Cevaplar.Org

Hadis-i Şeriflerde İNANANLARIN VASIFLARI-19 "Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin, haber koklamayın, rekâbet etmeyin, hasetleşmeyin, birbirinize buğzetmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, ey Allah'ı


2002-03-17 22:18:10

Müslümanların en büyük imtihanları, birbirleriyle olan imtihanları olmuştur. Dışa karşı imtihanlarda Müslümanlar hep, himmetlerini bir noktaya tevcihin verdiği bereket sırrıyla başarılı olmuşlardır. Oysa ki içe gelince, şeytanın zehirli oklarını görememişizdir hep. Tıpkı, Allah Rasulü'nün Tebuk seferinden dönüşte, "Şimdi küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz." sözünde ifade ettiği gibi. Dışa karşı savaşta imanınız sizi savaşa götürecek güçte ise siz savaşta gücünüzle, imanınızla gayret eder ve toplum psikolojisinin ve şehadet müjdesinin sihirli ikliminde bu zorlu maratonu geçiverebilirsiniz kolayca. Oysa ki gerçek çatışma, arenalara taş çıkarırcasına "iç"te yaşanmaktadır. Nefis, Yusuf suresinde ne güzel anlatılır!: "Nefis, devamlı (kesiksiz) kötülüğü emretmektedir."(1) "Emmâre" kelimesi, mübalağalı ism-i fâil kalıbıdır ve hiç aralıksız, büyük bir istek ve performansla, şartlandırırcasına, sonuna kadar azimle emreder, demektir. Adeta sürekli akan elektrik akımı gibi. Eğer biz bu akım karşısında, doğru bir akım oluşturamazsak, nefis, boşluk affetmediğinden bizde çokça bulunan boşluklardan giriyor içimize. İnsan durduğu anda sadece durmuş olmaz, o artık gerilemeye başlamıştır. Esasen beş vakit namaz, haftada bir cuma namazı ve evrâd u ezkâr da hep nefis karşısında birer doğru akım değil mi? Hadiste sıra halinde peşi peşine kardeşliğe zarar verebilecek noktalara işaret çekiliyor. Sırasıyla bakacak olursak, büyük kavgaların başlangıçlarına baktığımızda, herhangi bir meselede, zan yoluyla beyan edilen fikirler gelir. Tabii ki suizan. Hüsnüzan ise her zaman kârlıdır. Doğru çıksa isabet eder. Yanlış çıksa kaybetmemiş, gıybet etmemiş ve önemli bir kavgayı önlemiş olur. İnsanları en çok rahatsız eden bir şey de casusluk yapıp insanların özel hallerini araştırmaktır. Oraya buraya kulaklar yerleştirip, onu bunu dinlemek bir hastalıktır. İnsanlar bu zaafın çekirdeklerini bünyelerinde taşırlar. Oysa ki bu, ahlaki olmadığı gibi insanların birbiriyle olan münasebetlerini bozmada da birebirdir. Dünyada başkalarını dinleme bir insan hakkı ihlalidir aynı zamanda. Fert planından devletler planına kadar tecessüs/casusluk yani insanların halini araştırma, çirkin ve zararlı bir illettir. Rekabet, eğer hayırda ve güzelliklerde, yıkmadan yapılan bir yarışma ise bunu Kur'an teşvik eder.(2) Ama rekabet, beraberinde başka gayr-i ahlaki tavırları getiriyorsa bu, rekabet bahanesi altında işlenen başka günahları akla getirir. Nitekim modern toplumlarda da rekabetler de kontrolden geçmekte ve bir kurala bağlanmaktadır. Müslüman ise fazladan olarak daha ahlaki ve duyarlı olmak durumundadır. Haset, mümin kardeşinde olan güzel bir şeyin, ondan gidip sadece kendisinin olmasını istemektir. Dolayısıyla mümin haset edemez. Hased, insanı, ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi yiyip bitirir ve onun ruhunu öldürür. Mümin, gıpta edebilir. Gıpta ise, mümin kardeşinde olan o güzel hali beğenir, kendisinde de olmasını arzu eder ama bunun yanında o güzel hasletin kardeşinden gitmesini arzu etmemek demektir. Mümin, mümini sevmek zorundadır. Belki beğenmeyebiliriz, yanlış tavırları olabilir ama mümini sevmek Allah'ın ve Peygamberin emri. Yanlışlıkları olsa da mümine sırt çeviremeyiz. Ona sahip çıkmak bir şekilde kucaklamak zorundayız. Allah Rasulü, bizlere emrediyor, kardeş olun ey Allah'ın kulları. Evet, bu bir emirdir ve emri veren de sıradan bir insan değil, Allah'ın vazifeli Rasulü Efendimiz'dir. Günümüzde, gerek ülkemizdeki gerekse diğer ülke Müslümanlarına izafe edilen yanlışlıklar, bizim onlara olan bakışımızı sorgulamaktadır. Yanlışlıklar, hatalar eğer hata ise o hataları onlar mümin diye savunmak herhalde hataya hata eklemek olur. O hatalardan dolayı da mümini inançsız saymak veya imana ve İslam'a zarar verecek sözler söylemek ve İslam aleyhinde çalışanların ortaya çıkardıkları bu tür menfiliklere takılıp kalıp da gerçek İslam'ın güzelliklerini görememek, görmede gecikmek ise ilk elden kayıplarımızdır. İman, insanlarda anne-baba bir kardeşlikten daha güçlü bir kardeşlik tesis eder. Kardeş, kardeşine bazen güvenemeyebilir. Ama iman kardeşliği, kardeşi kardeşe her yönüyle güvenilir ve dokunulmaz yapar. Sonsuz bir güven tesisi kurar aralarında. Hucurat Suresi'nde bu hakikat "Muhakkak müminler kardeştirler"(3) şeklinde ifade edilir. Ve gerçek kardeşliğin şartları sıralanıyor hadiste: Kardeş, kardeşine, öfkelenmeyecek, sırt çevirmeyecek, ihanet etmeyecek, zulmetmeyecek, mahrum bırakmayacak, tahkir etmeyecek. Şer olarak bir insana, bir Müslüman kardeşini tahkir etmesi yeter. Evet, gerçek iman, hayatın bir sigortasıdır. Gerçek imanla, bütün hayat sahipleri sigortalanmaktadır. Çünkü, Müslümanın Müslümana, malı, ırzı ve kanı haramdır, koruma altındadır. Allah, sizin suretlerinize yani yakışıklı olup olmamanıza, dış şekillerinize bakmıyor. Allah, kalblerinize ve bir rivayete göre de amellerinize bakıyor. Kişi, muameleyle belli olur. Öyleyse hakiki iman sahipleri, yukarıda sayılan vasıfları taşıyor ve insanlar da bunları görüyorlarsa işte gerçek iman budur. Müminler birbirlerini sevmiyorlar, birbirlerini anlamadan aleyhte konuşuyorlar, haset ediyorlar, hep birbirlerinin yanlışlıklarını nazara veriyor, suizanda bulunuyorlar, birbirlerini hoşgörmüyorlarsa, yapılan iyilikler şekilde kalıyor kalbden gelmiyorsa, iman kalbde oturaklaşmamış, dolayısıyla Kur'an'ın ifadeleriyle bu durumdakilere "Ey iman edenler! (Bir daha) iman edin Allah ve Rasulü'ne"(4) ayetinin dediği gibi demek doğru olmaz mı? Hadisimiz, birbirinizin satışı üzere satış yapmayın ve üç günden fazla küs durmayın sözleriyle bitiyor. Yaşadığımız hayatın her kesitinde rehber olabilecek tavsiyelerle dolu bu hadis, müminin dünyadaki yol haritası gibidir adeta. Haritalar, hedefe giden yolda önemli birer vesiledir. Yukarıdaki tavsiyeler de cenneti hedefine koymuş mümin için, sağa sola sapmadan istikametli bir hayat için iyi bir yol haritasıdır. Abdullah b. Ömer naklediyor: Allah Rasulü (sallallahu aleyhi ve sellem) minbere çıktı ve yüksek sesle şöyle nida etti: "Ey dilleriyle Müslüman olup, iman kalblerine ulaşmayan insanlar! Müslümanlara eziyet etmeyin, onları ayıplamayın, onların gizli hallerini araştırmayın. Zira kim bir kardeşinin avretini (gizlediği şeyi) araştırırsa Allah da onun avretini (gizlediği şeyi) araştırır. Allah da kimin gizliliklerini araştırırsa kişi kendisini nerede gizlerse gizlesin onu açığa çıkarır, rezil eder." Abdullah b. Ömer bir gün Allah'ın evi Kâbe'ye baktı ve ona şöyle seslendi: "Sen ve senin hürmetin ne yüce ne azametli! Ama şu da var ki mümin, hürmet bakımından senden daha yüce ve daha azametli!"(5) "Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu tehlikede yalnız bırakmaz. Kim bir kardeşinin ihtiyacını görürse Allah da onun bir ihtiyacını görür. Kim bir Müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, Allah da o sebeple onu kıyamet gününün sıkıntılarından bir sıkıntıdan kurtarır. Kim bir Müslümanın ayıplarını örterse, Allah da onun ayıplarını kıyamet günü örter."(6) Dipnotlar: 1-Yusuf, 12/53. 2-"Hayırlı işlerde yarışınız." (Bakara, 2/148) 3-Hucurat, 49/10. 4-Nisa, 4/136. 5-Tirmizi, Birr, 85. 6-Ebu Davut, Edeb, 46; Tirmizi, Hudût, 3; Buhari, Mezâlim, 3; İkrah, 7; Müslim, Birr, 58.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Ey iman eden kullarım! Şüphesiz benim arzım geniştir. O halde (nerede güven içinde olacaksanız orada) yalnız bana kulluk edin.

Ankebut, 56

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Kurban hakkında

"Kim gönül hoşluğu ile,sevabını Allah'tan umarak kurbanını keserse,o kurban onu ateşten koruyan bir perde olur"Tergib ve Terhib:2/155

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Fatih Camii Tekrar İbadete Açıldı(15 Nisan 2002) *Şeyhülislam İbn-i Kemal'in Vefatı(16 Nisan 2002) *Einstein'in Ölümü(18 Nisan 1955) *93 Harbi Başladı(19 Nisan 1877) *Miladi Takvime Göre Efendimiz'in(s.a.v) Doğumu(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI