SOSYAL BARIŞIN TEMİNİ VE GÜVENLİĞİN TESİSİ-1
İslâm’da sosyal barış ve güven, Allah’ın büyük bir lütfu olarak ilan edilir. Aşağıdaki âyetler, bu hakikatin altını çizmektedir:
İslâm'da sosyal barış ve güven, Allah'ın büyük bir lütfu olarak ilan edilir. Aşağıdaki âyetler, bu hakikatin altını çizmektedir:
"Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılın, parçalanmayın!. Allah'ın size olan lütuf ve nimetini hatırlayın!. Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz, O gönüllerinizi birleştirmişti. Onun nimeti / lütfü sayesinde artık kardeş olmuştunuz. İşte Allah âyetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız."(1)
"Kureyş'e ticaret alışkanlığı kazandırdığı, kışın ve yazın –ticaret için- yaptıkları yoluculukta onlara güvenli bir ortam sağladığı için olsun, bu ev'in (Kâbe'nin) Rabbine ibadet etsinler. O Rab ki, onları açlıktan doyurdu ve korkudan kurtararak, güvenliğe kavuşturdu."(2)
Bediüzzaman hazretleri, yine aynı konuda "Bu milletin âsayişine, hususan masum çocukların ve muhterem ihtiyarların ve biçâre hastaların ve fakirlerin dünyevî istirahatlarına ve uhrevî saadetlerine binler hayatımı ve binler şerefimi feda etmeye hazırım"(3) diyerek eşsiz bir fedakârlık örneğini göstermekte ve Risale-i Nur adlı külliyatı ile insanları anarşilikten kurtarmaya ve sosyal barışı tesis etmeye çalıştığını şu cümlelerle ifade etmektedir: "Bu vatanın ve bu milletin hayat-ı içtimaiyesi/sosyal hayatı, bu acip zamanda anarşilikten kurtulmak için beş esas lazım ve zaruridir: Hürmet, merhamet, haramdan çekinmek, emniyet, serseriliği bırakıp itaat etmektir. Risale-i Nur hayat-ı içtimaiyeye baktığı zaman, bu beş esası kuvvetli ve kudsî bir surette tespit ve tahkim ederek/sağlam bir şekilde yerleşltirerek, âsâyişin temel taşını muhafaza ettiğine delil ise; bu yirmi sene zarfında Risale-i Nur'un, yüz bin adamı vatan ve millete zararsız birer uzv-ü nâfi/yararlı bir uzuv haline getirmesidir."(4)
Bediüzzaman'ın sosyal barış için söz konusu ettiği temel esaslar, şöyle açıklanabilir:
1. Hürmet: Din, vicdan ve düşünce özgürlüğü gibi evrensel insanî değerlere saygı.
Aileden devlete kadar, toplumun bütün kurumlarında insanı insan yapan bu fıtrî duyguların tatmin edilmesi, kişilerdeki ruhî gerginliğin asgariye inmesine vesile olacaktır.
İslam'ın getirdiÄŸi din ve vicdan özgürlüğü, bu gün modern dünyamızın hâlâ hasret duyduÄŸu ve oraya ulaÅŸmak için çırpınıp durduÄŸu bir noktadadır. Mesela, kendilerine kitap gönderilen (Hıristiyan ya da Musevîlerden) bir kadınla evli olan bir Müslüman erkek, aynı yuvada yaÅŸamalarına raÄŸmen, İslâm dinine girmesi konusunda eÅŸini zorlayamaz.Â
Bu asırda streslerin ve psikolojik davranış bozukluklarının önemli bir sebebi, iki yüzlü karakterin oluÅŸmasına yol açan, (fert ve toplum bazındaki) istibdat ve tahakkümlerdir, zorbalıklar ve zorlamalardır. Fertler, eÄŸer din, vicdan ve düşünce özgürlüğüne sahip olursa, bu onların hoÅŸgörü, diyalog, anlaÅŸma, katlanma ve uzlaÅŸma arayışlarını kolaylaÅŸtıracağından, kiÅŸilik bozukluÄŸuna sebep olan ikiyüzlü davranışlar görülmez. Bu da toplumda huzur ve asayiÅŸin teminini kolaylaÅŸtırır. Bu sebeple fertlerin irÅŸadı, eÄŸitimi ve öğretimleri sırasında, muhatabın görüşlerine saygı duyulmalı; aktarılan hususlar, o kiÅŸilere "tek doÄŸru" ÅŸeklinde takdim edilmemelidir. Bu da, mürÅŸit ve eÄŸitimcilerin, irÅŸat ve talim ekseninde esnek olmalarını gerektirir. "Esnek tavırlar" bilgisizlikten kaynaklanmadığı ve tereddütlere yol açacak aşırılığa kaçmadığı sürece, kendi gösterdiÄŸi yolun dışındaki bütün yolları kapatan katı tavırlardan daha sempatik ve daha etkindir. Üslubunu yerine göre ayarlayamayan kimse, irÅŸat yerine ifsat eder. İnsanın her söylediÄŸi, elbette ki doÄŸru olmak zorundadır, ancak her doÄŸruyu her yerde söylemek doÄŸru deÄŸildir. Hastanın hastalığını anlamak, uygun bir ilaç seçmek ve o ilacın dozunu ayarlamak, ancak iyi hekimlere mahsus bir iÅŸtir.Â
Bediüzzaman, doğruların (tek yol görünse bile) bir tek olmadığını açıklarken çok güzel bir misal ortaya koyar. Mesela: Bir hasta var ki, ona su vermek, onun için ilaç yerine geçer. Bu yüzden, o hastanın su içmesi tıbben vaciptir. Fakat aynı su, diğer bir hastaya çok zarar verir, âdeta onun için bir zehir olur. Bu yüzden, tıbben ona haramdır. Diğer birisine, az zarar verir, tıbben ona mekruhtur. Aynı su, başka bir hastaya da, zararsız menfaat verir, afiyetle içsin, tıbben ona mubahtır. Görüldüğü gibi hak, burada taaddüt etmekte, çeşitlilik göstermektedir. "Su yalnız ilaçtır, yalnız vaciptir, başka hükmü yoktur" denebilir mi?(5)
Dipnotlar
1-Al-i İmran, 3/103.
2-KureyÅŸ, 106/1-4.
3-Nursi, Emirdağ Lahikası, I/30.
4-Nursi, Åžualar, 349.
5-Nursi, Sözler, 485-86
Â
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
İTTİHAD-I İSLAM’IN ÖN ADIMLARI

İttihad-ı İslam, bize balon gibi uçarak gelmez. Belki, bizim ona gitmemiz lazım. Yollar daÄŸdaÄ
İMANIN ŞEHAMET-İ MANEVİYESİ

İslam ahlakının dinamik gücü, imandır. Çünkü, “İman hem nurdur hem kuvvettir. Evet, haki
MUHALEFET KULVARLARI

Hak namına ve hakikat hesabına sırf gerçeği görmek ve göstermek, meseleleri tahlil etmek, sı
UYUYAN DEV UYANMIÅžTIR

Evet, millet uyandı. İçerdeki hainler, dışardaki alçaklar ne yaparlarsa yapsınlar, artık Ana
YANLIŞ VE HAKSIZ İNTERNET PAYLAŞIMLARI

dir. İnternet paylaşımlarındaki kaynak vermemek, metnin yazarını yazmamak, doğruluk olmadığ
MASONLAR VE ESAD AİLESİ

Masonluk meselesi dallı budaklı bir mesele olduğundan ve yüksek dozda manipülasyon içerdiğind
OSMANLI DÜŞMANI BİR BARELVİ’NİN HEZEYANLARI

Belki biraz garip gelecek ama peşinen söyleyelim ki anlatılan husus doğrudur. Stalin’in hocala
KADİROV: KADİRİ-VEHHABİ KIRMASIÂ

Ramzan Kadirov başkanlığındaki Çeçenlerin Suriye’den sonra Ukrayna’da da arz-ı endam etme
 İSLAM’IN DAHİLİ DÜŞMANLARI YA DA GÜNÜMÜZÜN YIKICI AKIMLARI

İhvan meşrepli Iraklı yazar ve düşünür Muhsin Abdulhamid, ‘ İslam’a Yönelik Yıkıcı
YİNE GÖÇ VAR

Türü: Hikâye (Otuz yıl önce bu günleri biz yazdık, yaÅŸayanlar yorum yapsın) Aylardan AralÄ
BABAMI GÖTÜRMEYİN

Erzurumluydum. Erzurum’un Hınıs İlçesi’nin Göller Köyü’nde oturuyordum. Adım Ali’y
- "İSLÂM DİNİ SAVAŞ VE TERÖR DİNİ MİDİR? YA DA KILIÇ ZORUYLA MI YAYILMIŞTIR?"
- LATİN HARFLERİNİN KABULÜ VE HALK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-51
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-50
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-49
- TALİBAN ÜZERİNDEN ZIT ETKİYİ DALGALANDIRMAK
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-48
- BUTİ NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-47
- BU VATAN BİZİM
- MÜJDELER OLSUN SANA EY KAHRAMAN TÜRK HALKI
- KURBAN BAYRAMI’NDA HAYATI ANLAMAK
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-46
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-45
- BATININ İŞGAL PLANLARI VE İÇERİDEKİ İŞBİRLİKÇİLERİ
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-44
- KALP FİKİR VE KALP DİNDARLIK
- GAZZE
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-43
- İSLAM’DA MEŞRU SEÇME YÖNTEMLERİ VE YÜKLEDİĞİ SORUMLULUKLAR
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-42
- İSLAM’DA TATİL ANLAYIŞI
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-41
- EMNİYET TEŞKİLATI VE EMNİYET NİMETİ
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-40
- ÇANAKKALEDEKİ MANEVİ GÜÇ
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-39
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-38
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-37

Al-i İmran,139
"Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer hakikaten inanıyorsanız, muhakkak üstün olan sizsinizdir."
GÜNÜN HADİSİ
Alî b. Ebî Tâlib (r.a.)'dan :
"Benim ağzımdan yalan uydurmayınız. Her kim benim ağzımdan yalan söylerse Cehennem'deki yerine hazırlansın."
SON YORUMLAR
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
- Selamünaleyküm bu değerli yazınızdan dolayı Ahmets kardeşimizi tebrik edi...
- Vesîkalara göre, doÄŸum târîhi 13.01.1889 (1 Kânûnisânî 1304), vefât tÃ...
- Açıklayıcı ve net ifadelerle bilgi verdiğiniz ićin siteye teşekkür eder...
- Hocam açıklamalarınız için gerçekten yürekten teşekkürler Hep oyunlar...
TARİHTE BU HAFTA
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...