Cevaplar.Org

KALBÄ°N ISLAH ÅžARTLARI

1. DELİL İLE ALLAH’I TANIMAK Kendi nefsine ve bütün alemdeki nizama bakıp; hiçbir benzeri olmayan, her noksandan uzak (münezzeh), en güzel vasıflara sahip, bütün alemin tek yaratıcısı ve bütün kulların ibadetlerine yegane layık ve müstahak, tek (vahid) olan varlığa (Allah’a) yâkini (kesin) olarak inanmak


Muhammed Emin Er

.

2018-02-01 08:55:46

1. DELÄ°L Ä°LE ALLAH'I TANIMAK

Kendi nefsine ve bütün alemdeki nizama bakıp; hiçbir benzeri olmayan, her noksandan uzak (münezzeh), en güzel vasıflara sahip, bütün alemin tek yaratıcısı ve bütün kulların ibadetlerine yegane layık ve müstahak, tek (vahid) olan varlığa (Allah'a) yâkini (kesin) olarak inanmak.

2. DELÄ°L Ä°LE PEYGAMBERLERÄ° TANIMAK

Mucizeler göstererek peygamberliğini ilan etmiş olan, Mekke ahalisinden, Kureyş kabilesinden Abdullah oğlu Muhammed'in (a.s) mucizelerine özellikle Kuran Mu'cizu'l-Beyân'a bakıp onun Allah'ın kulu ve gönderdiği peygamberi olduğuna yakîni (kesin) olarak inanmak.

3. ÅžEHADETÄ°N LAFIZ VE MANASINI BÄ°LMEK

Allah ve Resulüne imandan sonra, İslam'ın ilk basamağı olan şehadet kelimesini öğrenip kalp ile manasına inanarak, dil ile lafzını söylemek.

a. Şehadet kelimesinin manasına inanarak lafzını dil ile söyleyene şer'an,"Mümin"ve "Müslüman" denir.

b. Şehadet kelimesinin manasına inanarak lafzını söyleyen kimse, İslam itikadını tamamen kabul etmiş sayılır.

c. Şehadet kelimesini söyleyen kimse, küfrü gerektiren bir şey kendisinden sadır olmazsa; günahkar olarak ölse, cehenneme de gitse bile onun yeri sonunda cennettir.

d. Şehadet getiren kimse, kendisinde küfrü gerektiren bir şey bulunmazsa hangi mezhepten olursa olsun Ehl-i Kıble ve Müslüman sayılır.

e. Bu söylenilenler hakkında bütün müçtehid alimler görüş birliği etmişlerdir

4. Ä°MANIN ALTI ERKANINI BÄ°LMEK

İmanın altı erkanı şunlardır:

1. Allah'a inanmak,

2. Allah'ın meleklerine inanmak,

3. Allah'ın kitaplarına inanmak,

4. Allah'ın peygamberlerine inanmak,

5. Ahiret gününe inanmak,

6. Kaderin, hayır ve şerrin Allah'ın takdiri ile olduğuna inanmak.

Allahu Teala'da bütün üstün vasıfların var olması mutlaka gereklidir. Buna karşılık, Allahu Teala'da her hangi bir noksan sıfatın bulunması asla mümkün değildir. Allahu Teala'nın bir şeyi yapması veya yapmaması mümkündür; ister yapar, isterse yapmaz, irade O'nundur.

Allah'ın sıfatlarından aşağıdaki 14 tanesini ayrıntılı bir şekilde bilmek, her bir Müslüman için gereklidir.

1- Vücûd (Allah'ın var olması),

2- Kıdem (Allah'ın ezeli bir varlığa sahip olması),

3- Bekâ (Allah'ın ebediyyen var olması),

4- Muhalefetün lil havâdis (Allah'ın yaratılanlara benzememesi),

5- Kıyâm bi nefsihi (Allah'ın hiçbir şeye ihtiyacı olmaması),

6- Vahdet (Allah'ın bir olması),

7- Hayat (Allah'ın diri, sağ olması),

8- İlim (Allah'ın her şeyi bilmesi),

9- İrâde (Allah'ın herhangi bir şeyi yaratması hususunda dilemesinin olması),

10- Kudret (Allah'ın gücünün her şeye yetmesi),

11- Semi (Allah'ın seslerin tamamını işitmesi),

12- Basar (Allah'ın her şeyi istisnasız olarak görmesi),

13- Kelam (Allah'ın konuşmasının olması ),

14- Tekvin (Allah'ın yaratıcı olması)

Bunlardan birincisine (Vücut sıfatına) sıfat-ı nefsiye denir. Ondan sonraki 5 sıfata sıfat-ı selbiye ve celaliye denir. Ondan sonraki 7 sıfata sıfat-ı zatiye denir. En sonda ki Tekvin sıfatına sıfat-ı fiiliye denir. Bütün bu sıfatlara sıfat-ı kemaliye denir.

Allah'ın bütün melekleri, yemezler, içmezler, Allah'ın emrine karşı gelmezler ve onlardan asla günah sadır olmaz.

Allahu Teala peygamberlerine 100 suhuf ve dört büyük kitap göndermiştir. Dört büyük kitap Tevrat, İncil, Zebur, Kuran-ı Kerim'dir.

Bütün peygamberlerde şu beş sıfatın bulunması vaciptir (gereklidir):

1. Sıdk (Peygamberlerin sözlerinde doğru olmaları ve onlardan asla yalan sadır olmaması),

2. Fetanet (Peygamberlerin çok akıllı ve zeki olmaları),

3. Emanet (Peygamberlerin çok emin ve güvenilir kimseler olmaları),

4. Tebliğ (Peygamberlerin Allah tarafından onlara vahyolunan Allah'ın her bir emrini, onu saklamadan eksiksiz olarak tebliğ etmeleri),

5. İsmet (Peygamberlerin tıpkı Allah'ın melekleri gibi her türlü günahlardan masum olmalarıdır).

Bu her beş sıfatın zıtları da, peygamberler hakkında mümtenidir (yani imkansızdır, peygamberlerden asla varid olmaz).

Nübüvvet (yani peygamberlik) mertebesine zarar getirmeyen geçici haller peygamberler hakkında caizdir (olabilir).

Peygamberimiz hakkında her insanın bilmesi farz olan hususlar:

Peygamberimiz en son peygamber olup, ondan sonra asla peygamber gelmeyecektir. Bütün yaratılmışlardan en üstünüdür. Peygamberimiz Hz Muhammed (s.a.v) efendimiz bütün insanlığa peygamber olarak gönderilmiştir. Onun şeriatı kıyamete kadar devam edecektir. Ve her zamanda ve her mekanda yeterlidir.

5. Ä°SLAM'IN BEÅž ERKANINI BÄ°LMEK

İslam'ın beş erkanı şunlardır:

1. Kelime-i ÅŸehadet getirmek,

2. Düzgün namaz kılmak,

3. Malının zekatını vermek,

4. Ramazan ayında oruç tutmak,

5. Kudreti varsa, ömründe bir kere hacca gitmek.

6. NASÛH TÖVBE ETMEK

Nasûh yani samimi tövbe Allah'ın kabul ettiği tövbe demektir. Şartları şunlardır:

a. Tövbe niyetiyle, ilk önce abdest sonra boy abdesti almak, tenha bir yerde iki rekat namaz kılmak, daha sonra da bütün günahlarını birer birer düşünüp hepsinden kesinlikle tövbe etmek.

b. Keşke günah işlemeseydim diye teessüf etmek, üzülmek ve pişmanlık duymak.

c. Bir daha günah işlememeye kesin niyet etmek.

d. Tövbenin kabulü için ellerini kaldırarak "Ya Gafûr! Ya Rahîm! Ben âsi kulunu affeyle, tövbemi kabul eyle, beni rüsvay eyleme Allah'ım!" diyerek ve göz yaşı dökerek Allah'a yalvarmak.

e. Zimmetini Allah ve kul haklarından temizlemek. Ödemesi gereken başlıca Allah ve kul hakları şöyledir.

a) Başlıca Allah hakları:

1. Namaz,

2. Zekat,

3. Oruç,

4. Hacc,

5. Kurban,

6. Nezir,

7. Fitre,

8. Oruç bozma keffareti,

9. Hata ile adam öldürme keffareti,

10. Zihar keffareti (yani kendi hanımına; "senin sırtın, anamın sırtına benziyor"deme keffareti,)

11. Yemin keffareti,

Bunların hepsi kulun, Allah'a olan borcudur ve ödemesi farzdır. Ödeyemediklerini vasiyet etmek borçtur.

b) Başlıca kul hakları:

1. Cana kıymak,

2. Mala taarruz,

3. Irza tecavüz,

4. Çeşitli suretlerle insanları incitmek.

Bu saydığımız haklardan bazılarını kendisi hayatta iken ödeyemediği takdirde, ölmeden önce vefatından sonra ödenmesi için malının üçte biri miktarını aşmıyacak şekilde vasiyet etmesi borçtur. Bıraktığı mirasın üçte birinin borçlarını ödemeye yetmeyeceği kanaati hasıl olduğu takdirde ihtiyaten "devir" yapılmasını vasiyet etmek iyi olur inşaallah. Amma üçte birden daha az vasiyet edip de, devri emrederse veya hiç vasiyet etmezse, günahkar olur.

7. AMELE ENGEL OLAN ÅžEYLERÄ° DEF ETMEK

Allah yolunda ilerlemenin önüne çıkacak engeller ve bunlara karşı nasıl tavır takınılması gerektiği aşağıda açıklanmıştır.

a. İhtiyacından fazla dünya malından tenezzüh etmek. Şayet ihtiyacından ziyade mal elde etmesi, ameline engel değilse ve niyeti hayra sarf etmek ise müstehab olur.

b. Gaflet ehli insanların yani dünyaya dalmış ve dinden uzak kişilerin arasına ihtiyaçtan fazla karışmamak.

c. Şeytanın hilelerini iyice öğrenmek, vesveselerine asla kulak asmamak ve onun şerrinden Allah'a sığınmak. Çünkü o, hırsız gibidir. Gizlice eve giren bir hırsız, kendisini ev sahibinin sezdiğini fark edince hemen kaçar. Şeytan hırsızının hileleri 7 çeşittir. Bu hileleri yapmak isteyen şeytan insana şunları söylerek vesvese verir:

1. "Amel yapma" (namaz kılma, oruç tutma, vs. gibi),

2. "Sonra yaparsın",

3. "Acele yap",

4. "İyi yap, seni görüyorlar" (Bununla riyaya sürükler),

5. "Çok uyanıksın, hiç aldanmıyorsun" (Bununla kendini beğenmeye sürükler),

6. "Çok gizli yap, sonra Allah onu herkese aşikar eder" (Bununla da, gizli riyaya sürükler),

7. "Cennetlik yaratılmışsan, amel etmesen de Cennet'e gidersin, yok eğer Cehennemlik yaratılmışsan, amel etsen de Cehennem'e gidersin".

Bazen de lâin yani lanetlenmiş şeytan, hayır yönünden gelir ve der ki: "şunu şöyle yap, bunu acele et, bunu çok yap, çünkü bunlar hayırdır." Burada mel'unun maksadı daha hayırlı ve daha mühim olandan alıkoymak veya usandırıp onu terk ettirmektir. Bu hileleri sezmek, ancak gerçek bilgi sahipleri için mümkün olabilir.

d. Nefsi çok yemekten, çok konuşmaktan, çok yatmaktan ve bütün zarar ve fuzuli şeylerden nehyedip sakındırmakla terbiye etmek.

8. ENDÄ°ÅžELERÄ° DEF ETMEK

a. Rızk için ziyade endişe etmemek, esbaba (rızkı temin edecek yollara) sarıldıktan sonra tevekkül etmek.

b. Sonu iyi veya kötü olduğu kesin bilinmeyen şeyi, kesin olarak "illa olsun" diye talep etmemek, böyle durumlarda tefviz etmek yani Allah'a havale etmek ve hayırlı olan neyse onu istemek.

c. Bela ve musibetlere öfkelenmemek, "Bu Rabbimin takdiridir. Hikmetten uzak değildir. Belki bu bize daha hayırlıdır," diye kadere teslim ve razı olmak.

d. Bütün eziyet ve meşakkatler karşısında sabırsızlık etmeyip, sebat ve metanet göstermek.

e. Allah'u Teala'nın azabından emin ve rahmetinden ümitsiz olmamak. Nefsini havf (Allah korkusu ) kamçısı ve reca (ümid) gemi ile, hayırlarlı işlerde çalıştırmak.

9. AMELÄ° ZEDELEYEN HUSUSLARA KARÅžI DÄ°KKATLÄ° OLMAK

a. Din ve dünya işlerinde gösteriş yapmayıp, Allah'ın rızasını talep etmek.

b. Bir hayra muvaffak olduğunda gururlanmamak, başarısının kaynağını Allah'u Teala Azze ve Celle'nin tevfikine bağlamak ve şükretmek; taksirattan yani eksikliklerden ötürü istiğfar etmek.

10. GERÇEK MÜMİN VASIFLARINA SAHİP OLMAK

Gerçek bir müminin başlıca vasıfları şunlardır:

1. Azalarını fuzuli işlerden alıkoymak: Bunun yolu yedi uzvunu faydasız işlerden korumaktır.

a) Dilini fûzuli (lüzumsuz uygun olmayan) konuşmaktan alıkoymak,

b) Gözlerini fûzuli nazardan alıkoymak,

c) Kulaklarını fûzuli seslerden korumak (çalgı ve benzeri gayri meşru şeyleri dinlemek gibi),

d) Ellerini fûzuli şeylere dokunmaktan korumak (hırsızlık ve sair şeylere elini uzatmak gibi),

e) Ayaklarını fûzuli yerlerden korumak

f) Fercini fûzuli temaslarda (zina fiili gibi) korumak,

g) Kalbini fûzuli düşüncelerden korumak (mesela, aklının ermediği şeyleri, kavramaya çalışmak gibi).

Yukarıda sayılan yedi uzvu sözkonusu yedi fûzuli şeyden korumayan, ehl-i takvadan sayılmaz ve peygamberimiz (s.a.v)'in "Fûzulî şeyleri terk etmek, kişinin Müslümanlığının güzelliğindendir" hadis-i şerifi ile "Her kim Allah'tan korkup, nefsini hevasından alıkoyarsa, onun yeri cennettir" (Naziat suresi, 40-41) mealindeki ayet-i kerimede belirtilen müjdelere de mazhar olamaz.

2. Peygamberi hakkıyla sevmek ve sünnetine uymak: Aleyhisselamı malından, canından evladından, nefsinden daha ziyade sevmek ve sünnetine tamamen sarılıp, ittiba etmek.

3. Her yerde Allah-u Teala'dan korkmak: Hatayla bir günah işlediğinde hemen tövbe etmek.

4. Herkesle iyi geçinmek: Nefsi için sevdiği şeyi, mümin kardeşi içinde sevmek ve nefsi için sevmediği şeyi mümin kardeşi için de sevmemek.

5. Bir şeyi irade ettiğinde niyetine bakmak: Eğer o şey Allah içinse, hemen teşebbüse geçmek, değilse ondan sakınmak, o şey şüpheli ise onda tevakkuf etmek (yani onu yapmayıp durmak).

6. Kalbin hastalıklarını tedavi etmek: Kalbi hastalıklarını zıtlarıyla tedavi etmek ve kalbini ıslah etmek. Bu hastalıklar çoktur; hatta bazıları doksana kadar saymışlardır. Kalp hastalıkları, zahiri günahların anneleridir. Bunlardan ibadete en fazla zararlı olanlar, altı tanedir.

a) Kibir (büyüklük taslamak),

b) Riya (gösteriş yapmak),

c) Ucub (kendini beÄŸenme),

d) Hased (başkasının malını veya şerefinin eksilmesini istemek),

e) Emel (dünya malına çok sarılmak ve uzun emeller peşinde olmak),

f) İsti'câl (aceleci olmak, her hangi bir şeyin hemen olmasını istemek).

7. Güzel huylara sahip olmak: Yukarıda sıralanan ve her biri, birer kalp hastalığı olan, kötü huylardan temizlendikten sonra onların zıddı olan güzel huylara sahip olmak. Belli başlı güzel huylar şunlardır:

a) Tevazu (kibrin zıddı olarak nefsini aşağı görmek),

b) İhlas (riyanın zıddı olarak amellerinde samimi olmak),

c) Kendini büyük görmemek (ucube karışlıktır),

d) Kardeşinin hayrını istemek (hasede karışlıktır),

e) Ümidini kısaltmak (uzun emele karışlıktır),

f) Her vakit ani ölümü hatırda tutup, ağırbaşlı olmak (isticâle karışlıktır).

Bu günahların hepsinin annesi dünya muhabbetidir. Bunun zıddı, dünyaya buğzetmek ve nefsini hazlarından, yani hoşa giden lezzetlerin peşinde koşturmaktan men edip sakındırmaktır. Bütün bu hastalıklardan kurtulmanın tek çaresi, kalbi ıslah ve terbiye etmektir.

Ehli şeriat, ehli tarikat ve ehli hakikatin ittifakıyla, kalbin ıslah ve terbiyesi için en faydalı ilaç, adâb ve şartlarına uygun olarak yapılan zikrullahtır.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

De ki: "Herkes kendi yapısına uygun işler görür. Rabbiniz, en doğru yolda olanı daha iyi bilir."

Ä°sra, 84

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

"Şüphesiz Allah, verdiği nimetin eserini kulunun üzerinde görmek ister."

Tirmizî.

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Fatih Camii'nin yeniden ibadete açılışı(15 Nisan 1772) *Turgut Özal'ın Vefatı(17 Nisan 1993) *Türk-Yunan savaşının başlaması(18 Nisan 1897) *Miladi takvime göre Efendimiz'in (s.a.v.)dünyaya teşrifleri(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI