Cevaplar.Org

KIRKINCI HOCAEFENDÄ°

Hayatını iman ve Kur’an hizmetine adamış olan Mehmet Kırkıncı Hoca Efendi, 1928 yılında Erzurum’un merkez Güllüce Köyü’nde dünyaya gelmiş. 1940 yılında ailesiyle birlikte Erzurum’a yerleşince, büyük âlim Mustafa Necati Efendi’den ilk tahsil hayatına başlamıştır.


Yüksel Uca

aktifkitap25@hotmail.com

2015-07-22 03:06:06

Hayatını iman ve Kur'an hizmetine adamış olan Mehmet Kırkıncı Hoca Efendi, 1928 yılında Erzurum'un merkez Güllüce Köyü'nde dünyaya gelmiş. 1940 yılında ailesiyle birlikte Erzurum'a yerleşince, büyük âlim Mustafa Necati Efendi'den ilk tahsil hayatına başlamıştır. Kur'an okumanın ve Arapça tahsil etmenin yasak edildiği o dönemde büyük zorluklarla ve gizlice tahsil hayatını devam ettirmiştir. Mustafa Efendi'nin 1944 senesinde Medine'ye göç etmesinden sonra da Hacı Faruk Efendi'den ders okumaya devam etmiştir.

Bu arada Alvarlı Efe Hazretleri'nin sohbetlerine devam ederek ziyadesiyle istifade ve istifaze etmiş, Solakzade Hazretleri'nin, İhmal Camii imamı Mehmet Efendi'nin ve evliyadan Rauf Efendi'nin vaaz ve sohbetlerine devam etmiştir.

Tifnikli Hacı Faruk Efendi vefat edince, Efe Hazretleri'nin tavsiyesiyle Ağrılı Molla Nadir Efendi'nin yanına gitmiş ve askere gidinceye kadar o büyük zattan ilim tahsiline devam etmiştir. Askerlik vazifesini ifa ettikten sonra da Erzurum'un manevi sultanlarından, ilim ve irfan sahibi, bütün Erzurum'un sevgi ve saygısını kazanmış, peygamber âşığı Solakzade lakabıyla maruf Erzurum Müftüsü M. Sadık Efendi'den 1955-1960 yılları arasında mantık, kelam ve fıkıh dersleri almıştır.

Mehmet Kırkıncı Hoca Efendi, Bediüzzaman Hazretleri'nin ismini ilk hocası olan Mustafa Efendi'den duymuş, ona adeta meftun olmuş ve onu görmenin hayali ile yanıp tutuşmuştur. 1947 yılında Bediüzzaman Hazretleri'ne mektup yazarak kitaplarından talep etmiş, Üstat da eserlerinden bazılarını göndermiştir. Böylece Risale-i Nur'ları okumaya ve okutmaya başlamıştır.

Kendisinde Üstad'a karşı öyle derin bir aşk, şevk ve sürur hâsıl olmuş ki, her türlü tehlikeyi göze alarak büyük bir heyecan ve iştiyakla 1955 yılının Haziran ayında onu ziyarete gitmiştir. O zamanlar Üstad'ı değil ziyaret etmek ona iyi diyenler bile birçok eza ve cefaya maruz kalıyorlarmış. Bediüzzaman Hazretlerini ziyaret eden Hoca Efendi, Risale-i Nur'ların en derin hakikatleri olan kader, haşir gibi konuları izah etme noktasında onun duasına mazhar olmuştur.

Onun bu mevzuları anlatırken yaptığı izahlar ve verdiği temsiller dinleyenlerin akılları tatmin edip hayrette bırakmaktadır. Kırkıncı Hoca Efendi, Risale-i Nur'un bir miftahı, aşığı, en halis, fedakâr, sadakatli ve âli himmet bir talebesi olmuş, bütün ömrünü bu uğurda feda etmiş, birçok çile çekmiş, iftiralara maruz kalmış, sürekli takip edilmiş, defalarca sorgulanmış, 1960 ihtilalinde altı ay, 1973 senesinde üç ay hapis yatmıştır. Buna rağmen davasından hiçbir taviz vermemiş ve hizmetten bir an bile geri kalmamıştır.

Kırkıncı Hoca Efendi, Kur'an'ın manevi bir tefsiri, büyük bir marifet hazinesi ve en âli bir feyiz kaynağı olan Risale-i Nurları defalarca mütalaa etmiş, onları anlama ve anlatma hususunda nadir talebelerden biri olmuştur. Türkiye'nin her köşesinde hizmet eden hamiyetli talebeler hep onun rahle-i tedrisinden geçmişlerdir. O, Risale-i Nur'un düsturlarını kendisine rehber edinmiş ve onun müstesna temsilcilerinden birisi olmuştur.

Risale-i Nur'ların öncelikle etraf il ve ilçelerine ve sonra da Türkiye'nin birçok iline ulaşmasında büyük gayret sarf etmiştir. Arapça sahasında birçok talebe yetiştirdiği gibi, Risale-i Nur dershanelerinde de on binlerce hamiyetli, gayretli, edepli, iffetli ve vatanperver talebe yetiştirmiştir.

Risale-i Nur'un şerh ve izahı mahiyetinde en derin mevzularda elliden fazla eser yazmıştır. Mantık ve kelamda zirvededir. Necip Fazıl Kısakürek'le Erzurum'da yaptığı bir sohbetten sonra, Necip Fazıl; "Erzurum'da bir mantık küpü ile karşılaştım" adlı bir makale yazmıştır. Kırkıncı Hoca Efendi hem Solakzade'den hem de Molla Nadir Efendi'den icazetli olduğu halde imam, vaaz veya müftü olarak devlette bir görev almamıştır. Zaten onun hocalarından biri olan Hacı Faruk Efendi, zaman zaman kendisine; "Allah sana devlet maaşı nasip etmesin." diye dua edermiş. Kırkıncı Hoca Efendi, bundan rahatsız olur ama hikmetini de soramazmış.

Müftü Solakzade Sadık Efendi bir gün kendisini yanına çağırmış ve murakıp olması için diyanete teklif edeceğini söylemiş. Kırkıncı Hoca Efendi bu teklife çok sevinmiş, ancak bazı kimseler onun Nur talebesi olduğunu yüksek makamlara şikâyet etmiş olacaklar ki, bu tayin gerçekleşmemiş.

Daha sonra Bayburt'un ileri gelenlerinden bir grup Hoca Efendi'nin yanına gelerek, onun Bayburt'a müftü olmasını teklif etmişler. Hocam bu teklife müspet cevap vermiş, ama yine de "Babamdan izin almanız gerekir" diyerek onları babasının yanına göndermiş. O zaman babasının Mahalle Başı semtinde kahvehanesi ve oteli varmış. Heyet, hocamın babası ile görüşmüş ama o buna razı olmamış, onların tekliflerini kesinlikle kabul etmeyeceğini söylemiş. Hocam akşam eve gittiğinde babası kaşları çatık bir vaziyette oturuyormuş. Bir süre sessiz kaldıktan sonra sert ve sitemli bir eda ile şöyle demiş; "Hoca, sen bir sürü çoluk-çocuğunla aç ve susuz mu kaldın ki, hemen maaşlı bir işe heveslendin? Medresede yaptığın hizmetleri bırakıp da nasıl müftü olacaksın?" O da; "Baba artık ben evlendim. Mesuliyetim arttı. Şimdiye kadar sen beni geçindiriyordun. Ama artık izzetime dokunuyor, kendi maaşımla geçinmek istiyorum" demiş. Babası; "İslam'ın izzeti yanında senin izzetin ne ehemmiyeti var? Bu talebeler ne olacak? Sen talebe okutacaksın" demiş. Kırkıncı Hoca Efendi de babasını kırmamış ve onun memuriyete atılması böylece noktalanmıştır.

Kırkıncı Hoca Efendi, fevkalade sabırlı, son derece mütevazı, züht sahibi, ihlâs, vefa, sebat, metanet ve vakar timsali, fevkalade hoşgörülü, şefkat ve merhametli, hazır cevap ve vatanperver bir zattır. O, devlete itaat etmenin ehemmiyetini her zeminde nazara verir ve "İsyan etmek başka, itaat etmemek başkadır" der.

Fitne, anarşi, tefrika ve terörün hep karşısında olan Kırkıncı Hoca Efendi, devletin bekası ve milletin selameti adına gece gündüz gayret etmiş ve bu hususları eserlerinde de izah etmiştir. Gençleri sefahatten ve her türlü menfi ideolojilerden kurtarıp, dinine ve devletine bağlı birer fertler hâline getirme hususunda azami gayret göstermiş ve hâlâ da göstermektedir.

Kırkıncı Hoca Efendi, her zaman gençlerin istikbalinden endişe eder; onların imanlarını muhafaza etmek, faziletli ve ahlaklı yetiştirmelerini sağlamak, sefahat ateşinden korumak için gayret eder, dua eder.

Kırkıncı Hoca Efendi'nin cemaat içinde büyük bir saygınlığı vardır. Her kesimin, her cemaatin hizmetini kendi hizmeti gibi görür, hiç kimseyi tenkit etmez, hiçbir kişi veya cemaat hakkında menfi bir şey söylemez, onların hizmetlerini her zaman takdir eder.

Kırkıncı Hoca Efendi, çok yönlü bir âlimdir. Sadece dini ilimlerinde değil, tarih, edebiyat, felsefe gibi konularda da çok derin bilgiye sahiptir. Sokrat, Eflatun, Aristo, Dekart ve Kant gibi birçok felsefecinin kitaplarını okumuştur. O, ilim ve irfan âşığıdır; sürekli olarak kitap okur, yazar, mütalaa eder, bazen de başkalarına okutup dinler. Kendi tabiriyle küreği bırakıp, kazmayı alır.

 Cenab-ı Allah İnşirah Suresinde Peygamber Efendimiz (sav.)'in şahsında bütün Müslümanlara şöyle hitap etmektedir: "O halde boş kaldın mı, yine kalk (başka bir iş ve ibadetle yorul)" Hz. Peygamber (sav.)'in izinden giden büyük zatlar, ya Kur'an okur, ya kitap mütalaasında bulunur, ya zikir ve tespih ile meşgul olur ya da namaz kılarlar. İşte Kırkıncı Hoca'mın da dinlenmesi bu şekildedir. Zaten o, sürekli tefekkür halinde, daima zikir ve tespihle meşguldür.

1989 yılından beri sürekli olarak sohbetlerine devam edip ziyadesiyle istifade ve istifaze ettiğim Kırkıncı Hoca'mın yaklaşık on yıldır da birçok kitabının yazılmasında Cenab-ı Allah bizi istihdam etti. Zaman oldu beş altı saat beraber çalıştık, kitap mütalaasında bulunduk. Hocam çok kadirşinas bir zattır, yapılan küçük bir iyiliği dahi asla unutmaz. Kitaplarını okumaya başladığı zatların ruhuna Fatiha okuyup bağışlar.

Sözlerime kendileriyle alakalı kaleme aldığım âcizane bir şiirimle son vermek istiyorum;

 

KIRKINCI HOCAM

Senelerce görmüş talim,

Kadirşinas çok da halim,

Asrımızda büyük âlim,

Kırkıncı hoca efendi.

 

Bulaşmamış dünya kiri,

Mantık onda çok ileri,

Davasından dönmez geri,

Kırkıncı hoca efendi.

 

Düşmemiş asla yeise,

Kulak vermemiÅŸ her sese,

Aldırmaz ki kim ne dese,

Kırkıncı hoca efendi.

 

Elinden düşmez risale,

Vermiş büyük mücadele,

Bu uğurda çekmiş çile,

Kırkıncı hoca efendi.

 

Hayatı çok bereketli,

Ömrü daim hareketli,

Çok sabırlı nezaketli,

Kırkıncı hoca efendi.

 

Daim tefekkür halinde,

Zikir, tespih hep dilinde,

Kitaplar daim elinde,

Kırkıncı hoca efendi.

 

 Risale-i Nur'un miftahı,

Okudukça artmış iştahı,

Kelam ilminde bir dahi,

Kırkıncı hoca efendi.

 

Üstadından mektup almış,

İlim deryasına dalmış,

Hizmeti her yana yaymış,

Kırkıncı hoca efendi.

 

Cemaatte olmuÅŸ hakem,

Delilleri daim muhkem,

Halkın yanında muhterem,

Kırkıncı hoca efendi.

 

Mahkemede olmuş sanık,

 Hadiselerde hep ayık,

Hürmete takdire layık,

Kırkıncı hoca efendi.

 

Kendini hep ilme verdi,

Hizmettir hep onun derdi,

Ayırt etmez hiçbir ferdi,

Kırkıncı hoca efendi.

 

Hakiki mürşid-i kâmil,

DeÄŸerini bilmez cahil,

Ä°lmi ile olmuÅŸ amil,

Kırkıncı hoca efendi.

 

Ä°syan etmemiÅŸ devlete,

Ara vermemiÅŸ hizmete,

Mazhar olmuş çok nimete,

Kırkıncı hoca efendi.

 

Meyletmemiş hiç dünyaya,

Kendini vermiÅŸ Huda'ya,

Marifet ilminde derya,

Kırkıncı hoca Efendi.

 

İlme ve irfana âşık,

Her tarafta yakmış ışık,

Her cemaatle barışık,

Kırkıncı hoca efendi.

 

İhlâs, vefa, sebat, vakar,

Her ÅŸeye ibretle bakar,

Sohbetleri kalbe akar,

Kırkıncı hoca efendi.

 

Ä°stememiÅŸ memuriyet,

Zirvedir onda mürüvvet,

Herkes eder ona hürmet,

Kırkıncı hoca efendi.

 

Gece gündüz etmiş gayret,

Her mahlûka eder hayret,

 Hiç kimseden etmez nefret,

Kırkıncı hoca efendi.

 

Ä°zah etmiÅŸtir kaderi,

Otuzdan fazla eseri,

Asla dolmaz onun yeri,

 Kırkıncı hoca efendi.

 

Ä°lim ve irfan zengini,

Bulamayız bir dengini,

Öne çıkarmaz kendini,

Kırkıncı hoca efendi.

 

Fazlasıyla hoşgörülü,

Şefkatle doludur gönlü,

Züht sahibi hem çok yönlü,

Kırkıncı hoca efendi.

 

Ona uzun ömür ver Ya Rab!

Vallahi çok âlicenap,

Sadakatli hazır cevap,

Kırkıncı hoca efendi.

 

Şükür yanında bulundum,

Kendimi orada buldum,

Muhabbeti ile doldum,

Kırkıncı hoca efendi.

 

Bu Yüksel'in kısık sesi,

Ä°lim, irfan abidesi,

Çok büyüktür rütbesi,

Kırkıncı hoca efendi.

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİNÇER, 2015-08-11 06:52:16

Kırkıncı hocamı ancak bukadar güzel tarif edilirdi emeğine sağlık .

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Tunahan Belli, 2015-07-27 10:00:44

Sayın yazara çok teşekkür ediyor, hel min mezid diyor ve hocamıza geçmiş olsun diyoruz

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

sakird, 2015-07-24 23:43:21

Hocam makaleniz icin tesekkur ederiz. Istifade etmeye calistik. Fakat siz 40 hocamla o kadar tesriki mesaide bulundugunuza gore, sizden daha fazla yazilar/hatiralar/vecizeler bekliyoruz..

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Ubeyd, 2015-07-22 15:51:47

Elinize dilinize ve emeğiniz sağlık. Hocam dan Allah razı olsun. Allah sağlıklı ve uzun ömür versin. Her ilde bir Kırkıncı Hocam olsaydı bugün asrı saadete benzer saadetli günlerimiz olurdu.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DÄ°ÄžER YAZILAR

O halde sabret. Sonunda kazanacak olanlar, elbette Allah'tan korkup sakınanlardır.

Hûd, 49

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Ey Allah'ın Resulü," dedim, "şayet Kadir gecesine tevafuk edersem nasıl dua edeyim?" Şu duayı okumamı söyledi: "Allahümme inneke afuvvun, tuhibbu'l-afve fa'fu anni. (Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni affet.)

Tirmizi, Da'avat 89,

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Fatih Donanmayı Haliç'e İndirdi.(22 Nisan 1453) *T.B.M.M. Açıldı.(23 Nisan 1920) *Yavuz Sultan Selim Padişah Oldu.( 25 Nisan 1512) *Çernobil Nükleer Faciası.(26 Nisan 1986) *Sultan II.Abdülhamid Han Tahttan İndirildi.(27 Nisan 1909)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI