Cevaplar.Org

KALBİM MUTMAİN OLSUN DİYE

Soru: Bakara-260 “İbrahim de bir vakit:”Ey Rabbim ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster”demişti. Rabbi de ona ”ölüleri dirilteceğime inanmadın mı?”diye sormuş, İbrahim de: ”Evet inandım, ama kalbimin iyice emin olması için istiyorum” demişti. Hz.İbrahim’in diriliş konusunda şüpheleri mi vardı?


Niyazi Beki(Prof. Dr.)

niyazibeki@gmail.com

2018-09-30 08:44:45

Soru: Bakara-260 "İbrahim de bir vakit:"Ey Rabbim ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster"demişti. Rabbi de ona "ölüleri dirilteceğime inanmadın mı?"diye sormuş, İbrahim de: "Evet inandım, ama kalbimin iyice emin olması için istiyorum" demişti.Hz.İbrahim'in diriliş konusunda şüpheleri mi vardı?

Cevap:

a)İman etmek ile itminan farklı şeylerdir. Soruda da değinildiği gibi, insan, psikolojik yapısı itibariyle gözle gördüğüne daha da tatmin oluyor. Peygamberler de birer insandır ve onların da bu psikolojik durumları devam eder.

Hz. İbrahim, burada kalbin mahalli olduğu imanın akli delillerini değil, ulvî hissiyatını tatmin eden deliller aramıştır. Bu da ancak görmekle mümkündür.

Nitekim, Hz. Peygamber (asm) de görme duyusunun kuvvetine işaret etmiştir. Bilindiği gibi, Hz. Musa "kavminin buzağıya taptıklarını" bizzat Allah'tan öğrenmişti. Bu olayın doğruluğunda elbette hiç şüphesi yoktu ve hiçbir vesvese taşımıyordu. Bununla beraber olayı gözleriyle müşahede ettiği anki tepkisi çok farklı bir mecraya kaymıştı. Aslında gözleriyle gördüğü andaki yakîni, Allah'tan haber aldığı zamandaki yakîninden daha fazla değildi, çünkü böyle bir şey düşünülemez. Buna rağmen olayı gözleriyle gördüğü anki tepkisinin fazla olduğu da bir gerçektir.

İşte bundan anlıyoruz ki, peygamber de olsa bir beşer olarak "insanlarda bulunan" görme olgusunun duygular üzerindeki etkisi farklıdır. Nitekim, Peygamberimiz (asm) de Hz. Musa'nın bu olayına dikkat çekerek şöyle buyurmuştur: "Duymak görmek gibi değildir. Nitekim, Allah Musa'ya kavminin buzağıya taptıklarını bildirdiği zaman elindeki Levhaları atmamıştı, fakat onların yaptıklarını bizzat gördüğünde Levhaları atıvermişti ve onlar kırılmıştı." (İbn Hanbel, 1/271)

İşte Hz. İbrahim'in "itminan-ı kalb" dediği şey, hissiyatı okşayan, duyu organlarına hitap eden ve özellikle görmeye dayalı bir tatmindir.

b) Bu ayette meal olarak yer alan "yoksa buna(ölüleri dirilteceğime) inanmadın mı/iman etmedin mi?" sorusu imanın bizzat kendisine değil, onun gücüne, kuvvetine yöneliktir. Bu soruya karşılık Hz. İbrahim'in: "Elbette iman ettim" demesi, sorgulamanın imanın kendisiyle ilgili olmadığının açık göstergesidir. Peki sorgulanan neydi? Sorgulanan iman değil, hissiyatın madeni olan kalbin duygusal tarafının tatmini konusudur.  "Sırf kalbim tatmin olsun diye bunu istedim" mealindeki sözü bunu göstermektedir.

-Allah'ın Hz. İbrahim'e böyle bir soru sorması, haşa bilmediği bir şeyi öğrenmek için değildir. Her şeyi yaratan, ilmi her şeyi kuşatan Allah'ın bilmediği hiç bir şey yoktur. Milyar seneden beri kâinatın bütün organlarının harika bir nizam ve intizam içinde olması ve belli yörüngelerde hareket etmesi, her an sonsuz bir ilim tarafından bilinmesi ve sonsuz bir kudret tarafından kontrol edilmesinin gereği, aklen zorunludur. Hem aklen, hem ilmen hem dinen sonsuz ilmi ispat olunan Allah'ın bu sorunun cevabını bilmediğini düşünmek için akıldan istifa etmek gerekir. Çünkü akl-ı selimle böyle bir cehaleti sergilemek mümkün değildir.

-Bu sorunun bir hikmeti, ölülerin diriltilmesini görmek isteyen Hz. İbrahim'in imanında şüphe ihtimalini düşünenlere yanlış düşündüklerini açıklamaktır. -Diğer bir hikmeti, İmanın mahalli olan kalbin ve aklın tatmin olması ayrı bir şey, nefsin ve kalbin duygular tarafının tatmin edilmesi ayrı bir şey olduğunun ders verilmesidir. Bununla, insanların nefisleri ve kalbin hissiyatları itibariyle tam tatmin olmadıkları zaman, bunun kalp ve akıllarıyla kesin bir kanaatle yaptıkları imanlarına zarar vermeyeceğine işaret edilmiştir.

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

İLAHİ HUZURDA..

İLAHİ HUZURDA..

Soru: “Ve onların hepsi de kıyamet günü O’nun huzuruna tek başına gelecektir.”(Meryem, 1

Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah'ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır.

TAHRÎM,6

GÜNÜN HADİSİ

Kur'an öyle bir servettir ki, O'nu elde edenin hiçbirşeye ihtiyacı kalmaz. O'ndan daha büyük bir zenginlikte bulunmaz.

Camiü's Sagir, 4:535, Hadis No:6183

TARİHTE BU HAFTA

*Şair Muhammed İkbal'in vefatı(21 Nisan 1938) *TBMM'nin açılışı ve çocuk bayramı(23 Nisan 1920) *Osmanlı-Rus Harbi(24 Nisan 1877) *Hudeybiye Gazvesi(26 Nisan 628) *II.Abdülhamid'in tahttan indirilmesi(27 Nisan 1909)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI