Cevaplar.Org

PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-21

Keçeçizade İzzet Molla Padişah II. Mahmud’a sunduğu layihada Keçeci-zâde İzzet Molla, şu sözlerle beşerî aktivizmin öneminin vurgulandığı nomolojik zihniyeti dile getiriyordu: “Şu kadar ki, Mehdî’nin yaklaştığı bir sırada dünyevî meselelerin tanzim olunamayacağını


Mustafa Özcan

mustafaahmetozcan@gmail.com

2020-10-08 08:21:53

Keçeçizade İzzet Molla 

Padişah II. Mahmud'a sunduğu layihada Keçeci-zâde İzzet Molla, şu sözlerle beşerî aktivizmin öneminin vurgulandığı nomolojik zihniyeti dile getiriyordu: "Şu kadar ki, Mehdî'nin yaklaştığı bir sırada dünyevî meselelerin tanzim olunamayacağını söyleyenlere şöyle cevap veririz: eğer Mehdî, yarın ortaya çıkacaksa, biz bugünden adalet ve eşitlik için çalışalım ki, O'nun, adaleti güçlendirme konusundaki gayretimizi görmesi, bize övünme vesilesi olabilsin"

Kemal DerviÅŸ

Kemal Derviş Mısır'da darbe sonrası Muhammed Ali Baradey'in rolüne benzer bir rol çevirmeye ve ifa etmeye çalışmış, lakin tutturamamıştı. Ulusalcılar, nazik liberali elemişlerdi.

Kemal Kılıçdaroğlu

Nebil Arabî'nin bu kasıtlı suskunluğu Kemal Kılıçdaroğlu'nda yerini kasıtlı laf kalabalığına ve sataşmalara bırakmaktadır. Ona göre, Erdoğan'ın eli Suriye'de kardeş kanına bulanmıştır! Peki, Esat'ın ve İran ve müttefiklerinin eli kime ve neye bulaşmış? Herhalde Suriye halkı onların kardeşi değil!

* Kemal Kılıçdaroğlu acaba kimi kendisine model alıyor? Kime özeniyor? Kemal ismini taşıdığından dolayı Namık Kemal'e mi yoksa siyasi ikinci yenisi Mustafa Kemal'e mi yoksa onun da tahmin etmediği Sisi'ye mi benziyor? Hangisine özeniyor ve hangisinden misyon devşiriyor? Hepsinden birer tutam benzerlik bulunabilir. Kemal Kılıçdaroğlu karma bir şahsiyettir. Ama Sisi'ye benzerliği aşikâr. Neden? Amerikalılar gibi darbeye darbe diyemedi. Ardından Suriye rejimine sahip çıktığı gibi, Esat gibi Sisi rejimine de sahip çıktı. Gerekçesi, Türkiye başkalarının içişlerine karışmayacakmış! Başkaları karışırsa gam değil? ABD karışırsa gam değil! AB karışırsa yine eyvallah! İran karışırsa ne iyi olur! Yeter ki Türkiye karışmasın.

* Kılıçdaroğlu misyonunu şöyle özetliyor :" 17 Aralık benim doğum tarihimdir. 17 Aralık'ta T.C tarihinin en büyük yolsuzluk operasyonu yapıldı. Başbakan Erdoğan 17 Aralıkla birlikte topal ördek durumuna düşmüştür." Aç tavuk kendini darı ambarında görürmüş.

*Kılıçdaroğlu CHP'yi gerilere düşürmüştür Vaat ettiği atılımı geçekleştirememiştir. Aldığı ödünç oylarla rağmen varlık ve başarı sağlayamamıştır. CHP liderliğinin 'hödüklüğü' ortaya çıkmıştır. Herhalde bunun birinci derecede sorumlusu Kılıçdaroğlu pişkinliği bırakır, makamı daha ehil olanlara devreder. Her türlü paralel yapının taşeronluğunu yapmış ve hizmetine girmiştir

Kenan Evren

Kenan Evren hem Mustafa Kemal hem de de Gaulle özentisi içindeydi.

Kenan Çamurcu

 Şii maşası Kenan Çamurcu gibiler Sistani'nin bir işaretiyle kitlelere ve devletlere yön verdiğini ve harekete geçirdiğini söylüyor. Ama Kenan Çamurcu gibilerin unuttukları bir husus var. Fetvaları, işgalcilere değil işgalcilere karşı çıkanlara geçiyor. Onlardan Amerikan aleyhtarı fetva sudur etmiyor. Ama Sünni aleyhtarı fetvalar mebzul. Zira onların sözlüğünde muhalifin ve ötekinin adı Sünniliktir. Lübnanlı ılımlı Şii mercilerden Ali Emin'in ifade ettiği gibi Amerikalılar çıkarları gereği olarak İran rejimiyle anlaşmış olabilir (11/17/2013 El Vatan gazetesi, Kuveyt). ABD ile birlikte Sünni dünyayı paylaşmak istiyorlar. Sünniler İslam dünyasının hakiki sahibi olduğundan ev sahibiyle ne anlaşacak? Hırsızıyla anlaşır daha iyi! Gerçek sahiplerinden ne koparacak?

Kerim Balcı(Aksiyon ve Zaman yazarı kaçak Fetöcü)

*Artık Esat rejimiyle el sıkışmamız gerektiğini ve dönenlerle birlikte olmamız gerektiğini öneriyor. Kerim Balcı da AKP kurmaylarına öyle akıl vermişti.

* Kerim Balcı'dan sonra Milliyet'ten Kadri Gürsel de Esat'ın elini kim sıkacak diye soruyor. Çok meraklılarsa gitsinler kanlı eli kendileri sıksınlar. Ona ve onun gibilerine verilecek cevap şudur: Bomba uzatan el, bombayla imha olur!

* Zaman'cılar Başbakan Erdoğan'ın İran ziyaretini mercek altına aldılar. Aynı gazeteden Kerim Balcı'nın ilgili makalesi evlere şenlik. 'Prime Minister Erdogan in his second home' başlıklı yazısında (30 Ocak 2014, Today's Zaman) siyasal İslam'ı bir tarifi var ki ağzınız açık kalır. İsrail ve ABD'ye düşmanlık ve İran'a sempati imiş. Öyleyse siyasal İslamcı olmamak veya gelenekçi İslam kalabilmek için İsrail ve ABD'yi sevmek ve İran'dan nefret etmek gerekiyor.

Kerim Balcı'nın ikinci takıldığı husus ise Başbakan'ın ' kendimi ikinci evimde hissediyorum' ifadesidir. Elbette bu ifadeler özenle seçilmeli ama günümüzde neyi özenle yapıyoruz ki? Netice itibarıyla herkesin anladığı gibi bu bir yakınlık (kurma) ifadesi. Zaman erkânı, Erdoğan'ı eleştirmek için satır aralarından cımbızla ifade seçiyorlar. Bu sağlıklı bir yol değil. İran ziyaretinin eksik taraflarına temas edebilir ve neşter vurabilirsiniz, lakin mücerret bir ifadesinden yola çıkarak karalamaya çalışmak normal bir ruh halini yansıtmıyor. 

Ä°mam KuÅŸeyri

İmam Kuşeyri çok yönlü bir zattır. Onun ötesinde çok yönlü bir ilim adamıdır. Öncelikle olarak önemli bir kelamcıdır. Onun ötesinde tasavvuf alanında temayüz etmiş ve Risalesi bu alanda ün yapmış ve sahanın temel eseri haline gelmiştir. Kelabazi'nin 'et-Ta'arruf li-mezhebi ehli't-tasavvuf' kitabıyla birlikte Er Risaletü'l Kuşeyriyye bu alanın temel ve klasik kitapları arasına girmiştir. Kuşeyri aynı zamanda kelamcı olmasının ötesinde birinci sınıf Ehl-i Sünned müdafiidir. Tarihte bu ebedi savunmanın mağdurları arasında yerini almıştır. Daha doğrusu Ebu'l Hasan Eş'ari ve yolundakileri savunmuş ve bu yolda birçok çile ile karşılaşmıştır. Ahmet Bin Hanbel'in maruz kaldığı meşhur halku'l Kur'an meselesi gibi bir meseleyle karşılaşmıştır. İmam Kuşeyri aynı zamanda dilci, nahivci, belagat üstadı idi. Gazali'ye üstün olduğu taraflardan birisi budur. Kuşeyri de sufi ve kelamcılardan olmasına rağmen aynen Ahmet Bin Hanbel'in maruz kaldığı gibi mihne ve çile tufanına maruz kalmıştır. Tuğrul Bey, Hanefi mezhebinden olmasına rağmen veziri Ebu Nasr Kenderi hem Mutezile ve hem de Şii mezhebine mensup idi. Siyasi olarak da Eş'arilerin rekabetinden ürküyor ve Ebu Sehl İbni Muvaffak isimli Şafii- Eş'ari âlimin Tuğrul Beyin gözdesi olmasından ve yerini almasından korkuyordu. Bunu engellemek için bir hileye ve ötesinde fitneye başvurdu. Kuşeyri ve dostlarına bidat kulpu taktı. Emevilerin Ömer Bin Abdulaziz'e kadar bir dönem minberlerden Ehl-i Beyt'e lanet okutmaları gibi Ehl-i bidata lanet adı altında ve bahanesiyle Cuma günleri minberlerden bidat sahibi olarak tanımladığı Ebu'l Hasan el Eş'ari'ye lanetler okutturmaktadır. Bu Şafii ve Eş'arilere elbette zor gelir ve bu karalamaya karşı çıkanlardan biri olarak İmam Kuşeyri sivrilir ve bu fitnenin kahramanlarından birisi haline gelir. Bu sahadaki mücadelesinin yansımalarından birisi Şikayetü Ehli'l Sünne adlı eseri olur. İmam Kuşeyri bu haliyle zamanının Ahmet Bin Hanbel'i olmuştur.

* Kuşeyri'nin gölgede veya daha geride kalan yönlerinden birisi kelamcılığıdır. Daha ziyade tasavvuf alanındaki iştigaliyle tanınmıştır. Bununla birlikte kelamcılığı gölgede kalsa da, bu alanda temayüz etmiş isimlerden birisidir. Bediüzzaman'a selef olduğu hususlardan birisi kâinatı esma üzerinden okumasıdır. Kâinat esmanın tecelli alanıdır. Kâinat isimlerin tecelliyatıdır. Dolayısıyla kâinat, tecelliyat veya yansıma kitabıdır. Kâinat kitabını okumanın en iyi yönteminin esma ile eşleştirme ve mukabele ile olacağını ilk söyleyenlerden birisi İmam Kuşeyri hazretleri olmuştur. İmam-ı Gazali ile çağdaş veya muasır olmasına rağmen ondan öncedir. Ölümü, 465 tarihidir. Gazali'den 40 yıl evvel vefat etmiştir. Kuşeyri vefat ettiğinde Gazali 15 yaşındadır. Elbette mülakat ve karşılaşmaları mümkün olmamıştır. Lakin Gazali, Kuşeyri'nin ilminin varislerinden birisidir. İkisinin mesleği de aynıdır. Gazali kelamcı olmasının ötesinde usulcüdür. Gazali de tasavvufun dışında usul-u fıkıh ve fıkıh kelamla birlikte öne çıkarken, tebarüz ederken Kuşeyri de Arapça ve ilimlerinde öne çıkmıştır.

* Bediüzzaman'a öncülük anlamında ise kâinatı esma üzerinden okumasıdır. Bu meyanda Şerhü Esmaillahi'l Hüsna adlı eserini kaleme almıştır. Bu alanda bir başka kitabı ise et Tahbir fi't Tezkir adlı eseridir. Bu kitabında esma yani Cenab-ı Hakkın güzel isimleriyle insanın davranışları ve kâinat nizamı arasında ilişki kurar. Yansımaları tarassut eder ve gözler. Ona göre insan esmayı tahsil ve etüt ederek Allah'ın ahlakına ulaşmaya veya yaklaşmaya çalışmalıdır. Esma buna göre insanın ayinesidir. Lakin bu konuda ontolojik düzey ile şer'i düzey arasında fark olmalıdır. Cebbar ismi ontolojik düzeyde insanın üzerine yansıyabilir lakin bu sahada şer'i çizgiyi esas alarak; kul cebbar ve kahhar ve celal isimlerini taklit etmek yerine itaat düzeyinde olmalıdır. Allah'ın yasalarına boyun eğmelidir.

* Kuşeyri'nin ilm-i kelamda getirdiği yeniliklerden birisi esma ile tecelliyatı olan kâinatı karşılaştırması ve kâinata bir ayine olarak bakmasıdır (Fi İlmi'l Kelam, Cemal Receb Seyyid Bey, Mektebetü Vehbe, s: 75)

-devam edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Bilin ki, Allah'ın lâneti zâlimlerin üzerinedir.

Hûd,18

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

"Kişi, dostunun dini üzeredir. Bu nedenle, kiminle dost olacağına dikkat etsin!"

Ebû Dâvud

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Fatih Camii Tekrar İbadete Açıldı(15 Nisan 1772) *Şeyhülislam İbn-i Kemal'in Vefatı(16 Nisan 1534) *Einstein'in Ölümü(18 Nisan 1955) *93 Harbi Başladı(19 Nisan 1877) *Miladi Takvime Göre Efendimiz'in(s.a.v) Doğumu(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI