Cevaplar.Org

İMANIN ÇİÇEĞİ RAMAZAN ORUCU

Oruç; gönül cevherini Ramazan'ın açlık ve susuzluk ateşinde pişire¬rek posasından arındırmadır. Yaş kamıştan ney olmaz. Olsa da sesi yürekleri etkilemez. Çiğ, piş-memiş gönülden yükselen ses de etkilemez yürekleri


2020-05-01 08:23:01

Oruç; gönül cevherini Ramazan'ın açlık ve susuzluk ateşinde pişire­rek posasından arındırmadır. Yaş kamıştan ney olmaz. Olsa da sesi yürekleri etkilemez. Çiğ, piş­memiş gönülden yükselen ses de etkilemez yürekleri.

Bugün insanımızı rahatsız eden sesler: Çok yiyen kapitalistlerin ge­ğirtisi ile iradesi dışında aç kalan bir kısım insanların karın gürültüsüdür.

Mümin insan onbir ay bedenini çeşitli nimetlerle beslerken bir ay onu bakıma alır.

Çok yemediği için geğirti, kendi iradesiyle aç kaldığı için karın gürültüsüyle insanları rahatsız etmez.

Yaz boyu meyve veren ağacın, daha iyi meyve vermesi için bakıma alındığı dallarından budandığı gibi, Müslüman insan da kendi arzu ve is­teklerini disiplin altına alır. Helâl olan yiyecek içecek ve ailesiyle olan cinsi temasını şafak vaktinden Güneş batımına kadar kendisine yasakla­yarak, bedeni isteklerini, yalan, iftira gıybetten uzaklaştırarak nefsinin is­teklerini gemler.

Yaz mevsiminin yakan sıcağında bir bardak su, kışın donduran soğu­ğunda bir bardak çayı midesine değil, azan, azdıran nefsinin kabaran is­tekleri üzerine dökerek Cehennemdeki ateşini söndürür.

"Yaz gününde oruç tutmak imanın güzellik ve özelliklerindendir" (İbnu Recep, Buğyet-ül insan fi vezaifi Ramazan) diyen Peygam­ber Efendimiz orucun mihenk taşı olduğunu haber vermiş oluyor. Dil ile Müslüman olduğumuzu iddia edip, o imanın gereği olan ameli yapmazsak, delili olmayan davacının durumuna düşeriz. Her ne kadar Al­lah (c.c.) gizli ve açık her şeyi bilirse de, gönüllerde olanın açığa çıkmasını ister. Bu gönüllerde olanın açığa çıkmasının faydası yine insanlaradır, Rabbimize değil. Gül ağacının özünde sakladığı rengi kokuyu, tazeliği ve harika sanatı Rabbimiz bilmektedir. Ancak bütün bu güzelliklerin açılıp saçılmasını is­ter. Gül açılınca kokusundan bizler yararlanırız.

Gül güzellik iddiasında bulunmaz. O güzelliğini mahcup bir eda ile sergiler. Gül tevazu gösterince Rabbim gülün güzelliğini bülbülle âleme ilan eder. Mümin de özünde sakladığı imanını oruç gibi ibadetlerle sessizce sergilerse Rabbimiz de o mümini meleklere överek ilan ettiği gibi, devlet devlet dolaştırıp el açtırmaz.

"Dostlar arasındaki hediyye gönüldeki muhabbetin şahididir" Oruç da imanın çiçeğidir. Peygamber Efendimiz "Oruçlunun ağzının kokusu Allah katında Misk (gülyağı, menekşe, karanfil, leylak v.s.) kokusun­dan daha temiz ve güzeldir" (Buhari K. Siyam, Hadis No; 1775) bu­yurmuştur.

Oruç onbir ay bedenimiz ve ruhumuzu lekeleyen pisliklerden arın­ma çiçek açıp onbir ay meyveye durma ayıdır.

Peygamber Efendimiz "Ramazan orucu iki Ramazan ayı arasın­daki küçük günahları örter" (Müslim K. Taharet; 16) buyurmuştur.

 

Birliğimizi Sağlayan Oruç

Seher vaktinde top veya davulla sahura kalkan Müslümanların köyü ve şehri, uzaktan bakıldığında pencerelerden sızan ışıklarla papatya tar­lası gibi görünürler. Pencerelerinden parlayan ışık, gönüllerindeki ışığın yansımasıdır. Yanı başındaki karanlık gözler gibi pencereleri yanmayan evlerde de in­san var ama orada kabir hayatı var. Demek ki yanan ışıklar gönüllerdekinin görüntüsüdür.

Davulla seferberlik ilanı gibidir seher davulları. Yiyecek, içecek ve nefsî arzuların meşru (helal) olanlarının bile insan üzerindeki hâkimiyetini kırmak ve yalnız Hak'kın hâkimiyetine ruhen ve bedenen boyun eğ­mektir.

Sahur yemeğiyle beraber niyet ederek sabır taşını yutmak sabırla öz­deşleşmektir. Peygamber Efendimiz "Oruç sabrın yarısıdır" (Tirmizi K. Deavat) buyurmuştur.

Akşam patlayan top veya davullar ise uğrunda öldürücü silahlar imal edilen, namuslar satılan, şahsiyetler feda edilen, takla atılan yiyecek ve içeceklere karşı kazanılan zaferi müjdeler.

Düşmanlara da "aramızda hain, casus bulamaz ve satın alamazsınız. Biz ki kendi helal malımızı yememe, kendi hanımımızla cinsel ilişki kur­mama eğitiminden geçmişiz, kendi helal malına el uzatamayan bu müslümanlar arasından rüşvetle, makam mevki vadiyle-veya kadınla kandırabilecek birini bulamazsın" ilanını yapar.

"Oruç kalkandır"

Bedenin zırh giymesi gibi, ruhun da giydiği zırh vardır. O da oruçtur. Her şeyin insan için yaratıldığını, yaratılanlar arasında en güçlü ola­nın insan olduğunu bilir Müslüman. Ancak bu bilgisi onu kibirlenmeye götürmez. Oruçlu olduğu anlarda bir bardak su, bir çeyrek ekmeğin karşı­sında otururken ne kadar aciz olduğunu da anlar ve aczini anladığı anda minareden duyulan "Allahu ekber=en büyük Allah'dır" nidasıyla, aciz belini onun verdiği gıdalarla doğrultmaya başlar.

Hiçbir dernek, vakıf veya siyasî kuruluş 10 milyonluk İstanbul şeh­rinde herkesin birden aynı anda çorbaya kaşık uzatmasını temin edemez.

Hiçbir kuruluş milyonlarca insana oruç tutturamaz. Silah zoruyla tutturulmaya kalkılsa insanlar evlerinde yalnız kaldıklarında bozarlar oruç­larını yine de tutmazlar. Ama milyonlarca insanın severek inanarak oruç tutması oruç emrinin Rabbimin kelamından olduğunu, fazla bozulmamış ruhların O'na itaatten zevk aldığını gösterir.

Ramazanın gelişi baharın gelişi gibidir. Önce bir hava eser, insanları ve eşyayı kuşatan onlara hareket veren bir hava. Köylerden, bahçelerden ve tarlalardan yiyecek maddeleri şehirlere akın eder. Paralar zengin kasalardan delinmiş ceplere akar. Çarşılarda, pazarlarda bir hareket başlar. Dillerde tekbirler ve tebrikler.

"İslâm'da ruhbanlık cihadladır"

Meşru olan her türlü nimetten faydalanır. Fazla yiyerek patlayan, hiç yemeyerek zafiyet hastalığına tutulanlardan değildir. Yiyecekler onu kontrol etmez. O yiyeceklerini kontrol eder. Damarlarındaki kanı bile kontrol eder Müslüman.

Ayın hareketine göre denizlerde med ve cezir meydana geldiği gibi kanımızda da med ve cezirler meydana gelmektedir. Ay takviminin seki­zinci ayı olan Ramazan ayının birinde hilâl bir günlükken oruca başlama­mız ve tek bir günlüğe dönünceye kadar yirmidokuz veya otuz gün oruç tutmamız kanın med ve cezirîni dengelememiz demektir. Efendimiz; "oruç tutun sıhhat bulun"(Mecmau'z-Zevaid 31170) buyurmuş.

Evrensel Dinin Evrensel İbadeti

Ayrıca ay takvimine göre Ramazan ayında oruç tutmamız dinimizin bölgesel bir din olmayıp, evrensel bir din olduğunun işaretidir. Eğer gü­neş takvimine göre her sene mesela Aralık ayında oruç tutsa idik, bizim için çok kolay olurdu. Ama dünyanın bir başka yerinde Aralık ayında Ağustos sıcağı ve uzun günlerde oruç tutanlar olacaktı ve her sene biz se­rin ve kısa günlerde, onlarsa uzun ve sıcak günlerde oruç tutmuş olacak­lardı.

Ay takvimine göre oruç tutmamız nedeniyle bazen biz kışta onlar yazda, bazen biz yazda onlar kışta, bazen baharda veya güzde oruç tuta­rak, dünyada adalet sağlanmış olur.

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Rahmet Peygamberinin ümmeti rahmet olup yağarken bölge ırk ayrımını yapmadan yağar. Kâfir kapitalist güçler tıka basa yiyebilmek, oburluktan geberebilmek için birbiriyle yarışırken, Müslüman insan onların yarıştığı şeyi yememek ve kullanmamakla onlara ders verirken, yiyecek ve içeceklerini fakir in­sanlara dağıtarak yardımda bulunur.

Oruç deyince bazı kişiler bunu belirli saatlerde aç kalmak diye anlamaktalar. Peygamber Efendimiz "Yalanı bırakmayanın orucuna Allah muhtaç değildir" Buhari, K. Siyam, Hadis No: 1783) buyurarak, oru­cun yalnız maddî olarak yemek, içmek ve cinsi temastan uzak kalmak olmadığını yalandan, iftiradan, gıybetten, küfürden, insanları kırıcı her türlü çirkin sözlerden uzaklaşmak gerektiğini ifade etmiştir. Toplumda fuhşun yayılmasını önleyici tedbirlerden olarak orucu tav­siye etmiştir Peygamber Efendimiz.(Buhari, K. Siyam, Hadis No: 1786)

Şeytanın, insanın kan damarlarında dolaşabileceğini ve insanı kötü­lüklere sevk edebileceğini onun yollarının açlıkla daraltılabileceğini haber vermiştir.(Aynü'l-ilim Aliyyül Kâri)

İnsanlara iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak için çıkarılan İslâm toplumunun fertleri, haram lokmadan sakındığı gibi helal lokmaya bile el uzatmama eğitiminden geçer. Kan damarlarından beynine ve tüm vücu­duna zarar verecek şeyleri oruçla engeller. Zinaya meyletmediği gibi kendi helaliyle bile belirli saatlerde cinsel ilişki kurmamaya alıştırır kendini. Hak yolda yürüyen insanları sapıtmak için yapılabilecek göz ve gö­nül alıcı teklifleri elinin tersiyle itme eğitiminden geçer.

 

Sabrın Bileme Taşı Oruç

Başına gelebilecek bela, musibet ve işkencelere karşı sabır taşını yut­muştur. Efendimiz "Oruç sabrın yarısıdır" (Tirmizi K. Daavat;) buyurmuş ve keşif kolu gönderirken tayin ettiği komutan hakkında "Bu en hayırlınız değil. Ancak açlığa ve susuzluğa en fazla dayananızdır" demiştir.

Oruç tutan Müslüman sabır taşını yutan ve onu bütün hücrelerine ka­dar yerleştiren insandır. Müslüman, oruçla hem ruhundaki manevi kir olan günahları hem de bedenindeki hastalıkları ve fazlalıkları temizler. Efendimiz "Her şeyin bir zekâtı vardır vücudun zekâtı (temizlenmesi) ise oruçladır" (Mecmeuz-Zevaid 3/182) buyurmuştur.

Kaynak

Mahmud Toptaş

Şifa Tefsiri,

Cilt: 1, Cantaş Yayınevi, İst.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

EŞREF EDİP’TEN; “SİZ Mİ DİNE KARŞI DEĞİLDİNİZ?”

EŞREF EDİP’TEN; “SİZ Mİ DİNE KARŞI DEĞİLDİNİZ?”

1950 seçiminden az sonra, eski başbakanlardan, medrese kökenli Şemseddin Günaltay, İzmit CHP

"Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla, şüphesiz ki sen her şeye kadirsin."

Tahrim, 8

GÜNÜN HADİSİ

"Kelimetan hafifetan alellisan. Sakiyleten filmizan. Habiybetan ilerrahman: Subhanellahi ve bi hamdihi, subhanellahi'l-azim."

"İki kelime vardır ki, dile hafif, mizanda ağırdırlar: Sübhanellahi ve bi hamdihi, sübhanellahi'l-azim." (Buhari, Deavat: 11/175)

TARİHTE BU HAFTA

*Fatih Camii Tekrar İbadete Açıldı(15 Nisan 2002) *Şeyhülislam İbn-i Kemal'in Vefatı(16 Nisan 2002) *Einstein'in Ölümü(18 Nisan 1955) *93 Harbi Başladı(19 Nisan 1877) *Miladi Takvime Göre Efendimiz'in(s.a.v) Doğumu(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI