Cevaplar.Org

DEPREMDEN DEĞİL, DEPREMİN DİZGİNLERİ ELİNDE OLANDAN KORKALIM!

Her deprem sonrası deprem uzmanı ve yer bilimci hocalara mikrofonlar uzatılır, bilgiler alınır, geleceğe yönelik tahminleri sorulur. Onlar da bilgi verir, tahminlerde bulunurlar, ama depremin ne zaman olacağına dair kesin bir şeyler söyleyemezler. Çünkü depremin olacağı saat gaybdır. Gaybı da Allah’tan başka kimse bilemez.[1] İnsanın ne zaman öleceğini ve kıyametin ne zaman kopacağını Allah’tan başka kimsenin bilemeyeceği


Vehbi KarakaÅŸ

vehbikarakas@hotmail.com

2019-09-30 12:39:06

Her deprem sonrası deprem uzmanı ve yer bilimci hocalara mikrofonlar uzatılır, bilgiler alınır, geleceğe yönelik tahminleri sorulur. Onlar da bilgi verir, tahminlerde bulunurlar, ama depremin ne zaman olacağına dair kesin bir şeyler söyleyemezler. Çünkü depremin olacağı saat gaybdır. Gaybı da Allah'tan başka kimse bilemez.[1] İnsanın ne zaman öleceğini ve kıyametin ne zaman kopacağını Allah'tan başka kimsenin bilemeyeceği gibi.

Öyleyse birilerinin çıkıp "yakında 7'nin üzerinde deprem olacak", demeleri, benim bir adama belli aralıklarla "yakında öleceksin" dememe benzer. Bu tür söylemlerin moral bozmaktan, umut tüketmekten başka bir işe yaramayacağı kesindir. Milletimizin bu tür açıklamalara değil, daha sağlıklı, tedbir, tevekkül ve teslimiyet yüklü bilgilere ihtiyacı var.

Din ilimleriyle uğraşan bir kardeşiniz olarak ben de diyorum ki: Depremden değil, depremin dizginleri elinde olan Allah'tan korkalım. Allah'tan hakkıyla korkulmadığı içindir ki deprem, insanların ödünü koparıyor. Allah'a imanımız artması oranında korkularımız da azalacaktır.

Depremden daha büyük felaket ve gaflet, mülkün ve bütün evrenin sahibi olan Allah'ı tanımamak, Ona teslim olmamak, Ona ihtiyaç hissetmemek ve Onun korumasına sığınmamaktır.

Depremlerin ve benzeri afetlerin oluş sebeplerinden biri de insanoğlunun bu kibrini paramparça etmek ve son derece aciz olduğunu, mülkün sahibinin Allah olduğunu insana hissettirmek, Ona yönelmesini ve yalvarmasını sağlamak ve neticede cenneti kazandırmaktır.

Öyleyse bize düşen, depremde ölecek miyim, kalacak mıyım endişesine kapılmak, hayatı yaşanmaz hale getirmek değil; bize düşen, imanlı, ibadetli, dürüst ve namuslu yaşamak, doğabilecek tehlikelere ve depreme karşı ciddi tedbir almak, deprem çantamızı hazır bulundurmak, toplanma alanları oluşturmak, bunlardan da önce işimizi sağlam yapmak, planlı-programlı yerleşim alanları seçmek, sağlam zemine, sağlam malzeme ile sağlam bina inşa etmek, bu tedbirlerden sonra da mülkün hakiki sahibi olan Allah'a tevekkül etmek, teslim olmak ve Ona bizi ve ülkemizi bütün şerlerden ve afetlerden koruması için dua etmektir.

Depremin maddî sebebi olarak bilim adamlarının söylediği gibi enerji birikimi ve fayların kırılması olabilir. Bilim adamlarının bu manada söylediklerinin hepsine inanıyoruz. Ama manevî sebepleri olarak da din otoritelerinin söylediklerini kulak ardı etmemek gerekir. Ki onları ana başlıklar halinde şöyle sıralayabiliriz:

1-İnsanların Allah'a ibadet ve hürmeti terk etmeleri,

2-Fuhuş ve ahlaksızlıkların yaygınlaşması ve aleniyet kazanması. Derler ki: İki Z bir araya gelirse üçüncü Z meydana gelir. İki Z, Zina ve Zulümdür, üçüncü z de Zelzeledir. Zelzele, deprem demektir. Bunun formülü de şudur: Zina+Zulüm=Zelzele.[2]

3-Cinsiyet eşitliği gibi rezaletlerin normal görülür hale gelmesi,

4-Bir kısım kadınların yatak kıyafetiyle dolaşmaları ve onların bu halinin normal kabul edilir olması,

5-Hukukta adaletin hakkıyla tecelli etmemesi,

6-Kendini savunmaktan aciz olanların cinsel istismarlara ve şiddete maruz kalmaları,

7-İyilikleri emir, kötülüklerden sakındırma görevinin hakkıyla yapılmaması veya yapılamaması…

Bu sebeplerden dolayı gelen depremler, imtihan sırrının deşifre olmaması için dualı-duasız, inanan-inanmayan, günahsız-günahkâr, küçük-büyük her insanı alıp götürebilir. Bu gidişte dualı ve günahsız insanların kârı şu olacak: Kendilerine şehitlik rütbesi, telef olan mallarına da zekât ve sadaka sevabı verilerek cennete gönderilecekler. Diğerlerine ise hem bu dünyanın kapıları kapanmış olacak, hem de cehennemin kapıları açılmış olacaktır. Onun için Allah, bizi duaya[3] ve namaza davet[4] ediyor. "Beni hiç aklınızdan ve gündeminizden çıkarmayın ki ben de sizi anayım, göreyim, gözeteyim, koruyayım, kollayayım."[5] buyuruyor.

Allah yine şu ayetleriyle haber veriyor, moral veriyor ve buyuruyor ki: "Dikkat edin, hazır olun size önemli bir haberim var: Allah'ın dostlarına korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır. Allah'ın dostları, iman edip de takva dairesinde kalan kimselerdir. (Yani onlar, Allah'ın emirlerine uyan, yasaklarından uzak duran, helallerle yetinip haramlara tenezzül etmeyenlerdir.) Dünya hayatında ve ahirette onlara müjdeler olsun. Allah'ın sözlerine değişme yoktur. İşte büyük kurtuluş da budur."[6]

Bu ayetlerden çıkaracağımız sonuç da şudur: Öyleyse ey insanlar! Ne yapın yapın Allah'ın dostlarından olun. Olun ki Allah size sahip çıksın. Allah'ın haram saydıklarını siz de haram görün, uzak durun. Helal kıldıklarına siz de helal deyin. Onlardan ayrılmayın. Ah almaktan, beddualara hedef olmaktan korkun. İftira atarak, hased ederek suçsuz insanların işinden, aşından, eşinden ve çocuklarından ayrı kalmasına sebep olmayın. Bunları yapan bir toplumu Allah'ın rahat bırakmayacağını, dünyada deprem gibi sopalarla döveceğini, ahirette de cehennem hapsine atacağını unutmayın.

Allah hepimizi ve ülkemizi azabını ve gazabını harekete geçirecek hayat tarzından korusun, hepimize razı olduğu hayat tarzını yaşamayı nasip eylesin.

Dipnotlar

[1] Bkz. Neml, 27/65

[2] Bkz. http://dinimizislam.com/detay.asp?Aid=2689

[3] Bkz. Bakara, 2/186; Furkan, 25/77

[4] Bkz. Ankebût, 29/45

[5] Bkz. Bakara, 2/152

[6] Tevbe, 9/62-64

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

İMANIN ŞEHAMET-İ MANEVİYESİ

İMANIN ŞEHAMET-İ MANEVİYESİ

İslam ahlakının dinamik gücü, imandır. Çünkü, “İman hem nurdur hem kuvvettir. Evet, haki

MUHALEFET KULVARLARI

MUHALEFET KULVARLARI

Hak namına ve hakikat hesabına sırf gerçeği görmek ve göstermek, meseleleri tahlil etmek, sı

UYUYAN DEV UYANMIÅžTIR

UYUYAN DEV UYANMIÅžTIR

Evet, millet uyandı. İçerdeki hainler, dışardaki alçaklar ne yaparlarsa yapsınlar, artık Ana

YANLIŞ VE HAKSIZ İNTERNET PAYLAŞIMLARI

YANLIŞ VE HAKSIZ İNTERNET PAYLAŞIMLARI

dir. İnternet paylaşımlarındaki kaynak vermemek, metnin yazarını yazmamak, doğruluk olmadığ

MASONLAR VE ESAD AİLESİ

MASONLAR VE ESAD AİLESİ

Masonluk meselesi dallı budaklı bir mesele olduğundan ve yüksek dozda manipülasyon içerdiğind

OSMANLI DÜŞMANI BİR BARELVİ’NİN HEZEYANLARI

OSMANLI DÜŞMANI BİR BARELVİ’NİN HEZEYANLARI

Belki biraz garip gelecek ama peşinen söyleyelim ki anlatılan husus doğrudur. Stalin’in hocala

KADİROV:  KADİRİ-VEHHABİ KIRMASI 

KADİROV:  KADİRİ-VEHHABİ KIRMASI 

Ramzan Kadirov başkanlığındaki Çeçenlerin Suriye’den sonra Ukrayna’da da arz-ı endam etme

 İSLAM’IN DAHİLİ DÜŞMANLARI YA DA GÜNÜMÜZÜN YIKICI AKIMLARI

 İSLAM’IN DAHİLİ DÜŞMANLARI YA DA GÜNÜMÜZÜN YIKICI AKIMLARI

İhvan meşrepli Iraklı yazar ve düşünür Muhsin Abdulhamid, ‘ İslam’a Yönelik Yıkıcı

YİNE GÖÇ VAR

YİNE GÖÇ VAR

Türü: Hikâye (Otuz yıl önce bu günleri biz yazdık, yaÅŸayanlar yorum yapsın) Aylardan AralÄ

BABAMI GÖTÜRMEYİN

BABAMI GÖTÜRMEYİN

Erzurumluydum. Erzurum’un Hınıs İlçesi’nin Göller Köyü’nde oturuyordum. Adım Ali’y

"İSLÂM DİNİ SAVAŞ VE TERÖR DİNİ MİDİR? YA DA KILIÇ ZORUYLA MI YAYILMIŞTIR?"

Muhterem Müslümanlar! Oryantalistlerin sürekli olarak İslâm dinini savaş ve terörle özdeşl

Öğüt ver, hatırlat! Çünkü sen ancak öğüt vericisin. Onların üzerinde zorlayıcı değilsin.

Gâşiye, 21-22

GÜNÜN HADİSİ

"Cebrail bana komşuya iyilik etmeyi tavsiye edip durdu. Neredeyse komşuyu komşuya mirasçı kılacak sandım."

Buharî, Edeb 28; Müslim, Birr 140-141. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 28; İbni Mace, Edeb 4

TARİHTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI