Cevaplar.Org

HZ. ÖMER(R.A)HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?

En meşhur rivayete göre Hz. Ömer(r.a)'in hicretten kırk sene evvel doğduğunu.(1) Hz. Ömer(r.a)’in validesi Hanteme bint-i Hâşim b. Mugîre'nin, Ebû Cehl'in amcasının kızı olduğunu..(2) Taşköprülüzade Ahmed Efendi’nin yazdığına göre ise, kızkardeşi olduğunu..(3)


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2018-06-08 23:27:20

En meşhur rivayete göre Hz. Ömer(r.a)'in hicretten kırk sene evvel doğduğunu.(1)

Hz. Ömer(r.a)'in validesi Hanteme bint-i Hâşim b. Mugîre'nin, Ebû Cehl'in amcasının kızı olduğunu..(2) Taşköprülüzade Ahmed Efendi'nin yazdığına göre ise, kızkardeşi olduğunu..(3)

İmam Malik hazretlerinin de belirttiği üzere, Hz. Ömer(r.a)'in şekil ve suret olarak Hz. Halid bin Velid'e(r.a) benzediğini..(4)

Eski ve yeni eserlere müracaat ettiğimizde, Hz. Ömer'in fizikî sıfatları hakkında bize şu verdiklerini; "O, heybetli bir bünyeye sahipti. Uzun boyluydu; halk arasında yürürken sanki onları gözetleyen bir binici görünümündeydi. Bir kavimle beraber oldu­ğunda onlardan üstün görünürdü. Burnu ve gözleri güzel olup, yanakları pem­bemsiydi. Elleri ve ayakları güçlüydü. Yürürken adımlarını hızlı atar, yere kuvvetli basardı. Sesi o kadar gürdü ki bağırdığında onu duyanlar adeta sersemleşir, baygınlık geçirirlerdi. Yürürken ayaklarının uçları genişler, topukları bir­birine yanaşır, eğri basardı. Her iki elini de kullanır, sad harfini dilediğinde ağ­zının her iki yanından çıkarırdı. Saçı dökülmüştü, dolayısıyla seyrekti. Saçına ve sakalına kına yakardı. Sa­kalının önü uzundu."(5) 

Dört halife arasında akrabalık yönüyle Peygamberimize en uzak olanın Hz. Ömer(r.a) olduğunu..(6)

Hz. Ömer(r.a)'ın Cahiliyye döneminde İslam'a karşı çok katı olduğunu. Bunu ifade sadedinde Hz. Amir bin Eb'i Rebia(r.a) adlı sahabenin karısı Ümmü Abdullah bint-i Ebî Hasme'ye(r.a); "o gördüğün kişi, babası Hattab'ın eşeği Müslüman olana kadar Müslüman olmaz."(yani eşeğin Müslüman olması nasıl mümkün değilse, onun da Müslüman olması öyle imkânsızdır) dediğini.(7)

Nebiyyi zişan'ın(Sallallahu aleyhi ve sellem) "ya Ömer bin Hattab veya Amr bin Hişam'ın(Ebu Cehil) Müslüman olması için bir Çarşamba günü yalvardığını. Ertesi gün Hz. Ömer'in(r.a) İslam ile şereflendiğini.(8)

Merhum Ahmed Cevdet Paşa'nın, Hz. Ömer'in(r.a) Hz. Hamza'dan üç gün sonra Müslüman olduğunu yazdığını..(9)

Sahih rivayete göre, Hz. Ömer(r.a)'ın Müslüman oluşunun Peygamberliğin altıncı yılında ve Müslümanlar Habeşistan'a hicret ettikten sonra cereyan ettiğini.(10)

Merhum Ömer Nasuhi Efendi'nin belirttiğine göre Hz. Ömer'in Müslüman olduğu sırada "kendisiyle, erkek olan Müslümanların adetleri kırka, kadınların adedi de yir­mi bire baliğ olduğunu.." (11)

Halk arasında genel olarak Hz. Ömer(r.a)'nın "Kırkıncı Müslüman" olarak bilinmesine karşın merhum Asım Köksal hocamızın da dediği gibi; " o sayılar Hz. Ömer'in Müslüman olduğu sıradaki bütün Müslümanların sayısını değil, İbn-i Esir'in de işaret ettiği gibi, Habeşistan'a hicret edemeyip Mekke'de kalan ve Peygamberimizin yanında bulunan Müslümanların sayısını yaklaşık olarak göstermiş olabileceğini..(12)

Asım Köksal hoca merhumun, İslam Mecmuası'nın Ocak 1985 tarihli nüshasında, araştırmalarının sonucunda Hz. Ömer(r.a)'i 129. Müslüman olan zat olarak tespit ettiğini belirttiğini..(13)

Gizli davet döneminde toplanılan Ebu Erkam evinde en son müslüman olan zatın Hz. Ömer(r.a) olup, onun müslüman olmasıyla artık açık tebliğ dönemine geçildiğini..(14)

Abdullah bin Mesud(r.a)'un; "Ömer'in Müslüman oluşu bir fetih idi. Hicreti bir yardım idi. Halifeliği bir rahmet idi" dediğini..(15)

Hz. Ömer(r.a) müslüman olup, onun teşvikiyle Müslümanlar açıktan açığa cemaatle Kabe'de namaz kıldıkları zaman, Kureyş ekabirinin; "İşte kavmimiz şimdi ikiye bölündü" dediklerini..(16)

Hazret-i Ömer'e taraf-ı Nebeviden (Ebû Hafs) künyesi verildiğini..(17)

Hz. Ömer(r.a)'ın ileri sürdüğü bir görüş ve önerinin inen vahy ile teyid ve takviye buyrulması demek olan "Tevafukat-ı Ömer'in 11 defa ve bazı âlimlerce 22 defa vaki olduğunu…

Bu konuda Abdullah İbn-i Ömer(r.a)'ın; "Hiçbir konu ortaya çıkmamıştır ki, insanlar bir türlü Ömer(r.a) bir türlü reyde bulunmuş olsunlar da, Kur'an, Ömer'in dediğine uygun olarak nazil olmuş olmasın" dediğini..

İbn-i Hacer-il Askalani bu tevafukların onbeşine vâkıf olduğunu söylerken, İmam Suyuti'nin yirmi bir tanesini naklettiğini..(18)

İmam Suyuti'nin Hz. Ömer'in bu muvafakatlarını "Katfu's-Semer Fi Muvafakat-i Ömer" adlı eserinde topladığını.(19)

İbn-i Abbas(r.a)'ın Hz. Ömer efendimizin öngörüsü hakkında; "O bir şey söyleyince, dediklerinin aynen çıktığını görmediğim pek az olmuştur" buyurduğunu..(20)

Hz. Ömer(r.a)'in Mekke döneminde beri içkinin aleyhinde bulunduğunu ve daha sonra Muaz bin Cebel(r.a) gibi bazı sahabenin de onu desteklediklerini..(21)

Hz. Ömer'in (R.A.) fikrindeki isabetini Abdullah İbn-i Abbas'ın(r.a) şöyle izah ettiğini: "Hz. Ömer bir mes'ele hakkında benim fikrim şu merkezdedir dedi mi, o mes'ele, mutlaka O'nun gös­terdiği gibi vâki olurdu."(22)

Abdullah İbn-i Mesud(r.a) hazretlerinin "Hz. Ömer'i gördükçe, sanki onun gözleri arasında, ona doğruyu gösteren bir melek bulunduğunu zannederdim" dediğini.(23)

Hz. Ali (R.A.)'nin "Biz Ömer'in (R.A.) dilinden ne çıktıysa, sonra onun hakikat olduğunu gördük" dediğini..(24)

Hz. Ömer için onu tanıyanların,"Konuştuğu zaman sözünü dinletir. Yürüdüğünde hızlı ve seridir. Vurduğunda da acıtır" dediklerini..(25)

Tabiin âlimlerinden İmam Mücahid'in; "insanlar ihtilafa düştüğü zaman Ömer'in ne yaptığına bakınız ve onun görüşünü alınız" dediğini..(26)

Hayber savaşında bir gün Peygamber Efendimizin "Yarın ben bu sancağı öyle birisine vereceğim ki o kaçmak nedir bilmez. O, Allah ve Rasulünü sever, Allah ve Rasulü de onu sever" buyurması üzerine herkesin heyecanla ertesi gün sancağın kendisine verilmesini istediğini. Hz. Ömer(r.a)'in; "benim, kumandanlığı o günkü kadar arzuladığım olmamıştır" dediğini..(27)

Hz. Ömer'in Halifeler arasında (Emîrü'l-Mü'minin) ünvâniyle ilk yâd olunan zât olduğunu..(28)

Hz. Ömer(r.a)'ın; "bu hilafet öyle bir iştir ki, o ancak katı olmadan güçlü, zafiyet olmaksızın yumuşak, israfçı olmadan cömert ve cimri olmadan tutumlu olabilen kişiye layıktır" deyip, ideal devlet adamının portresini çizdiğini. İbn-i Abbas(r.a)'ın "bu vasıfların tamamı Hz. Ömer'de bulunuyordu" dediğini.(29)

Hz. Ömer'in sık sık şöyle söylediğini; "Ne ben hilekârım, ne de bir hilekâr beni aldatabilir."(30)

Abbas Mahmud el-Akkad'ın 'Hz. Ömer'in Dehası' adlı eserinde yukarıdaki ifadeler hakkında şunları yazdığını; "İşte bu, takdire lâyık olan deha ile ayıplamalara lâyık deha arasındaki kesin sınırın ayırımıdır. Başka bir ifadeyle, doğru anlamak ile çirkin kötülük arasındaki farktır. Zekâ vardır, insan tabiatındaki kötülükleri bildiğinden kuşku duyulur. Bunun aksine zekâ vardır ki, kötü hisler besle­diğinden kuşkuludur. Bu iki zekâ arasındaki fark çok büyüktür. Bu fark iyilikle kötülük, takdi­re değer ile ayıplanmaya lâyık arasındaki fark gibidir. Birinci zekâ iyi kavramadır, ikinci zekâ adı ahlâktır. Ömer, birinci anlamdaki zekâ sahibi olup, kandırmaktan veya başkası tarafından kandırılmaktan masun idi. İşte bu onda eksik olmayan yön olup en yüksek mertebeyi teşkil eder."(31)

Hz. Ömer(r.a) devrinde Bizans'la yapılan Yermük Savaşı'nın, Arap ordusunun layıkı ile tanzim edildiği ilk muharebe olduğunu..(32)

Yermük harbi öncesi bir Rum generalinin İslam ordusunun ahvalini bildirmek için bir bedevi Arap'ı casus olarak İslam ordugâhına gönderdiğini, Bir gün, bir gece Müslümanlar içinde kalan o adamın dönüşünde generale; "Onlar geceleyin hep rahip, gündüzler ise askerdir. Aralarında hakkı yerleştirmek için, zina edenleri recmederler, kendi halifelerinin oğlu bile olsa hırsızlık yapanın elini keserler" dediğinde generalin; "öyleyse, yeryüzünde onlarla uğraşmaktansa, yerin altı bize daha hayırlıdır" dediğini..(33) 

Yermük harbinde Bizans kuvvetlerinin sayısının 240 bin civarında olduğunu, İslam ordusunun mevcudunun ise kırk altı bin kadar olup içlerinde bin sahabe bulunduğunu. Bu sahabelerin yüz tanesinin Ashab-ı Bedir'den olduğunu..(34)

Yermük savaşından önce, Rumların hiçbir savaş için o zamana kadar bu büyüklükte bir kuvvet toplamadığını, savaşın sonucunda Bizans askerlerinin 100 binden fazla kayıp verdiklerini..(35)

Yermük savaşında İslam ordusunun öğle ve ikindi namazlarını imâ ile kıldığını..(36)

Hz. Ömer(r.a)'ın Irak'ın fethinin tamamlandığı Celula muharebesinin tafsilatını dinledikten sonra; " Askerlerimizin yaptıkları işler dillerimize talakat bahşediyor" buyurduğunu..(37)

Celula zaferini müteakip gelen ganimet ve serveti görünce halife Hz. Ömer(r.a)'ın ağladığını. Ağlamasının sebebini soranlara; "Nereye servet ve para girerse, adavet ve münaferet onları takip eder" buyurduğunu..(38)

Hz. Ömer'in(r.a) on senelik hilafet döneminde Müslümanlar için en tehlikeli iki harekatın; İran'la yapılan Nihavent savaşı ile Rum hükümdarının Humus'u geri alabilmek için külliyetli miktarda askerle taarruza geçmesi olduğunu..(39)

Hz. Ömer(r.a)'in hilafeti devrinde fethedilen şehir sayısının büyük ve küçük şehirler olmak üzere 1036 sayısına ulaştığını..(40)

Hz. Ömer'in(r.a) İslam tarihinde memleketini çeşitli idari ve ameli taksimata tabi tutan ilk şahsiyet olduğunu..(41)

Mevlana Şibli Numani'nin Hz. Ömer(r.a) hakkında kaleme aldığı eşsiz eseri "el Faruk'ta şöyle dediğini; "Gariptir ki, Ömer(r.a)'in takdir ettiği vergilerin hafif olmasına rağmen, onun zamanında toplanan varidat rakamlarına ondan sonra asla ulaşılamadı."(42)

Hz. Ömer'in(r.a) Arap halkını ziraatla uğraşmaktan men etmesi hususunda Mevlana Şibli'nin şu önemli tespitte bulunduğunu; "Filhakika, bu Ömer(r.a)'in uzak görüşlü olmasının bir deliliydi. Cüret ve yiğitlik, metanet, cesaret ve büyük azmin hakiki hasletlerini Araplar ziraat mesleğinden uzak kaldıkları müddetçe muhafaza edebilirlerdi. Bu mesleğe girdikleri gün, onlar da bu büyük hasletleri kaybettiler."(43) 

 Muhammed İsmail Panipeti'nin İslam'ın Yayılış Tarihi adlı eserinde, allame Mevlana Şibli Numani'nin El Faruk(dilimize Hz. Ömer ve Devlet İdaresi adıyla çevrilen ünlü eser) adlı şaheseriyle alakalı olarak; "Şimdiye kadar hiçbir eserde Hz. Ömer devrinde İslam'ın yayılışı ve fütuhatını bu kadar câmi ve mükemmel bir şekilde kimsenin anlatabildiği görülmemiştir" diye yazdığını..(44)

İslam tarihinde ilk adli teşkilatın Hz. Ömer zamanında vücut bulduğunu..(45)

İslâm âleminde ilk Kur'ân mektebinin müessisinin Hazret-i Ömer(r.a) olduğunu.. Me­dîne-i Münevvere'de bu mektebi vücûde getirip, muallimliğine Âmir b. Abdi'llâh el-Huzâî'yi tâyin ve kendisine Beytül-Mâl'den maaş tahsis ettiğini..(46)

Hz. Ömer(r.a)'ın içki konusunda seksen kırbaç cezasını bizzat eliyle verdiği oğlunun adının Ebu Şahme olduğunu..(47)

Hayber Yahudilerinin Hz. Ömer(r.a) devrinde suikast ve ayaklanmalarından ötürü sürgüne tabi tutulduklarında, ellerinden alınan topraklarının parasının kendilerine ödendiğini, geçtikleri yollarda kendilerine lüzumlu yardımın yapılması, bir yere yerleşecek olurlarsa bir sene cizye vergisinden muaf tutulmaları hususunda valilere talimat verildiğini..(48)

Valilerle mülkiye memurlarına maaş tahsisine, Hz. Ömer(r.a) devrinde devlet divanının teessüsüyle başlandığını..(49)

Taberi'nin, Hz. Ömer'in(r.a) aldığı istihbari tedbirleri anlatırken; "Her orduda Hz. Ömer'in gizli memurları bulunurdu. Bundan dolayı Hz. Ömer her şeyden haberdar olurdu" dediğini.(50)

Abkariyat-ı Ömer(Ömer'in Dehası) kitabının müellifi Abbas Mahmud el- Akkad'ın, Hz. Ömer'in feraseti hakkında şunları yazdığını; "Ömer (r.a.), gerek askerî komutanların gerek bölge valilerinin ve gerekse devletin önemli işlerini ilgilendiren görüşlerini ileri sürmekte şahısların seçil­mesindeki bu niteliğiyle ne kadar büyük menfaatler ve faydalar sağlamıştır. Za­manının büyük bir kısmını Medine'de geçirmesine rağmen, ordu komutanları ve bölge valileri onunla müşavere etmeden herhangi bir iş yapmıyorlardı. Onun bütün ileri görüşlülüklerinde hayır vardı. Bu eşi az bulunan bir durumdu. Hatta Ömer (r.a.)'den başka bir şahsiyette bulunması mümkün değildi."(51)

Hz. Ömer(r.a)'in hilafeti sırasında ülkeyi "Cünd" adı verilen dokuz askeri bölgeye taksim ettiğini, bunların; Medine, Kûfe, Basra, Musul, Fustat, Mısır, Humus, Ürdün ve Filistin olduğunu..(52)

Hz. Ömer(r.a)'in hilafeti sırasında Antakya'nın fethi üzerine orada durup hudud muhafaza etmek ve daima harbe hazır bulunmak vazifesi ile mükellef olarak ilk maaşlı askeri birliğin tesis edildiğini ve bu askere "Murabitin" adı verildiğini..(53)

İslam devletinde ilk hapishanelerin Hz. Ömer(r.a) devrinde açıldığını..(54)

Sürgün cezasının da Hz. Ömer(r.a)'in getirdiği yeniliklerden olduğunu..(55)

İslam Tarihinde ilk vakfın, Hz. Ömer(r.a)'in Hayber ganimeti olarak hissesine düşen Semmağ adlı arazisini vakfetmesiyle vücut bulduğunu..(56)

Hz. Ömer(r.a) devrinde gerçekleşen Kadisiye harbini müteakip, İran Kisra'sının hususi muhafızları olan Deylemlilerden dört bininin birden Müslüman olduğunu..(57)

Şah Veliyullah Dehlevi hazretlerinin, Hz. Ömer'in(r.a) Kur'an'ın muhafazası yolundaki gayretlerini şu ifadelerle dile getirdiğini; "Bu gün müslümanlar içinde Kur'an-ı Kerim'i okuyan her fert, bunu Faruk-u Âzam'a borçludur."(58)

Hz. Ömer(r.a)'in fıkıh ilmine duyduğu alaka ve bu uğurda gösterdiği mesainin ashabının diğer fukahasının hepsinden fazla olduğunu..(59)

Muhaddis Cemaleddin'in Ravzat'ül Ahbab adlı eserinde zikredildiğine göre Hz. Ömer(r.a) zamanında İslam ülkelerinde 4000 adet cami inşa edildiğini..(60)

Cahiliye devrinde Kâbe örtüsü "Nat" adı verilen kumaştan yapılırken, Hz. Ömer(r.a)'in Kâbe örtülerini daha iyi bir kumaş olan ve Mısır'da yapılan ve "Kubati" adı verilen kumaştan yaptırdığını.(61)

Makrizi'nin beyanına göre Arabistan'da ilk sikkenin Hz. Ömer(r.a) hilafetinde vücuda getirildiğini..(62)

Hz. Ömer'in devlet malına hassasiyetine dair kitaplarımızda şu misalin zikredildiğini; "Hilâfeti zamanında bir gün Hz. Osman (R.A.), Hz. Ömer'in huzuruna girmiş ve selâm vermişti. O sırada bir mektup yazan Hz. Ömer (R.A.), selâmı almamış, aceleyle mektubu tamamlayıp, mumu söndürerek bir başka mum yakmış ve Hazret-i Osman'ın selâmını bundan sonra almıştı. Bu hale çok hayret eden Hz. Osman (R.A.), sebebini sorunca şu cevabı almıştı: "Sen selâm verdiğinde Müslümanların işlerine ait bir mek­tup yazıyordum. O sırada yanan mum da Beytü'l-Mal'a aittir. O esnada senin selâmını almadım. Alsaydım, Cenâb-ı Hak, bana bunun hesabını sorardı ve ben ne cevap verirdim. Şu anda yanan mum ise benim şahsıma aittir. Onu yaktım ve selâmını öylece aldım."(63)

Tarihçi Mesudi'nin Hz. Ömer(r.a) anlattığı biyografisine şöyle başladığını; "Vasıfları ve meziyetleri, bütün memurları üzerinde öyle bir tesir göstermiştir ki, hepsi de ona benzemişlerdi."(64)

Bizans hükümdarının elçisi olarak Medine'ye gelen Rum elçisinin halife Hz. Ömer(r.a)'i yalnız başına istirahat ederken görünce; "adalet ettiğin için muhafızdan müstağni bulunuyorsun" dediğini.(65) 

Şah Veliyullah Dehlevi hazretlerinin beyanına göre Hz. Ömer(r.a) devrinde hallolunan ve ashabın icmaı ile karara bağlanan hukuki meselelerin bin kadar olduğunu..(66)

Belazüri'nin Kitab'ul Eşraf'ında belirttiğine göre, Hz. Ömer(r.a)'in kendi devrine kadar hallolunmayan hiçbir meseleyi ashab-ı kiramla istişare etmeden halletmediğini..(67)

Hz. Ömer(r.a)'in hilafeti sırasında, Teravih namazının Mescid-i Nebevi'de cemaatle kılınmasını emrettiği sırada, bu emrin bütün valilere de gönderilerek ülkeye tamim edildiğini..Bu uygulamanın Hicretin 14. Senesinde başladığını..(68)

Hz. Ömer(r.a)'in meşveretsiz hilafeti meşru saymadığını ve "müşaveresiz hilafet olmaz" buyurduğunu..(69

İmam Şabi'nin "Hz. Ömer, Abdullah bin Mesud ve Zeyd bin Sabit'in birbirlerinden çok istifade ettiklerini, bu itibarla onlara ait meselelerin birbirine benzediğini" söylediğini.(70)

Şah Veliyullah Dehlevi'nin İzaletü'l Hafa adlı eserinde; "Hz. Ömer hutbelerinde hadislerin mevzularını anlatırdı. Bunu bilmeyenler, Hz. Ebubekir-i Sıddık'ın altı, Hz. Ömer'in yetmiş hadis rivayet etmesi karşısında şaşırıyorlar. Hâlbuki hakikatte hadis ilmini takviye eden zat Hz. Ömer'dir" dediğini.(71)

Aynı meselede bir soruyu cevaplarken Üstad Bediüzzaman'ın da; "Nasıl ki insan, bir ilâca muhtaç olsa, bir tabibe gider; hendese için mühendise gider, mühendisten nakleder; mes'ele-i şer'iye, müftüden haber alınır ve hâkeza... Öyle de, sahabe içinde ehadîs-i Nebeviyeyi gelecek asırlara ders vermek için, ülema-i sahabeden bir kısım, ona manen muvazzaf idiler. Bütün kuvvetleriyle ona çalışıyorlardı. Evet, Hazret-i Ebu Hureyre bütün hayatını, hadîsin hıfzına vermiş; Hazret-i Ömer, siyaset âlemiyle ve hilafet-i kübra ile meşgul imiş. Onun için, ehadîsi ümmete ders vermek için, Ebu Hureyre ve Enes ve Câbir gibi zâtlara itimad edip; ondan, rivayeti az ederdi" dediğini..(72)

Hz. Ömer'in hoşlandığı şeylerden birinin de güreş etmek olduğunu..(73)

Hz. Ömer'in hoşlandığı şeylerden birinin de ata binmek olduğunu.. Bu zevkini halife iken bile de­vam ettirdiğini..(74)

Hz. Ömer(r.a)'ın şiiri çok sevdiğini, güzel bir şiir duyduğunda ezberleyinceye kadar tekrar ettiğini..(75)

Hz. Ömer(r.a)'in üç Arap şairinin(İmrül Kays, Nabiga ve Züheyr) şiirlerini çok beğendiğini.. Züheyr'i ise hepsine üstün tuttuğunu..(76)

Hz. Ömer'in(r.a) aynı zamanda Muallakat-ı Seb'a (yedi askı) şairlerinden olan Züheyr İbn-i Ebi Selma için "eş'ar-ı şuara"(şairler şairi) tabirini kullandığını.(77)

İbn-i Rüşeyk el Kayrevani'nin, Kitab'ul Umdesinde, "Hz. Ömer zamanında şiirin en mükemmel ve hünerli tenkitçisi idi" diye yazdığını.(78)

Cahız'ın "Kitab-ül Beyan vet Tebyin" adlı adlı eserinde; "Hz. Ömer devrinde şiire en âşina bir zattı" diye yazdığını.(79)

Hz. Ömer'in şiire vukufiyeti hakkında şöyle söylenildiğini; 'Kendisine bir şey arz edilmezdi ki, onun hakkın­da Arap şiirinden bir beyit okumasın.'(80)

Hz. Ömer(r.a)'in bir emirnamesinde; "Çocuklarınıza yüzmeyi, ata binmeyi, meşhur atasözlerini ve güzel şiirleri öğretiniz" dediğini.(81)

Hz. Ömer'in oğlu Âsım'ın iyi bir şair olduğunu. Edebiyatçılarının onun hakkında; "Her şair kafiye ve vezin gerekçesiyle lüzumsuz kelimeler kullanmaya mecbur olduğu halde Âsım böyle bir kusurdan uzaktı" dediklerini.(82)

Hz. Ömer(r.a)'in Reci vakıasında şehid olan Asım bin Sabit(r.a) hazretlerinin eniştesi olduğunu..(83)

Hz. Ömer'in(r.a) sülalesi içinde en çok sevdiği zatın, kardeşi Zeyd olup, onun Yemame savaşında şehid düşmesi üzerine acı acı ağladığını. Yemame tarafından rüzgar estikçe; "şehid kardeşimin kokusunu taşıyor" dediğini..(84)

Devrinde bir sene Arabistan'da kıtlık baş göstermesi üzerine Hz. Ömer(r.a)'in et, balık ve yağ yemediğini ve devamlı Cenab-ı Hakk'a; "Ey Rabbim! Benim kusurlarım yüzünden Ümmet-i Muhammed'i mahvetme" şeklinde yalvardığını Kölesi Eslem'in; " Kıtlığın şiddeti azalmış olmasaydı, Ömer fakirlerin halinden duyduğu teessürden mutlaka ölürdü" dediğini..(85)

Hz. Ömer'in(r.a) devamlı ettiği dualardan birinin şu olduğunu; "Ya Rabbi, bana senin yolunda şehadet müyesser et ve Rasulünün beldesinde ölmek mukadder et."(86)

Hz. Ömer(r.a)'in vefatı yaklaştığında şöyle buyurduğunu; "Şu an bütün dünya benim olsaydı, kıyamet dehşetini görmemek için hepsini fidye olarak verirdim. Ancak ben Allah'ın lütfundan ümid ediyorum ki, orada hayır göreceğim" dediğini..(87)

Tabiinin efendisi Hasan Basri rahmetullahi aleyhe Hz. Ömer(r.a)'ın ölüm anında söyledikleri ve Allah korkusu bahsedilince; "İşte mümin böyle olur. Hem salih amel yapar, hem de korkar. Münafık ise, hem kötü amel işler, hem de korkmaz. Allah'a yemin ederim ki, geçmiş ve şimdiki zamanda Hz. Ömer gibi iyilik yaptıkça Allah'tan korkusu çoğalan bir kul görmedim. Ve yine gördüm ki, bir kul kötü amel yaptıkça, kendi Rabbinden gafleti de artar."(88)

Hz. Ömer'in(r.a) kendisi Cennetle müjdelenmiş olduğu halde, ibadet­lerine kesinlikle bel bağlamadığını, akıbetinden fazlasıyla korkup, tenhalarda gözyaşı döktüğünü ve Allah'tan afv ve mağfiret dilediğini. Bu husustaki hassasiyetinden dolayı bir gün Peygamber efendimizin sırdaşı olan Hz. Huzeyfe'ye şöyle sorduğunu: "Ey Huzeyfe, Resûl-i Kibriya Efendimiz sana münafıkların gizli sırlarını anlatmıştı. Allah için doğru söyle, bende münafıklık alâmeti olarak bir şey görüyor musun?"(89)

Hz. Ömer'in(r.a); "üç şey olmasa hemen ahirete göçmeyi isterdim. Bunlar, Allah yolunda sefere çıkmak, alnımı toprağa sererek secde etmek ve en güzel meyveleri toplarmış gibi sözün güzelini veren insanlarla sohbet etmek" buyurduğunu.(90)

Hz. Ömer(r.a)'i şehid eden Firuz adlı kölenin, Nihavend savaşında esir edilenlerden olduğunu..(91)

İbn-i Sa'd'ın Tabakat'ın'da naklettiğine göre, Hz. Ömer'in(r.a) rüyasında kırmızı bir horozun kendisini iki kere gagaladığını görüp, "beni Acemlerden bir adam öldürecek" dediğini.(92)

Hz. Ömer'i(r.a) mescidde sabah namazında şehid eden Ebu Lü'lü Firuz'un o arbede esnasında hançeriyle 14 kişiyi de yaraladığını ve bu zatlardan yedisinin vefat ettiğini.(93)

 İmam Zühri'nin rivayetine göre, Hz. Ömer'i şehid eden Firuz adlı İranlının kullandığı hançerin iki başlı olup, kabzasının ortada olduğunu. Bu melunun halifeyi üç yerinden yaraladığını, bunlardan birisinin göbek altından olup genişçe olduğundan şehadetine vesile olduğunu..(94)

İbn-i Abbas'ın(r.a) rivayetine göre, Hz. Ali'nin(r.a) Hz. Ömer(r.a) tabutuna konduğunda ona hitaben şöyle dediğini; "Ey Ömer! Allah sana rahmet etti. Ben Allah'ın muhakkak seni, iki dostunla(Rasulullah ve Ebubekir'le) beraber bulunduracağını kuvvetle umuyorum. Çünkü ben Rasulullah'ın(sallallahu aleyhi ve sellem) çok defa 'Ben, Ebubekir ve Ömer'le şöyle oldum, Ben, Ebubekir ve Ömer'le şöyle işledim, Ben, Ebubekir ve Ömer'le şuraya gittim' dediğini iştim. Bunun için ben, Allah'ın seni (Hücre-i Saadette) iki dostunla beraber bulunduracağını kuvvetle umardım" dediğini.(95)

Hz. Ömer(r.a)'in cenaze namazını Süheyb-i Rumi(r.a)'nin kıldırdığını..(96)

Hz. Ömer'in cenaze namazını Süheyb-i Rumi(r.a)nin kıldırdığını..Hz. Osman, Hz. Ali, Talha bin Ubeydullah, Sa'd bin Ebu Vakkas ve Abdurrahman bin Avf'ın(r. anhüm) cenazesini mezara indirdiğini..(97)

Hz. Ömer'in(r.a), Peygamber efendimiz(aleyhissalatu vesselam) ve Hz. Ebubekir(r.a)'nin kabirlerinin yanına gömülmesinin ardından meşhur şair Hassan bin Sabit hazretlerinin şu mersiyeyi söylediğini; "Üç zat ki, fazilet ve ulviyetleriyle temayüz etmişlerdi, Rabbü'l-âlemin onları haşr olunacakları günde safa, ziynet, parlaklıklığa ve sevince boğacaktır. Yâd olundukları zaman onları başkalarına tafdil ve tercih etmeyecek basiretli bir mü'min düşünülemez. Her üçü de birbirinden ayrılmaksızın birlikte yaşadılar; irtihallerinde de makbere-i saadetlerine konulduklarında yine birleştiler."(98)

Hz. Ömer(r.a)'ın vefatının Müslümanlara çok acı geldiğini, İbn-i Abbas'ın bunu anlatma sadedinde; "sanki onlar ilk evlatlarını kaybeden bir aile gibiler." Amr bin Meymun(r.a)'un ise; "Hz. Ömer(r.a)'ın cenazesi kaldırıldığında halk sanki daha önce hiç musibet görmemiş gibi oldular" dediğini..(99)

Abdullah bin Hişam'ın; "Biz bir keresinde Nebi(sallallahu aleyhi ve selem) ile beraber bulunuyorduk. Rasulullah o cemaat içinde Ömer bin Hattab'ın elini tutuyor ve ona olan sevgi ve muhabbetini izhar ediyordu" dediğini..(100)

Hz. Ebûbekir (R.A.) efendimizin bir defasında, "Yeryüzünde benim için Hz. Ömer'den daha sevimli bir kimse yoktur" buyurduklarını..(101)

Hz. Aişe(r.a)'nin; "Hz. Ömer'i anarak meclislerinizi ziynetlendiriniz" dediğini.(102)

Hz. Aişe'nin(r.a) Hz. Ömer'i(r.a) şöyle anlattığını; "Vallahi, o, işinde gayretli ve ciddîydi. Emsali yoktu. Her şeyi tam yapardı."(103)

Taberânî'nin Hz. Ali'nin(r.a) şöyle dediğini naklettiğini; "Sâlihler zikredildiği zaman, Ömer akla gelmeli."(104)

İbn-i Mesud(r.a)'un; "Salih insanlar yâd edilince, Hz. Ömer'i hemen hatırlayınız. Onun Müslümanlığı kabul etmesi bir zafer, başkanlığı bir fetih ve muvaffakiyet idi" dediğini..(105)

Abdullah bin Mesud(r.a)'un; "Eğer Ömer'in ilmi terazinin bir gözüne, insanların ilmi de diğer bir gözüne konulacak olsa idi, elbette Ömer'in ilmi ağır gelirdi" dediğini..(106)

Hz. Ömer'in(r.a) namazda yaralanması üzerine köşeye çekildiğini, namazı kıldırmaya Abdurrahman bin Avf'ın(r.a) devam ettiğini..(107)

İbn-i Mesud(r.a)'un Hz. Ömer(r.a)'in ilmini anlatma babında; "Ömer vefat edince, ilmin onda dokuzunu alıp götürdüğünü sandım" buyurduğunu. Bir diğer rivayette ise "İlmin onda do­kuzu gitti" dediğini..(108)

İbn-i Mes'ûd(r.a)'un "Ömer'in vefatıyla ilmin onda dokuzu öldü' ifadesinden kastın "idare ve siyasetteki ilmi" olduğunu merhum Mehmed Kırkıncı Hocaefendi'nin kaydettiğini..(109)

Abdullah bin Mes'ûd'un(r.a) Hz. Ömer(r.a) hakkında şöyle dediğini; "Maşallah Hattab'ın oğluna! Ne müthiş adamdı o…"(110)

İbn-i Ömer'in(r.a); "Rasulullah(sallallahu aleyhi ve sellem) müstesna olmak üzere, ben Ömer derecesinde güzel huylu bir kimse kati surette görmedim. Ömer bin Hattab'ın hayatının sonuna kadar Ömer, insanların en ciddisi ve en cömerdi idi" dediğini.(111)

Misvar bin Mahreme'nin Hz. Ömer(r.a) hakkında; "Doğruluk ve Allah korkusunu öğrenmek için ona refakat etmeyi dilerdik" dediğini..(112)

Ebû-l Meâli el Cüveyni'nin Hz. Ömer(r.a) için; "Zaman onun bir eşini görememiştir" dediğini.(113)

Hz Ümmü Eymen'in(r.a) Hz. Ömer'in vefat ettiği gün; "bugün Müslümanlık sarsıldı" dediğini.(114)

Ahmed bin Hanbel'in nakline göre İmam Mücahid'in şöyle dediğini; "Hz. Ömer devrinde şeytanların eli kolu bağlı olduğunu daima söylerdik. Ömer şehid düştükten sonra şeytanlar sıçraşmaya başladılar."(115)

Huzeyfetü'l- Yemanî Hazretleri'nin "İslâm, Hazret-i Ömer zamanında "gelen" kimseye benzerdi. Yakınlığı artardı. O'ndan sonra İslâm "giden" kimseye benzerdi, uzaklığı artardı" buyurduğunu..(116)

 Hz. Aişe (RA.)'nin Hz. Ömer'i(r.a) anlatırken şöyle dediğini; 'Valla­hi o işbilir ve becerikli idi. Bir benzeri yoktu. İşlerin başına layık olanlarını getirmiştir."(117)

Mugire b. Şube'nin(r.a) Hz. Ömer'i(r.a) şöyle tavsif ettiğini: "Vallahi o, aldatmayacak kadar faziletli ve aldatılamıyacak ka­dar da akıllı idi."(118)

Hz. Ali (R.A.)'nin "Bir yerde huzur ve sükûn varsa, bu Hz. Ömer'in varlığının alâmeti idi" buyurduğunu..(119)

Ahnef b. Kays 'ın Hz. Ömer'i(r.a)'den bahsederken; 'Vallahi o, ileride olacak bir şeyi; bi­zim olanı bildiğimizden daha iyi bilir!" dediğini. Bununla, onun tahminlerinde isabetli olduğunu, hataya düş­mediğini kastettiğini..(120)

Rasulullah (S.A.V.)'ın Hz. Ömer(r.a) hakkında: "Her ümmetin ilham alan (=muhaddesun) veya kendisi­ne doğrunun ilham edildiği kimseleri vardır. Eğer bu ümmette de böyle birisi olsaydı, o Ömer olurdu" buyurduğunu..(121)

Kubeysa b. Câbir'in: "Ben raiyyeti hakkında Hazret-i Ebû Bekir'den daha re'fetli, daha hayırlı bir zât görmedim. Hazret-i Ömer'den ziyâde de Kur'ân okuyucusu, Dîn-i İlâhî'de derin görüş sahibi, hudûdu'llâhı ikamede önce davranan, insanların kalblerinde heybetli bir zât görmedim. Hazret-i Osman'dan ziyâde de hayâlı bir zât müşahede etmedim" dediğini..(122)

Hz. Ömer'in(r.a) altı erkek evladı olup, isimlerinin, "Abdullah, Ubeydullah, Âsım, Ebu Şahme, Abdurrahman ve Zeyd Mucir olduğunu..(123)

Şah Veliyullah Dehlevi'nin Hz. Ömer'i şöyle mükemmel olarak tarif ettiğini; "Hz. Faruk-u Âzam'ın dimağı, müteaddit kapıları olan bir eve benzetilebilir. Mesela kapının birinde cihanı fetheden ordularıyla ve kahramanlarıyla Büyük İskender, diğerinde meşhur adaletiyle ve vatandaşlarını himayesiyle tanınmış Nuşirevan, diğer kapıda ilim ve irfanlarıyla, fazilet ve takvalarıyla İmam Ebu Hanife ve İmam Malik bulunur. Diğer kapıda Seyyid Abdülkadir Geylani ve Hoca Alaaddin gibi mürşitler vardır. Beşinci kapıda İbn-i Ömer ve Ebu Hureyre gibi hadisçiler bulunur. Sonuncu kapıda Mevlana Celaleddin Rumi ve Şeyh Feriüddin Attar gibi hekimlere(filozoflara) tesadüf edersiniz. Halk bu evin etrafını sarmıştır. Herkes istediğini sormakta ve kendisi tatmin edecek cevaplar alarak, memnun ve mesut dönmektedir."(124)

Dipnotlar

1-Şah Muinüddin Ahmed Nedvi, Said Sahip Ansari, Asr-ı Saadet

2-Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, Cilt:1

3-Taşköprülüzade Ahmed Efendi, Mevzuat'ül Ulûm, Cilt: 1

4-M. Salih Ekinci, Sahabe Dönemi

5-Prof. Dr. S. Muhammed Et Temmavi, Hz. Ömer Ve Modern Sistemler

6-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

7-M. Yusuf Kandehlevi, Hayat'üs Sahabe, Cilt: 1

8-M. Yusuf Kandehlevi, a.g.e, Cilt: 1

9-Ahmed Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, Cilt:1

10-M. Yusuf Kandehlevi, a.g.e, Cilt:1

11-Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, Cilt:1

12-Mustafa Asım Köksal, İslam Tarihi

13-İslam Mecmuası, Sayı: 17 (Ocak, 1985)

14-Bâbânzâde Ahmed Naim, Tecrid-i Sarih Tercümesi ve Şerhi, Cilt: 2

15-Mustafa Asım Köksal, a.g.e, Osman Keskioğlu, Fakih Sahabeler ve Mezheb İmamları

16-Ahmed Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, Cilt:1

17-Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, Cilt:1

18-Bâbânzâde Ahmed Naim, Tecrid-i Sarih Şerhi

19-Dr. Osman Keskioğlu, Kur'an-ı Kerim Bilgileri

20-M. Yusuf Kandehlevi, a.g.e, Cilt: 2

21-Kâmil Miras, Tecrid-i Sarih Tercümesi ve Şerhi, Cilt:7

22-Mehmed Kırkıncı, Alevilik Nedir?

23-Ömer Rıza Doğrul, Asr-ı Saadet, Cilt; 5

24-Mehmed Kırkıncı, Alevilik Nedir?

25-Halid Muhammed Halid, Hulefaü'r Rasul, terc: Beş Raşid Halife

26-Ömer Rıza Doğrul, Asr-ı Saadet, Cilt; 5

27-Mustafa Asım Köksal, a.g.e, Cilt: 14

28-Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, Cilt:1

29-M. Yusuf Kandehlevi, a.g.e, Cilt:2, Ömer Rıza Doğrul, Asr-ı Saadet, Cilt; 5

30-Halid Muhammed Halid, Hulefaü'r Rasul, terc: Beş Raşid Halife, Prof. Dr. S. Muhammed Et Temmavi, Hz. Ömer Ve Modern Sistemler

31-Prof. Dr. S. Muhammed Et Temmavi, Hz. Ömer Ve Modern Sistemler

32-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

33-Ahmet Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, Cilt:1

34-Ahmet Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, Cilt:1

35-Muhammed İsmail Panipeti, İslam Yayılış Tarihi, cilt: 2

36-Ahmet Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, Cilt:1

37-Şah Muinüddin Ahmed Nedvi, Said Sahip Ansari, a.g.e

38-Şah Muinüddin Ahmed Nedvi, Said Sahip Ansari, a.g.e

39-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

40-Muhammed İsmail Panipeti, İslam Yayılış Tarihi, cilt: 2

41-Şah Muinüddin Ahmed Nedvi, Said Sahip Ansari, a.g.e

42-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

43-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

44-Muhammed İsmail Panipeti, İslam Yayılış Tarihi, cilt: 2

45-Şah Muinüddin Ahmed Nedvi, Said Sahip Ansari, a.g.e

46-Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, Cilt:1

47-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

48-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

49-Tahir'ül Mevlevi, Müslümanlığın Medeniyete Hizmetleri

50-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

51-Prof. Dr. S. Muhammed Et Temmavi, Hz. Ömer Ve Modern Sistemler

52-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

53-Tahir'ül Mevlevi, Müslümanlığın Medeniyete Hizmetleri

54-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

55-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

56-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

57-Şah Muinüddin Ahmed Nedvi, Said Sahip Ansari, a.g.e, Muhammed İsmail Panipeti, İslam Yayılış Tarihi, cilt: 2

58-Şah Muinüddin Ahmed Nedvi, Said Sahip Ansari, a.g.e

59-Şah Muinüddin Ahmed Nedvi, Said Sahip Ansari, a.g.e

60-Şah Muinüddin Ahmed Nedvi, Said Sahip Ansari, a.g.e

61-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

62-Şah Muinüddin Ahmed Nedvi, Said Sahip Ansari, a.g.e

63-Mehmed Kırkıncı, Alevilik Nedir?

64-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

65-Tahirül Mevlevi, Şerh-i Mesnevi, Cilt; 12, Şamil Neşriyat

66-Şah Muinüddin Ahmed Nedvi, Said Sahip Ansari, a.g.e

67-Şah Muinüddin Ahmed Nedvi, Said Sahip Ansari, a.g.e, Ahmet Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, Cilt:1

68-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

69-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

70-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

71-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

72-Said Nursi, Mektubat

73-Prof. Dr. S. Muhammed Et Temmavi, Hz.Ömer Ve Modern Sistemler

74-Prof. Dr. S. Muhammed Et Temmavi, Hz. Ömer Ve Modern Sistemler

75-Şah Muinüddin Ahmed Nedvi, Said Sahip Ansari, a.g.e

76-Şah Muinüddin Ahmed Nedvi, Said Sahip Ansari, a.g.e

77-Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, Cilt:1

78-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

79-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

80-Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, Cilt:1

81-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

82-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

83-M. Yusuf Kandehlevi, a.g.e, Cilt: 2

84-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

85-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

86-Ahmed Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, Cilt:1

87-M. Yusuf Kandehlevi, a.g.e, Cilt: 2

88-M. Yusuf Kandehlevi, a.g.e, Cilt: 2

89-Mehmed Kırkıncı, Alevilik Nedir?

90-Ömer Rıza Doğrul, Asr-ı Saadet, Cilt; 5

91-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

92-M. Asım Köksal, İslam Tarihi

93-Kâmil Miras, Tecrid-i Sarih Tercümesi ve Şerhi, Cilt: 9

94-Kâmil Miras, Tecrid-i Sarih Tercümesi ve Şerhi, Cilt: 9

95-Kâmil Miras, Tecrid-i Sarih Tercümesi ve Şerhi, Cilt: 9

96-Ahmed Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, Cilt:1

97-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

98-Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, Cilt:1

99-M. Yusuf Kandehlevi, a.g.e, Cilt: 2

100-Kâmil Miras, Tecrid-i Sarih Tercümesi ve Şerhi, Cilt: 9

101-Mehmed Kırkıncı, Alevilik Nedir?,

102-Ömer Rıza Doğrul, Asr-ı Saadet, Cilt; 5

103-Halid Muhammed Halid, Hulefaü'r Rasul, terc: Beş Raşid Halife

104-Mehmed Kırkıncı, Alevilik Nedir? Ömer Nasuhi Bilmen, Ashab-ı Kiram Hakkında Müslümanların Nezih İtikatları

105-Ömer Rıza Doğrul, Asr-ı Saadet, Cilt; 5

106-Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, Cilt:1, Ömer Nasuhi Bilmen, Ashab-ı Kiram Hakkında Müslümanların Nezih İtikatları

107-Süleyman Nedvi, Asr-ı Saadet,(Tebligat ve Talimat) Cilt: 3

108-Ömer Rıza Doğrul, Asr-ı Saadet, Cilt; 5, Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, Cilt:1

109-Mehmed Kırkıncı, Alevilik Nedir?

110-Halid Muhammed Halid, Hulefaü'r Rasul

111-Kâmil Miras, Tecrid-i Sarih Tercümesi ve Şerhi, Cilt: 9

112-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

113-Ömer Rıza Doğrul, Asr-ı Saadet, Cilt; 5

114-Ömer Rıza Doğrul, Asr-ı Saadet, Cilt; 5

115-Ömer Rıza Doğrul, Asr-ı Saadet, Cilt; 5

116-Mehmed Kırkıncı, Alevilik Nedir?

117-İbn-i Kuteybe, Hadis Müdafaası

118-İbn-i Kuteybe, Hadis Müdafaası, Prof. Dr. S. Muhammed Et Temmavi, Hz. Ömer Ve Modern Sistemler

119-Mehmed Kırkıncı, Alevilik Nedir?

120-İbn-i Kuteybe, Hadis Müdafaası

121-İbn-i Kuteybe, Hadis Müdafaası

122-Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, Cilt:1

123-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

124-Mevlana Åžibli Numani, el Faruk

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

O gün Allah onların hepsini diriltecek ve yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah onları bir bir saymıştır. Onlar ise unutmuşlardır. Allah her şeye şahittir.

Mücadele,6

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Her insan hata yapar. Hata edenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir."

Tirmizi

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Fatih Camii Tekrar İbadete Açıldı(15 Nisan 1772) *Şeyhülislam İbn-i Kemal'in Vefatı(16 Nisan 1534) *Einstein'in Ölümü(18 Nisan 1955) *93 Harbi Başladı(19 Nisan 1877) *Miladi Takvime Göre Efendimiz'in(s.a.v) Doğumu(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI