Cevaplar.Org

ASR-I SAADET HATIRALARI-58

HZ. ÖMER’İN RÜYASI VE BAŞI YARILAN KİŞİ Bilindiği gibi Hz. Ömer’in mümtaz özelliklerinden birisi de ilhama mazhar olması ve feraset-i fevkaladesidir. İnşallah önümüzdeki hafta bu konudaki bazı ilginç misalleri Muhammed Temmavi’nin ‘Hz. Ömer ve Modern Sistemler’ adlı harika eserinden nakletmek istiyorum.


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2016-05-15 18:05:06

HZ. ÖMER'İN RÜYASI VE BAŞI YARILAN KİŞİ

Bilindiği gibi Hz. Ömer'in mümtaz özelliklerinden birisi de ilhama mazhar olması ve feraset-i fevkaladesidir. İnşallah önümüzdeki hafta bu konudaki bazı ilginç misalleri Muhammed Temmavi'nin 'Hz. Ömer ve Modern Sistemler' adlı harika eserinden nakletmek istiyorum.

Bu haftaki yazımızda Faruk-u Azam hazretlerinin bir rüya-yı sadıkasını Halid Muhammed Halid'in, Hulefâü'r-Resûl adlı eserinden sizlerle paylaşıyoruz;

Bir gece Ömer bin Hattab, gördüğü bir rüyayla uykudan uyandı. Çok şaşırmış bir hâldeydi, şöyle diyordu:

 "Ümeyye oğullarından başı yarılan, Ömer'in oğullarından ve kendi adı da Ömer olan, yine Ömer'in hâl ve gidişatını, ahlâk ve karakterini taşıyıp, yeryüzünün her tarafına adalet götürecek olan bu kişi kim?"

Ömer bin Hattab, bu rüyayı, torunu Ömer bin Abdülaziz doğumundan yaklaşık kırk yıl önce gördü ve gelecekte torunun yaşayacağı bu olay kendisine malûm oldu…

Ömer bin Hattab, Yüce Dost'a (Allah'a) kavuştu… Fakat onun bu haber ve beklentisi, ailesi arasında dillerden düşmedi… Herkes çocuklarının yüzünde bu haberin alâmetini arar oldu…

Abdullah bin Ömer'in Bilal adındaki oğlu dünyaya gelip, çocukluğunda yüzünden yaralanınca müjdelenen kişinin o olduğunu sandılar. Fakat Abdülaziz bin Mervan'ın oğlu başından yaralandığı gün müjdelenen kişinin o olmadığını anladılar…

Ömer bin Abdülaziz çocukluk günlerini yaşıyordu. Bir gün atların bulunduğu ahıra girdi… Derken atlardan biri ona bir çifte attı… Bu çifte onu başından yaraladı, kanamaya başladı… Yaralı çocuk derhal eve taşındı… Annesi oğlunu o hâlde görünce korkuya kapıldı…

Hemen babasına haber salındı. Baba telâşla eve geldi. Çocuğunun yüzünün neredeyse kandan tanınmaz bir hâle geldiğini, yarasından sürekli kan kaybettiğini gördü.

Üzülmeye fırsat kalmadan hatıraları onu alıp geçmişe götürdü ve yüzünde neşe parıltıları, dudaklarında gülümseme görüldü…

Sevgili oğlunun yarasını temizleyip sardıktan sonra hanımının sırtını sıvazladı. Dudaklarındaki tebessüm artmıştı. Bu hâldeyken hanımına şöyle dedi:

"Müjde ey Ümmü Âsım!" dedi.

Sonra sağ eliyle çocuğunun başını okşamaya başladı… Bakışlarını oğlunun solgun, sakin yüzüne çevirmişti… Şöyle dedi:

"Eğer sen Ümeyye oğullarının başı yaralısı isen, o bahtiyar kimse kesinlikle sensin demektir." Zaman bu hükmü tasdik etmiştir.

"ÅžEHADET SENÄ°N ARKANDADIR"

Allah'ın arslanı Hz. Ali(k.v) Uhud gazvesin­de on altı kılıç darbesi almıştı. Bu gazvede Ashâb-ı Kirâm'dan bir hayli zevat şehîd düşmüştü. Bu şerefe nail olamadığından dolayı me'yûs görünen Hazret-i Alî'ye hitaben Resûl-i Ekrem Efendimiz : "Yâ Alî, şehâdet senin arkandadır. Bunlar kan ile boyandığı zaman nasıl sabr edeceksin?" buyurarak mübarek elleriyle onun başını, sakalını okşamıştı. Hazret-i Alî de: "Yâ Resûlâ'llâh, şu buyurduğun hal benim hakkımda tahakkuk edince o, sabredilecek şeylerden delil, beşâret ve keramet sayılacak şeylerden olmuş olur." diye cevâb vermiş­tir.

Hazret-i Alî, Irak'a giderken Abdullah b. Selâm ziyaretine gelmiş, "Ya Alî.. Irak'a gitme, korkarım ki orada vücûduna bir kılıç ağzı isabet eder" demiş Hazret-i Alî de: "Evet.. Kasem ederim ki bunu bana Resûlu'llâh haber vermiştir" diye mukabelede bulunmuştu.

Ebü'l-Esved diyor ki: "Ben o gündeki gibi böyle nefsinin musâb olacağını haber veren bir muhârib görmedim."

Amr İbn-i zî-Mürr el-Hemedânî şöyle rivayet ediyor: "Hazret-i Ali Kûfe'de kılıç darbesini aldıktan sonra huzuruna girdim. Başını birşey ile sarmıştı. Dedim ki: "Yâ Emîre'l-Mü'minîn! Cerihayı bana gösterir misin? Hemen sar­gıyı açtı. Baktım. 'Birşey yok, hafif bir yaradan ibaret, dedim. Hazret-i Ali: 'Evet, sizden ayrılmaktayım, dedi. Kerimesi Ümmü Gülsüm perde arkasından ağlamaya başlamıştı. Hazret-i Ali: Kızım sükût et; eğer benim gördüğümü görecek olsan ağlamazsın, dedi. Yâ Emîre'l-Mü'minîn, ne görüyorsun? diye sordum. Buyurdu ki : "İşte bunlar melekler ile nebîler cemâati; işte bu da Muhammed salla'llâhu aleyhi ve sellem: Yâ Alî, müjde sana, teveccüh et­mekte bulunduğun hal, şu içinde bulunduğun halden daha hayırlıdır, diye bu­yuruyor."

HER ZORLUÄžU BÄ°R KOLAYLIK TAKÄ°P EDER

İmâm-ı Mâlik, Zeyd b. Eslem'den şöyle rivayet etmiştir: "Şam orduları kumandanı Ebû Ubeyde Hazretleri, yazmış olduğu bir mektubda Rumların tahşîdâtından, korkunç vaziyetlerinden bahsetmişti, Buna Hazret-i Ömer şöy­le cevap vermiştir.

Meâl-i şerîfi: "Emmâ ba'd: Şübhe yok ki, bir mü'min kula, bir mahal­den, her ne zaman bir mihnet yüz gösterirse, Allâhu Teâlâ andan sonra bir halâs çâresi halk eder. Ve şüphe yok ki, bir çetinlik, iki kolaylığa galebe ede­mez. Çünkü her bir usre(zorluğa), iki yüsrün mukaarın olacağını bir âyet-i kerîme nâtıktır. Ve yine şüphe yoktur ki, Allâhu Teâlâ Kitâb'ında şöyle buyurmuştur: Ey mü'minler! Sabrediniz; sabır hususunda a'dâ-i dîne galebe ediniz. İslâm hududunu bekleyiniz ve Allâhu Teâlâ'dan korununuz ki, felah bulabilesiniz."

Kaynaklar

1-Halid Muhammed Halid, Hulefâü'r-Resûl, Türkçe tercüme; 5 Râşid Halife, Çev: Osman Arpaçukuru, Beka Yayınları, İst. 2006

2-Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, Cilt:1, Bilmen Basımevi, İst. 1973

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Kur'an okuyacağınız zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığının.

Nahl,98

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

"Kelimetan hafifetan alellisan. Sakiyleten filmizan. Habiybetan ilerrahman: Subhanellahi ve bi hamdihi, subhanellahi'l-azim."

"İki kelime vardır ki, dile hafif, mizanda ağırdırlar: Sübhanellahi ve bi hamdihi, sübhanellahi'l-azim." (Buhari, Deavat: 11/175)

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Şair Muhammed İkbal'in vefatı(21 Nisan 1938) *TBMM'nin açılışı ve çocuk bayramı(23 Nisan 1920) *Osmanlı-Rus Harbi(24 Nisan 1877) *Hudeybiye Gazvesi(26 Nisan 628) *II.Abdülhamid'in tahttan indirilmesi(27 Nisan 1909)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI