Cevaplar.Org

RÄ°SALE-Ä° NUR DERS NOTLARIM-179

Ders: 29. Mektup, Dokuzuncu Kısım, Dördüncü Telvih İzah: Mehmed Kırkıncı Hocaefendi İzah edilen kısım: Meslek-i velayet çok kolay olmakla beraber çok müşkilâtlıdır, çok kısa olmakla beraber çok uzundur, çok kıymetdar olmakla beraber çok hatarlıdır, çok geniş olmakla beraber çok dardır


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2018-08-31 18:29:45

Ders: 29. Mektup, Dokuzuncu Kısım, Dördüncü Telvih

İzah: Mehmed Kırkıncı Hocaefendi

İzah edilen kısım: Meslek-i velayet çok kolay olmakla beraber çok müşkilâtlıdır, çok kısa olmakla beraber çok uzundur, çok kıymetdar olmakla beraber çok hatarlıdır, çok geniş olmakla beraber çok dardır. İşte bu sırlar içindir ki; o yolda sülûk edenler bazan boğulur, bazan zararlı düşer, bazan döner başkalarını yoldan çıkarır.(Mektubat , s:446) v.d.

*Şimdi azaldı, zamanında İstanbul'da vardı, buralarda vardı, bazıları namaz kılmıyorlar, mürşidlerinin sohbetlerini namazdan daha mühim görüyorlardı. Şimdi onlar gitti elhamdülillah.

*Üstad, kainatın büyüklüğünü Ayetü'l Kübra'nın başında anlatırken diyor ki; "iki kutbun dairesindeki hesab rakamlarına sıkışmayan bir nihayetsiz uzaklık içinde" (Şualar , s: 106) diyor. Ne demek bu? Kuzey kutbu ile güney kutbu arasında hayalen bir şerit koy. Üzerine başından sonuna kadar rakamlar yaz ve bu sayıyı oku bakalım..İşte kainat ondan büyük, Allah da ondan büyük..

Not: Bundan dolayı, Hz. Mevlana buyurmuş;

Ger cihân pîşet büzürg ü bî bûnist

Piş-i kudret zerre-i mi dânkî nist

 "Dünya senin nazarında büyük ve nihayetsiz görünse de, kudret-i İlahiye karşısında bir zerre bile değildir."

Ziya Paşa merhum da diyor ki;

"Büyüksün ilahi büyüksün, büyük!

Büyüklük yanında kalır pek küçük" (Salih Okur)

*Rivayet edildiğine göre Harun Reşid'in kırk tane cariyesi varmış. Bunlar arasında Hacer ismindeki cariyesine daha fazla iltifat eder, işlerini ekseriyetle ona gördürürmüş.

Tabii ki bu durum diğerleri arasında kıskançlığa ve sarayda dedikodulara sebebiyet vermiş. Bunun önünü almak için Harun Reşid bir gün 40 tane hediyelik bohça hazırlatmış. Yalnız bohçalardakilerin kıymeti sıralamaya göre imiş. Yani birinci bohça en değerlisi, sonra ikincisi vs..

Sonra cariyeleri çağırmış, hediyeleri göstermiş, hangi bohçayı kim kaparsa ondaki hediyelerin onun olacağını söylemiş. Bütün cariyeler bohçalara hücum etmişler. Ortada bir kızıl kıyamet kopmuş. Herkes bohçasını alıp bir kenara çekildiğinde bakmışlar ki kırkıncı bohça ortada..

PadiÅŸah;

-Hacer nerede? diye sormuÅŸ.

-Arkanızda demişler. Harun Reşid bakmış ki Hacer'in yanında bohça yok. Şaşkınlıkla sormuş;

-Sen niye bohçalara hücum etmedin, sen niye almadın?

Hacer demiÅŸ ki;

-Ben de hediyemi aldım..

Nedir o hediye diye sorulunca, "ben padişahımı aldım" demiş.

Bunun üzerine Harun Reşid cariyelere dönerek "işte gördünüz" demiş, "siz benim malımı seviyorsunuz..o ise benim zatımı seviyor."

Şimdi, Allah'ın nimetlerini sevmek başka..Zatını sevmek başka..

*Güneş bir tane. Ama Cenab-ı Hakk'ın o güneşi vesile ederek yeryüzü bostanında yetiştirdiği çiçeklere bakınız. Her bir türün renkleri, kokuları, letafetleri, zerafetleri ayrı ayrı..Allah Allah..

Yine, manevi güneş Kur'an bir..Ama yetiştirdiği çiçekler mesabesinde ayrı ayrı meşreblere sahib evliyalara bakalım.. Her asırda daima yetiştiriyor..

Not: Merhum Tahir'ül Mevlevi, Şerh-i Mesnevisinde buna işareten der ki;

"Evliyaullah hazeratının her biri bir şeyde mümtazdır. Mesela Hazret-i Abdülkadir tasarruf-u kevniyede, Şeyhül Ekber hazretleri ulûm-u maneviyede fevkaladedir. Cenâb-ı Pîrin de(Hz. Mevlana) mazhariyet-i aşkiyyesi idraksiz ve harikuladedir."

Mevlana Hazretleri de Mesnevi'de;

"Her nebiyy û her veli râ meslekist

Lik tâ hak mi bered cümle yekist

"Enbiya ve evliyadan her birinin ayrı bir mesleki vardır. Fakat o meslekler sâliklerini Hakka götürdükleri için, hepsi de birdir" buyurur.

Prof. Dr. Süleyman Uludağ bey de Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisine yazdığı Abâdile maddesinde der ki; "Mutasavvıflar, bazı velîlerin diğer velîlere göre esmâ-i hüsnâdan birinin tecellisinden daha fazla pay aldıklarını, bundan dolayı her velînin kendine has bir yönü bulunduğunu savunurlar. Meselâ hakikatleri gönüllere nakşetmede Bahâeddin Nakşibend, başı darda olanların yardımına koşmada Abdülkâdir-i Geylânî, İlâhî tecellilerden feyiz almada Ebü'l-Hasan eş-Şâzelî, olağan üstü hal göstermede Ahmed er-Rifâî, şefkat ve merhamette Ahmed el-Bedevî, cömertlikte İbrâhim ed-Desûki, mârifette İbnü'l-Arabî, mahviyette Sühreverdî, cezbe ve istiğrakta Necmeddîn-i Kübrâ, aşk ve muhabbette de Mevlânâ temayüz etmişlerdir."(Salih Okur)

* Hem ben müteaddid insanları gördüm ki, bir nevi Mehdi kendilerini biliyorlardı ve "Mehdi olacağım" diyorlardı. Bu zâtlar yalancı ve aldatıcı değiller, belki aldanıyorlar. Gördüklerini, hakikat zannediyorlar. (Mektubat, s: 447) 

Benim de başımdan geçti bir kaç defa. Bir gün Kahraman isminde biri geldi, selam verdi, sarıldı filan..Saf, temiz bir adam..

Dedi ki; "hocam, bana manevi vazife verildi." Dedim, "ne vazifesi verildi, mürşid misin, şu musun- bu musun?" Dedi ki; "Yok canım, ben Mehdiyim. Geldim sana danışmak için, ne zaman ortaya çıkayım?" "Ya, Mehdi sensen, ne diye benimle istişare ediyorsun" dedim..

Not: Merhum hocamızdan bizzat dinlediğim bir başka Mehdi vakasında yine böyle kendisini Mehdi zanneden biri Kırkıncı Hocamı Kümbet'te ziyaret etmiş. Adam demiş ki; "hocam, ben Mehdiyim. Gel seninle birlikte şu Erzurum'un köylerini gezelim de halkı irşad edelim." Hocamız da; "Mehdi hazretleri(!) şimdi kış mevsimi..Yollar kapalıdır. Hele siz yollar açılana kadar misafirimiz olun, sonra beraber gezeriz" deyince, adamcağız "yok benim işim acele" demiş, gitmiş, gidiş o gidiş..(Salih Okur)

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

İnsanlardan öylesi var ki, herhangi bir ilmî delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla alay etmek için boş lafı satın alır. İşte onlara rüsvay edici bir azap vardır.

Lokman,6

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

"Cebrail bana komşuya iyilik etmeyi tavsiye edip durdu. Neredeyse komşuyu komşuya mirasçı kılacak sandım."

Buharî, Edeb 28; Müslim, Birr 140-141. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 28; İbni Mace, Edeb 4

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Fatih Camii Tekrar İbadete Açıldı(15 Nisan 2002) *Şeyhülislam İbn-i Kemal'in Vefatı(16 Nisan 2002) *Einstein'in Ölümü(18 Nisan 1955) *93 Harbi Başladı(19 Nisan 1877) *Miladi Takvime Göre Efendimiz'in(s.a.v) Doğumu(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI