Cevaplar.Org

UNUTULAN EMİR “SILA-İ RAHİM”

Sıla; vuslat yani kavuşmak anlamına gelir. Rahim ise, rahmet, acımak ve şefkat etmek demektir. Ayrıca, akrabalık, hısımlık ve yakınlık gibi manalara da gelmektedir. 


Yüksel Uca

aktifkitap25@hotmail.com

2015-08-15 07:13:22

Sıla; vuslat yani kavuşmak anlamına gelir. Rahim ise, rahmet, acımak ve şefkat etmek demektir. Ayrıca, akrabalık, hısımlık ve yakınlık gibi manalara da gelmektedir.
Sıla-i Rahim; başta ana baba olmak üzere, yakın ve uzak akrabaları, dostları ve komşuları ziyaret etmek, onlarla irtibatı kesmemek, her zaman hatırlarını sormak ve gönüllerini hoşnut etmektir. 

İslam dininde sıla-i rahim çok mühimdir. Bu konudaki bazı ayet ve hadis-i şeriflere dikkatinizi çekmek istiyorum: 

"Allah'tan korkun ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının." (Nisâ Suresi, 4/1) 

 "Onlar ki Allah'ın gözetilmesini emrettiği hakları gözetirler(akrabalık bağlarını devam ettirirler ve iyilikte bulunurlar); Rablerine saygı beslerler ve kötü hesaptan korkarlar..." 

Fakat Allah'ın tevhit akidesini kabullendikten sonra onu bozanlar ve Allah'ın bağlanmasını emrettiği bağları koparanlar(akrabalık bağlarını kesenler) ve yeryüzünü fesada verenler var ya; işte bunlar, lânet onlara ve yurdun kötüsü Cehennem de onlara." (Ra'd Suresi, 13/21-25) 

 "Demek idareyi ve hâkimiyeti ele alırsanız hemen yeryüzünde fesad çıkaracak, akrabalık bağlarını bile parçalayıp keseceksiniz öyle mi? Onlar öyle kimselerdir ki Allah kendilerini rahmetinden kovmuş da duygularını almış ve gözlerini kör eylemiştir." (Muhammed, 47/22-23) 

 Bir kişi Hz. Peygambere (s.a.v) gelerek: "Yâ Rasûlallah; beni cennete sokacak bir ibadet söyler misiniz?" dedi. Allah Resûlü (s.a.v) şu cevabı verdi: "Allah'a ibadet eder ve O'na hiç bir şeyi ortak koşmazsın, namaz kılar, zekât verir ve sıla-i rahm edersin." (Buhari, Zekât; 1) 

Ebu Hüreyre'den (r.a) rivayet edilen başka bir hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (a.s.v) şöyle buyurdular: "Kim, rızkının Allah tarafından genişletilmesini, ecelinin uzatılmasını isterse sıla-i rahim yapsın." (Kütüb-ü Sitte, c.10, H.N.3289) 

Diğer bir hadis-i şerifte ise şöyle buyrulur: "Sıla–i rahim, arşa asılıdır, der ki: Kim beni sıla ederse, Allah da ona sıla etsin. Kim benden koparsa, Allah da ondan kopsun."

 "Sıla-i Rahmi(akrabalarla ilişkiyi) kesen cennete giremez." (Müslim, Birr 19) 

 "Zulüm ve akraba haklarını yerine getirmemek kadar, Allah'ın bu dünyada daha çabuk cezalandırdığı bir başka günah yoktur. Üstelik Allah, Âhirette de ceza verecektir." (Tirmizi, Kıyame 57) 

"Allah aşkına içinizde sıla–i rahmi kesenleriniz varsa aramızdan ayrılsın! Çünkü Allah'a duâ etmek istiyoruz. Oysa semanın kapıları sıla–i rahmi kesenlere kapalıdır." 

 "Her Cuma gecesi insanoğlunun amelleri Allah'a arz olunur. Yalnız sıla-i rahimde bulunmayanların amelleri kabul olunmaz." (Ahmed b.Hanbel, Müsned, c.II, syf.484) 

Sıla-i rahim, sadece senede bir defa memlekete uğrayıp, onun dağını ve bağını dolaşmak değildir. Asıl sıla-i rahim başta ana, baba olmak üzere, akrabaları ziyaret etmek, uzakta iseler telefon açıp hal ve hatırlarını sormak ve ihtiyaçlarını karşılamak suretiyle gönüllerini hoşnut etmektir. Zira en âli hukuk anne ve babanın hukukudur. Bu bakımdan, onları ziyaret etmek, hürmette kusur etmemek ve hayır dualarını almak lazımdır.

 Asıl sıla-i rahim; akrabalarımızın, eş ve dostlarımızın kederlerine ortak olup, acılarını paylaşmaktır. Asıl sıla-i rahim, elimizden geldiği kadar tebliğde bulunmak, kötü alışkanlıkları olanları ikaz edip onların izalesine çalışmaktır. Asıl sıla-i rahim akrabalarımızı hayırlı ve güzel şeylere teşvik etmektir. Asıl sıla-i rahim, Müslüman kardeşlerini ziyaret etmek, onları Allah için sevmek, aralarındaki ihtilafı giderip uhuvveti ve ittihadı sağlamaktır. İslam dini sıla-i rahime bu kadar ehemmiyet verdiği hâlde, maalesef günümüzde, ana, baba, eş, dost, hısım ve akrabalar unutulmuş, akrabalar dargın, bazıları ise birbirine düşman vaziyetini almış. Özellikle yakın akrabaların birbirleriyle dargın olduğuna şahit olmaktayız. Tabir caiz ise bir cevizin kabuğunu doldurmayacak ufak meseleler yüzünden senelerdir birbirleriyle konuşmayan kardeşler var.

Bütün cihan hep kavgalı 

Birçok akraba davalı 

Nedir ki dünyanın malı 

Bir rüyadır fani dünya 

Zaten gelin-kaynana meselesi kanayan bir yaramız. Çok muhterem, mesleğinin hakkını hakkıyla ifa eden bir hocamıza bir kişi hanımı ile annesinin geçinmediğini, çok zor durumda kaldığını, çaresizlik içerisinde kıvrandığını ve ne yapması gerektiğini sormuş, hocamızın verdiği cevap çok harika: "Ne ağacın kökünü kurut, ne de dalını kopar." Yani öyle yap ki, Allah'ın sana emaneti olan ne hanımın üzülsün, ne de senin sebeb-i vücudun olan cennetin ayağı altında olan anne darılsın.

 Tabi bunu yapmak her kişinin işi değil. Bu kardeşimiz gibi aynı meseleden dolayı huzursuz olan nice aile var. Annesinden, babasından koparılan veya hanımından boşanan çok kişiye şahit olmaktayız.

Geçinmez gelin kaynana 

Sefil birçok baba ana 

Tavrımız zalimden yana 

Ne oldu bizlere böyle 

 

Söylenir ne gelse dile 

Huzursuz birçok aile 

Ne anlatsan hep nafile

Ne oldu bizlere böyle 

 

Oğul saymıyor babayı 

Kız dinlemiyor anayı 

Hanım takmıyor kocayı 

Ne oldu bizlere böyle 

 Sıla-i rahimin en aşağı derecesi akrabalarımıza karşı tatlı sözlü, güler yüzlü olmak; ziyaretlerine gitmek, acılarını paylaşıp, kederlerine ortak olmak, onların hakkında hayır dilemek, özellikle yaşlıları ve musibetzedeleri ihmal etmemektir.

 Sıla-i rahmin en âli derecesi ise, yakın ve uzak akrabalara maddi ve manevi yardımda bulunmaktır. Yüce Allah, muhtaçlara, hususen akrabalara yardım etmeyi emretmektedir. Akrabanın hukukuna riayet etmek ve onların yardımına koşmak son derece mühimdir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu hususta şöyle buyururlar: 

 "Yoksullara verilen sadaka bir sadakadır, akrabalara verilen ise iki sadakadır."

"Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse, akrabasını görüp gözetsin"

"Her kim rızkının bol olmasını ve ecelinin gecikmesini istiyorsa, akrabasını görüp gözetsin." 

"Ey insanlar, birbirinize selâm verin, akrabanızı gözetin, yemeği yedirin! Geceleyin insanlar uyurken namaz kılın ki selâmetle cennete giresiniz." 

Şunu da ifade edelim ki, her amel gibi sıla-i rahim de hiçbir menfaat gözetmeden sırf Allah'ın rızasını kazanmak için yapılmalıdır. "Efendim ben onları birkaç defa ziyaret ettim, ama onlar bir defa bile bizim kapımızı çalmadılar" diyerek sıla-i rahimi kesmek doğru değildir. İyiliğe karşı iyilik her kişinin kârıdır, kötülüğe karşı iyilik er kişinin kârıdır. Mühim olan, gelmeyene gitmek, vermeyene vermek, sormayanı sormak, hataları affetmektir. Zira affetmek büyüklerin şanıdır, en büyük vasıflardan biridir.

Ebu Hureyre (r.a) şöyle anlatıyor: Bir adam Hz. Peygambere (s.a.v) gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Benim akrabalarım var. Ben onlara sıla-i rahm yapıyorum, onlar mukabele etmeyip alakayı kesiyorlar. Ben onlara iyilik yapıyorum, onlar bana kötülük yapıyorlar. Ben onlara yumuşak davranıyorum onlar bana karşı cahillik yapıyorlar!" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v): "Eğer dediğin gibi isen, sanki onlara sıcak kül yediriyor gibisin. Sen bu şekilde devam ettikçe, onlara karşı Allah'ın yardımı seninle olacaktır." (et-Tac, 5:9) 

Peygamber Efendimiz (s.a.v) başka bir hadislerinde ise şöyle buyururlar: "İyiliğe benzeri ile karşılık veren kişi, tam anlamıyla akrabasını görüp gözetmiş olmaz. Hakiki sıla-i Rahim, kişinin kendisi ile ilgiyi kesenleri görüp gözetmesidir." (Buharî, Edeb 15)

Başka bir hadislerinde ise Peygamber Efendimiz(s.a.v) şöyle buyurmuşlardır: "İyiliklerin en faziletlisi, seninle ilgisini kesen kimseyi ziyaret etmen, sana bir şey vermeyene senin vermen ve de sana haksızlık yapanı affetmendir." (Kütüb-ü Sitte, c.10, Sıla-i Rahim Bölümü)

 Haberi Yok

Ne acayip bir zamana kaldık

Kimsenin kimseden haberi yok

Kime uyduk, kimi örnek aldık

Babanın keseden haberi yok

 

İşi zor, borcu bitmez babanın

Liste dolu, günü var ananın

Siz hep dışarılarda dolanın

Ananın kızından haberi yok

 

Her insanda farklı; hayal ve düş

Çoğunun derdi; para, pul, gümüş

Hele sen bir kez tekerlen de düş

Dostunun dostundan haberi yok

 

Güven yok, hâkim olmuş önyargı

Geçim derdi fertte ortak kaygı

Hani sevgi, nerde vefa, saygı

Evladın babadan haberi yok

Kimi ağlamış, kimi hep gülmüş

Kimi ezilmiş, kimi güngörmüş

Kimisi ağa, kimisi düşmüş

Zenginin fakirden haberi yok

 

Söküp yıktık şiddetli sel gibi

Döküp kırdık sert esen yel gibi

Vurup geçtik hep birer el gibi

Komşunun komşudan haberi yok 

 

Yüksel der bunlar bizim yaramız

 İşte budur gerçek manzaramız

 Akrabayla hoş değil aramız

 Kardeşin kardeşten haberi yok

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

İnkâr edenler, Allah'ın yolundan ve -yerli, taşralı- bütün insanlara eşit (kıble veya mâbed) kıldığımız Mescid-i Harâm'dan (insanları) alıkoymaya kalkanlar (şunu bilmeliler ki) kim orada (böyle) zulüm ile haktan sapmak isterse ona acı azaptan tattırırız.

Hac,25

GÜNÜN HADİSİ

Allah'ın en sevdiği isimler

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah'ın en ziyade sevdiği isimler Abdullah ve Abdurrahman'dır." Müslim-Edeb:2 Ebu Davud-Edeb:59

TARİHTE BU HAFTA

*Şair Muhammed İkbal'in vefatı(21 Nisan 1938) *TBMM'nin açılışı ve çocuk bayramı(23 Nisan 1920) *Osmanlı-Rus Harbi(24 Nisan 1877) *Hudeybiye Gazvesi(26 Nisan 628) *II.Abdülhamid'in tahttan indirilmesi(27 Nisan 1909)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI