MEAL OKUMAK KUR’AN’I ANLAMAK MIDIR?
Bir bayan, öğretmenlikten emekli olduktan sonra "başımı kapattım, namazlarımı kılmaya başladım, Kur'ân-ı Kerim'i de mealinden okudum. Ancak çocukluğumuzda ezberlediğimiz Tebbet suresinde önemli bir şey görmedim. Manasını bilmeden okurken daha fazla etkileniyordum. Ama manasım öğrendikten sonra fazla etkilenmedim," diyor. Niye? diye sordum.
Bir bayan, öğretmenlikten emekli olduktan sonra "başımı kapattım, namazlarımı kılmaya başladım, Kur'ân-ı Kerim'i de mealinden okudum. Ancak çocukluğumuzda ezberlediğimiz Tebbet suresinde önemli bir şey görmedim. Manasını bilmeden okurken daha fazla etkileniyordum. Ama manasım öğrendikten sonra fazla etkilenmedim," diyor. Niye? diye sordum.
Dedi ki; "orada biz, Ebu Leheb ve hanımına lanet okuyormuşuz. Olur mu? İnsan Allah'ın huzuruna varınca namazında geçmişte bir insana -ki o aynı zaman da Peygamberimizin amcası- suçundan dolayı kıyamete kadar gelecek insanların lanet okuması doğru mu?" dedi.
Bu tür insanların Kur'an'ı Tefsirden okumadığı sürece yalnız ayet-i kerimenin mealini -ki meal, terceme yapanın o ayetin kelimelerinden anladığı manayı Türkçeye aktarmasıdır- okuduğu sürece bu kanaate varması normal.
Meal yazanlar da, Kur'ân'ı anlamanın yalnız meal okumakla mümkün olamıyacağmrön sözlerinde belirtirler. Hatta. 10, 20, 30 ciltlik tefsir yapan alimler de "benim anlayabildiğim bu kadar" derler.
Hani güneş yedi rengiyle tabiatta milyonlarca renk üretiyor. Güneşe, menekşe bakıyor, mor alıyor, karanfil bakıyor kırmızı alıyor. İşte biz de öyleyiz. Allah'ın kelamından bir şeyler alırken, bizim ön hazırlığımız da bizi yönlendirmektedir aslında.
Onun için ön hazırlıklarımızı atarak, Allah kelamına gönlümüzü bembeyaz bir kağıt gibi açarak okuyacak olursak ve bu konuda da değerli ilim adamlarımızın eserlerinden yararlanacak olursak, yanlış anlamalardan kurtulmuş oluruz. Tefsirler bu yanlışları gideren değerli eserlerimizdir.
Ben de, O soruyu soran hanım efendiye dedim ki; "Ben de bu günlerde daha çok okuyorum." Niye?
"Çünkü Ebu Leheb bir semboldür. Kıyamete kadar gelecek olan imansızların sembolü Ebu Leheb'dir. Geçmiştekilerin sembolü Firavun'dur, Nemrud'dur, Karun'dur, Haman'dır. Diğer peygamberlerin düşmanları olduğu gibi, bu ümmetin düşman sembolü ise, Peygamber Efendimizin karşısına dikilen; "sana bu fırsatı vermem bu peygamberliğini yaydırmam, insanların tek Allah'a itaat ettirmene müsade etmem, bu Mekke parlementosunun otoritesini zedeletmem." deyip, o günkü ordularıyla Efendimize karşı çıkan Ebu Leheb anlatılıyor.
"İşte kıyamete kadar gelecek olan, devletlerin, şahısların, kuruluşların, kurumların vakıfların her türlü faaliyetlerini temsilen Ebu Leheb zikredilmiştir." Ben de bu günlerde bu sureyi daha çok okuyorum.
Günümüzde ben de, İslâm dinini yok etmek, müslümanları zayıflatmak, hizmette büyük merhaleler kaydetmiş müslümanları çeşitli daleverelerle kendilerine katmak için faaliyet gösteren, bunda başarılı olamadığı takdirde, Birleşmiş Milletlerin ve NATO'nun askerleriyle müslümanların üzerine yürüyenleri duyduğumda, televizyonda gördüğümde, gazeteler de haber olarak okuduğum da; namazda tekrar Fil Sûresi ile Tebbet Sûresini biraz daha fazla okur ve Allah'ın(cc) bu sûrelerinden moral bulurum.
Her dönemin gücü, kendi gücüyle orantılıdır. Peygamber Efendimize en yakın insan, Efendimizin en zayıf ve tek başına olduğu. bir dönemde kendisini destekleyen, yalnız Hz. Hatice validemiz.
Bu dönemde Mekke parlementosunun da gücünü arkasına alarak Peygamberimizin hareketini durdurmak, daha doğmadan, boğmak üzere faaliyete geçen insanlarınkarşı saldırıları var.
Böyle bir durumda Allah'ın nurunu yaymak isteyenlere karşı gelenlerin sonunda hüsrana uğrayacaklarını, ona malının, mülkünün, evladının, hanımının kendisine fayda vermediğini, tek basmada olsa, inananların zafere ulaşacağını Allah (c.c) bu sure-i celileyle bize haber verir. 20. Asırda da eğer biz Peygamberimizin gösterdiği cesareti, gayreti, cihadı yapacak olursak, Ebu Leheb'in yolunda yürüyen devletler, şahıslar, kurumlar veya kuruluşların da aynı şekilde dayandıkları güç ve otoritenin kendilerine fayda vermiyeceğini tekrarlamış oluyoruz biz bu sureyle..
Kaynak
Mahmud Toptaş, Şifa Tefsiri Cantaş Yayınları: 8/407-409.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
HİCRET VE HAREKET

Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ
ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu
HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN

Hekim gözü ile Ramazan perhiz ayıdır. Bir çok hastalıklara karşı tıbbın tavsiye ettiği im
HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ

“Paris'in büyük hayat sıtmasına tutulduktan sonra(1) yapmaya hiç vakit bulamayacağım bir zi
YİRMİNCİ ASRIN BAŞINDA ANADOLUDA PAZARIN NAMUSU

Fransız yazar Claude Farrare, Çanakkale’de bir köyde, 1900’şerin başında yaşadığı çok
BİZ DE RAHATSIZIZ

Elinize bir kalem alsanız ve siyasette, ticarete, sanatta, eğitimde en fazla isim yapmış insanla
"BANA KUR’AN YETER!”

Bana Kur'an yeter!" cilerden beni sevdiğini söyleyen biri, kendisi Hadisleri kabul etmeyerek doğr
MEALCİ KARDEŞLERİME KUR’AN’DAN MİSAFİRPERVERLİK DERSİ

Kur’an-ı Kerim, Arapça olarak indiğinden Kur’an’da geçen her kelimenin o günkü manaları
MEZHEPLERE TÂBİ OLMAYANLAR

Hak mezheblerde akıl ve mantığın tasdik etmediği hiçbir mes’ele yoktur. Çünkü onların n
‘KADİR GECESİ BİN AYDAN HAYIRLIDIR’ NE DEMEKTİR?

Halk arasında Kadir gecesinin bin aya eşit olduğu şelinde bir anlayış vardır. Bu yanlıştır
İKİ PEYGAMBERİN DOĞUM GÜNLERİ

Peyami Safa Milliyet, 25 Aralık 1958 Hazret-i Peygamberimizin doğum günleri İslam memleketleri
- “BİR ALLAHSIZA CEVAP”
- YEDİ YAŞIN ÖNEMİ
- DÜŞÜLEN MÜHİM BİR HATA
- YALANCININ MUMU
- BEN OLACAKTIM Kİİİİİ
- AĞIRLIĞINI DUYMAK
- SON ASIRDA TASAVVUFTA TECDİD YAPAN ÜÇ ŞAHSİYET
- KURBAN KESMEK KİMLERE VÂCİPTİR?
- KURBAN
- DİLİMİZE BİR ŞEY OLDU
- NERDE O ESKİ GÜNLER
- YALAN DOLAN SONRASI YAPILAN ASKERÎ DARBELER
- BAYRAMLA İLGİLİ SÜNNET VE ADABLAR
- BİR KOLERA SALGINI HATIRASI; NURİYE ABLA
- “GUSL-İ İÇTİMÂİ”
- İMANIN ÇİÇEĞİ RAMAZAN ORUCU
- EVLİYA
- BERAAT GECESİ İLE ALAKALI ÜÇ YANLIŞ MESELE
- ALLAH’IN AHLAKIYLA AHLAKLANANLAR
- ATEİST, DEİST ve BİLİME DİN GİBİ İNANANLARA SORULAR
- “OKUMADAN OLMAZ”
- İBRETLİ BİR HATIRA
- NAZIM HİKMET “MUHTEŞEM ÜSTÜ MUHTEŞEM BİR ŞAİRDİ!”
- NÂZIM HİKMET PUTU
- NAZIM HİKMET’E SAYGI
- BEDİÜZZAMAN FOBİSİ
- BAZI ORYANTALİSTLERİN VE ONLARIN TAKİPÇİLERİNİN DÜŞTÜĞÜ FAHİŞ HATALAR
- HER ŞEY KUR’AN’DA OLDUĞUNA GÖRE, ÂLİMLERE NE İHTİYAÇ VAR?
- NOEL BABA

"Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra da dosdoğru yaşayanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
Ahkaf,13
GÜNÜN HADİSİ
"Yâ Resûlâ'llâh, müslümanların hangisi efdaldir?" diye suâl ettiler. "Müslümanlar; dilinden elinden selâmette kalandır." cevâbını verdiler.
BUHARİ, KİTÂBÜ'L-ÎMÂN, Ebû Mûsâ el-Eş'arî (r.a.)
SON YORUMLAR
- İstifade etmek istiyorum....
- Bu hadiseler çok elzem bakışımi değiştiriyor masumane inkişafa sebep oluy...
- 18. Lem'a.. 19 değil...
- selamun aleyküm keşke bunlar kitap olsa?...
- "Vettakullahe ve yuallimeküm" "Siz Allah'tan korkarsanız, takva sahibi olursan...
- İnşallah düşünüyoruz..Biraz mesafe girdi araya..Kitaplarımızdan uzak kal...
- S aleyküm abiler... Bir şey soracağım kızılicaz notlarimizin devamı yok m...
- Harika...
- Doğumundan başlasaydınź ölümüne kadar yazsaydınız benim için daha fayd...
- Paranın M kemal olan kısmını değil de ters tarafını kullansanız daha iyi...
TARİHTE BU HAFTA
*Eğriboz Adası'nin fethi(12 Ağustos 1470)
*Kanuni Sultan Süleyman Han'in Tebriz'i fethi(13 Ağustos 1534)
*Haçlı Ordusu'nun Kudüs katliami (15 Ağustoz 1099)
*Gölcük Depremi(17 Ağustos 1999)
*Misak-i Milli'nin TBMM'de de kabûlü(19 Ağustos 1920)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...