Cevaplar.Org

HİÇ BİR ŞEY, DARBE YAPMA HAKKI VERMİYOR!

Hangi açıdan bakarsanız bakın, hiçbir şey, hiçbir kimseye darbe yapma hakkı vermiyor. İnsansanız, insanlık vermiyor, Müslümansanız, İslamiyet vermiyor, Nur talebesi iseniz, Risale-i Nur vermiyor.


Vehbi KarakaÅŸ

vehbikarakas@hotmail.com

2016-08-08 12:36:08

Hangi açıdan bakarsanız bakın, hiçbir şey, hiçbir kimseye darbe yapma hakkı vermiyor. İnsansanız, insanlık vermiyor, Müslümansanız, İslamiyet vermiyor, Nur talebesi iseniz, Risale-i Nur vermiyor.

İnsan iseniz, insan darbe yapmaz. Çünkü insanın aklı ve vicdanı buna izin vermez. Çünkü aklı ve vicdanı ona diyecek, yaptığın darbede başarılı olsan da zalimsin, başarılı olmasan da zalimsin. Başarılı olman için öldüreceksin, yakıp yıkacaksın. Bu zulümdür. Başarılı olamazsan, darp edileceksin, en ağır cezaya çarptırılacaksın, yakınlarını üzüntüye boğacaksın, onlar da insanların içine çıkacak yüz bırakmayacaksın. Bu da ayrı bir zulümdür. Hem kendine ve hem de çevrene.

Müslüman iseniz, Müslüman darbe yapmaz. Çünkü Müslüman'ın inandığı din olan İslamiyet, inandığı kitap olan Kur'an, inandığı peygamber olan Hz. Muhammed (sav) buna izin vermez. Bu mukaddes değerlere göre darbe, cinnettir, cinayettir, sefalettir, rezalettir, inkârdır ve ebedî cehennemdir.

Nur Talebesi iseniz, Nur Talebesi asla darbe yapmaz, darbe yapan da nur talebesi olamaz.

Neden?

Çünkü darbe, Nur talebelerinin üstadı olan Bediüzzaman'ın mesleğine, meşrebine, söylemlerine, eylemlerine aykırıdır.

Çünkü Bediüzzaman, ekolünü ve okulunu şefkat üzerine kurmuştur. Bu şefkat sebebiyle kendisine zulmeden canilere değil ilişmek, beddua ile dahi karşılık vermemiştir.(1) Ta ki o canilerin masum çocukları, bakıma muhtaç yaşlı ana-baba ve yakınları zarar görmesin, acı çekmesin.(2)

Lütfen Bediüzzaman'ı hizmetlerinin merkezine koyanlarla, koymayanları birbirine karıştırmayalım.

Bediüzzaman'ı hizmetlerinin merkezine koyanlar, bırakın darbe yapmayı, darbenin "d"sini bile ağızlarına koymazlar. Zulme uğrasalar da meşru hükümeti devirmeye kalkmazlar.

Neden?

Bunun nedenlerini şimdi Risale-i Nur'dan sezdiğimiz ve süzdüğümüz hakikatlerle madde madde görelim:

1- Bu zamanda bir insan bile masum olamazken; bir hükümet bütün bütün masum olamaz. Hükümette kusur olur, yanlış olur. Hükümetin kusuru, eksiği vardır diye, ona isyan edilmez. Hükümetin iyilikleri, kötülüklerine galip geliyorsa o hükümete "iyi" gözüyle bakılır, iyiliklerini artırması için ona yardımcı olunur.(3)

Öyleyse seçimle iş başına gelmiş bir hükümeti darbe ile devirmeye kalkmak, Risale-i Nur'u okuyanların işi olamaz. Ama yaptılar hocam? Hayır, bunu yapanlar, asla Nur Talebesi olamaz. Olsa olsa bunlar, PDY'nin elemanları olabilir.

2-"Hükümetin işine karışılmamalıdır. Çünkü hükümetin hikmetini bilmiyoruz."(4)

3-Diktatörlük zamanlarında bir itaat etmişsek, şimdi on itaat ve ittihad etmek lazımdır. Seçimle gelmiş hükümet, meşru hükümettir. Zaman, birlik ve beraberliğin kopmaz ipine ve sevgi şeridine sımsıkı sarılma(5) zamanıdır.

4-Hükümet hekimdir. En fena zamanlarda hükümetlere teslim olmuşken, şimdi en işe yaradığı, en iyi hizmeti verdiği zamanlarda hükümete neden teslim olmayalım? Kuvvet kanunda olmalıdır. Yoksa herkes diktatör olur.(6)

5-İttifakta kuvvet, ittihadda hayat, kardeşlikte saadet ve hükümete teslimiyette selamet olduğuna kanaatimiz kesindir. Öyleyse birlik ve beraberliğin ipini ve muhabbetin şeridini çok iyi tutalım ki, belalardan kurtulalım."(7)

6- Hükümet içinde hükümetin zararı görüldü.(8) PDY gibi. Devletin ve hükümetin içinde paralel yapı gibi yapılanmalara tenezzül edilmemeliydi. Buna tenezzül edenler, Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olurlar ve oldular.

7-İslam'a ve Kur'an'a hizmeti vazife edinenler, ellerindeki iman hakikatlerini hiçbir şeye âlet ve basamak yapmamalıdırlar. Bu görevin gayesi ve hedefi ne dünyadır, ne ahirettir, sadece Allah'ın rızasıdır.(9)

8- İman hakikatlerini on adama ders vermek, büyük bir kutbiyetle binler adamı irşad etmekten daha önemli görülmelidir.(10)"

9-Siyasete yön ve yol gösterilebilir, ama siyasetin ve siyasetçinin görevine ve makamına göz dikilmez. Nurlardan istifade edenlerin Allah'ın rızasından başka dertleri(11) ve Allah'a kulluktan daha büyük makamları yoktur.

10- Böyle olmalı ki, küfürde inat edenlerin inatları kırılsın. Din ve dinin hakikatleri hiçbir menfaate alet edilmemeli ki diğer insanlar o hakikatleri almakta zorluk çekmesin.(12)

11- Kur'an'ın bir tefsiri olan Risale-i Nur'u okuyanların hizmetlerinin ücreti, imana hizmetin kendisidir.(13) Onlar bu hizmetin karşılığında başka ücret ve menfaat aramazlar.

12-Yine bu tefsiri okuyanların derdi, içteki emniyet ve asayişi muhafaza etmek için, Nur dersleriyle herkesin kalbine bir yasakçı bırakmaktır. Kur'an-ı Hakîm ona o dersi ve o görevi vermiştir.(14)

13- Bu eserleri okuyanların bütün gayesi, Kur'an-ı Mecid'in hidayetinden ve iman hakikatlerin nuruyla nurlanmaktan ibarettir. Bütün çalışmalarının gayesi ilim ve irfanı ve iman hakikatlerini yaymaktır.(15)

14-Bu eserleri okuyanların şiarı, dıştaki düşmanların tecavüzlerine karşı içteki düşmanlıkları unutmak ve tam dayanışma içine girmektir. Bedeviler bunu yaparken, medeniler neden yapmasın? Bedeviler, bir düşman karşılarına çıktığı vakit, birbirlerinin baba ve kardeşlerini öldürdükleri halde, o içteki düşmanlığı unutup, dıştaki düşman def' oluncaya kadar dayanışma içine girmektedirler.(16)

15-Bu eserleri okuyanların vazifesi manevî cihaddır. Yani usulca ve usulüne uygun bir şekilde tebliğdir. Silahlı mücadele değildir. Bu cihad ilimle ve kitapla yapılır. Bu cihadın en büyük şartı, görevi yapmak, Allah'ın vazifesine karışmamaktır. Sonuç Allah'a aittir. O, kimi hidayete layık görürse onu, ona verir.(17)

16-Biz dünyaya bakmıyoruz. Baktığımız vakit, emniyet güçlerine yardımcı olarak çalışıyoruz. Asayişi korumaya olumlu anlamda yardım ediyoruz. Elimizdeki hakikatlerin hatırı için, bize zulüm etseler dahi hoş görüyoruz.(18)

17-Daima müsbet (olumlu-yapıcı) hareket etmeliyiz. Menfî (olumsuz ve yıkıcı) hareket vazifemiz değil.(19)

18-"Her şeye gücü yeten Allah, bir dakikada bulutlarla dolmuş havayı süpürüp temizleyerek semanın berrak yüzünde güneşi gösterdiği gibi, ülkemizdeki bu zulümatlı ve rahmetsiz bulutları (sıkıcı ve bunaltıcı planları) süpürüp şeriatın hakikatlerini güneş gibi gösterir. Onun rahmetinden bekleriz ki, bize pahalı satmasın. Baştakilerin başlarına akıl ve kalblerine iman versin, o vakit işler, kendi kendine düzelir."(20)

19- En mühim iş, ebedî hayata çalışmaktır. Hayat-ı ebediyeyi kazanmakta en birinci vasıta ve saadet-i ebediyenin anahtarı imandır; ona çalışmak lâzım geliyor."(21)

20-"Biz, siyasetle ve yönetimle aslâ alâkası olmayan yalnız dindar, saf halk kitlesiyiz.(22)

21-Kur'an dersine tabi olarak, asayiÅŸi muhafazaya kendimizi dinen mecbur biliyoruz"(23)

22-(Darbe bir anrşidir.)"Bizim iman derslerimiz anarşiye karşıdır, bozgunculuğa karşıdır. "(24)

23-Siyaset adamları, siyasî sahada sosyal düzeni, milletin hak ve hürriyetlerini temine çalıştıkları gibi, Biz de manevî sahada, kalplerde bunları yerleştirmeye çalışıyoruz. Gayeler ortaktır.(25)

Şimdi size iki örnek arz edeceğim:

Bu örnekler bize Bediüzzaman'ın ekolünde ve okulunda silahlı mücadele olmadığının, en güzel örnekleridir.

Birinci örnek:

Dünya savaşından önce, Bediüzzaman Van'da iken bazı müttakî zatlar yanına gelir:

"Bazı kumandanlarda dinsizlik görüyoruz. Gel bize iştirak et. Biz bu münafık reislere itaat etmeyelim", demişler. Bediüzzaman, onlara şu cevabı vermiştir:

"O fenalıklar, o dinsizlikler, o gibi kumandanlara mahsustur. Ordu, onlarla mesul olmaz. Bu Osmanlı ordusunda belki yüz bin evliya var. Ben bu orduya karşı kılıç çekmem. Size iştirak etmem."

O zatlar, Bediüzzaman'ın yanından ayrılıp gitmişler, kılıç çekmişler, sonucu olmayan Bitlis olayı meydana gelmiştir. Az bir zaman sonra dünya savaşı patladı. O ordu, İslâm dini adına savaşa girdi. O ordudan yüz bin (insan) şehit evliya mertebesine çıktı. Beni o davamda tasdik ettiler."(26)

İkinci örnek:

Şark isyanında Şeyh Sait ve askerleri, Bediüzzaman'ı şarktaki büyük nüfuzundan istifade için mücadeleye katılmaya davet etmişlerdir. Bediüzzaman'ın bunlara cevabı da enteresandır: "Yaptığınız mücadele kardeşi kardeşe öldürtmektir. Ve neticesizdir. Çünkü Türk milleti bin senedir İslâmiyet'e bayraktarlık etmiş. Dini uğrunda binlerce şehit vermiş ve binlerce veli yetiştirmiştir. Binaenaleyh kahraman ve fedakâr İslâm müdafilerinin (savunucularının) torunlarına yani Türk milletine kılıç çekilmez. Ve ben de çekmem."(27)

Bediüzzaman'ın Müslüman olmayanlara bile İslam'ı olumlu bir tarzda anlatma tavsiyesi vardır, şöyle der:

"Medenilere galebe çalmak (üstün gelmek) ikna iledir. Sözden anlamayanlara yapıldığı gibi icbar ile (zor kullanmakla) değildir. Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur."(28)

DÄ°NDEN TAVÄ°Z VERMEDEN

Fakat bunu yaparken dinden taviz vererek yapılmaması gerektiğine de dikkat çeker ve şöyle der:

 "Umur-u diniyede (din işlerinde) müsamaha ve teşebbühle (taviz vermekle ve benzemekle) medenilere yanaşmayın. Çünkü aramızdaki dere pek derindir. O dereyi doldurup hatt-ı muvasalayı (kavuşma hattını) temin edemezsiniz. Ya siz de onlara iltihak edersiniz. Veya dalalete düşer boğulursunuz."(29)

Medenilere hoş görünme adına kim ve hangi grup onlara benzemeye kalkmışsa, o kimse ya onlardan olmuş, ya da düşmüş boğulmuştur.

Rabbim, bizi böyle olmaktan, saldırgan üsluptan, su-i zandan, gıybetten, yalandan, iftiradan, darbeden, darbeye maruz kalmaktan, riyadan korusun. Allah milletimize ve devletimize huzur ve sükûn nasip eylesin.

Dipnotlar

(1) Şuâlar, 372

(2) a.g.e.

(3) Bkz. Âsar-ı Bediiyye, 321

(4) Bkz. Aynı eser, 420

(5) Aynı eser, 468

(6) Aynı eser, 475

(7) Âsâr-ı Bediiyye, 485

(8) Aynı eser, 545

(9) Emirdağ Lahikası, 1/74

(10) Emirdağ Lahikası, 1/75

(11) Emirdağ Lahikası, 2/36

(12) Aynı eser, 2/79

(13) Aynı eser, 2/106

(14) Aynı eser, 2/79

(15) Aynı eser, 2/169

(16) Aynı eser, 2/175

(17) Emirdağ Lahikası, 2/245

(18) Aynı eser, 2/243

(19) Aynı eser, 2/245

(20) Åžualar, 439

(21) Åžualar, 462

(22) Åžualar, 563

(23) Tarihçe-i Hayat, 53

(24) Aynı eser, 652

(25) Aynı eser, 654

(26) Åžualar,

(27) Asay-ı Musa,

(28) Divan-ı Harb-i Örfi, Hakikat

(29) Mesnevi-i Nuriye,

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Allah kendisinden başka ilah olmayandır. En güzel isimler O'na mahsustur.

Tâ Hâ, 8

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Kur'an'ı cebren (açıktan) okuyan, sadakayı açıktan veren gibidir. Kur'an'ı gizlice okuyan, sadakayı gizlice veren gibidir."

Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 20, 2920; Ebu Davud, Salat 315, 1333; Nesai, Zekat 68

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Fatih Camii Tekrar İbadete Açıldı(15 Nisan 2002) *Şeyhülislam İbn-i Kemal'in Vefatı(16 Nisan 2002) *Einstein'in Ölümü(18 Nisan 1955) *93 Harbi Başladı(19 Nisan 1877) *Miladi Takvime Göre Efendimiz'in(s.a.v) Doğumu(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI