KUR’AN-I KERİM’İN İKTİDAR OLMA ŞARTI: ÇİLE ÇIKARMA!
Hakkın iktidarı çileden geçer. Kur’an-ı Kerim salihlerin iktidarı için manevi olgunlaşmayı şart koşar. Bu sosyolojik ve psikolojik düzeyde ehil hale gelme ve kemal bulma kıvamıdır. Kur’an-ı Kerim çok defa bu meseleye temas eder. Secde Suresi 24’nücü ayet bunu ifade etmektedir.
Hakkın iktidarı çileden geçer. Kur'an-ı Kerim salihlerin iktidarı için manevi olgunlaşmayı şart koşar. Bu sosyolojik ve psikolojik düzeyde ehil hale gelme ve kemal bulma kıvamıdır. Kur'an-ı Kerim çok defa bu meseleye temas eder. Secde Suresi 24'nücü ayet bunu ifade etmektedir.
وَجَعَلْنَا مِنْهُمْ أَئِمَّةً يَهْدُونَ بِأَمْرِنَا لَمَّا صَبَرُوا وَكَانُوا بِآيَاتِنَا يُوقِنُونَ
Sabrettiklerinde onlardan, bizim emrimizle doğruya ileten önderler kıldık (çıkardık). Onlar ayetlerimize de kesin olarak inanıyorlardı. Burada iktidar şartı olarak 'lemma saberu/لَمَّا صَبَرُوا ' 'ifadesi kullanılmaktadır ki, çile dönemlerinden geçtiklerinde, aştıklarında tabir caizse içtimai ve enfüsi dairede çile çıkardıklarında, olgunlaştıklarında demektir. Demek ki zaferlerin de çile dönemlerine ihtiyacı bulunmaktadır. Kur'an-ı Kerim zaferlerin tarihini vermiyor, sadece içtimai şartına dair ipuçları vermektedir. Tarihten bahsetmiyor, iktidara hazır hale gelmekten yani olgunlaşmaktan bahsediyor. Günümüzdeki İslami kesimleri olgunlaşmadan ihtiyarlatan yöntemin yanlışlığı veya eksikliği olsa gerek. Belki de ihtiyarlamak olgunlaşmanın fiziki belirtisidir.
Fransızca 'harcèlement' kelimesi yaşlanma anlamına gelmektedir. İktidarın genellikle insanı değiştirdiği ve yaşlandırdığı varsayılmaktadır. Bunu sorumluluk mevkiinde olanlar için söylemek mümkündür. Dolayısıyla iktidar dertleri artırır ve sorumlu insanları yaşlandırır. Sorumluluk taşımayan kimseler ise iktidardan lezzet alabilirler, bu da onları dinç ve zinde tutabilir.
İslami kesimler veya hareketler ise daha iktidara gelmeden yaşlanma emaresine tutuldular ve yaşlanma belirtileri göstermeye başladılar. Mısır'da Cemaat-ı İslamiye'nin tarihi şahsiyetlerinden Abud Zümer 'ben iktidarda olsaydım' mealinde yazmış olduğu bir makalede Muhammed Abduh'un siyaseti üç talakla boşaması gibi dört defa ' la kadderallah' ifadesini kullanmıştır ki Allah göstermesin anlamına gelmektedir
Geçmişte iktidar için mücadele eden ve savaşanlar şimdi onun ağırlığı altında ezilmekte ve iktidar sorumluluğundan kaçınmakta, teberri etmektedirler. Maalesef Sisi gibi çocuksu liderler ise kendilerini iktidarın cazibesine kaptırmışlardır. Lenin'e 'devrim çocuksuluğu' diye bir söz atfedilmektedir.' Hadiste bu 'imaretü's sibyan/çocuksu yönetimler' olarak anlatılmaktadır. Bu tür sorumsuz yönetimler milletin başında boza pişirirler.
Ulus devletler zemininde Osmanlı'nın bakiyesi tarzında gelişen ve onun sahipsiz bıraktığı meşaleyi, misyonu taşımak isteyen hareketler gerçekten de vuslata kavuşamadan yaşlandılar. Şimdi geldikleri en tepede tutunma mücadelesi veriyorlar; yoksa yüksek bir irtifadan aşağıya düşecekler. Nahda Partisi ve Gannuşi'nin gözden geçirmeleri bu ortamda gerçekleşmektedir. Bununla birlikte manevi sermayeyi tüketmek üzere bulunuyorlar. Manevi sermayeyi safra gibi atsalar da siyasi sermayeyi kurtarabilecekler mi? Manevi sermayeyi tükettikten sonra kitleler nezdinde itibarlarını muhafaza edebilecekler mi yoksa herhangi bir siyasi parti haline mi gelecekler? Bu durumda 'tercih bila müreccih (tercihe değmeyen tercih)' pozisyonuna düşecekler ki, bu durumda kitleler nezdinde sahip oldukları manevi ve kimlik avantajlarını da yitirecekler.
Azzam Temimi'nin ifadesiyle Nahda Partisi siyası alana çekilerek manevi alanı sivil topluma terk etmektedir. Ancak nerede bu sivil toplum? Bu karşılığı olmayan havada bir sözdür ve bunun hazır bir mekanizması da yoktur. Manevi sermayeyi tükettikten sonra acaba siyasi sermayeyi koruyabilecekler mi? Manevi sermayesini kaybeden hareketler genelde baş aşağıya gitmekte veya götürmektedir.
Gannuşi'nin de iyi bildiği gibi Maide Suresinin 54'üncü ayeti bize bu durumu anlatmaktadır: " Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler. Onlar mü'minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah'ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir."
Yorulan ve beceremeyen daha doğrusu ehil olmayan kenara çekilir. Yeni aktörlerle birlikte nöbet devri, yarışı devam eder. Nitekim Vanizade Mehmet Efendinin de ortaya koyduğu gibi Allah Arapların yerine Türkleri ikame etmiştir.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
Doğrusu Allah katında din, İslâm'dır; o kitap verilenlerin anlaşmazlıkları ise sırf kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki taşkınlık ve ihtirastan dolayıdır. Her kim Allah'ın âyetlerini inkâr ederse iyi bilsin ki, Allah hesabı çabuk görendir
Âl-i İmran:20
GÜNÜN HADİSİ
Ey Allah'ın Resulü," dedim, "şayet Kadir gecesine tevafuk edersem nasıl dua edeyim?" Şu duayı okumamı söyledi: "Allahümme inneke afuvvun, tuhibbu'l-afve fa'fu anni. (Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni affet.)
Tirmizi, Da'avat 89,
SON YORUMLAR
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
- Selamünaleyküm bu değerli yazınızdan dolayı Ahmets kardeşimizi tebrik edi...
TARİHTE BU HAFTA
*NATO'nun kuruluşu(24 Mart 1949) *Uhud savaşı(24 Mart 625) *Huneyn savaşı(29 Mart 630) *Fatih Sultan Mehmet Han'ın doğumu(30 Mart 1432)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...