Cevaplar.Org

BİR NESLİN TÜKENİŞİ

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla... Her yüzyılda, istisnalar hariç, bütün insanlar yerin üzerinden yerin altına inerler. Mesela; 100 yaşın üzerindekiler müstesna, yüzyıl evvel yaşayan insanların tamamı şu anda üzerinde gezdiğimiz toprağın altında yatıyor. Ve bir gün gelecek bizleri de o toprağın altına indirecekler.


Ali Haydar Çetintürk

cetinturkalihaydar@gmail.com

2020-10-15 10:39:49

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla...

Her yüzyılda, istisnalar hariç, bütün insanlar yerin üzerinden yerin altına inerler. Mesela; 100 yaşın üzerindekiler müstesna, yüzyıl evvel yaşayan insanların tamamı şu anda üzerinde gezdiğimiz toprağın altında yatıyor. Ve bir gün gelecek bizleri de o toprağın altına indirecekler.

Toprağın altı, hesap gününe açılan kapının adıdır.

O güne hazırlanmak için evvela uyanmak lazımdır. Zira; "insanı bedenen ameliyat etmek için uyutmak, rûhen ameliyat etmek için uyandırmak lazımdır."

Kurtuluş savaşında uyanık olan bu milletin, "Çanakkale geçilmez" destanını yazarken, uyutulması gerektiğini anlayan emperyal güçler, bir nesli tüketip, kültürünü yozlaştırmak için harekete geçmeye karar verdiler.

Çünkü silah gücüyle bir milleti değiştirmek mümkün olsaydı, Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atomlar bunu gerçekleştirirdi.

Çanakkale geçilmedi! Peki geçilseydi ne olacaktı? Din ve namus tahrip edilecekti, kadınlar açılmaya zorlanacaktı, belki Kur'an yasaklanıp dilimiz, alfabemiz ve şeklimiz değişecekti.

Değişip değişmediğini anlamak için, İngiltere'deki bir gencin saç modeliyle, Türkiye'deki gencin saç yapısını, kılığını kıyafetini ve elindeki telefonunu kıyas etmek lazımdır.

Hira dağının çocuklarını, Olympos dağının çocukları yapmak isteyenler, bir nesli dinin dışına çekebilmek için o kadar çok gayret gösterdiler ki, mahalle maçında kazanan gençler, hayattan yediği gollerin farkına bile varamadılar. Âyeti, başörtüsünde taşıyanlar, o örtünün ucuyla gözyaşlarını silmek zorunda bırakıldılar.

Yozlaşmamış bir milletin üzerine tezgâh kurmak zordur.

Beach park, lara beach, mini city, yörük's, boncukchu, çiçek's, köftechi gibi isimleri gördüğümüz zamanda, aslında tezgâhların çoktan açılmış olduğunu görmüş oluyoruz.

Birbirine benzeyen insanlara mal satmak kolaydır. Aynı duyguyu paylaşan, aynı hayatı yaşayan bedenleri işgal etmek ondan daha kolaydır.

Dalından düşen yaprak, rüzgârın oyuncağı olurmuş! Lisanın yozlaşmasına verdiğimiz bu misaller, aslında gerçekleşen bir yaprak dökümünün habercisidir.

Kaliteli insan olabilmenin, kaliteli mekânlara giderek mümkün olduğunu aşıladıkları insanları, kaliteli değil ama çok para harcayan insanlar haline getirdiler.

Ekonomik özgürlük bahanesiyle kadınları çalıştırarak, kendi ayakları üzere durabilen kadın değil ama, daima yorgun ve uykusuz kadınlar meydana getirdiler.

40 rakamının insanlar üzerinde farklı bir etkisinin olduğu muhakkaktır. Olgunluk çağının 40 yaş olması,(1) Musa (Aleyhisselâm)'ın Tûr-i Sînâ'daki 40 günü(2) ve özellikle Tih çölünde geçen 40 yıl(3), tefsirlerden teferruatı okunması gereken meselelerdendir.

Musa (Aleyhisselâm)'a itiraz eden bir neslin 40 yıllık zaman zarfında tükenip yerlerine çocuklarının kaim olduğu Tih çölünün sonu, Kudüs'te noktalanmıştı.

Babalarımızın ve dedelerimizin itiraz etmeye mecali olmadığı yakın tarihimizin mirasçısı olan bizim gidişatımızın da bu gidişle Kudüs'te noktalanması zor gibi görünmektedir.

Bazı ideolojileri yaşam tarzı olarak benimseyen, her sabah o ideolojiye bağlılık andı içen, varlığını ona armağan eden bir neslin, demokrasi şehidi, basın şehidi, devrim şehidi vs gibi dînî bir kavram olan şehadeti istismar etmeleri, dînî kavramların yozlaştırıldığına birer misaldir.

Âhiret derdi olmadığı halde, kelaynakların soylarının tükendiğine üzülen ve dünyanın çivisinin çıktığını söyleyenler üzülmesinler. Yozlaşmış fikirler paslı çivilere benzer, kolay kolay yerinden kimse çıkaramaz.

Hayatta en pahalı şey tecrübedir. Çünkü onu kazanmak için kaybetmek gerekir. Aslında tecrübe, insanların hatalarına verdikleri isimdir. Ve bu millet maalesef çok tecrübeli bir millet haline getirilmiştir.

İnkılaplar bir milleti bambaşka bir millet haline getirirken, batı hayranlığıyla yetiştirilen bir nesli, dedesinin mezar taşını okuyamaz hale getirdikleri gibi, bütün kütüphaneler ona dilsiz olduğu için, Osmanlıyı 600 sene lâle yetiştiren zevk düşkünü insanlar olarak göstermişlerdir.

İnsanların hatalarıyla yüzleşmesi lazımdır. Necip Fazıl'ın dediği gibi; "İki çeşit insan vardır, zaman geçtikçe hatalarıyla yüzleşen, zaman geçtikçe yüzsüzleşen" Binâenaleyh yüzleşenlerle yüzsüzleşenlerin mücadelesini en güzel resmeden şeylerden birisi de, teferruatı ehlince malum olan, ahlakî yozlaşmaya misal teşkil eden izdivac programlarıdır.

At pazarını andıran görüntülerin eksik tarafı ise, açık arttırmanın olmamasıdır.

Evlerin başmisafiri olan televizyon, bu yozlaşmayı hızlandırırken, farza göre değil tarza göre örtünenlerle beraber, mücahidlerin önce müteahhid, sonra da herşeye müsaid olduklarına esefle şahit olmaktayız.

Söyleyecek sözü olmadığı için, yüksek perdeden konuşanların sesi ne zaman kısılır bilinmez. Fakat bazı insanların alçak gönüllü, bazılarının da alçak olmaya gönüllü olduğu şu hayatta, 20 yüzlüleri gördükçe maalesef iki yüzlüleri mumla arar hale geldik.

Amerika'da, otobüste bir beyaza yer vermeyen yaşlı zenci kadın Rosa Parks, bu tavrıyla öyle bir çığır açtı ki, Montgomery otobüs boykotunun ilk kıvılcımını çakmış oldu. Sonrasını merak edenler Obama'ya kadar uzanan sürecin tarihini okuyabilirler.

Yakın tarihimizin zencileri pozisyonunda olan müslümanlar Rosa Parks kadar olamadıkları müddetçe kültür emperyalizminin çarkında tükenmeye mahkûmdurlar.

Ne yapılabilir, diye sorulacak olursa, kültür yozlaşmasının rehberliğini yapan basına pirim vermemekle başlayabileceğimizi söyleriz.

Sigara içen bir babanın, evladına 'sigara içme' demesi ne kadar tesirli ise, kişinin kendisini unutup, muhatabına yaptığı nasihat da o kadar tesirli olur.

Bundan dolayı her bir ferdin, Rosa Parks'ı bizzat tahayyül etmesi icab eder.

Herkesin cennete gitmek istediği halde bir türlü ölmek istemediği bu dünya hayatı bir gün son bulacaksa, bir Rosa Parks'da sen ol ki, millet peşinden gelsin.

Ezcümle; dînî, ahlakî, vicdanî ve kültürel yozlaşmaların panzehiri, bizzat İslam'ın her alanda, mümkün olduğunca yaşanmasından ibarettir.

Zira batılın yok olması için, hakkın zuhur etmesi lazımdır. Vesselam.

Kaynakça

1- Ahkaf suresi ayet: 15

2- Bakara suresi ayet:51

3- Maide suresi ayet 26

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

Eymen Akça, 2020-10-16 09:21:26

Güzel, tesirli, hakikatli bir yazı. Tebrik eder, yazılarınızın devamını bekleriz Hocam

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DÄ°ÄžER YAZILAR

Herhangi birinize ölüm gelip de: Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam! demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan harcayın

Münafikün, 10

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Gece içinde öyle bir saat vardır ki, müslüman olan herhangi bir kimse, dünya ve ahiret hususlarında Allah'dan bir hayır isterken duasını ona denk düşürürse, Allah; muhakkak istediğini kendisine verir.

Müslim, Ravi[Cabir (r.a.)]

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Şair Muhammed İkbal'in vefatı(21 Nisan 1938) *TBMM'nin açılışı ve çocuk bayramı(23 Nisan 1920) *Osmanlı-Rus Harbi(24 Nisan 1877) *Hudeybiye Gazvesi(26 Nisan 628) *II.Abdülhamid'in tahttan indirilmesi(27 Nisan 1909)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI