Cevaplar.Org

BAKIŞ AÇISI-20

Artık dönemini doldurmuş, tekrarlana tekrarlana aşınmış, eskiye ait olan, bugüne hitap etmeyen"... gibi çağrışımlar yüklenen "geleneksel kaynaklar, klasik din anlayışı, İslam geleneği"... gibi ifadeler, modernist/reformist söylemin temel kavramlarıdır


Ebubekir Sifil(Doç. Dr)

esifil@yahoo.com

2020-10-22 09:40:22

Artık dönemini doldurmuş, tekrarlana tekrarlana aşınmış, eskiye ait olan, bugüne hitap etmeyen"... gibi çağrışımlar yüklenen "geleneksel kaynaklar, klasik din anlayışı, İslam geleneği"... gibi ifadeler, modernist/reformist söylemin temel kavramlarıdır. Dolayısıyla bu gibi kavram ve ifadeleri kullanmaktan şiddetle kaçınmak gerekir. Muhammed Esed'in Meal/Tefsiri Üzerine Beyan - Haziran 2003

Bilindiği gibi Ehl-i Sünnet, Hz. İsa (a.s)'ın diri olarak göğe kaldırıldığını ve kıyamete yakın tekrar yeryüzüne ineceğini bir itikat ilkesi olarak kabul etmiştir Muhammed Esed'in Meal/Tefsiri Üzerine Beyan - Haziran 2003

Burada söyleyebileceğim tek şey, Ehl-i Sünnet itikadı konusundaki hassasiyetlerini artırarak muhafaza etmeleridir. Zira bizi kurtaracak olan budur. Bu cümleden olarak, Ehl-i Sünnet itikadı doğrultusunda yazılmış eserlerin okunması elbette büyük önem arz ediyor. Malum olduğu gibi zihinlerin son derece karışık olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Böyle bir dönemde itikadın muhafaza edilmesi her şeyden daha önemli. Bir sürü yayın organı, dergi., gazete, kitap vs. piyasayı doldurmuş durumda. Modalaşan akımlara ve fikirlere kapılmadan, bunlar arasında Ehl-i Sünnet çizgiyi temsil ve müdafaa edenlerin özenle seçilerek alınması ve özümsenerek okunması gerekiyor... Muhammed Esed'in Meal/Tefsiri Üzerine Beyan - Haziran 2003

Bizim ulemamız arasında adeta darb-ı mesel olan bir söz vardır: "Hoca'nın talebesine vereceği en önemli şey, kendisine sorulan her soruya cevap verme gayretkeşliğine girişmeksizin, "bilmiyorum" demeyi öğretmesidir" derler. Farklı İslam Anlayışları Üzerine Beyan - Haziran 1999

Takva, edep ve tevazu, ilim adamı olmanın vazgeçilmez şartlarıdır. Farklı İslam Anlayışları Üzerine Beyan - Haziran 1999

Bugün bizim yapmamız gereken şey şudur: Benim kanaatime göre ilmî seviyelerine asla ulaşamayacağımız Müçtehid İmamlar nasıl böyle bir konsensüs [görüş ve tavır birliği] sağlamışlar? Bizler bu konsensüsün ruhuna nüfuz edebilmeliyiz. Neydi onların temel olarak bu dört delil etrafında birleştiren? Bu dört mezhep, bir aile gibidir ve fıkhî meselelerin 3'te 2'sınde ittifak halindedirler. Geriye kalan 3'te 1'lik ihtilaflı kısım ise, yukarıda bir örneğini verdiğimiz türden makul ve kaçınılmaz görüş ayrılıklarının bir sonucudur. Bu ihtilafların mantığını anlamak zor değildir. Mesela bu ihtilaflara, "fetva" ve "takva" ölçüleri açısından bakılabilir. Nitekim Ebu'l-A'lâ Sâ'id b. Ahmed b. Ebî Bekr er-Râzî isimli alim, "el-Cem' Beyne'l-Fetvâ ve't-Takvâ fî Mühimmâti'd-Dîn ve'd-Dünyâ" isimli eserinde bunu yapmış, Müçtehid İmamlar arasındaki ihtilaflı meseleleri, "fetvaya uygunluk" ve "takvaya uygunluk" kriterlerine göre tasnif etmiştir. Farklı İslam Anlayışları Üzerine Beyan - Haziran 1999

Mesela birisi çıkıp, Kur'an'da Cehennem hakkında kullanılan bir kelimeyi, "sekar" kelimesini "bilgisayar" olarak yorumluyor. Kur'an'da "söz" anlamında kullanılan "hadis" kelimesinin, Hz. Peygamber (s.a.v)'in hadislerini anlattığını iddia ediyor. "Bu söylediklerinin, ne Kur'an'dan, ne de Sünnet'ten bir delili yoktur. Dolayısıyla bunların ilmî olarak kabul edilmesi ve de ciddiye alınması mümkün değildir" dediğiniz zaman da feveran ediyor, "Ben bunları böyle anlıyorum. Benim özgür bir şekilde yorumumu ve görüşümü ortaya koymama niçin engel oluyorsun?" diyor. Farklı İslam Anlayışları Üzerine Beyan - Haziran 1999

Efendimiz (s.a.v) buyuruyor ki: "Allah Teala (c.c) ilmi insanlardan zorla söküp almaz. Ancak alimlerin ölümüyle alır. Alimler ölür ve geriye cahiller kalır. İnsanlar da alim bildikleri o cahil kimselere gidip meselelerini arz ederler. Onlar da ilimleri olmadığı için yanlış fetvalar vermek suretiyle hem halkı saptırırlar, hem de kendileri sapıtırlar."

Günümüzde bu hadis-i şerifin anlattığı olay fiilen yaşanıyor. Adı "alim"e çıkmış bir takım insanlar var. Hele isminin başında Prof. Dr. yazıyorsa o kişi artık bu işin uzmanıdır. O her şeyin en iyisini ve en doğrusunu bilir. Bu anlayışı sorgulamamız lazım. Ciddî ilim adamı eksikliği mevcut. Farklı İslam Anlayışları Üzerine Beyan - Haziran 1999

Osmanlı Devleti -kavram olarak Osmanlı devletine "imparatorluk" demek yanlıştır-, yeryüzünün en uzun ömürlü devletlidir. Bütün bunları yapan, şüphesiz ki ulemamızın, ilim, fikir, sanat ve devlet adamlarımızın olağan üstü gayret ve himmetleriydi. Farklı İslam Anlayışları Üzerine Beyan - Haziran 1999

Günümüzde artık branşlaşma söz konusudur. Mesela bir kimse Hadis ilmi alanında profesör olur, bu dalda uzmanlaşır. Ona, gel İbn Hacer'in, el-Aynî'nin, ez-Zehebî'nin veya es-Suyûtî'nin el attığı ilim dallarında tıpkı onlar gibi kaynak olarak kullanılabilecek değer ve ciddiyette eser yaz desen, "benim branşım değil" der. Haydi, bunu kabul ettik; sadece Hadis konusunda o değer ve seviyede eser yaz desen, onu da yapamaz. Hâsılı günümüzde âlim olmak demek, eski âlimlerin yazdıklarını öğrenmek demektir. Yani günümüzün âlimleri, geçmiş ulemanın talebesi seviyesinde bile değil. Niyetimiz kimseyi karalamak ya da küçümsemek değil, ama vakıa bu. Farklı İslam Anlayışları Üzerine Beyan - Haziran 1999

İslam dünyasının yaşadığı ekonomik ve sosyal zafiyetler, belki siyasî karmaşalar, dünyanın yaşadığı konjonktür, İslam dünyasını, İslam'ı sorgulamak gibi bir konuma getirdi. Bunda klasik oryantalist hareketin rolü çok büyük. Aynı zamanda Müslümanlar'ın kendi dinamiklerinden haberdar olamamalarının ve bu dinamikleri sağlıklı bir şekilde işletebilen otoritelerden yoksun bulunmalarının getirdiği çok büyük bir dezavantaj da var. Modern İslam Düşüncesi Üzerine Altınoluk - Mart 1998

Hristiyanlık sistemleştirilmiş bir teoloji ve bunun uzantısı olarak sistemli bir yapı arz eden normatif kurallar bütünü olmaktan uzaklaştırıldığı için, her türlü felsefî harekete, her türlü dış müdahaleye açık bir yapı arz ediyordu. Bu süreç özellikle Hristiyanlık bağlamında Protestan hareketin uç vermesiyle birlikte müthiş bir hız kazandı. Daha önce Kilise'nin bir tekeli söz konusuydu. Kilise belli bir çerçeve içerisinde tutarak Hristiyanlık üzerindeki egemenliğini, belirleyiciliğini sürdürüyordu. Fakat Protestanlıkla birlikte Hristiyanlık üzerine söz söyleme yetkisi Kilise'nin elinden alındı; kitlelere yayıldı. Bunda İncil'in orijinal dilden tercüme edilmesinin çok büyük bir etkisi var şüphesiz. Modern İslam Düşüncesi Üzerine Altınoluk - Mart 1998

Hristiyanlık, var olmak amacını gerçekleştirmek uğruna kendisini her türlü müdahaleye açık tuttu. Hristiyanlığın Roma hukuku ile gerçekleştirdiği izdivaç, evet onu bir büyük medeniyetin dini yaptı; ama o, artık kendisi olmayan bir dindi. Modern İslam Düşüncesi Üzerine Altınoluk - Mart 1998

Batı'da, özellikle Aydınlanma'dan sonra bilimsel bilginin arz ettiği önem ve ağırlık, dolaysız bir şekilde Hristiyanlığı da cazibe alanı içinde, etki alanı içinde tuttu. Ve Hristiyanlık, bilimsel bilginin verileri ışığında sorgulanmaya başladı. Protestanlık buna uygun bir ortam hazırladı. Rasyonel akıl Hristiyanlığı insan aklının verilerini ve pozitif verileri mihenk alarak sorgulamaya başladı. Hristiyanlığın, felsefî arka planı da olan bu sorulara ve sorgulamalara verebileceği hiç bir cevap yoktu. Onaylamak dışında pek bir tavrı da söz konusu olmadı. Böyle olunca da Batı'nın İslam dünyası üzerinde kültürel, sosyal, ekonomik... Hegemonya kurma arzusu, hiç bitmeyen bu arzu Oryantalist çalışmaları da yedeğine alarak Hristiyan dünyasında yaşanan ve kısaca arz etmeye çalıştığım bu tecrübeyi İslam dünyasına ihraç etmeye kalkıştı. Aynı zamanda bu, İslam dünyasının askerî, kültürel, ekonomik ve zihnî anlamda zayıf olduğu bir döneme tekabül ediyordu. Modern İslam Düşüncesi Üzerine Altınoluk - Mart 1998

Oryantalist hareketleri besleyen arka plan şüphesiz bu kolonyalist mantık idi. İslam dünyası fizik anlamda yeterince sömürülemiyor ve kontrol altında tutulamıyorsa, o zaman bilinç düzeyine inilmeli ve bu seviyede yeni bir hareket başlatılmalıydı. Aslında Oryantalistler'in yaptıkları da bu "yeni bilinc"i oluşturmaktan ibarettir. Buradan, Oryantalistler'in yaptığı İslamoloji çalışmalarını küçümsemek gibi bir sonuç çıkarılmamalı. Müslümanlar'ın, özellikle modern dönem Müslümanları'nın belki havsalalarına sığmayacak çalışmalar yaptılar. Modern İslam Düşüncesi Üzerine Altınoluk - Mart 1998

Modern İslam anlayışının kendi geleneğine –bu tasnif üzerinde de belki ileride durmak lazım– gönderdiği sorgulamalardan iki tanesi dikkatimizi çekiyor. Birincisi teolojik tartışmalar bağlamında İmam el-Eş'arî'nin pozisyonu, ikincisi fıkhî tartışmalar ve hadis tartışmaları bağlamında İmam eş-Şâfi'î'nin pozisyonu. Rasyonalist akım, Allah'ın iradesinin insanın iradesi ile arz ettiği durum konusunda yeteri açıklamayı getiremiyor. Mesela modernist Müslüman, İmam el-Eş'arî'nin determinizminden ve İmam eş-Şâfi'î'nin hadisçiliğinden sürekli şikâyet eder durur. Modern Müslüman için bunu açıklamak gerçekten zordur. Modern İslam Düşüncesi Üzerine Altınoluk - Mart 1998

Modernizm'in belki de en trajik tarafı, çok önemli, çok büyük, çok temelli iddialara sahip olmasına karşın bunları ve çözüme ilişkin teklifleri bütüncül bir yapıya kavuşturamamış olmasıdır. Bu, her bölgenin Modernizm'ine göre böyledir, hatta tek tek her bir moderniste göre böyledir. Bu, bana göre çok doğru bir ifadedir. Dünyada yeknesak bir Modernist İslam hareketi yok; her bölgenin, hatta her şahsın kendine özgü bir Modernist İslam anlayışı var. Modern İslam Düşüncesi Üzerine Altınoluk - Mart 1998

Modernist hareket, temsilcilerine göre değişiklikler arz eden bir mahiyet gösteriyor. Belirgin, dört başı mamur, çerçevesi çizilmiş sistemli bir Modernizm hareketi yoktur; "Modernist hareketler" vardır. Modern İslam Düşüncesi Üzerine Altınoluk - Mart 1998

Kur'an ve sadece Kur'an sloganının kapağını kaldırdığımız zaman bunun altından çok somut makul şeyler çıkmıyor. Daha doğrusu bizim anladığımız şeyler çıkmıyor. Eğer öyle olsaydı, Hz. Peygamber (s.a.v)'e itaati vurgulayan onlarca ayeti nereye koyacaktınız? Nitekim bunun da cevabı şöyle veriliyor: Hz. Peygamber (s.a.v)'e itaati vurgulayan ayetler onun sağlığıyla [hayatta olduğu dönem ile] sınırlıdır. Çünkü sonra araya çok farklı beşerî unsurlar girdi, kötü kasıtlar girdi ve Hz. Peygamber (s.a.v)'in ortaya koyduğu model, güvenilemez kaynaklar vasıtasıyla bize intikal etti. Buna güvenemeyiz. İşte Sünnet böyle; ama Kur'an'ın arz ettiği durum da (ayetlerden çıkarılan neticelerin birbirine uymaması bakımından) bundan çok farklı değil. Modern İslam Düşüncesi Üzerine Altınoluk - Mart 1998

-devam edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Ne yerde ne gökte zere ağırlığınca bir şey Rabbinden uzak (ve gizli) kalmaz.

Yûnus,61

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

"Kişi, dostunun dini üzeredir. Bu nedenle, kiminle dost olacağına dikkat etsin!"

Ebû Dâvud

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Fatih Camii'nin yeniden ibadete açılışı(15 Nisan 1772) *Turgut Özal'ın Vefatı(17 Nisan 1993) *Türk-Yunan savaşının başlaması(18 Nisan 1897) *Miladi takvime göre Efendimiz'in (s.a.v.)dünyaya teşrifleri(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI