KARA LEKE 28 ÅžUBAT
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla...
28 Şubat 1997 yılını unutmam mümkün değil. Çünkü o yıllarda Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinde görevli iken, 28 Şubat’ın birkaç gün evvelinde Efendi hazretlerimizin (Kuddise Sirruhu) ziyaretiyle şerefyâb olmuştuk.
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla...
28 Şubat 1997 yılını unutmam mümkün değil. Çünkü o yıllarda Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesinde görevli iken, 28 Şubat'ın birkaç gün evvelinde Efendi hazretlerimizin (Kuddise Sirruhu) ziyaretiyle şerefyâb olmuştuk.
Henüz yedi yıl olmuştu göreve başlayalı. O günleri, bu günkü gibi hatırlıyorum. O günlere ait hatırladığım en güzel şeylerin başında da; Efendi hazretlerimizin (Kuddise Sirruhu) sohbeti geliyordu. O sohbet içerisinde Sultanımız öyle bir söz söylediler ki, o sözler aslında 28 Şubat'ın gelişini haber verir gibiydi. Şöyle buyurmuşlardı:
"Sarıklarınızı sarın! Bu günleri siz de arayacaksınız ben de."
Ve gerçekten birkaç gün sonra da bu sözlerin hakikatiyle muhatap olmaya başlamıştık.
O gece sabah namazına kadar ifademiz alınmıştı. Daha sonra altı ay hapis cezası aldığımız yargılanmaların mukaddimesi olan o günün sabahında, sarıktan dolayı da ayriyeten ifadelerimiz alınmıştı. Tıpkı sarıklarımız suç delili olarak alındığı gibi.
Cübbelerimizin, cübbe mi yoksa pardösü mü olduğunun tespiti için bilirkişi olarak müftü beye gönderildiği o zamanı unutmam mümkün değildi.
Gerçekten de Efendi Hazretlerimizin (Kuddise Sirruhu) 'arayacaksınız' dediği o günleri mumla arar hale gelmiştik.
Hakkımızda en az üç dava açılmıştı. Kadın bir hâkim tarafından yargılanırken, bir gün gelip evimden alınarak ifadeye götürüldüğümde sebebini sorunca, beş vakit namazını kılan, ismi bende saklı olan bir polis memuru; "sen sebebini daha iyi bilirsin" demişti.
Savcılığa getirildiğimde niçin getirildiğimi anlayınca ve mühürlenmiş bir balyozla karşılaşınca şok olmuştum. Zira meczûb'un birisi, bir okulun bahçesinde bulunan Atatürk heykelini o balyozla kırmış ve hiç tanımadığım halde ne hikmetse benim adımı vermişti.
Ezberlediğimiz mahkeme koridorlarını yeni bir dava ile aşındıracağımız belli oluyordu.
Bu davadan dolayı ismi bende saklı olan o memurun mahkeme salonunda "çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, üçüncüsünde yakayı ele verir" deyince, o memuru azarladığımda dertlerin ve darbelerin insanı bileyen bir yönünün de olduğunu yaşayarak görmüş olduk.
Azarlanırken azarlamayı da öğrenmiştik.
28 Şubat darbe olmanın yanı sıra, dostun ve düşmanın renginin belli olup, açığa çıktığı bir zaman dilimidir.
Öncesinde 9 saat süren Milli Güvenlik Kurulu toplantılarının şahitlerinin ifadelerinden, bu darbenin yapılmasının sebeplerinin başında; İslam'ın geldiğini görüyoruz.
Paşalardan birisi, İsmail Ağa camiinin yanında çarşaflı bir hanımın yolun karşısına geçerken çekilmiş fotoğrafını, 54. hükümetin başbakanına gösterirken: "Siz sandalyede oturduğunuz zaman bu çarşaflıların adedi artıyor" demişti. Ve yine kendi ifadelerince 5 Şubat'ta Ankara Sincan'da yürütülen tanklarla 'demokrasiye balans ayarı' yaparken bilerek veya bilmeyerek bu milletin geleceğini de paletlerle ezdiklerini anlayamayacak kadar gözleri kararmıştı.
Öyle ki, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya'nın "irtica PKK'dan daha tehlikelidir" sözleri bunun delillerindendir.
Sonraki dönemlerde dış güçlerin de desteklediği anlaşılan bu darbe, Türkiye'yi çivisi çıkmış bir ülke haline getirmiştir. Bin yıl sürecek denilen fakat 10 yılda iflas eden bu darbeye verilecek en güzel isim zorbalık'dan başka bir şey değildir.
28 Şubat, mütedeyyin insanları sindirmek için İslam'ın değerlerine açılmış bir savaşın adıdır. İnsanların fişlenmesi ve okullarda ikna odalarının kuruluşu, gücünü; koca koca insanların koşa koşa gittikleri brifingleriyle meşhur olan 28 Şubat'tan almaktadır.
Bu hususta çok şeyler söylemek mümkün iken politikadan çok da iyi anlamayan biri olarak hata etmemek için 28 Şubat'ın İslam'a yapılan bir darbe olduğunu söyleyerek makalemi burada noktalıyorum. Vesselam.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
İTTİHAD-I İSLAM’IN ÖN ADIMLARI

İttihad-ı İslam, bize balon gibi uçarak gelmez. Belki, bizim ona gitmemiz lazım. Yollar daÄŸdaÄ
İMANIN ŞEHAMET-İ MANEVİYESİ

İslam ahlakının dinamik gücü, imandır. Çünkü, “İman hem nurdur hem kuvvettir. Evet, haki
MUHALEFET KULVARLARI

Hak namına ve hakikat hesabına sırf gerçeği görmek ve göstermek, meseleleri tahlil etmek, sı
UYUYAN DEV UYANMIÅžTIR

Evet, millet uyandı. İçerdeki hainler, dışardaki alçaklar ne yaparlarsa yapsınlar, artık Ana
YANLIŞ VE HAKSIZ İNTERNET PAYLAŞIMLARI

dir. İnternet paylaşımlarındaki kaynak vermemek, metnin yazarını yazmamak, doğruluk olmadığ
MASONLAR VE ESAD AİLESİ

Masonluk meselesi dallı budaklı bir mesele olduğundan ve yüksek dozda manipülasyon içerdiğind
OSMANLI DÜŞMANI BİR BARELVİ’NİN HEZEYANLARI

Belki biraz garip gelecek ama peşinen söyleyelim ki anlatılan husus doğrudur. Stalin’in hocala
KADİROV: KADİRİ-VEHHABİ KIRMASIÂ

Ramzan Kadirov başkanlığındaki Çeçenlerin Suriye’den sonra Ukrayna’da da arz-ı endam etme
 İSLAM’IN DAHİLİ DÜŞMANLARI YA DA GÜNÜMÜZÜN YIKICI AKIMLARI

İhvan meşrepli Iraklı yazar ve düşünür Muhsin Abdulhamid, ‘ İslam’a Yönelik Yıkıcı
YİNE GÖÇ VAR

Türü: Hikâye (Otuz yıl önce bu günleri biz yazdık, yaÅŸayanlar yorum yapsın) Aylardan AralÄ
BABAMI GÖTÜRMEYİN

Erzurumluydum. Erzurum’un Hınıs İlçesi’nin Göller Köyü’nde oturuyordum. Adım Ali’y
- "İSLÂM DİNİ SAVAŞ VE TERÖR DİNİ MİDİR? YA DA KILIÇ ZORUYLA MI YAYILMIŞTIR?"
- LATİN HARFLERİNİN KABULÜ VE HALK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-51
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-50
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-49
- TALİBAN ÜZERİNDEN ZIT ETKİYİ DALGALANDIRMAK
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-48
- BUTİ NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-47
- BU VATAN BİZİM
- MÜJDELER OLSUN SANA EY KAHRAMAN TÜRK HALKI
- KURBAN BAYRAMI’NDA HAYATI ANLAMAK
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-46
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-45
- BATININ İŞGAL PLANLARI VE İÇERİDEKİ İŞBİRLİKÇİLERİ
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-44
- KALP FİKİR VE KALP DİNDARLIK
- GAZZE
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-43
- İSLAM’DA MEŞRU SEÇME YÖNTEMLERİ VE YÜKLEDİĞİ SORUMLULUKLAR
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-42
- İSLAM’DA TATİL ANLAYIŞI
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-41
- EMNİYET TEŞKİLATI VE EMNİYET NİMETİ
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-40
- ÇANAKKALEDEKİ MANEVİ GÜÇ
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-39
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-38
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-37

Herhangi birinize ölüm gelip de: Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam! demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan harcayın
Münafikün, 10
GÜNÜN HADİSİ
Îmân altmış bu kadar şu'bedir. Hayâ da îmânın bir şu'besidir.
BUHARİ,KİTÂBÜ'L-ÎMÂN, EBU HUREYRE(r.a.)'dan
SON YORUMLAR
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
- Selamünaleyküm bu değerli yazınızdan dolayı Ahmets kardeşimizi tebrik edi...
- Vesîkalara göre, doÄŸum târîhi 13.01.1889 (1 Kânûnisânî 1304), vefât tÃ...
- Açıklayıcı ve net ifadelerle bilgi verdiğiniz ićin siteye teşekkür eder...
- Hocam açıklamalarınız için gerçekten yürekten teşekkürler Hep oyunlar...
TARİHTE BU HAFTA
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...