Allah Teâlâ bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur;

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَأَطِيعُواْ الرَّسُولَ وَأُوْلِي الأَمْرِ مِنكُم

"Ey iman edenler, Allah'a itaat edin, Peygamber'e ve sizden olan emir sahiplerine (idarecilere) itaat edin. Nisa(59)

Rasul-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem buyuruyor ki;

الصغير الجامع (أنس عن الديلمى) لآخرة ومصابيح االدنيا سُرُج فإنهم العلماء اتبعوا

Kitab ve sünnete vakıf olan âlimlere tabi olun. Onlar dünyanıza ve ahiretinize ışık tutan aydınlatandır. (Cami'us-Sağir)

Hz. Rasûlullâh sallallâhu aleyhi vesellem hasta idi. Namaza gidemiyordu. Hz. Ebubekir'e(r.a) namazı kıldırmasını emretti. Hz Rasûlullâh sallallâhu aleyhi vesellem vefat etti. Bir İslâm halifesi gerekiyordu. Sahabeler, "Hz. peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin bizim dinimiz için imam olmasına razı olduğu kişiyi, biz de onu dünyamız için önder kılmaya razıyız" dediler ve oy birliği ile Ebubekir-i Sıddık'ı devlet reisi yaptılar.(Nur'ul Ebsar Fi Menakıbı Ali-n Nebiyyi'l Muhtar)

Şimdi kardeşlerim, dinimizde kitab ve sünnete vakıf olan âlimlerimizi önder kıldık Onların dediklerine tabi olduk, razı olduk. Öyleyse, Sahabeler, dünya işleri için Hz Ebubekir-i Sıddık'ı radıyallâhu anhu önder kıldıkları gibi biz de dünya işleri için âlimlerimizi önder kılalım, dediklerini yapalım. Onlar bize ne derse onu yapalım, bir yönden de vicdanımıza ve kalbimize de soralım.