Cevaplar.Org

BÜYÜK GÜNAHLAR-6

94. KEBİRE: Mezarlara mum yahut kandil yakmak. İbn Abbâs (r.a): “Resûlullah (s.a.v) kabirleri


Muhammed Emin Er

.

2020-07-01 06:35:45

94. KEBİRE: Mezarlara mum yahut kandil yakmak. İbn Abbâs (r.a): "Resûlullah (s.a.v) kabirleri ziyaret eden kadınlara, kabirlerin üzerini mescid edinenlere ve kabirlere kandil yakanlara lânet etti," demiştir. Hadisi, İmam Ahmed, Ebû Dâvûd, İbn Mâce ve diğerleri rivâyet etmiştir. 95. KEBİRE: Kabirleri put edinmek,

Yani kâfirlerin putlara saygı gösterdikleri gibi onlara saygı göstermek. Peygamber (s.a.v)'in: "Kabrimi benden sonra tapılacak put edinmeyin, yani başkalarının putlarına secde ettikleri gibi saygı göstermeyin," dediği rivâyet edilmiştir.

96-97-98. KEBİRE: Kabirleri saygı ve bereket için tavaf etmek, onlara el sürmek, onlara karşı namaz kılmak.

Bu davranışların büyük günah olmasının sebebi, kabirleri mescid edinmedeki ile aynıdır. İbn Hacer bazı Hanbelî âlimlerinin şöyle dediklerini nakletmiş ve kendisi de kabul etmiştir: Bir kimsenin bir kabrin yanında onun bereketine nâil olmak için namaz kılması, Allah'a ve Resûlüne karşı gelmektir, Allah'ın müsaade etmediği dini konuda bid'at icâd etmektir. Çünkü bu hususta yasak ve icmâ vardır. Zira kabirlere namaz kılmak, onları mescid edinmek, üzerlerine kubbe çatmak, haramların ve şirk sebeplerinin en büyüğüdür.

99. KEBİRE: İnsanın tek başına yolculuk etmesi.

İmam Ahmed, Ebû Hureyre'den (r.a) şöyle dediğini rivâyet etmiştir: "Resûlullah (s.a.v), kadınlara benzemeğe çalışan erkeklere, erkeklere benzemeğe çalışan kadınlara ve tek başına yolculuğa çıkanlara lânet etmiştir." Hâkim'in rivâyeti de şöyledir: "Bir yolcu bir şeytandır, iki yolcu iki şeytandır, üç yolcu ise kervandır." Bazı fakihler bunun sadece mekrûh olduğunu söylemiş ve bunun büyük günah olmasını tek başına veya bir başkası ile yolculuğa çıkıldığı zaman büyük zarar görülmesi ihtimalinden dolayı olduğuna yorumlamışlardır; meselâ yolda yırtıcı canavar ve benzeri şeylerin olması gibi.

100. KEBİRE: Kadının, namusunun tehlikeye düşeceğinden korkulduğu bir yolda tek başına sefere çıkması.

Buhârî, Müslim ve diğerleri şöyle bir hadis rivâyet etmişlerdir: "Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, üç günlük ve daha fazla olan yolculuğa tek başına çıkması helâl değildir; meğer ki yanında babası, yahut kardeşi, yahut oğlu, yahut da mahremi ola." Buhârî ile Müslim'in bir rivâyetlerinde, "iki günlük yol", başka bir rivâyetlerinde de, "bir günlük yol" denmiştir. Yine bir başka rivâyetlerinde de, "bir gecelik yol" denmiştir. Ebû Dâvûd ile İbn Huzeyme rivâyeti de, bir beridlik (12 mil) mesâfe olarak gösterilmiştir. Şunu bil ki, "korku" kaydı, yolculuğun büyük günah olması içindir. Haramlığın ise bununla alakası yoktur. Zira mesâfe kısa, yol emin de olsa, bazen kadın için mahremsiz yolculuk haramdır. Mesela, ister hac veya umre gibi ibâdet için olsun; isterse Ten'im'den kadınlarla beraber ihrâma girsin bir kadının yalnız başına yolculuğu câiz görülmemiştir. İşte bazılarının bunu küçük günah saymaları mesâfenin kısa, yolun emin ve maksadın ibâdet olmasına bağlanır. İbn Hacer böyle açıklamıştır.

101. KEBİRE: Uğursuzluk var diyerek yolculuğa çıkmamak yahut geri dönmek.

İbn Mes'ud (r.a), Peygamber (s.a.v)'den, "Uğursuzluktan kuşkulanmak şirktir," dediğini rivâyet etmiştir. İbn Mes'ud, "içimizde aklından böyle şeyler geçirmeyen yoktur; ancak Allah Teâlâ bunu kendisine tevekkül etmekle içimizden giderir," demiştir. Hadisi, Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir. Lafız ona âittir. Söz konusu hadisi ayrıca Tirmizî, İbn Mâce ve diğerleri de rivâyet etmişlerdir. Taberânî ile Beyhâkî'nin rivâyetleri de: "Kâhinlik eden yahut fal oku çeken yahut da uğursuzluktan kuşkulandığı için yolculuğundan dönen kimse yüksek derecelere erişemez," şeklindedir.

102. KEBİRE: Mazereti olmadığı halde Cuma namazını terk etmek.

Peygamber (s.a.v), Cuma namazından geri kalanlar için şöyle demiştir: "Aklımdan geçirdim ki birine emredeyim de insanlara namaz kıldırsın, sonra gideyim Cumaya katılmayanların evlerini yakayım." Hadisi, Müslim ve diğerleri rivâyet etmiştir. İmam Ahmed ile Sünen sahiplerinin ve diğerlerinin rivâyeti de şöyledir: "Kim gevşeklik ederek üç Cumayı terk ederse, Allah onun kalbini mühürler." İbn Huzeyme ile İbn Hibbân rivâyetinde de, "o münâfıktır" denmiştir. Rezin'in rivâyetinde de, "Allah'ın himâyesinden çıkmıştır" denmiştir.

103. KEBİRE: Cuma günü cemaatın üzerine basarak ön saflara geçmek.

Peygamber (s.a.v): "Kim Cuma günü insanların üzerine basa basa öne geçerse, cehenneme köprü kurmuş olur," demiştir. Hadisi, Tirmizî ile İbn Mâce rivâyet etmişlerdir. Buradaki "Cuma" kaydı, bunun Cumada sık olmasındandır, denmiştir. Bazı fakihler, bunun büyük günah sayılması, örf gereği halka fazla eziyet ettiği takdirde böyledir, yoksa mekrûhtur, demişlerdir.

104. KEBİRE: Meclis halkasının ortasına oturmak.

Bazıları, örfen tahammül edilmeyecek kadar rahatsızlık verirse böyledir, demişlerdir. Huzeyfe (r.a.), "Resûlullah (s.a.v), halkanın ortasına oturana lânet etti," demiştir. Hadisi, İmam Ahmed, Ebû Dâvûd, Tirmizî ve diğerleri rivâyet etmişlerdir. Ebû Dâvûd'un bir rivâyetinde ise, "izinleri olmadan iki kimsenin arasına oturmayın," şeklindedir. İmam Ahmed ile Tirmizî'nin rivâyetinde de "izinleri olmadan iki kimsenin arasına sokulmak helâl değildir," denmiştir.

105. KEBİRE: Mazereti olmadığı halde erkeğin, yahut âkil bâliğ hünsânın saf ipekten yahut görünüş itibâriyle değil de tartı açısından ipeği fazla olan kumaş giymesi.

İpek giymeyi helâl kılan mâzeret bit ve kaşıntı gibi şeylerdir. Peygamber (s.a.v): "İpek giymeyin; onu dünyada giyen, âhirette giymez," demiştir. Hadisi Buhârî ile Müslim ve diğerleri rivâyet etmişlerdir. Bunların bir rivâyetlerinde de, "İpeği ancak nasipsizler giyer denmiştir," Buhârî'de, "âhirette nasibi olmayanlar" ilâvesi vardır.

106. KEBİRE: Ergin bir erkeğin altınla, meselâ yüzük gibi, yahut gümüşle (yüzük hariç) süslenmesi.

Peygamber (s.a.v): "Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kimse ipek giymesin, altın takmasın," demiştir. Hadisi, İmam Ahmed rivâyet etmiştir. Ravileri sağlamdır. Onun bir başka rivâyetinde de: "Kim altınla süslenmiş olarak ölürse, Allah ona cennette altını haram eder," denmiştir. Gümüş de bu hususta altın gibidir.

107. KEBİRE: Erkeklerin, örfen kadınlara has olan şeylerde onlara benzemeleri;

Meselâ giyim, konuşma ve hareket gibi. Kadınlar için de durum aynıdır; onların da örfen erkeklere has olan hususlarda erkeklere benzemeye çalışmaları büyük günahtır. Buhârî ve Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce, İbn Abbâs'tan (r.a) rivâyet etmişlerdir ki Resûlullah (s.a.v) şöyle demiştir: "Kadınlara benzemeğe çalışan erkeklere ve erkeklere benzemeğe çalışan kadınlara Allah lânet etsin." Ebû Dâvûd'dan: "Resûlullah (s.a.v)'e kadınsı bir erkek getirdiler; ellerini ve ayaklarını kınalamıştı. Buna ne oluyor? dedi. Kadınlara benzemeğe çalışıyor, dediler. Onun Naki'e sürülmesini emretti." Naki, Medine'ye oldukça uzak bir yerdir.

Şunu bil ki, erkeğin, karısını yürümede, yahut giymede, veyahut diğer şeylerde erkeklere benzemekten men etmesi farzdır; çünkü karısının, hatta kendisinin de lânete müstahak olma korkusu vardır. Zira onu tasvip ederse, kadının başına gelen kendisinin de başına gelir. Bir de Allah Teâlâ: "Kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun," (Tahrim Sûresi, 6) demiştir; bunu yerine getirmek lâzımdır. Bu nedenle kişi ailesine haramı, helâli öğretmeli ve onları İslâmî hususlarda eğitmelidir. Onlara Allah'a itaat etmelerini, O'na karşı gelmekten sakınmalarını emretmelidir. Çünkü Peygamber (s.a.v): "Hepiniz çobansınız ve hepiniz yönetiminizdekilerden mes'ulsünüz," demiştir. Yani erkek ailesinin çobanıdır; kıyâmette ondan sorulacaktır. Hadiste: "Erkeklerin helâki kadınlara itaat etmekten olacaktır," denmiştir. Bunun için Hasan-ı Basrî: "Allah'a yemin ederim ki, bugün hangi erkek, (Allah'a isyan ederek) karısına itaat ederse, mutlaka Allah onu Cehenneme yüzükoyun atar," demiştir.

108. KEBİRE: Kadının, tenini gösterecek şekilde şeffaf elbise giymesi, yürürken salınması ve erkeklerin dikatini çekmesi.

Müslim ve diğerleri Peygamber Efendimiz'den şu hadisi rivâyet etmişlerdir: "Cehennemliklerden iki sınıf vardır; onları henüz göremiyorum. Birincisi, ellerinde sığır kuyruğu gibi kırbaçlarla insanları dövenler; ikincisi de, giyinmiş çıplak, salınan ve erkekleri cezb eden, başları buht develeri gibi kadınlar. Bunlar cennete giremezler, hatta kokusunu bile alamazlar. Halbuki onun kokusu şunca uzak yerden duyulur." İbn Hibbân da Sahîh'inde şöyle rivâyet etmiştir ki lafız ona âittir. Hâkim de Müslim şartına göre sahîhtir, demiştir: "Ümmetimin sonuncularından bazı kişiler olur ki; bineklere binip cami kapılarında inerler. Erkek oldukları zannedilir. Halbuki kadınları giyinmiş çıplaktırlar. Başlarında serkeş buht develeri gibi şeyler olur. Onlara lânet edin. Zira onlar mel'ûndurlar…"

109. KEBİRE: İzârı, yahut elbiseyi, yahut elbisenin yenini, yahut sarığın ucunu kibir için uzatıp yerde sürüklemek.

Buhârî ile diğerleri, "Topuktan aşağısı cehennemdedir", hadisini rivâyet etmişlerdir. Buhârî ile Müslim'de: "Allah böbürlenerek elbisesini yerde sürükleyenin kıyâmette yüzüne bakmaz," denmiştir.

110. KEBİRE: Kibirli kibirli yürümek.

Allah Teâlâ: "Yeryüzünde böbürlerek yürüme; zira sen ne yeri delebilir, ne de yüksek dağlara erişebilirsin." (İsrâ Sûresi, 17) buyurmuştur. Buhârî ile Müslim'de de şöyle denmiştir: "Bir adam hoşuna giden bir takım elbise giymiş, gururlu gururlu yürüyordu; Allah onu ansızın yerin dibine geçirdi. Kıyâmete kadar da yerin dibine inecektir."

111. KEBİRE: Sakalını cihad ve benzeri bir maksad olmaksızın siyaha boyamak.

Peygamber (s.a.v): "Ahir zamanda sakallarını güvercin kursağı gibi siyaha boyayan kavimler olur. Onlar cennetin kokusunu dahi alamazlar," demiştir. Hadisi Ebû Dâvûd, Nesâî ve diğerleri İbn Abbâs (r.a) dan rivâyet etmişlerdir.

-devam edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-2

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-2

Fahr-ı Kainat’a Nasıl Bakmalıyız: Kur’ân’da, “Muhakkak ki, Allah katında sizin en d

NURDAN VECİZELER-8

NURDAN VECİZELER-8

“Hakikaten mümin cennete layık ve kâfir cehenneme muvafık bir mahiyet kesb eder.” İzah: B

YIKILMAKTA OLAN ÜÇÜNCÜ MABET

YIKILMAKTA OLAN ÜÇÜNCÜ MABET

Kimi Yahudiler mecazen veya sembolik anlamda İsrail’e Süleyman Tapınağı makamında üçüncü

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-27

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-27

Nisa: 97: İbn Abbas’ın şöyle dediği rivayet olunur: “Müslümanlardan, İslam’ı hafife a

TACEDDİN TOPAL(1927-2020)

TACEDDİN TOPAL(1927-2020)

Taceddin Topal ağabeyimiz Isparta/Yalvaçlıdır. Yalvaçlılar O’na Taci Dede diye biliyor ve ö

SULTAN 2. BAYEZİD (1481-1512)

SULTAN 2. BAYEZİD (1481-1512)

1448’de Dimetoka’da doğdu. Fâtih Sultan Mehmed’in Gülbahar Hâtun’dan doğan büyük oğl

CENNET VE CEHENNEM SADECE MANEVİ DEĞİLDİR

CENNET VE CEHENNEM SADECE MANEVİ DEĞİLDİR

Cennet ve Cehennem iki yurttur; birisi sevaba birisi azaba, birincisi muttakilere, ikincisi kâfirle

AKSA TUFANI’NIN İSTİKBALDEKİ AKİSLERİ

AKSA TUFANI’NIN İSTİKBALDEKİ AKİSLERİ

De ki: " Bize iki güzellikten birinin dışında başka bir şeyin gelmesini mi bekliyorsunuz? Oy

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-1

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-1

Fahr-ı Kâinat Efendimiz, (Aleyhissâlatü vesselâm) Kur’ân’ı Mekkelilere tebliğe başladı

NURDAN VECİZELER-7

NURDAN VECİZELER-7

“İnkılab-ı hakikat olmaz. Nev'-i mutavassıtın silsilesi devam etmez. Tahavvül-ü esnaf, ink

İman edip salih ameller işleyen kimseler için mağfiret ve bol rızık vardır.

Hac, 50

GÜNÜN HADİSİ

Yeryüzünde bir kötülük işlendiği vakit, ona şahid olan bunu takbih ederse (kötü olduğunu te'yid ederse), o kötülüğü görmemiş gibi zararından kurtulur. O kötülüğe şahid olmadığı halde, işittiği zaman memnun kalan kimse, sanki şahid olmuş gibi manen zarar

Ebu Davud, Melahim 17, (4345)

TARİHTE BU HAFTA

*Fatih Camii Tekrar İbadete Açıldı(15 Nisan 2002) *Şeyhülislam İbn-i Kemal'in Vefatı(16 Nisan 2002) *Einstein'in Ölümü(18 Nisan 1955) *93 Harbi Başladı(19 Nisan 1877) *Miladi Takvime Göre Efendimiz'in(s.a.v) Doğumu(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI