Cevaplar.Org

MEHDİYİ BEKLEMEK DİNDE BİR BİD’AT DEĞİLDİR

Şeyh Muhammed Hamid merhum Nevair adlı mecmuada Mehdi fikrinin Şia’dan bize geçtiğini iddia eden bir yazara cevap olarak diyor ki;


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2020-09-16 07:03:03

Takdim

Değerli ziyaretçilerimiz, son zamanlarda özellikle istismarcılardan dolayı sık sık gündeme gelen meselelerden birisi de Mehdi mevzuu. Bu konuda yerli oryantalist akımın temsilcileri ve yeni mutezile fikrine sahip bir kesim, bu fikrin bize Şia'dan veya ehl-i kitaptan geçtiği gibi bir görüşe saplanmış durumda. Sırası geldi mi, papağan gibi aynı şeyi tekrarlıyor ve orijinal bir şey de söyleyemiyorlar.

Hâlbuki Doç Dr. Ebubekir Sifil hocamızın da isabetle belirttiği gibi; "Mehdi inancının, tarih boyunca ortaya bir sürü "sahte mehdi" çıkmasına yol açmasına gelince, işin bu noktasının –Mehdi inancının asılsız olduğu iddiasına temel teşkil etmekten uzak bulunması bir yana–, son derece yanlış bir kurgu üzerine oturduğunu söylemek zorundayız. Zira bu mantık, sahte peygamberlerin günahını peygamberlik kurumuna yüklemeye kalkışmak kadar saçma ve gülünçtür."

Evet, Resul-i Ekrem aleyhissalatu vesselam

1-Her asırda kuvve-i maneviyi muhafaza

2- Dehşetli hadiselerde ye'se düşmemek.

3- Al-i Beytine ümmeti manen bağlamak için MEHDİ'yi haber vermiş... 

Hem Ekmel-ül Ulemanın ifadesiyle "Bir fikre davet, cumhur-u ulemanın kabulüne vâbestedir. Yoksa davet bid'attır, reddedilir."(Hutbe-i Şamiye, s. 114) Bu meselede ise, yine muhterem Sifil hocamızın dediği gibi; "Hadis ilminde otoritesi müsellem herhangi bir âlimin, bu konulardaki rivayetlerin "zan"dan öte bir şey ifade etmediğini ve muhtevalarının inkâr edilebileceğini söylediğini bilmiyoruz. Aksine bu konulardaki rivayetlerin manevi tevatür seviyesinde bulunduğunu söyleyen birçok âlimin varlığından haberdarız."

Mehdi meselesinin kaynakları konusunda derli toplu bir bilgi olması dolayısıyla, 20. Asrın büyük Rabbani âlimlerinden merhum Muhammed Hâmid Hamevi(v. 1969)'nin "Rududun Ala Ebâtıl" adlı şaheserinden bir yazıyı hülasaten tercüme ederek, hizmetinize sunmak istedim. İstifadeye medar olması dileğiyle. Salih Okur/cevaplar.org

Şeyh Muhammed Hamid merhum Nevair adlı mecmuada Mehdi fikrinin Şia'dan bize geçtiğini iddia eden bir yazara cevap olarak diyor ki;

"Derim ki onlar(Şia) Mehdi-i Muntazar (beklenen mehdi) fikrinde yalnız değillerdir. Ehl-i Sünnet'in büyük alimleri de onun ahirzamanda, dini talimlerin(öğretimin) yıkılmaya maruz kaldığı bir anda bir müceddid olarak zuhuruna, bâtılın köpürüp üste çıktığı bir devirde hakkı kaldıracağına, zulüm ile dolan yeryüzünü adalet ile dolduracağına ve İslam düşmanlarının istilasına karşı mücadele edeceğine yakinen inanıyorlar..

Evet onların(Ehl-i Sünnet ulemanın) yanında şianın zannettikleri gibi, Mehdi'nin bir kuyuya girip saklandığı ve onların da bu kuyunu başına gidip, çıkması için nida etmeleri-Arap seyyahı İbn-i Batuta'nın bizzat şahid olduğu gibi- saçmalıklara yer yoktur.(Bundan sonra merhum Hamevi, İbn-i Batuta'nın Seyahatnamesindeki ilgili kısımdan nakil yapıyor.. Orayı tercüme etmedim. Salih Okur)

Muhakkak onlar Mehdi fikrine birçok şeyler ilave ettiler ve aslında olmayan birçok şeyi ona izafe ettiler. Ve böylece aşırı gidenler oldular.

Şair onlar hakkında şöyle demiştir;

"Kuyu için sizin zannınızca misal getirdiğiniz şeyi doğurmak yoktur.

Sizin aklınızda silinme vardır.

Çünkü siz aslı olmayan Gulyabani, Zümrüd-ü Anka gibi bir şeyi misal getirdiniz."

Müslimun Dergisinde bu konuda bir yazı neşretmiştim. Ondan meseleyi ispat eden bir kısmını naklediyorum;

"Mehdi'yi beklemek edille-i şeriye'nin(dini delillerin) odaklanmadığı ve ondan beri olduğu bir bidat değildir. Çünkü o, nübüvvet-i Muhammediye'nin Allah'ın kendisine bildirmesi ile haber verdiği gaybi bir meseledir.

Merci nakl-i mahz(hakiki bir nakil) ve sıhhati de tahakkuk ettiğinde, ona teslimden ve akıldan uzak görmeyi akıldan uzak görmekten başka çare yoktur.

Muhakkak ben bu makalemde bu meseleyle alakalı hadis-i şerifleri ve sahih haberleri topluca nakletmekle uğraşmayacağım. Bu husustaki meseleler sünnet-i şerife kitaplarında yığınlar halinde dizilidir.

O rivayetler, ahirzamanda bunun olacağına, İslamiyet'in selametini iade edeceğine, imana kuvvet, dine parlaklık vereceğine dair mutmain olunacak bir sayı çokluğuna ulaşmıştır.

O, kıyametin hemen öncesinde olsa bile, ölüde ölmeden önce görülen kısmi bir düzelme hali gibi görülecektir. Ve hangi hal üzere olursa olsun böyle olması zorunludur.

Hadis hafızları mehdi konusunu zikretmişler ve onlara itimad edilmiştir.

Onlardan; Kurtubi Tezkire'sinde bu hususu zikretmiştir. Ve İbn-i Hacer Askalani(hadiste müminlerin emiri) Fethu'l Bari Şerh-i Sahih-i Buhari'de, Hafız Ebi Hüseyn el Abiri'den naklederek demiş; "muhakkak mehdi konusunda nakledilenler, ravilerin çokluğundan dolayı tevatür seviyesine ulaşmıştır."

Ve haber-i meşhur olarak birçok raviler Hazret-i Mustafa sallallahu aleyhi vesellem'den naklen Mehdi'nin ehl-i beytten olacağını, yeryüzünü adaletle dolduracağını ilaahir nakletmişlerdir.

Ve onun tevatür mertebesine ulaştığını yine Hafız Şemseddin Sehavi 'Fethu'l Mugis'te, Celaleddin Suyuti 'Fevaid-i Mütekasire Fi Ehadis-i Mütevatire'de ve İbn-i Hacer-il Heytemi 'Savaiku'l Muhrika" adlı kitabında ve Zürkani Şerh-i Mevahib-i Ledünniye'de ve diğer hadis hafızları eserlerinde bu nassların tavatür mertebesine ulaştığını yazmışlardır.

Ve (Sıddık Hasan)Kannuci el-İẕâʿa limâ kâne ve mâ yekûnü beyne yedeyi's-sâʿa adlı eserinde Şevkani'nin onun tevatürü hakkında bir eser telif ettiğini ve orada şöyle dediğini nakleder; "Mehdi hakkında varid olan rivayetler ki üzerinde durulmasını mümkün kılmaktadır. Bunlardan 50 hadis vardır ki içlerinde hasen, sahih ve birbirlerini destekleyerek kuvvet kazanan zayıf hadisler vardır ki, hepsinin toplamı bu meselenin şeksiz şüphesiz mütevatir olduğunu gösteriyor. Hadis usulü ıstılahlarında yazılmış bütün kitaplar ondan daha aşağısının( sayıca bu adede ulaşmamış bir başka meselenin) bile tevatür vasfını doğrulamaktadır.

Ama sahabeden Mehdi konusunda gelen rivayetler(âsâr) açıktır ve çoktur. Müstedrek sahibi Hakim Nisaburi bunların hiçbir içtihad ve yoruma mecal olmadan merfu derecesine(Hz. Peygambere nisbet olunan söz, fiil, takrir ve sıfatlara "merfû hadis" denir.) yükseldiğini belirtmektedir.

Ve yine Berzenci de "İşaatu'l Eşratis Saa" adlı eserinde ve Alusi tefsirinde(Ruhu'l Meani) böyle olduğunu zikretmişlerdir.

Mehdi hakkında hadis rivayetleri, Tirmizi, Ebu Davud, İbnu Mâce, Hakim, Tabereni, Ebu Ya'la el Mevsıli, Abdurrezzak ve İmam Ahmed tarafından nakledilmiştir. Sahih Müslim'de vasfı zikredilmiştir.

Ve yine Ebu Nuaym, İbn-i Asakir, Beyhaki, Hatib(Tarihinde) Darekutni Efrad'ında ve er-Rûyânî Müsned'inde ve Nuaym bin Hammad Kitabu Fiten'inde, İbn-i Ebi Şeybe ve Ebu Ganem el Kufi Kitab-ul Fiten'de, Bezzar ve Deylemi Müsned-i Firdevs'inde, Abdulcebbar el Havlani Tarihinde ve Cüveyni Fevaid-i Samitiyn'de, İbn-i Hibban Duafa'sında, Ebu Amr ed Dai Süneninde Mehdi hakkındaki rivayetleri nakletmişlerdir.

Sekizinci hicri asrın önde gelenlerinden, Şamlı Hanbeli âlimlerinden İbn-i Teymiyye ismiyle maruf Şeyh Ahmed et Takıyüddin ve talebesi İbn-i Kayyım el Cevziyye de Mehdi hakkındaki hadisleri inkâra güç yetirememişlerdir. Ki onlar Şia'nın aşırı gitmelerine ve inhiraflarına (sapmalarına) en güçlü reddiyeleri yaptıkları halde…

Ve bundan sonra Mehdi; ahir zamanda Müslümanların birliklerinin dağıldığı, düşmanlarının onların üzerlerine çullandığı ve adaletin kaybolmasıyla birlikte onları zulümleriyle zorladığı bir zamanda Allah'ın onlara ihsan ettiği bir İslami lider neden olmasın?

Biz özlem duymuyor muyuz ve sağa sola bakıp aramıyor muyuz öyle bir adil imam( önder) şahsiyeti ki, onun vesilesiyle Allah görünmez hale gelmiş dini tekrar hayatlandırır,

Adaletten kaybolan şeyleri ona iade eder,

Ve zulümden taşan şeyleri imha eder.

İslam için muhal(imkânsız) mıdır ki, Hazret-i Peygamber aleyhissalatu vesselam'ın sülalesinden bir kumandanın eliyle işin(dünya hayatının) sonunda yeniden bir canlanma ve yenilenme meydana gelsin? O Peygamber ki(sallallahu aleyhi ve sellem) onun eliyle Allah İslam'ın başlangıcını açmıştı.

Muhakkak akıl bunu muhal görmez. Onu zatında mümkün olduğunu teslim eder. Bir de onun yüksek imkanı ile beraber ona dair nebevi haberler tevatür derecesine ulaşmış bir sayıda onunla birlikte bulunsun..

Derim ki; ben bu konuda tafsilatlı delilleri -ki onlar cidden çoktur-sevk etmiyorum. Ancak ona kısa bir işaret ve acil bir söz ve kısa bir özet olarak değiniyorum.

Ve Mehdi'yi bekleyen fırkadan olmamızın bizi tembel ve yeryüzünde hareketsiz bırakmasını sevmiyorum.

Allah Rasulü ve ashabı kendilerine kat'i yardım vaad olunduğu halde canlı ve aktif idiler. Lakin onlar sebeplere yapışmışlar ve acil olarak karşılarına çıkan şeylerle karşılaşmışlardı. Ta ki sonunda Allah onları zafere ulaştırdı. Ve geçen bir sürü zorluk ve uzun bir cihaddan sonra aziz bir emniyete ellerini bıraktılar.

Muhakkak ahirzamanda İslam'ın nusretine dair sahih hadislere güvenerek amel etmeden, çalışmaksızın oturmak korkunç bir hatadır ve dine karşı menfur bir cinayettir.

Allah'ın emrine muvafakat ve İslam'ın evlatları için razı olmadığı bu uyuşukluk asla bir arada olamazlar.

Kaynak

Eş Şeyh Muhammed Hâmid Hamevi,

Rududun Ala Ebâtıl, Cilt: 1

El Mektebet'ul Asrıyye

Tercüme; Salih Okur

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

serkan çakır, 2020-09-16 13:16:54

yazınızdan dolayı çok teşekkür ederiz bu tarzdaki yazıların türkçeye çevirilerek ilim ehline fayda vermesini ve devamını arzu ederiz

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DİĞER YAZILAR

CENNET VE CEHENNEM SADECE MANEVİ DEĞİLDİR

CENNET VE CEHENNEM SADECE MANEVİ DEĞİLDİR

Cennet ve Cehennem iki yurttur; birisi sevaba birisi azaba, birincisi muttakilere, ikincisi kâfirle

ACBU’Z ZENEB HADİSİ

ACBU’Z ZENEB HADİSİ

Bir sorunun cevabı; “Müzedeki bir insanın iskeleti 2.000 senedir var olduğu söyleniyor. Halbu

NAMAZDA 17 SIRRI

NAMAZDA 17 SIRRI

İslam Literatüründe “el-Mabud” kelimesi hakiki mabud olan Allah’ın bir vasfıdır. Ebced d

İNSANLARIN AYIBINI GİZLEMEK

İNSANLARIN AYIBINI GİZLEMEK

Kişi kendisine nasıl davranılmasını istiyorsa, başkalarına da öyle davranmalıdır. Bu minva

CEHENNEM NEREDEDİR?

CEHENNEM NEREDEDİR?

Soru: Cehennem Nerededir? Cevap: Cennet ise Kur’an-ı Kerim'de zikredildiği gibi yüksektedir ve

RUM SURESİ ÖZELİNDE FITRAT DİNİ’NE BAKIŞ

RUM SURESİ ÖZELİNDE FITRAT DİNİ’NE BAKIŞ

Rum suresi, Mekki mukattaat sureler sisteminde yer alan, Kur’an’daki tertip numarası 30 olan bi

HADİSLER IŞIĞINDA KOMŞULUK İLİŞKİLERİ-2

HADİSLER IŞIĞINDA KOMŞULUK İLİŞKİLERİ-2

Ebû Hüreyre (r.a) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.s) buyurdular ki: “Komşusu, zararlarından emin

HADİSLER IŞIĞINDA KOMŞULUK İLİŞKİLERİ-1

HADİSLER IŞIĞINDA KOMŞULUK İLİŞKİLERİ-1

Kıyâmetin pek yakın olduğu ve vaktin bereketinin azaldığı günümüzde, insanlar dünya tela

SAYGI GÖSTERGELERİ

SAYGI GÖSTERGELERİ

Toplum içerisinde âdâb-ı muâşeret dediğimiz; nezâket, saygı ve görgü kuralları, dünya v

SAHÂBENİN ADALETİ VE ÂLİMLERİN BUNA DAİR AÇIKLAMALARI-2

SAHÂBENİN ADALETİ VE ÂLİMLERİN BUNA DAİR AÇIKLAMALARI-2

İbn Hacer el-Heytemî diyor ki: "Sahabe arasında cereyan eden hâdiseler konusunda dilimizi tutmam

SAHÂBENİN ADALETİ VE ÂLİMLERİN BUNA DAİR AÇIKLAMALARI-1

SAHÂBENİN ADALETİ VE ÂLİMLERİN BUNA DAİR AÇIKLAMALARI-1

1.Hâfız ibn Hacer el-Askalânî el-İsâbe adlı eserinde diyorki: "Ehli-sünnet, sahâbenin âdil

Allah dilediğini hesapsız rızıklandırır.

Nûr, 38

GÜNÜN HADİSİ

Ey Allah'ın Resulü," dedim, "şayet Kadir gecesine tevafuk edersem nasıl dua edeyim?" Şu duayı okumamı söyledi: "Allahümme inneke afuvvun, tuhibbu'l-afve fa'fu anni. (Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni affet.)

Tirmizi, Da'avat 89,Ravi (r.a.): Aişe

TARİHTE BU HAFTA

*Fatih Camii Tekrar İbadete Açıldı(15 Nisan 1772) *Şeyhülislam İbn-i Kemal'in Vefatı(16 Nisan 1534) *Einstein'in Ölümü(18 Nisan 1955) *93 Harbi Başladı(19 Nisan 1877) *Miladi Takvime Göre Efendimiz'in(s.a.v) Doğumu(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI