Cevaplar.Org

EVLİYÂDAN SEÇME NASÎHATLER

1. Şeyh Muhyiddin Arabî (kuddise sirruh) buyuruyor ki: a. Kim şeriat terazisini elinden bir an olsun bırakırsa, mahv olur. b. Allah’ı râzı eden hakkı söyle; zira söylenen her hak Allah’ı râzı etmez. Çünkü gıybet veya koğuculuk da hak olduğu halde, Allah’ı râzı etmez. Biz, başkalarını gıybet etmekten, onlar hakkında koğuculuk etmekten men olunmuşuzdur


Muhammed Emin Er

.

2018-09-08 21:06:10

1. Şeyh Muhyiddin Arabî (kuddise sirruh) buyuruyor ki:

a. Kim şeriat terazisini elinden bir an olsun bırakırsa, mahv olur.

b. Allah'ı râzı eden hakkı söyle; zira söylenen her hak Allah'ı râzı etmez. Çünkü gıybet veya koğuculuk da hak olduğu halde, Allah'ı râzı etmez. Biz, başkalarını gıybet etmekten, onlar hakkında koğuculuk etmekten men olunmuşuzdur.

c. Nefsini Allah Teâlâ'dan satın al; yetmiş bin defa "La ilahe illallah" diyerek boynunu cehennem boyunduruğundan kurtar. Bu takdirde Allah Teâlâ seni veya halktan bunu diyeni cehennemden azad eder. Bu Peygamber'in (s.a.v) haberinde geçmiştir. İbn Ali Tûsî bana şöyle haber verdi: Şeyh Ebû'r-Rebî, bir yemek sofrasında imiş. Sofrada da ehl-i keşften bir genç varmış. Genç ağlamış ve: Annemi cehennemde görüyorum, demiş. Şeyh de bu lafza-i celali yetmiş bin defa o gencin annesi adına okumuş. Genç de: Annem cehennemden çıktı, Allah'a hamdolsun, sebebini ise bilmiyorum, demiştir.

d. Senin üzerinde Allah'ın en önemli hakkı olan şu şeyi yerine getir: Gizli şirk türünden ne varsa, onlardan uzak dur. Allah'a şirk koşma. Gizli şirk Allah'ı unutup sebeplere dayanmak, kalben onlara meyletmektir. Zira bu, mü'min için en büyük musibettir. Allah Teâlâ: "Çokları Allah'a şirk koşarak iman ederler." (Yûsuf Sûresi; 106) âyetinde buna işaret etmiştir.

2. Seyyid Ahmed Rufâî Hazretleri şöyle demiştir:

Hakikatın sırrı meydandadır, mârifetin bayrağı dikilmiştir ve vuslat kapısı açıktır. Bu yüksek manaları görmeğe mani olan perdeler ise, dünyayı sevmek ile ölümü unutmaktır.

Kalp düzelirse, vahyin, sırların, nurların ve meleklerin konağı olur. Eğer bozulursa, karanlığın ve şeytanların konağı olur. Kalp ıslah olursa, sahibine önünden ve arkasından (geçmiş ve gelecekten) haber verir. Bilmediği şeylere karşı ona bilgi verir. Eğer fesada uğrarsa, bâtıl şeyler konuşur.

3. Fudayl (rahmetullahi aleyh) diyor ki:

Ahir zamanda bir takım kimseler olacak, dıştan dost, içten düşman olacaklar. Ben, bir kimsenin, rahatken gösterdiği kardeşliğe inanmam; kızdığı zaman göstereceği kardeşliğe inanırım.

4. Bişr el-Hafî (rahmetullahi aleyh) diyor ki:

Bir zaman gelecek ki devlet (dünyevî mutluluklar), akıllıların değil ahmakların olacak.

5. Seriyyû's-Sakatî (rahmetullahi. aleyh) diyor ki:

En güçlü kuvvet, nefsini mağlup etmendir. Kim kendi nefsini terbiye edemezse, başkasını hiç edemez.

6. Muhâsibî (rahmetullahi aleyh) diyor ki:

Güzel huy, halkın sıkıntısına tahammül etmek, az kızmak, güler yüzlü ve hoş sözlü olmaktır.

7. Şakîk el-Belhî (rahmetullahi aleyh) diyor ki:

Zenginlerden sakın; zira sen kalbini onlara bağlar, mallarına tamah edersen, Allah'dan başka Rab edinmiş olursun.

8. İbn Huvârî (rahmetullahi aleyh) diyor ki:

Kim dünyaya sevgi gözü ile bakarsa, Allah onun kalbinden yakin ve zühd nurunu çıkarır. Kim sünnete tâbi olmadan amel ederse, ameli bâtıldır.

9.Yahya b. Muâz (rahmetullahi aleyh) diyor ki:

Üç sınıf insanın sohbetinden uzak dur: Gâfil âlimler, yağcı kurrâ ve cahil mutasavvıflar.

10. Ebû Hafs Nişâbûrî (rahmetullahi aleyh) diyor ki:

Bid'at, ahkâma saldırmak, sünnette gevşeklik etmek, kendi görüş ve keyfine uyup, başkasına uymamaktır.

11. Hamdûn el-Kassâr (rahmetullahi aleyh) diyor ki:

Size iki şey tavsiye ederim: Âlimlerle sohbet etmek, cahillerin eziyetine tahammül etmek.

12. Abdullah Antâkî (rahmetullahi aleyh) diyor ki:

Bâtılı çok dinlemek, kalpteki imanın tadını kaçırır.

13. Şah Kirmânî (rahmetullahi aleyh) diyor ki:

Allah'ın velilerini sevmek, Allah'ı sevmenin delilidir.

14. Muhâsibî'den seçme nasihatler

1. Dürüst kimselerin, dünya ve ahirette mutluluğun takvada olduğunda ittifak ettiklerini gördüm; o da Allah'ın haramlarından sakınmak, koyduğu sınırların riâyet etmek ve kalbi kötü şeylerden temizlemektir.

2. Elek gibi olma; ondan ince temiz un çıkar; içinde kepek kalır. Siz de öylesiniz; ağızlarınızdan hikmet çıkar, kalplerinizde kin kalır.

3. Yazıklar olsun, sana. Kesin olarak inan ki, ilerde iyilik yapmak için mal biriktirmek, şeytanın bir tuzağıdır; iyilik sebebi ile seni helâl ile haram karışık şüpheli şeyleri kazanmağa sürükler.

4. Helâl olmama korkusu ile bir dirhemi terk etmen, helâl mi, haram mı olduğunu bilmediğin bin dirhemi tasadduk etmenden daha hayırlıdır.

5. Keyfîlikten çıkış yolu; âlimler ihtilâf ettikleri zaman, icmâ ve ittifak ettikleri şeye sarılmaktır.

6. Bana ulaştığına göre Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: Kulum, dünya kendisinden yüz çevirdiği zaman üzülür; halbuki bana en yakın ve en sevimli olduğu an o andır.

7. Kardeşlerim! Kınanma menfaatini ganimet bilin; zira âlimlerden bize ulaştığına göre kişinin düşmanlarından kazandığı sevap, dostlarından kazandığından daha çoktur. Ey kardeşim! Seni kınayanı hiç durma affet. Melekler kadar temiz ve gönderilmiş Peygamberler kadar Allah'ın yanında itibârın bile olsa, Allah'ın deliline (âyet ve hadislere) bağlı olman gerekir. Allah ise afvetmeyi vâcip kılmıştır. Öfkesini yutanları ve insanları affedenleri methetmiştir. Allah sana ne güzel örnekler vermiş, bunu ancak kendisi bilir!

8. Nereye kadar! Bütün halleri içinde toplayan hal, bir tanedir; o da murâkabedir: Bütün hareketlerinde Allah Teâlâ'nın seni gördüğüne nefsini ve kalbini ikna et. İçine ve dışına böyle bak.

9. Açlık kadar kalbin pasını silip parlatan bir şey yoktur.

10. Aşık olan müridleri şeyhlerine muhâlefet etmekten başka bir şey helâk etmemiştir. Sakın şeyhine muhâlefet etme, zira kim doktora muhâlefet ederse, hastalığı uzar.

11. Ey kavmim! Kendinizi övülmekten nefret etmeğe, yerilmekten memnun olmağa alıştırın. Allah'a yemin ederim ki, eğer övülmeyi sevmekten, kınanmayı sevmemekten kurtulmazsanız, "innâ lillah ve innâ ileyhi râciûn" demekten başka çare kalmaz. İşte bu edeblerle Allah'a yaklaşınız.

15– Abdülkâdir Geylânî'den seçme nasihatler:

1. Amellerin esası tevhid ile ihlastır; bunlar olmazsa, hiç bir şey olmaz.

2. Belâya sabretmek, her hayrın temelidir.

3. Belâya sabretmek; peygamberliğin, mürselliğin, veliliğin, mârifetin ve muhabbetin temelidir.

4. Mutlaka cefâ ile safâ olacaktır; eğer cefâsız safâ ararsan, kalben insanlardan ayrıl; Allah ile beraber ol. Dünyadan (kalben) uzak dur, aileni Rabbine teslim et, kalbindeki her şeyi at.

5. Ahireti dünyaya tercih et; o zaman ikisini de kazanırsın. Eğer dünyayı ahirete tercih edersen, ceza olarak ikisini de ziyân edersin.

6. Allah kullarından biri hakkında hayır dilerse, ona kalb ilimlerini öğretir, sonra da ona amel ile ihlası ilhâm eder.

7. Bütün ilaçlar, hakka teslimiyette, sebepleri kesip atmada ve kalpteki ilâhları çıkarmaktadır.

8. Bütün düşüncen halkı kendine çekmektir. Bilmiyor musun ki kalbinle halka doğru attığın her adım, seni Hak'tan uzaklaştırmaktadır.

9. Halk acizdir; sana zarar da, yarar da veremezler. Ancak Hak bunu onların vasıtasıyla yapar. Senin ve onların üzerinde tasarruf eden ancak O'dur. Sen ve onlar için ne takdir edilmişse, hepsi yazılmıştır.

10. Şeriat dışı temizler, tevhid ise mârifet ile içi temizler.

11. Takva sahibi âlimlerle sohbet edin; zira onların sohbeti sizin için berekettir. İlmiyle amel etmeyen âlimlerle sohbet etmeyin, onların sohbeti sizin için uğursuzluktur.

12. Takvada ve ilimde senden daha ileri olanla sohbet edersen, sohbeti senin için bereket olur. Yaşı senden büyük olur da takvası, ilmi olmazsa, onun sohbeti de senin için uğursuzluk olur.

13. Eğer insanlar sana geldikleri zaman fakirle zengin arasında fark görüyorsan, senin için kurtuluş yoktur.

14. Sabırlı fakirlere ikrâm et; onlarla görüşmekten ve onlarla beraber oturmaktan bereket almağa çalış. Kalplerinde dünyaya yer vermeyen, fakirliği dünyaya tercih eden ve buna da sabreden onlardır.

15. Sıddık (gerçekten iman eden kişi) büyük ve küçük günahları terk eder. Sonra da şüpheleri ve karışık mübâhları bırakarak takvasını daha da inceltir. Sadece hakkı arar.

16. Mü'min âhirete azık tedârik eder, kafir ise o andaki zevkine bakar. Mü'min aza kanaat eder, çoğu ahirete gönderir. Kafir ise ne bunu yapar, ne onu.

17. Dünya bir denizdir, iman gemidir, gemici ibâdettir.

18. Seni dünyaya özendirenle oturma, seni ondan soğutanla otur.

19. Mü'min Allah için amel eder, münâfık da insanlar için amel eder. Ameline karşılık onlardan övgü ve ihsân bekler.

20. Lokman Hekim, oğluna şöyle demiştir: Oğlum, hasta olacaksın, fakat nasıl hasta olacağını bilemezsin; öleceksin, fakat nasıl öleceğini bilemezsin.

21. Sevgi şartı ile sevgilinle (Allah ile) ilişkinde irâden olmamalı, ne dünya, ne âhiret, ne de bir insanla meşgul olmalısın.

22. Allah sevgisi, herkesin iddiâ ettiği gibi kolay değildir; onu nice iddiâ edenler vardır ki onlarda öyle bir şey yoktur; nice iddiâ etmeyenler de vardır ki onlarda o vardır.

23. Dünyayı onların ellerinden alıp fakirlere vermen, bir kısmını da nefsin için kullanman ibâdettir, itaatir ve esenliktir.

24. Kalbi mahlûkâttan ve sebeplerden hâlî olmayan, peygamberlerin, sıddıkların ve salihlerin yoluna gidemez ki az dünyalığa kanaat etsin, çoğunu da buna gücü yetene teslim etsin. Çoğunu elde etmek için uğraşma; sonra helâk olursun. Çok mal senin isteğin olmadan Allah tarafından gelirse, tehlikesinden korunursun.

25. Rabbimiz, kendisinin de dediği gibi arşın üzerindedir; fakat ne insana benzetmeli, ne sıfatsız denmeli, ne de cismi olduğu söylenmelidir.

26. Dünyanın hepsi fitnedir; ancak iyi niyetle ahiret için alınan öyle değildir. Dünya üzerinde iyi niyetle tasarruf edilirse, ahiret olur.

27. Allah'a şükür iki maksatla yapılır. Birincisi: ibâdet etmek için nimetlerden yararlanıp fakirlere yardım etmek. İkincisi de, nimeti vereni tanımak, nimetlerden dolayı ona minnettâr olmaktır ki, o da Cenâb-ı Allah'dır.

28. Kul, amelde kusur ederse, Allah ona sıkıntı verir. Ona aile sıkıntısı verir, ailesi ona eziyet eder, ticaretinde kârı azalır, çocukları ona isyan eder, zevcesi ondan nefret eder. Nereye yönelse tökezler. Bütün bunlar, Rabbine ibâdette kusur ettiği, O'nu bırakıp dünya ve insanlarla meşgul olduğu içindir.

29. Konuştuğun zaman iyi niyetle konuş, sustuğun zaman da iyi niyetle sus. Kim amelden önce niyet etmezse, onun ameli yoktur.

30. Eğer kurtulmak istersen, insanları kalbinden çıkar; onlardan korkma, onlardan bir şey ümid etme. Onlara ısınma da. Hepsinden kaç. Eğer bunu gerçek şekilde yaparsan, Allah'ı zikrettiğin zaman kalbin huzura erer.

31. İnsanlardan hiç bir şey isteme; zira onlar âciz ve muhtaçtırlar; ne kendilerine, ne de başkalarına yarar ve zarar veremezler. Allah ile beraber olurken sabret, onu eleştirme, ona cimri deme, onu cimrilikle itham etme. O, sana senden daha şefkâtlidir.

32. Eğer kurtulmak istersen, Allah'ın ahkâmını ve ilmini bilen bir şeyhe intisâb et. O seni terbiye eder, sana Allah'a giden yolu gösterir. Müridin mutlaka bir önderi ve rehberi olmalıdır. Zira o, akreplerin ve yılanların olduğu bir çölde yolculuk etmektedir. Ey dünya yolunda sefer eden, kervandan ve rehberden ayrılma; yoksa malın da, canın da gider.

33. Kaderi mâzeret göstermek, tembellerin ileri sürdüğü bir delildir. Kader ancak emir ve yasakların dışında mâzeret olabilir.

34. Senin de, nefsinin de ıslahı nefsine muhâlefet etmekledir. Nefis, Allah'a itaat ederse, rızkı ona her yerden bol bol gelir. Eğer isyan ve zorbalık ederse, rızk sebepleri kesilir, her taraftan eziyet görür ve dünyayı da ahireti de ziyân etmiş olarak telef olur.

35. Nimet kuşunun kanadını şükürle kes, yoksa uçar.

36. Velilik mertebesine erebilmek için imtihan ve deneme mutlaka lâzımdır; yoksa birçokları veli olduklarını iddiâ ederler. Velinin alametlerinden biri de insanların eziyetlerine katlanmak ve kusurlarından geçmektir. Veliler, insanlardan gördükleri şeylere kör gibi davranırlar, onları işitmezden gelirler. Onurlarını onlara bağışlarlar. Cenab-ı Hakkı sever; başkalarına karşı kör ve sağır olurlar. Onlar doktordur; her hastalığın ayrı bir ilacı olduğunu bilirler. Doktor, bütün hastaları aynı ilaçla tedâvi etmez.

37. Bir amel işlediğin ve kalbinde Allah'a bir yakınlık olmadığını ve amelin tadını ve huzurunu bulamadığını gördüğün zaman bil ki, sen amel etmiyorsun; bir kusurdan dolayı amelinle senin aranda bir perde vardır. Acaba bu perde nedir? Bu perde riyâ, münâfıklık ve kendini beğenmişliktir. Ey amel eden kimse! İhlasa sarıl; yoksa kendini yorma. Yalnızken ve halk içinde Allah'ın seni gözetlediğini unutma.

38. Eğer dünya ve âhirette hayır istersen, Allah'ın seni bilmekte olduğunu daima gözönüne al. Nefsinden amel etmesini iste. Allah'ın emirlerini yerine getirip yasaklarından sakınmasını iste. Aynı şekilde, nefsinden musibet anında sabretmesini, kaza ve kadere râzı olmasını, nimetlere şükretmesini iste. Bunu yaparsan, bütün engeller ortadan kalkar. Allah ile doğrudan sohbet edersin.

39. Bir sebep olmaksızın komşularla, ahbaplarla, tanıdıklarla çok oturmayın; zira bu, nefsin arzusudur. Yalan ve gıybet en çok iki kişi bir araya geldiği zaman olur, günah da ancak iki kişi birleşirse, tam işlenir.

40. Kendisinin ve ailesinin hayırlı bir işi olmadıkça kimse evinden çıkmasın.

41. Söze önce kendin başlamamağa gayret et; konuşman cevap şeklinde olsun. Biri sana bir şey sorarsa, eğer cevabında senin ve onun için bir yarar varsa, cevap ver; yoksa cevap verme.

42. Nefsini tanımadıkça, onu zevklerinden mahrum edip ona sadece hakkını vermedikçe sende hayır yok demektir. Eğer böyle yaparsan sen kalbinde huzur bulursun, kalbin de sırda huzur bulur, sır da Allah'da huzur bulur. Gayret kırbacını nefsinizin üzerinden kaldırmayın.

43. Akıllı kimse dünya, evlâd, aile, mal, yiyecek, giyecek, binek ve eşiyle sevinmez. Bütün bunlar gelip geçici hevesten ibârettir. Mü'min, imanın kuvveti, yakîn ve kalbinin Rabb'inin kapısına vuslatı ile sevinir. Şunu bilin ki, dünyanın ve âhiretin sultanları, Allah'ı tanıyan ve O'nun için amel edenlerdir.

44. İmanın zayıfladığı zaman nefsinin özelliklerine bak; ailenden, komşundan, memleket ve bölge halkından sana bir fayda gelmez. İmanın kuvvetlendiği zaman ailenin ve çocuklarının yanına çık, sonra diğer insanların yanına çık. Takva zırhını giymedikçe, kalbin başına iman miğferini geçirip eline tevhid kılıcını almadıkça onların yanına çıkma.

45. Uzun uzun hülyâlara dalma, hırsını çoğaltma. Bu dünyaya vedâ eden kişiler yani ölüm döşeğinde olanlar gibi namaz kıl. Bir mü'minin vasiyeti yastığının altında yazılı durmadıkça uyuması uygun değildir. Seninle ailen arasındaki ilişki yolculuğa çıkmadan önce onlara veda eden kişinin ilişkisi gibi olmalıdır.

46. Kulübende cahillerle beraber uzlete çekilme. Zira cahillerle beraber uzlete çekilmek, büyük ve yaygın bir fesattır. Bunun içindir ki Peygamber (s.a.v): "Önce dinini öğren, sonra uzlete çekil," demiştir. Yeryüzünde korktuğun ve ümit beslediğin kimse varsa, kulübende uzlete çekilmen hiç de uygun değildir.

47. Ey delikanlı! İşin temelsiz kurulmuştur; duvarın mutlaka göçecektir. Senin temelin bid'atlar ve sapıklıklardır. Senin yapın da riyâ ve münâfıklıktır. Bu durumda binan nasıl sağlam durur!

48. Ölümü hatırlamak, nefis hastalıkları için en tesirli ilaçtır, nefsin tepesine vurmaktır. Senelerce gece gündüz ölümü çok andım; onu andığım için kurtuldum ve nefsimi yendim.

49. Evladım! Sabaha çıktığın zaman içinden akşamı geçirme, akşama kavuştuğun zaman da içinden sabahı geçirme. Dün, içinde senin lehine ve aleyhine şâhit olan şeylerle geçti, yarına da çıkıp çıkmayacağını bilmiyorsun. Sen bugünün adamısın. Ve de gâfilsin. Gafletinin alameti de gafillerle sohbet etmendir. Ey Ahmak! Birinin üzerinde hak alâmetleri görülmüyorsa, neden onunla sohbet edersin?

50. Allah'dan kork ve O'na itaat et. Başka kimseden korkma, kimseye ümid de besleme. Bütün ihtiyaçlarını Allah'a havale et ve ihtiyaçlarının görülmesini ondan iste. Allah'dan başka kimseye güvenme. O'ndan başka kimseye itimât etme. Tevhide sarıl, tevhide sarıl, tevhide sarıl. Her şeyin özü tevhiddir

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-2

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-2

Fahr-ı Kainat’a Nasıl Bakmalıyız: Kur’ân’da, “Muhakkak ki, Allah katında sizin en d

NURDAN VECİZELER-8

NURDAN VECİZELER-8

“Hakikaten mümin cennete layık ve kâfir cehenneme muvafık bir mahiyet kesb eder.” İzah: B

YIKILMAKTA OLAN ÜÇÜNCÜ MABET

YIKILMAKTA OLAN ÜÇÜNCÜ MABET

Kimi Yahudiler mecazen veya sembolik anlamda İsrail’e Süleyman Tapınağı makamında üçüncü

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-27

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-27

Nisa: 97: İbn Abbas’ın şöyle dediği rivayet olunur: “Müslümanlardan, İslam’ı hafife a

TACEDDİN TOPAL(1927-2020)

TACEDDİN TOPAL(1927-2020)

Taceddin Topal ağabeyimiz Isparta/Yalvaçlıdır. Yalvaçlılar O’na Taci Dede diye biliyor ve ö

SULTAN 2. BAYEZİD (1481-1512)

SULTAN 2. BAYEZİD (1481-1512)

1448’de Dimetoka’da doğdu. Fâtih Sultan Mehmed’in Gülbahar Hâtun’dan doğan büyük oğl

CENNET VE CEHENNEM SADECE MANEVİ DEĞİLDİR

CENNET VE CEHENNEM SADECE MANEVİ DEĞİLDİR

Cennet ve Cehennem iki yurttur; birisi sevaba birisi azaba, birincisi muttakilere, ikincisi kâfirle

AKSA TUFANI’NIN İSTİKBALDEKİ AKİSLERİ

AKSA TUFANI’NIN İSTİKBALDEKİ AKİSLERİ

De ki: " Bize iki güzellikten birinin dışında başka bir şeyin gelmesini mi bekliyorsunuz? Oy

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-1

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-1

Fahr-ı Kâinat Efendimiz, (Aleyhissâlatü vesselâm) Kur’ân’ı Mekkelilere tebliğe başladı

NURDAN VECİZELER-7

NURDAN VECİZELER-7

“İnkılab-ı hakikat olmaz. Nev'-i mutavassıtın silsilesi devam etmez. Tahavvül-ü esnaf, ink

Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır.

SAFF, 3

GÜNÜN HADİSİ

Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz.

Tirmizi, Savm 82, (807); İbnu Mace, Sıyam 45, (1746)

TARİHTE BU HAFTA

*Şair Muhammed İkbal'in vefatı(21 Nisan 1938) *TBMM'nin açılışı ve çocuk bayramı(23 Nisan 1920) *Osmanlı-Rus Harbi(24 Nisan 1877) *Hudeybiye Gazvesi(26 Nisan 628) *II.Abdülhamid'in tahttan indirilmesi(27 Nisan 1909)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI