Cevaplar.Org

ÇAĞIMIZIN İNSANINI ETKİLEYEN OLUMSUZ ÂMİLLER

İrşat görevini yapan insanların asla unutmamaları gereken bu âmilleri şöyle sıralamak mümkündür:


Niyazi Beki(Prof. Dr.)

niyazibeki@gmail.com

2017-01-16 11:47:43

İrşat görevini yapan insanların asla unutmamaları gereken bu âmilleri şöyle sıralamak mümkündür:

Materyalist Felsefenin Hâkimiyeti: Bu asırda, özellikle pozitif ilimleri pozitivist bir felsefe yaklaşımı içerisinde okumuş ve materyalist düşünceye kapılmış pek çok insan bulunmaktadır.

Aslında ilim, insanları daha mütevazı yapması gerekirken, bu asırda birçoğunu cehl-i mürekkep / gerçek cehâlet içinde gururlanmaya, kendine aşırı derecede güvenmeye sevk etmiş ve teslimiyeti / Allah'a buyun eğme faziletini köreltmekle, onları bir nevi firavunluğa itmiştir. Böyle egoist bir psikolojik baskıya maruz kalan, materyalist felsefenin esiri olan, laboratuarlarda ortaya çıkan (gözle görünür) bulgulardan başka hiç bir varlığı akıllarına sıkıştıramayan bu gibi insanlara karşı, çok tesirli gerçeklere ihtiyaç vardır.

Pozitivizmi, gerçeğin tek kaynağı olarak kabul edenler, kendi düşüncelerinin yanılmazlığı yanılgısına düştükleri için, bir şok hükmüne geçecek tedaviye ihtiyaç duyarlar. Çünkü "niyet" ve "nazar" öyle bir iksirdir ki, kömürü elmas, elması da kömür olarak gösterir. Ön-yargı fanatizmi, en berrak ve parlak hakikatleri bile (demagojik süzgeçten geçirmek suretiyle) "gerçek dışı bir malumat" gibi görüp gösterebilir.

Değişik asırlarda değişik yönleriyle kırılmaya mahkûm olmuş fen bilimlerini birer "doğma" haline getirenleri, bu yanlışlarını görecek bir zemine çekmek gerekir. Bu da, aynı ilim silahıyla savaşmayı gerektirir. Özetlemek gerekirse, akıl ve kalbin birlikte hareket etmesini sağlayacak bir irşat metodu, bu asrın en büyük ihtiyacıdır. Ve hastalığı için, yegâne reçetedir. Bu vadide denilebilir ki, Risale-i Nur Külliyatı, bir yaygın eğitim sistemi olarak, Kur'an'ın feyziyle kâinattaki atomların sayısı kadar tevhit inancının delillerini göstererek, bu hastalığı hızla tedavi eden büyük bir mürşittir.

Hazır Lezzete Meftun Hissiyatın Varlığı:

"Dünya hayatını seve seve âhirete tercih ederler"(1) mealindeki âyet, bu zamanın en büyük felaketine işaret eder. Bu felaket, insanoğlunun sahip olduğu (aklı ve fikri dinlemeyen) kör hissiyatla ilgilidir. Çünkü insanoğlu, elinin altındaki bir gramlık lezzeti, daha sonra elde edebileceği çok büyük lezzetlere tercih edecek bir yapıya (kör hissiyata) sahiptir. Bu yüzden de, (özellikle bu asırda) hemen ve kolaylıkla ulaşabileceği günahların zehirli lezzetlerine el uzatırken, bu günahlardan uzak kalmak şartıyla ulaşacağı Cennet'in ebedî lezzetlerini unutur. (Ya da ikinci plana iter.) Bunun ana sebebi, akıl ve fikir cevherinin, bu zamanın şer odaklarının tesirli silahlarıyla susturulması ve böylelikle hissiyata yenik düşmeleridir. Sonuçta, (âyette geçtiği gibi) Allah'a ve âhirete inananlar bile, dinden git gide uzaklaşabilir ve kırılacak cam parçası hükmündeki dünya hayatını, bâki elmaslar kıymetindeki âhiret hayatına, o ebedî saadet diyarına tercih etme felaketiyle baş başa kalabilirler.

İnsanları bu büyük tehlikeden kurtarmanın tek çaresi, Cehennem azabını görür gibi göstermek ve haramlardaki / günahlardaki lezzetlerin zehirli olduğunu vicdanlara duyurup ispatlamaktır. Yoksa, bu zamandaki küfr-ü mutlakın ve fenden gelen dalâletin ve sefahatten gelen tiryakiliğin inadı karşısında, Cenâb-ı Hakk'ı tanıtıp Cehennem'in vücudunu ispat ettikten sonra, onun azâbı ile insanları fenalıktan, seyyiattan vazgeçirmek çok zordur; ondan, belki yirmiden birisi ancak ders alabilir. Ders aldıktan sonra da "Cenâb-ı Hak Gafurdur, Rahimdir, hem Cehennem pek uzaktır!." der, sefahetine / o bozuk hayatına devam edebilir. Kalbi, ruhu kör hissiyatına mağlup olur.(2)

Lüzümsuz / Malayani Şeylerle Meşguliyet:

Bu gün çarşıda-pazarda, ocakta-bucakta, dairede-iş yerinde, hayatın har safhasında çoğu zaman lüzumsuz işlerle vaktimizi geçiriyoruz. Sanal dünyasındaki vurdumduymazlık , ömür sermayemizi bir rüzgâr gibi estirip uçurmaktadır. Medyada, özellikle televizyonlar, fert ve cemiyetin yararını düşünmek yerine, reyting belasına müptela olmuşlardır. Bu yüzden toplumun vicdanını aydınlatmak, maddi- manevi yönden milleti eğitmek yerine, şahsi kaprisleri yüzünden ahlakî değerlerde tamiri zor tahribat meydana getirmektedir. Toplumu gerçek manada eğitmek sorumluluk gerektirdiği için, işin kolayına kaçmış, çocukça heva ve hevesleri okşamayı tercih etmişlerdir. Aslında Allah'ın insanlığa lütfettiği büyük bir nimet olan Bilgisayar, Televizyon ve radyo gibi modern teknolojilerle insanlığa maddi- manevî yönden hizmet ederek bu nimetlerin şükrünü eda etmek gerekirken, maalesef, bu nimetlerin veriliş gayelerine tamamen ters bir yol takip edilmekte ve bu nankörlüğün bir cezası olarak da bu aletler beşeriyetin başına büyük bir bela, birer fesat ve işkence aleti olmuştur. Yani modern teknolojinin zararlı olan yönü, bir imalat hatasından değil, kullanım hatasından kaynaklanmaktadır.

"Kişinin kendisini ilgilendirmeyen malayani şeyleri terk etmesi, onun İslâm anlayışının güzelliğini gösterir."(3)hadis-i şerifi, konuyu aydınlatacak mahiyettedir. Bu hadis, daha önce de belirttiğimiz gibi, en önemli işlerin "Küçük Daire" dediğimiz akıl, kalp ve ruh dairemizde bulunduğunu, diğer bir ifadeyle, önce kendimizden başlayarak ailemizi ve yakınlarımızı kurtarmanın önemini göstermektedir. "Ahirette seni kurtaracak bir eserin yoksa, dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme!" tavsiyesine ne kadar da muhtacız.

Dipnotlar

1-Ä°brahim, 14/3.

2-bk. Nursî, Hutbe-i Şamiye, 93-97.

3-Tirmizî, Zühd, 11.

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

İnsan, bizim kendisini kerih bir nutfeden yarattığımızı görmez mi ki, şimdi o apaçık bir hasım kesilmektedir.

Yasin, 77

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Hastayı ziyaret edin, açı doyurun, esiri kurtarın.

Risayü'z-Salihin

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Fatih Camii Tekrar İbadete Açıldı(15 Nisan 2002) *Şeyhülislam İbn-i Kemal'in Vefatı(16 Nisan 2002) *Einstein'in Ölümü(18 Nisan 1955) *93 Harbi Başladı(19 Nisan 1877) *Miladi Takvime Göre Efendimiz'in(s.a.v) Doğumu(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI