Cevaplar.Org

RÄ°SALE-Ä° NUR DERS NOTLARIM-82

Ders: İhlâs Risalesi(21. Lem’a) İzah: Hulusi Yahyagil *Kendi halimizi görmeyiz. Kusurumuzu hiç bilmeyiz. Sanki biz la yuhtiyiz (hatasızız)Bizden hata sadır olmaz. Zembille inmişiz. *Bir işi yapmaya karar verirken öncelikle düşüneceğimiz husus


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2015-08-31 09:08:26

Ders: İhlâs Risalesi(21. Lem'a)

Ä°zah: Hulusi Yahyagil

*Kendi halimizi görmeyiz. Kusurumuzu hiç bilmeyiz. Sanki biz la yuhtiyiz (hatasızız)Bizden hata sadır olmaz. Zembille inmişiz.

*Bir işi yapmaya karar verirken öncelikle düşüneceğimiz husus; bu işi yaparsam Cenab-ı Hak razı olur mu, olmaz mı?

*Cenab-ı Hak içimizden geçeni bilir, niyetimize göre muamele eder. Eğer hakkımızda lutfuyla muamele etmesini istiyorsak, evvela niyetimizi, fikrimizi, düşüncemizi tashih etmeliyiz.

Not: Merhum Hulusi ağabey şöyle diyor; "Askerlik zamanımda başıma çok musibetler geldi. Öyle bunaldığım anlar oldu ki, herkes bana, 'Sen aciz kaldın, yaptığın bütün tezkereler boşa gitti' dediler. Ben de ciddi ihlâsla, 'La havle vela kuvvete illa billâh' dedim. Bu zikrin harika neticesini müşahede ettim ve sonuç aldım, işim de düzeldi. Allah'a dayanılırsa onun karşısında hiçbir şey durmaz, erir. Bunu hayatımda tecrübe ettim ve hep felah buldum.'(İhsan Atasoy, Hulusi Yahyagil, Nesil Yayınları, İst.)

* El insan mürekkebü'l hata vel isyan; İnsan hata ve isyandan mürekkeptir. Şu halimizi düşünmeliyiz; hata bizde.. Ama gel de nefse kabul ettir şimdi. Kusuru kabul eder mi? 'daha senin gibi ne Hint'te var, ne Yemen'de. İşte buraya nasılsa Rahmet-i İlahi seni bir zembille indirmiş." Daha başkasını söylemeye lüzum yok. Eğer sende böyle bir kanaat varsa, eğer bende böyle bir kanaat varsa, hapı yutmuşuz demektir.

*Enaniyeti okşayacak şey bizde mevcut ise, kendimizi beğenmek, herkesi horlamak bizde bir marifet ise, başkasını ayıplamaya hiç gerek yok. Evvela kendi vaziyetimizi ıslah etmemiz lazım.

*O mübarek üstad, "ene zamanı değil nahnu zamanıdır." "şimdi cemaat zamanıdır, inziva zamanı değildir" desin dursun. O gitti aramızdan. E şimdi onun bıraktığı Kur'ani eserlerden her zaman istifade ediyoruz. Hangi gün hangi eserden istifade etmedik insaf ile söyleyelim. Hangisi bize faide vermiyor? Manevi hayatımıza huzurumuza hizmet etmeyen bir ciheti var mı? Zararlı bir yer gördük mü ey müdakkik, mütefekkir zevat! Neresini gördünüz ki, bu, insanlığa bu hayat-ı içtimaiyeye zarar veriyor? Yok..

*O zat(Üstad) daima kendisinde kusur görmüş ve daima nefsini ittiham etmiş. Biz nasıl etmeyelim?

* 'O şöyle yapmış, bilmem ne olsun. Şu böyle yapmış, bilmem ne olsun.' ' O şöyle etti, böyle böyle olsun' Bunun bize hiçbir faydası yok.

*'Şehitlikle alakalı olarak hadiste okuyoruz. Cenab-ı Hak şehadet mertebesine erdiğini zanneden birine diyor ki: 'Benim için ne getirdin?

'Ya Rabbi! Sana malum, bir tek canım vardı. Senin yolunda feda ettim'

'Yalan söylüyorsun'

Evet, kardeşler, ben söylemiyorum, bu kitap söylüyor. Buhari Tercümesi söylüyor.

'Sen bana kahraman desinler, halkın diline düşeyim, herkes benden bahsetsin!' diye bu uğurda hareket ettin, neticede o yolda öldün. O niyetin ihlâslı değildi. Onun için yalan söylüyorsun, haydi Cehenneme!'

'Peki, daha ne yaptın?'

'Hayırlı işler yaptım, çeşme yaptırdım, fakire yardım ettim, yoksulun imdadına koştum.'

"Senin niyetin halkın seni methetmesi idi!'

İhlasla münasebeti olduğu için, o mübarek sözleri burada yarım yamalak tekrar ediyorum.,

'Bütün yaptıklarımızı buna kıyas edelim. Böyle huzur-u kalb ile 'İşte sırf senin için, Senin rızanı kazanmak için, araya hiçbir şeyi ve kimseyi sokmadan Senin için yaptıklarım budur' diyerek, emniyetle söyleyeceğimiz, eski paçavra gibi yüzümüze vurulmayacak hangi amelimizi gösterebiliriz?

* Vesile-i rahmet ve ibret olsun diye, benim Rüştiye-i Askeriye hocalarımdan Arapgirli İbrahim Efendi'nin bir sözünü söyleyeceğim. Beyazıd-ı Bistami Hazretleri büyük bir zat (r.a), vefat ediyor. Ermişlerden biri de onun halini murakabe ediyor. Cenab-ı Hak kendisine hitap ediyor:

'Ya Beyazıd! Bana ne ile geldin?'

'Ya Rab sana sadece ÅŸirk getirmedim. Ondan baÅŸka sana takdim edebileceÄŸim halis bir amelim yok!'

'Sen o fani dünyadayken bir gün hastalanmıştın. Senden gelip sıhhatini sordular. 'Geçmiş olsun' dediler. 'Acaba nedir bu hastalığın sebebi, neden oldu bu hastalık?' dediler. Sen dedin ki, 'Galiba geçen gün bir süt içtim. Ondan dolayı bu ağrılı hastalık oldu' Bu şirk değil midir?'

Bu manevi mükâlemeyi dinleyen zat hayrette kalıyor. Cenab-ı Hak kemal-i merhametinden ona şöyle demesini nasip ediyor. 'Ya Rabbi! Sana hiçbir şey getirmedim. Elim boş, yüzüm kara. Cürmüm ile geldim Sana.'

Bunu Beyazid-i Bistami gibi İslam'ın güzide ve münevver bir şahsı söylüyor. Bu zat, meşhur Ebul Hasan-i Harkani Hazretlerinin mürşididir. Ondan iki yüz sene sonra gelmiş, iki yüz sene sonra ondan manen istifade, istifaza etmiş. Böyle bir zat, böyle diyor.

Not: Merhum Hulusi ağabeyin son bahsettiği hususu Hz. Mevlana, Mesnevi'sinde şöyle anlatıyor; "Beyazıd-ı Bistami'nin Ebul Hasan Harekani doğmadan önce onun ahvaline dair neler gördüğü menkıbesini işitmedin mi? O muttakiler sultanı bir gün müridleriyle bir kabirden geçiyordu. Rey şehri civarındaki Harkan köyü civarından ona latif bir rayiha geldi. Orada iştiyakla inledi o rayihayı rüzgârdan burnuna çekti. (Mesnevi; 14226-14229. Beyitler)

Müridlerinden biri Hz. Beyazıd'a o hali sorunca o şah-ı evliya demiş ki; "Bu taraftan bir dost kokusu geliyor. Bu köyden manevi bir padişah yetişecektir. Onun yüzü Hakkın gül bahçesinin tesiriyle gül rengi olacak ve manevi makamı benden daha yüksek olacaktır." Mürid, adının ne olduğunu sordu. Beyazıd; 'Adı Ebul Hasan'dır' dedi. Kaşının, çenesinin ne şekilde olduğunu izah etti. Keza onun boyunu, rengini, şeklini, saçlarını ve yüzünü birer birer anlattı. Onun iç huylarını, manevi sıfatlarını ve yolunu, yerini ve makamını hep tarif etti. (Mesnevi; 14257-14262. Beyitler)

"Hz. Beyazıd'ın haber verdiği tarihi yazdılar ve onun beyanıyla tarih sahifesini süslediler. Tam o vakit, o tarih gelince o manevi padişah doğdu ve manevi saltanat bahsini kazandı. (Mesnevi; 14269-14270. Beyitler) (Hz. Beyazıd'ın vefatı Hicri 261, Ebul Hasan Harekani hazretlerinin doğumu ise Hicri 425'tir. Aralarında 164 sene vardır. Salih Okur)

"Beyazıd'ın buyurduğu gibi Şeyh Ebul Hasan dünyaya geldi ve bilahare Beyazıd'ın keşf ve ihbarını insanlardan işitti. Beyazıd demişti ki "Ebul Hasan benim müridim olacak ve her sabah kabrime gelip ders alacaktır." Ebul Hasan dedi ki; "ben de şeyhi rüyamda gördüm ve ruhundan bu sözü işittim." Her sabah Beyazıd'ın kabrini ziyaret eder ve kuşluk vaktine kadar huzurunda bulunurdu. (Mesnevi; 14344-14347. Beyitler) 

Not:2.Merhum Hulusi ağabey 1962'de yazdığı bir mektupta Ebul Hasan Harekani hazretlerinin ihlâsla alakalı bir sözünü yazmış. Teberrüken onu da buraya not etmeyi uygun gördüm; "Ebu el Hasan El Harekani Hazretlerine sormuşlar: İhlâs nedir? Şöyle cevap vermiş: Her nesneyi ki Allah için işlersen ihlâstır, Her nesneyi ki halk için işlersen riyâdır.

*Maksadım şudur: Biz Bayezid-i Bistami miyiz efendiler? Biz neyiz, biz? Bizim halimiz ne? Cenab-ı Hakka hadsiz zerrat-ı kâinat adedince şükürler olsun ki, hiçbir şeyiz. Ama Kur'anın aciz, muflis birer tilmiziyiz, elhamdülillah. İşte iftihar edecek şeyimiz budur. Aciz, müflis biçareler olarak Kur'an tilmiziyiz, imanın hadimiyiz. Bu da bizim marifetimiz değildir. Cenab-ı Hakkın hakkımızdaki rahmet eseridir.

Nefsimizi bu vaziyette gördükten sonra, artık Risale-i Nur'u, bilhassa şu İhlâs Risalesini güzelce okuyup nefsimizin herhangi bir davasına karşı onu susturacak vaziyette bulunalım.

Bizim medar-ı iftiharımız ancak –ben sözümün sahibiyim- medar-i iftiharımız, medar-ı şükran olan bir cihetimiz varsa, bütün acz u kusurumuzla beraber, daire-i iman ve Kur'an'da, Kur'an'ın aciz bir hizmetkârıyız. Naşir-i Kur'an, naşir-i imanız. Bu da Allah'ın lütfuyla olmuş. Başka bir şeyimiz yok. Orta yerde, 'Benim' diyecek, 'Bunun sahibi benim' diyebilecek kusurdan başka medar-ı iftihar elimizde bir şey yok.

* "Amelinizde rıza-yı İlahî olmalı. Eğer o razı olsa," Lem'alar (s: 160 ) Eğer sen Allah rızası için amel edersen, O razı olur mu? Olur. "Eğer o razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok."(Lem'alar s: 160) Sen Allah'ı razı ediyorsun ama bütün dünya da senden küsüyor. Aklın kabul edeceği geniş bir sahada bunu düşün. İşlediğin ameli bütün dünya red etse ama Allah kabul etse, hangisine razısın?

*Hakikaten muhlis, muttakilerden olsak bile yine enaniyet bizi alt edebilir, Allah korusun, Allah şerrinden muhafaza etsin. "Daha senin gibi muhlis, halis, samimi Risale-i Nur şakirdi nerede bulunur?" Gazı koltuktan verdi mi? Sen de kabardın mı? Ondan sonra şişi batırır ha. Püf.. Balona şişi batırdığında ne oluyor, patlıyor.

 *Nefsimiz böyle bir gururlanmaya kalktı mı ona şöyle demeliyiz; "Ey nefis! Aklını başına topla. Neyine güveniyorsun? Sendeki kuvvet, sendeki güzellik, halkın sana karşı olan muhabbeti nihayet kabrin kapısına kadar sana gelir, ondan sonrasına tesiri olmaz."

 

 

 

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Elbette onların etleri ve kanları Allah'a ulaşmayacaktır. Ancak O'na sizin takvanız erecektir. Onları bu şekilde sizin buyruğunuza verdi ki, size yolunu gösterdiğinden dolayı, Allah'ı tekbir ile yüceltesiniz.

Hac:37

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Evlad ve Akrabalara Ä°yilik

"Bir baba çocuğuna güzel ahlaktan daha üstün bir miras bırakamaz" [Tirmizi, Birr 33, (1953)]

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Fatih Camii Tekrar İbadete Açıldı(15 Nisan 1772) *Şeyhülislam İbn-i Kemal'in Vefatı(16 Nisan 1534) *Einstein'in Ölümü(18 Nisan 1955) *93 Harbi Başladı(19 Nisan 1877) *Miladi Takvime Göre Efendimiz'in(s.a.v) Doğumu(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI