Cevaplar.Org

BAKIŞ AÇISI-22

"Mademki Batı'dan geri kaldık, öyleyse dinin tarihte ortaya çıkmış olan tezahürü ile dinin bizzat kendisi birbirinden ayrılmalı ve dine yeni bir yorum getirilerek tarihteki tezahüründen farklı bir din görüntüsü ortaya konmalıdır" şeklinde ifade edebileceğimiz öldürücü mantık, ne yazık ki şu ana kadar ciddi biçimde mercek altına alınabilmiş değildir. . Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal


Ebubekir Sifil(Doç. Dr)

esifil@yahoo.com

2020-11-09 08:39:57

"Mademki Batı'dan geri kaldık, öyleyse dinin tarihte ortaya çıkmış olan tezahürü ile dinin bizzat kendisi birbirinden ayrılmalı ve dine yeni bir yorum getirilerek tarihteki tezahüründen farklı bir din görüntüsü ortaya konmalıdır" şeklinde ifade edebileceğimiz öldürücü mantık, ne yazık ki şu ana kadar ciddi biçimde mercek altına alınabilmiş değildir. . Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

Modern İslam Düşüncesi için aslolan "murad-ı ilahî" değildir. Bu düşünce için aslolan, beşer taleplerine azami ölçüde cevap veren bir hayat tarzını yakalayabilmek için dinden ne kadar istifade edilebileceğidir. Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

Burada önemle altı çizilmesi gereken bir diğer nokta da, Modernist çalışmaların, teorik planda önemli ölçüde Batı'daki İslamiyât çalışmalarından intihallelerle payandalandırıldığı gerçeğidir. Bu tesbitin İslam Modernistleri'ni hayli rahatsız ettiğini biliyoruz. Ancak bu sadece bizim şahsî bir tespitimiz olmayıp, yandaş ya da karşıt hemen herkesin paylaştığı bir hakikattir. Hatta Modern İslam Düşüncesi'nin bayraktarlarından olan ve düşünce sistemini önemli ölçüde sözünü ettiğimiz çalışmalarla beslediğini gördüğümüz Fazlur Rahman bile bu gerçeği açıkça dile getirmekte bir sakınca görmemiştir Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

En genel anlamıyla Kur'an'ın ihtiva ettiği normatif hükümler bizlere bugün ne ifade etmektedir? Bu en temel soruya bile İslam Modernistleri'nin ortak bir cevabı yoktur. Ortada, "Kur'an'ın ruhu" olarak ifade edilen ve bizzat doğasında belirsizlik bulunan bir kavram dolaşmaktadır. Bu ruhun nasıl tanımlanması gerektiği, metodolojik olarak neyi ifade ettiği, somut olaylar için önerilen çözümlere nasıl tetabuk edeceği ve varılan çözümün hangi somut verilere göre test edileceği, Kur'an'ın, sorunları tahlil etmede ve çözmede nasıl bir yaklaşım izlediği... gibi sorular bu bağlamda cevap beklemektedir. Hatta daha da ileri giderek şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Özellikle ülkemizde bu sorular Modernistler'in gündeminde dahi yoktur. Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

Peygamberlik melekesi tüm insanlara aittir. (...) Bir peygamberin vahiy yoluyla aldığı öğretileri, daha düşük bir seviyede tabiî idrakleri vasıtasıyla bir hakîm [bilge] tarafından da öğretilir. Çinli kâhinler yüksek manevî kavramları, Yunan felsefesi, İran düşüncesi, Hintli azizlerin asil fikirleri ile Hristiyanlık ve İslam'ın öğretileri arasında temel bir çelişki yoktur."

Bu alıntıyı yapan Sıddıkî burada şunları söyler:

"Esas zorluk, Hintli bir milliyetçi olan Ubeydullah Sindî'nin, Hinduizm ile İslam'ı bağdaştırmaya çalışmasındadır. Gerçekten kendisi, karşıt dinî gruplar arasına, vahiy yolu ile gelmiş dinler tarafından konulmuş engelleri ezebilecek bir "insanlık dini"ne, ya da evrensel dine inananlardandır." Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

Adı ne olursa olsun, "sapma", her zaman "sapma"dır ve Modernizm, ismi dışında tarihten tamamen kopuk ve "yeni" bir şey değildir. Geçmişte de "Modernistler" vardı ve "Modernizm", dönemsel bir olguyu değil, niteliksel bir durumu anlatmaktadır. O halde sadece "İslam Modernistleri" ya da daha kısa olarak "Modernistler" olarak bahsettiğimiz çizgiyi "Çağdaş İslam Modernistleri" ya da "Çağdaş Modernistler" olarak anmak yanlış olmayacaktır. Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

Çağdaş Modernistler'den, Kur'an'ın epistemolojik açıdan nerede durduğu konusunda da alabildiğine renkli görüşlerle karşılaşıyoruz. Kimi, tıpkı Tevrat ve İnciller'e yapıldığı gibi, Tarihsel Tenkit ve Metin Tenkidi yöntemlerinin Kur'an'a da uygulanması gerektiğini ve mesela bunun bir açılımı olarak Kur'an'daki kıssaların, "üslupları gereği, ne mutlak anlamda doğrulanabilir, ne de yanlışlanabilir" olduğunu söylerken, kimi de bu tarz hükümler ihtiva eden ayetleri, zorlama tevillerle "yumuşatma"ya çabalamaktadır Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

Sünnet'i sadece bir "örnek" olarak gören yaklaşımın, klasik tabiriyle "Sünnet'in hücciyyeti" konusundaki Kur'an ayetleri konusunda ciddiye alınabilecek savunmalar yapmaktansa, ya tartışmanın zeminini Sünnet verilerinin tesbiti konusuna kaydırdıkları, ya da söz konusu ayetler hakkında zorlama tevillere gitmeyi tercih ettikleri görülmektedir. Sünnet verilerinin tesbiti meselesindeki itirazların ise, metodolojik olarak "klasik" diye nitelendirilen yaklaşımı aşmak şöyle dursun, tek tek somut konular hakkında bile ikna edici deliller sunmaktan uzak olduğu dikkat çekmektedir. Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

Kısacası adına "gelenek" dedikleri mevhum bir düşman ile mücadele, Çağdaş Modernistler'in tavırlarının kristalleştiği noktadır. Bunu yaparken düşüncelerini oturttukları zemin, hümansentrik [insan merkezli] yaklaşımdır. Yeni görüntüsüyle Modern zamanlara ait bu yaklaşımın dine bakışı, "çağın yükselen değerleri ile çatışmayan" bir müslüman tipi öngörmektedir. Şayet din, bu değerlerden biri veya birkaçı ile çatışan teklifler içeriyorsa, "her şey gibi din de insan içindir" formülünün size bahşettiği geniş yorum yetkisi içinde bu teklifleri yorumlayıverir ve sorunu çözersiniz. Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

Hristiyanlığın Batı'da geçirdiği tecrübeye paralel olarak din hakkında söz söyleme yetkisini kitlelere yayma ve Kur'an'ı herkes için bir "başucu kitabı" haline dönüştürme çabaları, Kur'an'ı bütün kayıt ve şartlardan azade olarak anlayıp yorumlama ve dinin sâbiteleri hakkında bile uluorta konuşma yetkisini elinde bulundurduğuna inanan fertlerin zuhur etmesine yol açmıştır. Bu anlayış, Allah'ın indirdiği hükümler hakkında, Kur'an'a "aracısız olarak" başvuran insan sayısınca yorum ve kanaatin ortalıkta dolaşması sonucunu doğurmuştur. Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

Yüce Allah (c.c.)'ın, Kur'an'da, mü'minler için örnek olduğunu belirttiği ve pek çok ayette "kendisine itaat edilmesini", "emrine uyulmasını", "verdiği hükümlerin hiçbir sıkıntı duymadan kabul edilmesini" emir buyurduğu Hz. Peygamber ve O'nun mübarek Sünneti'nin, adeta hayatın dışına itilmek ve "Peygambersiz bir İslam" oluşturulmak istenmesi de dikkati çeken bir diğer noktadır. Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

Son zamanlarda Çağdaş Modernistler tarafından sık sık gündeme getirilen "dinler arası diyalog", "Ehl-i Kitab'ın da ebedî kurtuluşa ulaşacağı" gibi meseleler, yine Çağdaş Modernistler tarafından "Kur'an merkezli bir hoşgörü" zemininde açıklanmakta ve Kur'anî bir tavır olarak takdim edilmektedir. (İhvan-ı Safa'nın görüşlerini hatırlayınız.) Oysa aynı çevreler, "gelenek"söz konusu olduğunda birden bütün hoşgörülerini yitirmekte ve bu "amansız düşman" karşısında en hasmane tavrı sergilemektedirler. Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

Toplumun değişik kesimlerinin karşı karşıya getirildiği bu dönemde, bir kesimin "Allah'ın emri" ve hatta "insan hakkı" ol­duğunu söyleyerek talep ettiği kimi hususlar, bir başka kesim tarafından "Gericilik", "Arap İslamı" ve "Demokrasi istismarı" damgalarıyla bastırılmaya çalışılmaktadır. Ortada birden fazla İslam dolaşmakta ve bu "İslamlar", toplumumuzu, Hristiyan Batı'da yüzyıllardır varlığını etkin biçimde sürdüren mezhepler arası çatışmanın oluşturduğu kaos ortamına doğru sürüklemektedir. İslam'ın Modernist yorumlarının bu oyunda başrol oynamadığını kim iddia edebilir? Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

Bu pratikler, toplumun, "din" mefhumunun –ihtiva ettiği bütün kurum ve kurallarıyla– belirsizleştiği, netliğini kaybettiği tehlikeli bir noktaya doğru çekilmeye çalışıldığını işaret etmektedir. Ne gariptir ki, insanları, hatta farklı etnisite ve coğrafyalara mensup insanları bir araya getiren, getirmesi gereken "din" olgusu, ne yazık ki en onmaz ihtilaf mekanizması olarak işlev görür hale getirilmiş bulunmaktadır. Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

Son yıllarda gündeme sokulan ve hakkında pek çok şe­yin yazılıp söylendiğini müşahede ettiğimiz "Türk Müslümanlığı", "Arap-Emevî Müslümanlığı" gibi ayrımlar, dinin yerine getirmesi gereken fonksiyonun nasıl tam tersine döndürülmeye çalışıldığının en bariz örneğidir Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

Türk Müslümanlığı" tabiri neyi anlatmaktadır? Bu tabirden, Türkler'in Müslümanlığı kabul edişinden itibaren tarih boyunca benimsenen İslam anlayışını mı, yoksa günümüzde Türk Dünyası'nda gördüğümüz Müslümanlığı mı anlamalıyız? Eğer bunlardan ilki kastediliyorsa, Türkler'in tarih boyunca kabul ettiği ve uyguladığı İslam anlayışının diğer kavimlerin İslam anlayışından farklı olmadığı aşikârdır. Fars kökenli Ebû Hanîfe ile Arap kökenli iki talebesi Muhammed b. el-Hasan ile Ebû Yusuf'un, ya da Buhara'lı Muhammed b. İsmail el-Buhârî ile Benu Kuşeyr kabilesine mensup saf Arap Müslim b. Haccâc el-Kuşeyrî'nin, Müslümanlık anlayışı arasında bir fark bulunduğu söylenebilir mi? Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

Türk Müslümanlığı" tabiri ile anlatılmak istenen, aslında "Türkiye Cumhuriyeti Müslümanlığı"dır. Bu, doğrudan doğruya resmî ideolojinin öngördüğü "ahkâm ayetlerinin ve Hz. Peygamber (s.a.v)'in uygulamaya yönelik Sünneti'nin artık geçersiz olduğuna inanan, din adına, sonradan ortaya çıkmış bir takım bid'atlerle amel etmeyi yeterli sayan, kalbi temiz, yaptığı hataları ve işlediği günahları bile iyi niyetle işleyen, kimsenin etlisine sütlüsüne karışmayan, kendisine lütfen bahşedilenle yetinen, amelsiz, talepsiz tatlı su Müslümanı"dır. Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

-devam edecek-

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Gökleri ve yeri yaratan, bunları yaratmakla yorulmayan Allah'ın ölüleri diriltmeye de gücünün yeteceğini düşünmezler mi? Evet O, herşeye kadirdir.

Ahkaf, 33

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

"iman bakımından müminlerin en mükemmeli, ahlâkça en güzel olanlar ve ailesine en güzel davrananlardır."

Tirmizi

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Fatih Camii'nin yeniden ibadete açılışı(15 Nisan 1772) *Turgut Özal'ın Vefatı(17 Nisan 1993) *Türk-Yunan savaşının başlaması(18 Nisan 1897) *Miladi takvime göre Efendimiz'in (s.a.v.)dünyaya teşrifleri(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI