Cevaplar.Org

DEİSTLERDEN GELEN SORULAR VE CEVAPLARIMIZ-1

GİRİŞ Değerli kardeşlerim, Günümüzde deistlerin ve ateistlerin çoğaldığını söylüyorlar. Bunu duyduğum zaman ben de yarı şaka, yarı ciddi bir şekilde: -Yok canım böyle bir şey, diyorum. Eğer bunlar çoğalmış olsaydı bir gün de benim karşıma biri çıkar, çatır çatır fikirlerini söylerdi. Ben de ona gereken cevabı verir ve onu deizmden ve ateizmden Allah’ın izniyle kurtarırdım.


Vehbi Karakaş

vehbikarakas@hotmail.com

2019-03-01 09:05:36

GİRİŞ

Değerli kardeşlerim,

Günümüzde deistlerin ve ateistlerin çoğaldığını söylüyorlar. Bunu duyduğum zaman ben de yarı şaka, yarı ciddi bir şekilde:

-Yok canım böyle bir şey, diyorum. Eğer bunlar çoğalmış olsaydı bir gün de benim karşıma biri çıkar, çatır çatır fikirlerini söylerdi. Ben de ona gereken cevabı verir ve onu deizmden ve ateizmden Allah'ın izniyle kurtarırdım.

Deizm, iman esaslarından sadece Allah'a inanıp onun dışında hiçbir dine ve hiçbir peygambere inanmayan bir akımdır. Ateizm ise, iman esaslarından hiçbirine inanmayan bir akımdır.

Elektrik akımına kapılmaktan daha beter ve daha tehlikeli olan bu akımlardan birine kapılan herhangi bir kimse benim karşıma çıkmadı, ama beni tanıyan dostlardan birinin karşısına çıkmış. Tartışmışlar… Dostumuz okuduğu kitaplardan bildiği kadar cevaplar vermiş. Ancak muhatabı ayet ve hadisleri dostumuzun önüne sürünce ve itirazlarını ayet ve hadisler üzerinden yapmaya kalkınca dostumuz çaresiz kalmış. O da karşısına çıkan bu deisti getirme yerine sorularını alıp bana getirdi.

Bana gelen sorulara baktım, şaştım. Allah Allah dedim, eskiden inkâr cehaletten gelirdi, şimdi ilimden, bilimden geliyor galiba. Diğer bir ifade ile bu tür sorular ve itirazlar genellikle inanmayanlardan gelirdi, şimdi inananlardan gelmeye başladı! Bunu nerden anlıyoruz? Kur'an'dan seçtikleri ayetlerden. Adamlar öyle ayetler seçmişler ki, ilimden, özellikle de dinî ilimlerden nasibi olmayan bunu yapamaz, diyorsunuz.

Aman Allahım ne korkunç bir akıbet bu: Din ilimlerini tahsil etmiş Müslümanın deist olması ne büyük bir dejenerasyon. Bu dejenerasyona kim veya kimler sebep olduysa önce Allah onları ıslah eylesin, sonra da dejenerasyona maruz kalanları.

Olacağı buydu.

Neden olacağı buydu dedim? Şu iki sebepten:

1-Biz Müslümanlar, özellikle de ilahiyat ve diyanet camiası olarak ne halimizle ve ne de dilimizle İslamiyet'i güzel bir usûl ve üslûpla anlatamadık. İslamiyet'in güzelliklerini gösterme gibi bir görevimiz vardı. Onu hakkıyla ifa edemedik. Garîbüzzaman'ın tesbiti ne kadar güzel, demiş ki:

"Eğer biz Müslümanlar, işlerimizle, hallerimizle ve sözlerimizle İslâm'ın güzelliklerini hakkıyla gösterebilseydik diğer dinlerin mensupları saf saf, cemaat cemaat İslamiyet'e gireceklerdi."(1)

2-Helaket ve felaket asrındayız. Müstehcenlik sınır tanımaz hale geldi. Heva ve hevesler tahrik edildi. İletişim araçları, sosyal medya bir nimet iken nıkmet oldu, bela oldu. Nur yerine kir akıtıyor. Tebliğ, tezkir ve tahkik-i iman görevi çok az insanın gayretine kaldı. Sosyal hayat da iman esaslarında deprem oluyor. Sağlam bilgilerle ve doğru telkinlerle imanını besleyemeyen veya imanını besleyecek hakiki meme bulamayan her insan, bu depremden, deizm ve ateizm gibi akımlardan payına düşeni alıyor ve alacaktır. Daha fazla insan telef olmadan derhal tedbirler alınmalı, hikmetle, güzel öğütle ve tahkiki iman dersleriyle masumların imdadına koşulmalıdır.

Biz, bu deizm ve ateizm gibi akımların sorularından ve itirazlarından korkmuyoruz. Biz sadece onların üstesinden gelebilecek donanıma sahip olan insanların susmasından veya atıl hale getirilmesinden endişe ediyoruz.

Neden deizmin ve ateizmin sorularından ve itirazlarından korkmuyoruz? İki sebepten:

1-Allah'a hamdolsun, hakiki iman ve itminan gibi bir nimete mazhar olmuşuz ve imanımızı besleyen kaynaklar bulmuşuz.

2-Allah'a hamdolsun elimizde Kur'an gibi bir delil ve İslamiyet gibi bir güneşimiz var. Aynı zamanda önümüzde usulüyle, tatlı üslubuyla güzel bir örneğimiz, güzel ahlakın zirvesinde Hz. Muhammed (s.a.v) gibi bir önderimiz, liderimiz var. Hangi akım, hangi delil bunların karşısında durabilir ve hangi ışık güneşin karşısında hükmünü sürdürebilir?

Kur'an ve Kur'an'dan çıkan "İslamiyet, güneş gibidir; üflemekle sönmez. Gündüz gibidir; göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar."(2)

Hz. Muhammed'in (s.a.v) nuru, kâinatın ruhudur. Kur'an, dünyanın aklıdır. Hz. Muhammed'in (s.a.v) nuru kâinattan çıksa, kâinat vefat edecek, Kur'an dünyadan çıksa, gitse, dünya aklını kaybedecek. Akılsız kalan başını bir gezegene çarpacak ve kıyameti koparacaktır.(3)

Bu girişten sonra şimdi gelelim deistlerden gelen sorulara ve ona verdiğimiz cevaplara.

DEİSTLERDEN(ALLAH'A İNANIP ALLAH'TAN BAŞKA HİÇ BİR ŞEYE İNANMAYANLARDAN) GELEN SORULAR:

SORU/1-Kur'an'ın dolayısıyla Allah'ın Müslüman olmayanlara bakış açısı nedir? Onlar da diğerleri gibi günahlarının bedelini ödedikten sonra cennete girebilecekler mi? Maide suresinin 51. Ayetine ne diyeceksiniz?

CEVAP: Bedeli ödenen günah var, ödenmeyen günah var. Küfür ve şirk bedeli ödenmeyen günahlardandır. Allah'ı inkâr eden ve Allah'a ortak tanıyan, ne tür bir bedel öderse ödesin, ne kadar ağır bir ceza çekerse çeksin böyle bir günahın sahibinin cehennemden çıkması ve cennete girmesi imkân dâhilinde değildir. Çünkü bu insan, kâinatın tek ve mutlak hâkimini, her şeyin ve kendisinin yaratıcısını inkâr etmiştir.

Allah, kendisini bulsun, iyiliklerine teşekkür etsin diye verdiği aklı, bir insan kalkar da Allah'ı inkârda kullanırsa böyle bir insanı hangi bedel kurtarır? Hangi ceza, kurtuluşuna vesile olur? İnkâr ve şirk ebedî bir cinayettir. Ebedî cinayet ebedî azabı gerektirir. Bu günahların sahipleri asla cehennemden çıkamayacak ve cennete giremeyeceklerdir. Bu izahımızı teyid eden ayetlerden biri de şu:

إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا وَمَاتُوا وَهُمْ كُفَّارٌ أُولَئِكَ عَلَيْهِمْ لَعْنَةُ اللّهِ وَالْمَلآئِكَةِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ{*} خَالِدِينَ فِيهَا لاَ يُخَفَّفُ عَنْهُمُ الْعَذَابُ وَلاَ هُمْ يُنظَرُونَ

 "İnkâr edip te kâfirler olarak ölenler var ya, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti, işte bu kâfirlerin üzerine olsun. Onlar o lanetin (cehennemin) içinde ebediyen kalacaklardır. Onların cezası hafifletilmeyecek ve onlara rahmet nazarıyla (acıma hissiyle) de bakılmayacaktır."(4)

Allah, sadece deistten ve ateistten değil, bütün insanlıktan kendisine ve bütün iman esaslarına inanmasını, teslim olup Müslüman olmasını istiyor. Hatta inandım diyen Müslümanlardan da. İşte ayet:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ حَقَّ تُقَاتِهِ وَلاَ تَمُوتُنَّ إِلاَّ وَأَنتُم مُّسْلِمُونَ

Ey iman edenler! (Siz de öyle göstermelik değil) Allah'tan hakkıyla korkun. Ne yapın yapın Müslüman ölün."(5)

Müslüman ölmek için Müslüman olmak lazım. Müslüman olmak, Müslüman gibi yaşamayı gerektirir. Çünkü Müslüman gibi yaşamayan Müslüman gibi ölemez.

Gelelim Maide suresinin 51. Ayetine. Allah buyuruyor:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ الْيَهُودَ وَالنَّصَارَى أَوْلِيَاء بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاء بَعْضٍ وَمَن يَتَوَلَّهُم مِّنكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ إِنَّ اللّهَ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ

 "Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyiniz. Çünkü onlar sadece birbirlerinin dostudurlar. İçinizden kim onları dost edinirse o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zâlimler topluluğuna doğru yolu göstermez."(6)

Bu ayet bize, Yahudi ve Hıristiyanlarla olan ticarî, siyasî ve sosyal bütün ilişkilerinizi koparın demiyor. Eğer böyle deseydi ve böyle anlaşılsaydı o zaman hayat felç olurdu. Çünkü dünya globalleşti. Bir köy haline geldi. Gayr-i müslimlerin içinde Müslümanlar var. Müslümanların içinde de Müslüman olmayanlar var. Avrupalı, Amerikalı Asya'da, Asyalı Avrupa'da ve Amerika'da bulunabiliyor.

Peki, öyleyse ayet biz Müslümanlardan ne istiyor? Ayet Müslümanlara diyor ki: Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları inanç ve itikat açısından dost edinmeyin. Onların inançlarını ve inançlarının şekillendirdiği yaşama biçimlerini benimsemeyin, onlar gibi olmayın. Çünkü onların inanç ve itikatlarını benimseyen onlardan olur. Onlardan olan da hakkı bulamaz. Hakkı bulup iman etmeyen de zalim olur, hidayete ve cennete erişemez.

Öyleyse bir Müslüman, Yahudi ve Hıristiyanların zatlarını ve inançlarını değil, ancak sıfatlarını, yani ellerindeki meziyetlerini, sanat, maharet ve hikmetlerini sever Çünkü faydalı ilmin ve güzel sıfatların hepsi Müslümandır. Nereden, kimin elinden gelirse gelsin fark etmez.

Garibüzzaman, bu ayetin tefsirinde şunları söylüyor:

"Hem de bir adam zâtı için sevilmez. Belki, sıfat veya sanatı için sevilir. Öyle ise her bir Müslümanın her bir sıfatı Müslüman olmadığı gibi, her bir kâfirin dahi bütün sıfat ve san'atları kâfir olmaz. Binaenaleyh Müslüman olan bir sıfatı veya bir san'atı, güzel bulup almak neden caiz olmasın? Ehl-i kitabdan yani Hıristiyan ve Yahudilerden bir haremin (eşin) olsa elbette seveceksin."(7)

-devam edecek-

Dipnotlar

1-Orijinali için bkz. Hutbe-i Şamiye, s. 24

2-Orijinali için bkz. Münazarat, s. 9

3-Orijinali için bkz. Sözler, s. 110

4-Bakara, 2/161-162

5-Al-i İmran, 3/102.

6-Maide, 5/51

7-Bkz. Garîbüzzaman, Münazarat, 32

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Şüphesiz o, korunmuş bir kitapta (yazılı) olan pek şerefli/değerli Kur'an'dır ki O'na temiz olanlardan başkası dokunamaz.

(Vakıa, 77-78-79)

GÜNÜN HADİSİ

Hayâ îmândandır.

Abdullâh b. Ömer (r.a)'dan

TARİHTE BU HAFTA

*Şair Muhammed İkbal'in vefatı(21 Nisan 1938) *TBMM'nin açılışı ve çocuk bayramı(23 Nisan 1920) *Osmanlı-Rus Harbi(24 Nisan 1877) *Hudeybiye Gazvesi(26 Nisan 628) *II.Abdülhamid'in tahttan indirilmesi(27 Nisan 1909)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI