Cevaplar.Org

İSLAM’DA CİHAD ANLAYIŞI-3

Savaşın Asıl Nedeni: Bütün bu açıklamalardan anlaşılıyor ki, İslam’da “küfür” olgusu tek başına savaş sebebi sayılmamaktadır. O halde İslam’da asıl savaş sebebi sayılan unsurları tahlil etmekte fayda vardır. Ayet, hadis ve İslam âlimlerinin açıklamalarından anlayabildiğimiz kadarıyla İslam’da savaş sebebi şunlardır:


Niyazi Beki(Prof. Dr.)

niyazibeki@gmail.com

2016-05-08 14:47:23

Savaşın Asıl Nedeni:

Bütün bu açıklamalardan anlaşılıyor ki, İslam'da "küfür" olgusu tek başına savaş sebebi sayılmamaktadır. O halde İslam'da asıl savaş sebebi sayılan unsurları tahlil etmekte fayda vardır.

Ayet, hadis ve İslam âlimlerinin açıklamalarından anlayabildiğimiz kadarıyla İslam'da savaş sebebi şunlardır:

1)İslam davetinin yerine ulaşmasının engellenmesi

Bilindiği üzere, Hz. Peygamberin en büyük görevi ve ümmetin de en başta gelen vazifesi, İslam'ın hakikatlerini insanlara ulaştırmak ve onları hakka davet etmektir.

يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّغْ مَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ وَإِنْ لَمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُ وَاللَّهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرِينَ

"Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O'nun verdiği Elçilik görevini, yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez, emellerine kavuşturmaz."(Maide, 5/67.) ayetinde vurgulandığı üzere, İslam'ın varoluş nedeni olan bu davet ve tebliğin engellenmesi, hakikat noktasında büyük bir zulüm ve İslam'a fiili bir saldırı olduğundan savaş sebebi sayılır.

2)Zalim despotların insanlara zulüm yapması.

İslam dininde zulmün milliyeti olmadığı gibi, dini de yoktur.

Buna göre, bir Müslüman gayr-ı Müslime zulmederse, mazlum olan gayr-ı müslimin yanında yer almak gerekir. Zulüm faktörü yalnız Müslümanlarla kâfirler arasında olması durumunda değil, aynı zamanda iki Müslüman grup arasında cereyan etmesi halinde de bir savaş nedeni sayılır.

وَإِنْ طَائِفَتَانِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ اقْتَتَلُوا فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا فَإِنْ بَغَتْ إِحْدَاهُمَا عَلَى الْأُخْرَى فَقَاتِلُوا الَّتِي تَبْغِي حَتَّى تَفِيءَ إِلَى أَمْرِ اللَّهِ فَإِنْ فَاءَتْ فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا بِالْعَدْلِ وَأَقْسِطُوا إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ

" Eğer müminlerden iki topluluk birbirleriyle vuruşursa, onların aralarını bulun. Buna rağmen biri öbürüne saldırırsa, bu saldıran tarafla, Allah'ın emrine dönünceye kadar siz de vuruşun. Döndüğü takdirde aralarını hakkaniyetle düzeltin ve hep âdil olun, çünkü Allah âdil davrananları sever." (Hucurat, 49/9.) ayetinde açıkça bildirilmiştir.

3)Müslümanlara karşı yapılan saldırı

Her toplum gibi İslam toplumu da kendisine yönelen saldırılara karşı savunma hakkına sahiptir.

Bu saldırı iki şekilde değerlendirilir:

a)Fiili Saldırı.

Bedir, Uhud, Hendek savaşı düşmanın fiili saldırısı sonucu tahakkuk etmiştir.

 b) Potansiyel saldırı/potansiyel tehlike.

Mesela: Beni Mustalık gazvesi, Hayber gazvesi ve Mute savaşı potansiyel tehlike ve saldırılara karşı yapılmıştır.

-Beni Mustalık gazvesinin sebebi: Hz. Peygamber, Beni Mustalık Yahudilerinin Haris b. Dırar adındaki liderlerinin başkanlığında toplanıp Müslümanlara karşı saldırı yapma hazırlığı içinde oldukları kesin olarak tespit ettikten sonra onlara karşı savaş ilan etmiştir.

-Hayber gazvesinin sebebi ise, Hayber Yahudilerinin Müslümanların aleyhine Gatafan kabilesiyle gizli bir anlaşma yapmalardır. Bu anlaşmanın kesin bir şekilde tespit edilmiş olduğundan bu şer cephesine karşı savaş başlatılmıştır.

-Mute savaşının gerekçesi ise şöyledir: Basra meliki, Hz. Peygamberin gönderdiği elçisini vahşice öldürmüştü. Dünyanın her yerinde elçiler korunma zırhında oldukları halde, bu elçinin öldürülmesi Rumların Müslümanlara karşı besledikleri düşmanlığın boyutunu göstermiştir.

Bu sebeple, Hz. Peygamber bir ordu hazırlayıp Mute'ye göndermiştir. Mute'de Müslümanlarla Bizanslılar arasında ilk defa bir savaş yapılmıştır.

-İslam'da cihad prensip olarak savunmaya dayalıdır. Bu savunma stratejisi bir kaç şekilde yapılabilir.

1) Müslümanlar fiilen saldırıya uğradığı zaman..

Müslümanlar fiilen bir saldırı karşısında bulundukları zaman, kendilerini savunmak zorunda kaldıkları için meşru müdafaalarını yaparlar.

Müslümanların yurtlarından kovulmaları, mallarının ellerinden alınmaları, zulüm ve hakarete uğramaları halinde düşmana karşı savaşmalarından daha tabii bir şey olabilir mi?

Nitekim İslam'da ilk defa cihada izin verilmesi, Mekke müşriklerinin, Hz. Peygamber ve arkadaşlarına böyle bir muameleyi yapmalarının ardından -aşağıda meali verilen ayet-i kerime ile-söz konusu olmuştur.

أُذِنَ لِلَّذِينَ يُقَاتَلُونَ بِأَنَّهُمْ ظُلِمُوا وَإِنَّ اللَّهَ عَلَى نَصْرِهِمْ لَقَدِيرٌ

"Kendilerine savaş açılan müminlere, savaşmaları için izin verildi. Çünkü onlar zulme maruz kaldılar. Allah onlara zafer vermeye elbette kadirdir"(Hac, 22/39).

-Asr-ı saadette müşriklerle yapılan bütün savaşlar, fiili saldırıya karşı yapılan bir savunma refleksine dayanmıştır.

2) Potansiyel düşman saldırısını caydırmaya yönelik bir savunma stratejisi olarak belirlenen cihad durumu

Bazen olur ki, düşman o anda size fiilen saldırmamış, fakat her an size saldırmak için fırsat kolladığı bilinmektedir. Bu durumda da o günkü şartların elverdiği nispette -eldeki delillerden kuvvetle muhtemel olduğu anlaşılan-/veya bu gün olduğu gibi her an tahmin bile etmediğinizi bazı emperyalist güçler tarafından çıkarılması muhtemel olan- müstakbel saldırıyı önlemek amacıyla cihad yapılabilir.

 وَأَعِدُّواْ لَهُم مَّا اسْتَطَعْتُم مِّن قُوَّةٍ وَمِن رِّبَاطِ الْخَيْلِ تُرْهِبُونَ بِهِ عَدْوَّ اللّهِ وَعَدُوَّكُمْ وَآخَرِينَ مِن دُونِهِمْ لاَ تَعْلَمُونَهُمُ اللّهُ يَعْلَمُهُمْ وَمَا تُنفِقُواْ مِن شَيْءٍ فِي سَبِيلِ اللّهِ يُوَفَّ إِلَيْكُمْ وَأَنتُمْ لاَ تُظْلَمُونَ

 

"Düşmanlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayın. Savaş atları yetiştirin ki bu hazırlıkla Allah'ın düşmanlarını, sizin düşmanlarınızı ve onların ötesinde sizin bilemeyip de, ancak Allah'ın bildiği diğer düşmanları korkutup yıldırasınız. Allah yolunda her ne harcarsanız, onun karşılığı size eksiksiz ödenir, size asla haksızlık yapılmaz"(Enfal, 8/60) mealindeki ayette bu cihad stratejisi ders verilmiştir.

-Bu strateji, güçlü bir ordu kurmak yanında bazen de düşmanların sahasına doğru asker yığmak ve ordunun hareket kabiliyetini geliştirmeye yönelik tatbikatlar yapmakla da kendini gösterir. Asr-ı saadette düzenlenen bazı seriyyelerin/askeri birliklerin yaptığı cihad tatbikatı bu stratejinin uygulanmasıdır.

3) İslam ülkesinin himayesine girmiş herhangi bir topluluğun saldırıya uğraması durumunda müslümanların yapması gereken cihad..

Mekke fethiyle ilgili yapılan cihad buna bir örnek sayılabilir.

Bilindiği üzere, bir süre önce Müslümanlarla Mekkeli Kureyşliler arasında Hudeybiye Antlaşması yapılmıştı. Mekkeli Kureyşlilerin müttefiki olan Beni Bekir kabilesi bu antlaşmaya aykırı biçimde, Müslümanlar'ın himayesindeki Huzaa kabilesine saldırdı ve bazı adamlarını öldürdü. Bu kabilenin yardım istemesi üzerine Hz. peygamber Mekke'ye haber göndererek, öldürülenlerin kan bedellerinin ödenmesini veya Beni Bekir kabilesiyle olan ittifakın sonlandırılmasını, aksi halde Hudeybiye Antlaşması'nın bozulmuş sayılacağını ve savaşa mecbur kalacaklarını bildirdi. Mekkeliler, teklifleri reddettiler ve harbe hazırlanacaklarını bildirdiler.Mekkeliler daha sonra fikir değiştirip Ebu Süfyan'ı Müslümanları bir barışa ikna etmesi için Medine'ye gönderdiler. Ancak görüşmelerden hiçbir netice alınamadı. Ve Mekke fethedildi.

4) Prensip olarak cihada çıkan İslam orduları bir toprak işgaline çıkmamıştır. "Bir kişinin hidayetine vesile olman, üzerine güneşin doğup battığı her şeyden daha hayırlıdır"(Kenzu'l-Ummal, h. no:28802) hadis-i şerifin ve benzeri hadislerin verdiği müjdeye dayanarak, yöneticileri zalim olan halkın İslam'ı öğrenmesine mani olan despotların idaresindeki toprakları şirkten ve isyandan temizlemeye çıkmışlardır. Gittikleri yerlerde kimseyi mümin olmaya zorlamamışlar; sadece halkın iman etmesinin önünde engel olan manileri ortadan kaldırmışlardır. Yani fikir ve vicdan hürriyetinin önündeki engelleri kaldırmış ve gerçekleri öğrenmeye yönelik özgürlük alanını genişletmişlerdir.

Bu şekildeki cihadın vesilesi:

كُنتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللّهِ

"(Ey Ümmet-i Muhammed!) Siz insanların iyiliği için meydana çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz: İyiliği yayar, kötülüğü önlersiniz, çünkü Allah'a inanırsınız.."(Ali İmran, 3/110) mealindeki ayet ve benzeri ayetlerin ifade ettiği tebliğ görevinin bu ümmete yüklediği sorumluluktur.

-Denilebilir ki, İslam tarihinde yapılan cihadın en geniş vesilesi budur. Bazı müslüman yöneticilerin yaptığı yanlışlar İslam'a mal edilemez.

-Bu asırda bu tebliğ görevinin önündeki maddi engeller kalktığı, elektronik iletişim ağlarının dünyanın her tarafını sardığı için artık cihad-ı manevi esas olmuştur. Savunma ihtiyacına yönelik orduların hazırlanması haricinde, İslam tebliği açısından maddi cihada ihtiyaç kalmamıştır. "Amma cihad-ı haricîyi şeriat-ı garranın berahin-i katıasının elmas kılınçlarına havale edeceğiz. Zira medenîlere galebe çalmak ikna iledir, söz anlamayan vahşiler gibi icbar ile değildir. Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur"(Hutbe-i Şamiye, 88 )

 

 

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

İnfitar Suresi/6-8

Ey insanoğlu! Seni yaratıp sonra şekil veren, düzenleyen, mütenasip kılan, istediği şekilde seni terkip eden, çok cömert olan Rabbine karşı seni aldatan nedir?

GÜNÜN HADİSİ

Kalbinde zerre miktarı iman bulunan kimse ateşten çıkacaktır.

Tirmizi, Sıfatu Cehennem 10, (2601)

TARİHTE BU HAFTA

*Fatih Camii'nin yeniden ibadete açılışı(15 Nisan 1772) *Turgut Özal'ın Vefatı(17 Nisan 1993) *Türk-Yunan savaşının başlaması(18 Nisan 1897) *Miladi takvime göre Efendimiz'in (s.a.v.)dünyaya teşrifleri(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI