Cevaplar.Org

SOSYAL BARIŞIN TEMİNİ VE GÜVENLİĞİN TESİSİ-2

2. Merhamet: Karşılıklı hoşgörü, sevgi ve acıma duygusu Sosyal barışın önemli bir faktörü de karşılıklı hoşgörü, sevgi, saygı ve acıma duygusunun cemiyet hayatında canlı tutulmasıdır. Efendimiz (a.s.), toplum hayatında sevginin önemini, mealen: “İman etmedikçe Cennet'e giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız”(1) sözleriyle vurgulamıştır.


Niyazi Beki(Prof. Dr.)

niyazibeki@gmail.com

2017-04-10 17:42:07

2. Merhamet: Karşılıklı hoşgörü, sevgi ve acıma duygusu

Sosyal barışın önemli bir faktörü de karşılıklı hoşgörü, sevgi, saygı ve acıma duygusunun cemiyet hayatında canlı tutulmasıdır. Efendimiz (a.s.), toplum hayatında sevginin önemini, mealen: "İman etmedikçe Cennet'e giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız"(1) sözleriyle vurgulamıştır.

Bediüzzaman, konuya verdiği önemi şu sözleriyle dile getirmiştir:

"Bütün hayatımda, hayat-ı ictimaîye-i beşeriyeden kati bildiğim ve tahkikatların/inceleme ve araştırmaların bana verdiği netice şudur ki: muhabbete en layık şey muhabbettir; ve husumete en layık sıfat, husumettir."(2)

Bu ifadelere göre, cemiyet hayatını kuvvetlendiren ve saadete sevk eden "muhabbet ve sevmek" sıfatları, en ziyade sevilmeğe ve muhabbete layık olan sıfatlardır. Sosyal hayatı kökünden sarsan ve yaşanmaz hale getiren adavet / husumet, düşmanlık ve kin gibi sıfatlarsa, her şeyden ziyade nefrete ve düşmanlığa (toplum dışına atılmaya) layıktır. 

"Elhasıl: muhabbet, uhuvvet, sevmek İslâmiyet'in mizacıdır, rabıtasıdır. Ehl-i adâvet, mizacı bozulmuş bir çocuğa benziyor ki, ağlamak ister, bir şey arıyor ki onunla ağlasın. Sinek kanadı kadar ehemmiyetsiz bir şey ağlamasına bahane olur. Hem insafsız, bedbin bir adama benzer ki, su-i zan mümkün oldukça, hüsn-ü zan etmez. Bir seyyie ile on haseneyi örter. Bu ise, seciye-i İslâmîye olan insaf ve hüsn-ü zan prensiplerine aykırıdır."(3)

Bu ifadelerin özeti şudur: Sevgi, kardeşlik düşüncesi, İslam'ın emrettiği bir ahlaktır. Müslüman olan herkes, iman bağıyla bütün Müslümanlarla kardeş olduğunu, sevgisiyle saygısıyla göstermek zorundadır. Gerçek mümin toplumda seven, sevilen, sevecen, sempatik insandır. Kin ve nefret tohumları aklı başında bir insanda yeşerme imkânı bulamaz. Çünkü, düşmanlığı içinde barındıran kimse, mizacı bozulmuş, bahanelerle ağlamak isteyen bir çocuğa benzer. Ufak bir bahane ağlamasına yeter de artar. Ya da her şeyi kötü görmek isteyen, kötümserliğe yol bulduğu sürece iyimserliğe asla pirim vermeyen bozuk mizaca sahip bir hastaya benzer. Su-i zan imkânı bulduğu sürece, hüsn-ü zan etmeyi aklından geçirmez. Öyle ki, bir kimsede gördüğü ufacık bir kötülüğü yüzünden onun onlarca iyiliğini, güzelliğini görmezlikten gelir.

Özetle söylemek gerekirse; İslam'a hizmet etmeyi, bu uğurda insanları irşat etmeyi kendine görev bilen bir kimse, her şeyden önce-din, ırk, düşünce, meşrep ve mezhep gibi hususlara bakmaksızın- Allah'ın bütün kullarına karşı kalbinde coşkun bir şefkat ve aşkın bir merhamet taşıması gerekir.(4)

Aşağıdaki ayetler, İlahî merhametin sonsuzluğunu gösterdiği gibi, rahmet dini olan İslam'a davet eden ve mücessem bir rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber(a.s)'in yolunu takip ederek irşat görevini üstlenen kimselerin de her tarafa sevgi, şefkat ve merhamet ışıklarını saçmalarının gereğine de işaret etmektedir.

"Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik"(5), "Senin Rabbin affedicidir, merhamet sahibidir."(6), "Rahmetim her şeyi kuşatmıştır."(7)

Aşağıdaki hadisler de bu konuya ışık tutmaktadır:

"Merhamet sahibi olanlara, Rahman olan Allah merhamet eder. Yerdekilere merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin"(8), "Ben bir lanetçi/bir bedduacı olarak gönderilmedim, ben ancak bir rahmet olarak gönderildim."(9), "Ben size bir babanın evlatlarına olduğu gibiyim"(10), "Benimle sizin misaliniz, ateş yakan bir adamın misali gibidir ki, cırcırlarla pervaneler o ateşin içine düşmeye başlarlar. O da onları uzaklaşmaya çalışır. Ben de ateşten korumak için sizin eteğinizden tutuyorum. Siz ise elimden kaçıp ona atılmaya çabalıyorsunuz."(11)

Bu gerçekleri dile getiren, bu güzellikleri ders veren Hz. Peygamber(a.s.), bu güzel ahlakı hayatında bizzat göstermiştir. Kâfir olsun, mümin olsun, umumi olsun, hususi olsun, aleyhinde beddua etmesi istendiği bütün insanlara karşı bedduadan kaçınmış ve onlar için hidayet ve rahmet temennisinde bulunmuştur.(12)

Nitekim, Hz. Peygamber(a.s.), Mekke fethinden sonra Müslümanlara karşı şiddetli bir direniş gösteren ve yirmi günden fazla muhasara altında tutulan Taif'te ki Sakif kabilesinin aleyhine beddua etmesini isteyen arkadaşlarının bu isteklerini yerine getirmemiş, bilakis, Müslümanlara müşriklerden daha fazla zarar veren o azgın düşmanları için de hidayet temennisinde bulunmuş, "Allah'ım! Sakif kabilesine hidayet ver ve onları-Müslüman olarak bize- getir"(13) diyerek dua etmiştir.

Yine, "Dûs(Devs) kabilesinin küfürde inat edip durduğunu ve bir türlü İslam'ı kabul etmeye yanaşmadığını"söyleyerek onlara beddua etmesini isteyenlere karşı da aynı tutumunu sürdürmüş ve "Allah'ım! Dûs kabilesine hidayet ver, onları mümin olarak bize getir"(14) diyerek onların hayrına dua etmiştir.

Dipnotlar

1-Müslim, 93.

2-Nursi, Hutbe-i Şamiye (İçtimaî Reçeteler-Tenvir) II/115-116.

3-Nursi, Hutbe-i Şamiye (İçtimaî Reçeteler-Tenvir) II/115-116.

4-Krş. Butî, M.Said Ramazan, el-Cihad fi'l-İslam, 68.

5-Enbiya, 21/107.

6-Kehf, 18/58.

7-Araf, 7/156.

8-Tirmizî, Bir, 16.

9-Müslim, Bir, 87; Ebu Davud, Süne, 10.

10-Ebu Davud, Taharet, 4; Nesaî, Taharet, 35.

11-Buharî, Rikak, 26; Müslim, Fedâil, 17-19.

12-Butî, Cihad fi'l-İslam, 69.

13-Tirmizî, Menakıb, 73; Ahmed b. Hanbel, II/320.

14-Buharî, Magazî, 75; Müslim, Fedâilu's-sahabe, 197.

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Bilin ki, Allah'ın lâneti zâlimlerin üzerinedir.

Hûd,18

GÜNÜN HADİSİ

"Kim ilim tahsili için bir yola girerse Allah ona cennete gidecek yolu kolaylaştırır."

Müslim

TARİHTE BU HAFTA

*Fatih Camii Tekrar İbadete Açıldı(15 Nisan 1772) *Şeyhülislam İbn-i Kemal'in Vefatı(16 Nisan 1534) *Einstein'in Ölümü(18 Nisan 1955) *93 Harbi Başladı(19 Nisan 1877) *Miladi Takvime Göre Efendimiz'in(s.a.v) Doğumu(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI