.(22 Nisan 1453) *T.B.M.M. Açıldı.(23 Nisan 1920) *Yavuz Sultan Selim Padişah Oldu.( 25 Nisan 1512) *Çernobil Nükleer Faciası.(26 Nisan 1986) *Sultan II.Abdülhamid Han Tahttan İndirildi.(27 Nisan 1909)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI